Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

That Sugar | Belgesel İncelemesi:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Günde 40 çay kaşığı şekeri yer misiniz? Çok mu fazla geldi? İnsanların birçoğu bunu yapıyor. Bu yazımda “That Sugar” belgeselinden yaptığım çıkarımları size aktarmaya çalışacağım. Bildiğiniz gibi Oyun-2 | İşlenmiş Şeker devam ediyor. Bacon’un dediği gibi; “Bilgi Güçtür.” Öğrenmeye ve bilinçlenemeye ihtiyacımız var. Filmi 2.defa izlediğimi belirtmek istiyorum.

Hangi Şeker?

40 çay kaşığı kime söylesek böyle bir şeyi yaptığını inkâr edecektir. “Günde 40 çay kaşığı şeker mi yiyorum? Hadi oradan!” diyecektir. Bu, şekerin ne olduğunun bilinmediği gerçeğini yüzlere vuruyor. Şeker sadece şeker değil; sakaroz, laktoz, glikoz(babaları), yüksek fruktozlu şeker şurubu, glikoz şurubu… (böyle 100’e kadar gider) Bunların hepsi şeker ve farklı işlevleri var. Buradaki en tehlikeli tür; früktozdur. Doğada nadir bulunuyordu ve hiçbir zaman işimize tam anlamıyla yaramadı. Glikoz yaşamamız için gerekli ama früktoz vücut tarafından anlaşılamıyor. O yüzden direk yağa dönüştürülüyor.

İnişli Çıkışlı Ruh Halleri?

Cahiller tarafından bu asla anlaşılmıyor. Bunu bilmeyen insana anlatmak o kadar zor ki! Şekerin insanın hayatına direk sirayet edebileceğini kabul etmek istemiyor (bırakmak zorunda kalacak yoksa). Sağlık risklerini geçtik (gut, Tip2 Diyabet, kalp krizi). Peki psikolojik etki ne olacak? Şeker vücuda hızlı girip hızlı çıkar ve vücudu kandırır. 45 dakika 1 saatlik büyük bir mutluluk durumu oluşur. Enerjik olursunuz, her şeyi yapabilecek güçte hissedersiniz. Sonra akşam ben neden hayatın amacını, neden var olduğumu, ölmek istediğimi anlamlandıramıyorum! Beyin burada büyük bir kandırmacaya gelir. “Şeker yedim mutlu oldum, o zaman şeker beni mutlu ediyor.” Hadi ama beyin bu kadar salak olamazsın! Neden akşamki ruh haline şekerin neden olduğu gerçeğini göremiyor? Çünkü şekerin yararsız ve bu ruh haline sebep olabileceği gerçeğini kabul edemiyor. O hala mutlu ettiğini düşünüyor. O anlık zevki umursuyor ama o zevk sahte bir zevk. Hem mutlu ettiği gerçeğini reddetmeli hem de zararlı olduğunu; bu beyin için bile çok zor. Akşamki ruh halinde adrenalinin dürtmesiyle beyin bir duruyor;” Beyler çocuk üzgün, var mı orda mutlu edecek bir şey?” Vücut itiraz etse de ne çare! Beynin diğer kısımları olayı direk çakıyor.” Hocam şeker vardı, sabah mutlu etmişti, diyor.” Yeniden mutlu olduğunuzu sanıyorsunuz ama olay devam ettikçe mutluluk anları kısalmaya başlıyor, üzgün anlar ise artmaya. Vücudun früktoza tepkisi bir zehir gözünde olduğundan ona tolerans geliştiriyor. Aynı etki için yüksek oran gerekiyor ve hayatın daha iyi olması beklenirken, lanet bir çukura doğru gidiliyor.

Belgeselde, bu konu meyve suyu örneği ile çok güzel pekiştiriliyor. Bir oturuşta kaç elma yersiniz? En fazla 2 ve tok hissedersiniz. Bir elmada 3 çay kaşığı şeker var. Yani 6 çay kaşığı şeker yiyorsunuz. Mesele bu değil ama, elma vücuda lif ve diğer vitamin ve minareller ile giriyor. İnsülin yavaşça artıyor, yani yavaş bir şekilde ortalama bir keyife varıyorsunuz. Ardından yavaş bir şekilde çekiliyor, siz hissetmiyorsunuz bile. Biyolojik boyutta oluyor bitiyor. Bir bardak elma suyunda kaç tane elma var (%100 elma suyunu kastediyorum, diğer ekstra şekerlileri mevzu bahsetmeye bile gerek yok). 4 tane var. Ama çok şükürler olsun ki içindeki lif, minarel ve vitaminleri ayırdık(!) Böylece pat diye girdi şeker, pat diye çıktı. Neden kalbim acıyor, neden mutsuzum? Buradaki ilginç olan şudur; meyve suyu içtiğinizde ağzınızda ve beyninizde bir şey hissedersiniz. İçinize girdiğini anlarsınız. Hatta çekildiğinde mutsuz olduğunuzu da anlarsınız. Bunu şekerin yaptığı görmek için ise okumak, öğrenmek ve dinlemek gerektir.



Reklamlar?

EN TATLI SABAHLAR ÇOKOKREMLE BAŞLAR ÇOKOKREM! Evet ailecek masaya oturduk ve neşeyle çokoremimizi ekmeğimizin üstüne sürüyoruz. Herkes bir neşede, herkes çok mutlu. Babam oradan diyor, “oğlum uzat şu çokokremi , az daha mutlu olayım”. Böyle bir kahvaltı sofrası asla oluşmadı, oluşsa bile inanın bunu çokorem değil siz yaptınız. Burada televizyondaki gibi şöyle bir kesit geçelim REKLAMMLAARR! Beyninizin yıkanmasına hazır mısınız? Mutlu bir aile tablosu, mutlu insanlar ve oradan yakın bir çekim. Çokokrem yiyen bir çocuk, neşeyle gülüyor. Bu neyi ima ediyor? Reklamların temel amacı ürünü tanıtmaktır, dayatmak değil. Burada bir dayatma vardır. Yeni bir ürün tanıttık değil, “bak bu ürün seni mutlu edecek” sözü vardır. Neden bir meyve, sebze reklamı göremiyoruz? Neden sağlıklı ürünlerin reklamları kamu spotu şeklinde veriliyor. Ama yapmayın be! Bu reklamdan etkilenip, ben şekerli ürün yiyeceğim? Hadi yürü git işine! Vee Güven yanılgısı! Ayrı bir başlığı hakkeden bir kavram.

Şeker bir bağımlılık yapıcı maddedir, bu artık bilinen bir gerçek. Şimdi size harbi soruyorum; “Bir tane sigaranın sizi bağımlı edebileceğine inanıyor musunuz?” Yani şunu sormak istiyorum, bir sigara içtiğinizde sigara bağımlısı olacak kadar ileri gidebileceğinize inanıyor musunuz? Bu soruyu bende düşündüm ve ilginç bir şekilde ‘hayır’ cevabını verdim. Hayatımda hiç sigara kullanmadım ve bağımlı edebileceğini düşünmüyorum ama olanlar tam olarak bu güven yanılgısı ile oluyor. Şeker de aynı kefede! “Bağımlı olacağım! Kim..! Ben...! Peh...! Yürü git oğlum biz delikanlı adamız. Ver oradan bir sigara abine.” Ve çoktan bağımlı oldu bile. Şekerin ise bu denli büyük bir etki yaptığı kimse tarafından kabul edilemiyor, düşünün ki sigara hakkında müthiş bir bilgi topluluğu varken yapılamıyor. Şeker de nasıl yapılsın?



‘Her giden kalandan bir parça götürür’ derler. O zaman şeker yiyenler olarak bu gemiyi terk etme zamanı geldi. Kalanların kafalarında ancak bu şekilde bir soru işareti bırakabiliriz. Kafalarını kaldırıp aslında bir köle olduklarını ancak böyle görebilirler, lafla bu konu özelinde asla peynir gemisi yürümeyecek. Yapmamız ve göstermemi lazım!
Belgeseli herkese tavsiye ediyorum bu anlamda yapılmış ikna edici bir belgesel .

Forumda bir ölü toprağı var. Bu yazıyı yazmayı aşırı derecede aceleye getirdim. Normalde sınavlarım ve başka yazılar üstünde çalışmalarım var. Yazının kusurlarına bakılmasın ve bildirilsin. Eleştirilere her daim açığız. İyi günler diliyorum!


That Sugar IMDB Sayfası:

thatsugarfilm2.jpg
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
İncelemelerde kalite git gide daha da artıyor sanki,sınavlarına rağmen bu güzel incelemeye emek verip foruma kattığın için teşekkürler
Güzel sözleriniz için teşekkürler hocam.? Gelişimi kendi açımdan görmek zor oluyor , bu tip eleştiriler gelişimi görmemi sağlıyor . Aslında bu yazıyı yazmayacaktim ama forumdaki ölü toprağından dolayı yazmak istedim. Kusurumuz varsa affola.
 

bocchi

Uranüs Yolcusu
Katılım
19 Tem 2021
Mesajlar
211
Tepki puanı
440
Puanları
111
Web Sitesi
1000kitap.com
Günde 40 çay kaşığı şekeri yer misiniz? Çok mu fazla geldi? İnsanların birçoğu bunu yapıyor. Bu yazımda “That Sugar” belgeselinden yaptığım çıkarımları size aktarmaya çalışacağım. Bildiğiniz gibi Oyun-2 | İşlenmiş Şeker devam ediyor. Bacon’un dediği gibi; “Bilgi Güçtür.” Öğrenmeye ve bilinçlenemeye ihtiyacımız var. Filmi 2.defa izlediğimi belirtmek istiyorum.

Hangi Şeker?

40 çay kaşığı kime söylesek böyle bir şeyi yaptığını inkâr edecektir. “Günde 40 çay kaşığı şeker mi yiyorum? Hadi oradan!” diyecektir. Bu, şekerin ne olduğunun bilinmediği gerçeğini yüzlere vuruyor. Şeker sadece şeker değil; sakaroz, laktoz, glikoz(babaları), yüksek fruktozlu şeker şurubu, glikoz şurubu… (böyle 100’e kadar gider) Bunların hepsi şeker ve farklı işlevleri var. Buradaki en tehlikeli tür; früktozdur. Doğada nadir bulunuyordu ve hiçbir zaman işimize tam anlamıyla yaramadı. Glikoz yaşamamız için gerekli ama früktoz vücut tarafından anlaşılamıyor. O yüzden direk yağa dönüştürülüyor.

İnişli Çıkışlı Ruh Halleri?

Cahiller tarafından bu asla anlaşılmıyor. Bunu bilmeyen insana anlatmak o kadar zor ki! Şekerin insanın hayatına direk sirayet edebileceğini kabul etmek istemiyor (bırakmak zorunda kalacak yoksa). Sağlık risklerini geçtik (gut, Tip2 Diyabet, kalp krizi). Peki psikolojik etki ne olacak? Şeker vücuda hızlı girip hızlı çıkar ve vücudu kandırır. 45 dakika 1 saatlik büyük bir mutluluk durumu oluşur. Enerjik olursunuz, her şeyi yapabilecek güçte hissedersiniz. Sonra akşam ben neden hayatın amacını, neden var olduğumu, ölmek istediğimi anlamlandıramıyorum! Beyin burada büyük bir kandırmacaya gelir. “Şeker yedim mutlu oldum, o zaman şeker beni mutlu ediyor.” Hadi ama beyin bu kadar salak olamazsın! Neden akşamki ruh haline şekerin neden olduğu gerçeğini göremiyor? Çünkü şekerin yararsız ve bu ruh haline sebep olabileceği gerçeğini kabul edemiyor. O hala mutlu ettiğini düşünüyor. O anlık zevki umursuyor ama o zevk sahte bir zevk. Hem mutlu ettiği gerçeğini reddetmeli hem de zararlı olduğunu; bu beyin için bile çok zor. Akşamki ruh halinde adrenalinin dürtmesiyle beyin bir duruyor;” Beyler çocuk üzgün, var mı orda mutlu edecek bir şey?” Vücut itiraz etse de ne çare! Beynin diğer kısımları olayı direk çakıyor.” Hocam şeker vardı, sabah mutlu etmişti, diyor.” Yeniden mutlu olduğunuzu sanıyorsunuz ama olay devam ettikçe mutluluk anları kısalmaya başlıyor, üzgün anlar ise artmaya. Vücudun früktoza tepkisi bir zehir gözünde olduğundan ona tolerans geliştiriyor. Aynı etki için yüksek oran gerekiyor ve hayatın daha iyi olması beklenirken, lanet bir çukura doğru gidiliyor.

Belgeselde, bu konu meyve suyu örneği ile çok güzel pekiştiriliyor. Bir oturuşta kaç elma yersiniz? En fazla 2 ve tok hissedersiniz. Bir elmada 3 çay kaşığı şeker var. Yani 6 çay kaşığı şeker yiyorsunuz. Mesele bu değil ama, elma vücuda lif ve diğer vitamin ve minareller ile giriyor. İnsülin yavaşça artıyor, yani yavaş bir şekilde ortalama bir keyife varıyorsunuz. Ardından yavaş bir şekilde çekiliyor, siz hissetmiyorsunuz bile. Biyolojik boyutta oluyor bitiyor. Bir bardak elma suyunda kaç tane elma var (%100 elma suyunu kastediyorum, diğer ekstra şekerlileri mevzu bahsetmeye bile gerek yok). 4 tane var. Ama çok şükürler olsun ki içindeki lif, minarel ve vitaminleri ayırdık(!) Böylece pat diye girdi şeker, pat diye çıktı. Neden kalbim acıyor, neden mutsuzum? Buradaki ilginç olan şudur; meyve suyu içtiğinizde ağzınızda ve beyninizde bir şey hissedersiniz. İçinize girdiğini anlarsınız. Hatta çekildiğinde mutsuz olduğunuzu da anlarsınız. Bunu şekerin yaptığı görmek için ise okumak, öğrenmek ve dinlemek gerektir.



Reklamlar?

EN TATLI SABAHLAR ÇOKOKREMLE BAŞLAR ÇOKOKREM! Evet ailecek masaya oturduk ve neşeyle çokoremimizi ekmeğimizin üstüne sürüyoruz. Herkes bir neşede, herkes çok mutlu. Babam oradan diyor, “oğlum uzat şu çokokremi , az daha mutlu olayım”. Böyle bir kahvaltı sofrası asla oluşmadı, oluşsa bile inanın bunu çokorem değil siz yaptınız. Burada televizyondaki gibi şöyle bir kesit geçelim REKLAMMLAARR! Beyninizin yıkanmasına hazır mısınız? Mutlu bir aile tablosu, mutlu insanlar ve oradan yakın bir çekim. Çokokrem yiyen bir çocuk, neşeyle gülüyor. Bu neyi ima ediyor? Reklamların temel amacı ürünü tanıtmaktır, dayatmak değil. Burada bir dayatma vardır. Yeni bir ürün tanıttık değil, “bak bu ürün seni mutlu edecek” sözü vardır. Neden bir meyve, sebze reklamı göremiyoruz? Neden sağlıklı ürünlerin reklamları kamu spotu şeklinde veriliyor. Ama yapmayın be! Bu reklamdan etkilenip, ben şekerli ürün yiyeceğim? Hadi yürü git işine! Vee Güven yanılgısı! Ayrı bir başlığı hakkeden bir kavram.

Şeker bir bağımlılık yapıcı maddedir, bu artık bilinen bir gerçek. Şimdi size harbi soruyorum; “Bir tane sigaranın sizi bağımlı edebileceğine inanıyor musunuz?” Yani şunu sormak istiyorum, bir sigara içtiğinizde sigara bağımlısı olacak kadar ileri gidebileceğinize inanıyor musunuz? Bu soruyu bende düşündüm ve ilginç bir şekilde ‘hayır’ cevabını verdim. Hayatımda hiç sigara kullanmadım ve bağımlı edebileceğini düşünmüyorum ama olanlar tam olarak bu güven yanılgısı ile oluyor. Şeker de aynı kefede! “Bağımlı olacağım! Kim..! Ben...! Peh...! Yürü git oğlum biz delikanlı adamız. Ver oradan bir sigara abine.” Ve çoktan bağımlı oldu bile. Şekerin ise bu denli büyük bir etki yaptığı kimse tarafından kabul edilemiyor, düşünün ki sigara hakkında müthiş bir bilgi topluluğu varken yapılamıyor. Şeker de nasıl yapılsın?



‘Her giden kalandan bir parça götürür’ derler. O zaman şeker yiyenler olarak bu gemiyi terk etme zamanı geldi. Kalanların kafalarında ancak bu şekilde bir soru işareti bırakabiliriz. Kafalarını kaldırıp aslında bir köle olduklarını ancak böyle görebilirler, lafla bu konu özelinde asla peynir gemisi yürümeyecek. Yapmamız ve göstermemi lazım!
Belgeseli herkese tavsiye ediyorum bu anlamda yapılmış ikna edici bir belgesel .

Forumda bir ölü toprağı var. Bu yazıyı yazmayı aşırı derecede aceleye getirdim. Normalde sınavlarım ve başka yazılar üstünde çalışmalarım var. Yazının kusurlarına bakılmasın ve bildirilsin. Eleştirilere her daim açığız. İyi günler diliyorum!


That Sugar IMDB Sayfası:

thatsugarfilm2.jpg
Gerçekten şirketler, şekerlerin daha çok dopamin salgilatmasi için reklamlarını bu yönde düzenliyorlar. Çünkü düzen böyle adamın para umrunda, milyonlarca insanın sağlığı değil. Ama insanlarda da biraz sorun var çünkü okumuyorlar ve okuduklarında ise bilgiyi salt gerçekmiş gibi saklıyorlar.halbuki bilgi üzerinde düşünüp doğru olup olmadığını test etmek(tabii her bilginin test edilmesi zorlu olur, bazı bilgiler direkt kabul edilir ve ö bilgiye göre yaşadığımızda istediğimiz sonuçları elde ediyorsak bilgiyi uygulamaya devam ederiz) lazımdır. Bu yüzden endüstriyel şekerlerden uzak durup test edicem. Emeğin için teşekkürler
 

izleyici1

Yoda
Katılım
13 Tem 2020
Mesajlar
491
Tepki puanı
727
Puanları
160
allah razı olsun hocam güzel bir paylaşım
fakat konu biraz daha uzun ve detaylı olmalı
bende nofapta 90 güne ulaşabilirsem
şeker bağımlılığı sağlıklı gıda üzerine konu hazırlıyacam inşaallah

5 seneden fazla uzun süredir şekeri bıraktım
şuan şeker kelimesinden bile iğreniyorum
böyle zevksizlik olmaz diyorum
arada bir bim den çikolata alıyorum şekersiz veya bitter
ama onuda bırakmayı planlıyorum

diş hijyenimi kaybettim şuan ön dişlerim sallanıyor
sadece diş sağlığı için bile bu şeker çay çikolata bırakılmalı

kardeşim the sugar belgeselinden sonra 20 kilodan fazla verdi
hele bu kola hazır meyve suları direk yağ olarak vücuda depolanıyor
obez olmaya değmez
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Gerçekten şirketler, şekerlerin daha çok dopamin salgilatmasi için reklamlarını bu yönde düzenliyorlar. Çünkü düzen böyle adamın para umrunda, milyonlarca insanın sağlığı değil. Ama insanlarda da biraz sorun var çünkü okumuyorlar ve okuduklarında ise bilgiyi salt gerçekmiş gibi saklıyorlar.halbuki bilgi üzerinde düşünüp doğru olup olmadığını test etmek(tabii her bilginin test edilmesi zorlu olur, bazı bilgiler direkt kabul edilir ve ö bilgiye göre yaşadığımızda istediğimiz sonuçları elde ediyorsak bilgiyi uygulamaya devam ederiz) lazımdır. Bu yüzden endüstriyel şekerlerden uzak durup test edicem. Emeğin için teşekkürler
Çok teşekkürler hocam .?
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
allah razı olsun hocam güzel bir paylaşım
fakat konu biraz daha uzun ve detaylı olmalı
bende nofapta 90 güne ulaşabilirsem
şeker bağımlılığı sağlıklı gıda üzerine konu hazırlıyacam inşaallah

5 seneden fazla uzun süredir şekeri bıraktım
şuan şeker kelimesinden bile iğreniyorum
böyle zevksizlik olmaz diyorum
arada bir bim den çikolata alıyorum şekersiz veya bitter
ama onuda bırakmayı planlıyorum

diş hijyenimi kaybettim şuan ön dişlerim sallanıyor
sadece diş sağlığı için bile bu şeker çay çikolata bırakılmalı

kardeşim the sugar belgeselinden sonra 20 kilodan fazla verdi
hele bu kola hazır meyve suları direk yağ olarak vücuda depolanıyor
obez olmaya değmez
Yazıyı acele yazdım o yüzden basit kaldı. Belki detaylandiririm . 20 kilo gerçekten iyi bir sayı , belgeselin ne kadar iyi ve anlaşılır anlattığınin kanıtı . İnşallah en yakın zamanda sizden de bir yazı bekliyoruz.
 

Targetlock

Deneyimli Üye
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
654
Tepki puanı
909
Puanları
160
Şekeri de hayatından çıkaranlar tembelliklerinden , yapmaları gereken şeylerden kaçtıklarından dolayı çektiği gereksiz acıyı bastırmak için nereye kaçacaklar ?
Bu sorunun cevabı kuvvetle muhtemel bir sonraki bağımlılık durağıdır.

Sonuç olarak kendi belirledikleri sorumlulukları yerine getirme konusunda duyarlı kimseler bana göre bağımlılıklardan daha rahat kurtuluyor.
Şeker de bu semptomlardan birisidir.
Belgeseli birkaç yıl önce izlemiştim. Güzel belgesel.
Yazı da bir o kadar güzel olmuş. Dahasını yapman için cesaretlendirilmeyi hak edenlerdensin.
Tebrik ederim.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Şekeri de hayatından çıkaranlar tembelliklerinden , yapmaları gereken şeylerden kaçtıklarından dolayı çektiği gereksiz acıyı bastırmak için nereye kaçacaklar ?
Bu sorunun cevabı kuvvetle muhtemel bir sonraki bağımlılık durağıdır.

Sonuç olarak kendi belirledikleri sorumlulukları yerine getirme konusunda duyarlı kimseler bana göre bağımlılıklardan daha rahat kurtuluyor.
Şeker de bu semptomlardan birisidir.
Belgeseli birkaç yıl önce izlemiştim. Güzel belgesel.
Yazı da bir o kadar güzel olmuş. Dahasını yapman için cesaretlendirilmeyi hak edenlerdensin.
Tebrik ederim.
Aslında ilk cümlenize ithafen şunu söyleyebilirim ; bilinçlenmekten ve bir müddet şekerden uzak durduktan sonra kontrol kaybı olmaksızın arada sırada şekerli ürün yemeyi sakıncalı görmüyorum. Ev yapımı kek olur, çikolata olur. Ara sıra yenebilir ama bu yemek stilini değiştirdikten ve bilinçlendikten sonra yapılmalı. Aslında sıralama şöyle ; bakış açısı(kandırıldığınızı anlamak) , irade, disiplin... Ben şu anda şöyle bir sıkıntı çekiyorum; tamam şekeri bıraktım ama yerine ne koyacağız, öğle vakitlerinde şekerli ürün tükettiğim oluyordu, beyin yeni bir şey istiyor yoksa eskiyi yapmak için beni zorlayacak. Yoksa dediğiniz gibi yeni bir bağımlılık durağı sıkıntı. Güzel sözleriniz için teşekkürler :)
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Konusu gelmişken bir şey sorayım. Şeker bağımlısı olduğumu söyleyemem. Tatlıyı çok severim ama bırakmak da çok koymuyor. Ancak sorum şu; irade kapasitemiz belli. İrade yorgunluğu diye bir şey var. Bunu sadece nofapa ayırsam, şekeri şimdilik sorun yapmasam mı daha iyi yoksa şekeri de bırakmak nofapa yardımcı olur mu? Ne dersiniz.
Hocam bu noktada tüm şekerli ürünleri bırakma istersen , bazılarına izin ver hayatına tam anlamıyla zararlı değilse . Şeker bağımlısı değilsen bence yiyebilirsin ama paketli ürünlerden olabildiğince uzak dur , gene de bazen yiyebilirsin . Mesele kontrol kaçmasın.
Bende kaçtığı için komple bırakıyorum bir müddet sonra bende yiyeceğim.
 
Son düzenleme:

raiden

Satürn Yolcusu
Katılım
23 Eki 2022
Mesajlar
134
Tepki puanı
337
Puanları
91
That Sugar belgeselinin beni en çok şaşırtan alt başlığı kalori hesabıydı. Bu konuda bildiğimiz her şeyin yalan olduğunu öğrendim. Açıklamak gerekirse;

Bugüne kadar bize söylenen şey şuydu: "Her besinin bir kalori değeri vardır ve bir insanın gün içinde yaktığı bir kalori miktarı vardır. Gün içinde aldığınız kalori, yaktığınız kaloriden fazlaysa kilo alırsınız, azsa kilo verirsiniz. Yani her şey kalori hesabına bakar. Kalori miktarı aynı olan tatlı ile sebzenin etkisi aynıdır. Önemli olan kalorinin miktarıdır."

Bu bilgi bugüne kadar o kadar işlendi ki insanlar bunun doğru olduğuna inanmaya başladı. Şimdi bile internette bir arama yapsanız size bu bilgiyi veren bir sürü kaynak bulursunuz.

Abur cubur sektörü de bundan faydalanıyor. Aynı miktardaki şeker ile yağın kalorisi farklı. Bir gram şeker dört kalori ise bir gram yağ dokuz kalori. Bize satılan güya light denilen ürünlerde şeker var. Çünkü içindeki yağ çıkarılmış, yiyeceğin tadı da saman gibi olmasın diye onun yerine şeker eklenmiş. Sonuç: Ürünün kalorisi düşmüş.

Fakat sorun şu ki yağdan aldığınız kalori (sağlıklı, doğal, trans olmayan yağdan söz ediyorum) uygun miktarda kullanıldığı sürece size zarar vermezken rafine şekerden aldığınız kalori size kilo aldırmakla kalmıyor, bir sürü hastalığa neden oluyor.

That Sugar belgeseli işte bunu ispatlıyor. Adam sağlıklı beslenmeden şekerli beslenmeye geçiyor. Ama bildiğimiz türden şeker de değil. Kola, cips, baklava vs. yok. Üstünde light ya da sağlıklı gibi sözcükler bulunan ama arkasını okursanız şeker içerdiğini göreceğimiz ürünleri tüketiyor. İki ay boyunca tükettiği kalori miktarı hiç artmamış, hatta birazcık düşmüş. Ama bu iki ay boyunca hızla kilo alıyor, karaciğeri yağlanıyor ve başka sağlık sorunları da yaşıyor.

Belgeselin sonunda doktorlar da kalori hesabının yanlış bir şey olduğunu vurguluyorlar.

İnsanların kilo verememesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek. (Elbette tek neden değil) Kilo vermeye niyetlenen pek çok insan daha düşük kalori almaya çalışıyor. Kalorisi düşük olan şekerli ürünleri yiyorlar. Sonra da kilo veremiyorlar.
 
G

gordon

Misafir
Ben de geçen sene şekeri ve ekmeği ciddi oranda azalttığımda 15 kilo kaybettim. Tamamen bırakmak bence mümkün değil ama dozunda tüketilmeli.

Belgeseli izlemedim ama erken yaşlardan beri şekere farkındalığım var öğretmenlerim ailemden bazı kişiler beni bilgilendirmişlerdi. Hatta ilkokuldayken tvde bir doktorun şekerin zararından bahsetmesinin ardından çayı şekersiz içerim. Bu gibi bilgilerin erkenden kafamıza sokulması gerekiyor. Atalarımız yine doğru söylemiş: Ağaç yaşken eğilir.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki okuduğun romanlar sana da bir üslup katmış. Hikayeleştirme olayını iyi yaptığını düşünüyorum.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
That Sugar belgeselinin beni en çok şaşırtan alt başlığı kalori hesabıydı. Bu konuda bildiğimiz her şeyin yalan olduğunu öğrendim. Açıklamak gerekirse;

Bugüne kadar bize söylenen şey şuydu: "Her besinin bir kalori değeri vardır ve bir insanın gün içinde yaktığı bir kalori miktarı vardır. Gün içinde aldığınız kalori, yaktığınız kaloriden fazlaysa kilo alırsınız, azsa kilo verirsiniz. Yani her şey kalori hesabına bakar. Kalori miktarı aynı olan tatlı ile sebzenin etkisi aynıdır. Önemli olan kalorinin miktarıdır."

Bu bilgi bugüne kadar o kadar işlendi ki insanlar bunun doğru olduğuna inanmaya başladı. Şimdi bile internette bir arama yapsanız size bu bilgiyi veren bir sürü kaynak bulursunuz.

Abur cubur sektörü de bundan faydalanıyor. Aynı miktardaki şeker ile yağın kalorisi farklı. Bir gram şeker dört kalori ise bir gram yağ dokuz kalori. Bize satılan güya light denilen ürünlerde şeker var. Çünkü içindeki yağ çıkarılmış, yiyeceğin tadı da saman gibi olmasın diye onun yerine şeker eklenmiş. Sonuç: Ürünün kalorisi düşmüş.

Fakat sorun şu ki yağdan aldığınız kalori (sağlıklı, doğal, trans olmayan yağdan söz ediyorum) uygun miktarda kullanıldığı sürece size zarar vermezken rafine şekerden aldığınız kalori size kilo aldırmakla kalmıyor, bir sürü hastalığa neden oluyor.

That Sugar belgeseli işte bunu ispatlıyor. Adam sağlıklı beslenmeden şekerli beslenmeye geçiyor. Ama bildiğimiz türden şeker de değil. Kola, cips, baklava vs. yok. Üstünde light ya da sağlıklı gibi sözcükler bulunan ama arkasını okursanız şeker içerdiğini göreceğimiz ürünleri tüketiyor. İki ay boyunca tükettiği kalori miktarı hiç artmamış, hatta birazcık düşmüş. Ama bu iki ay boyunca hızla kilo alıyor, karaciğeri yağlanıyor ve başka sağlık sorunları da yaşıyor.

Belgeselin sonunda doktorlar da kalori hesabının yanlış bir şey olduğunu vurguluyorlar.

İnsanların kilo verememesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek. (Elbette tek neden değil) Kilo vermeye niyetlenen pek çok insan daha düşük kalori almaya çalışıyor. Kalorisi düşük olan şekerli ürünleri yiyorlar. Sonra da kilo veremiyorlar.
Güzel bilgilendirmelerin için sağ ol. :)
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Ben de geçen sene şekeri ve ekmeği ciddi oranda azalttığımda 15 kilo kaybettim. Tamamen bırakmak bence mümkün değil ama dozunda tüketilmeli.

Belgeseli izlemedim ama erken yaşlardan beri şekere farkındalığım var öğretmenlerim ailemden bazı kişiler beni bilgilendirmişlerdi. Hatta ilkokuldayken tvde bir doktorun şekerin zararından bahsetmesinin ardından çayı şekersiz içerim. Bu gibi bilgilerin erkenden kafamıza sokulması gerekiyor. Atalarımız yine doğru söylemiş: Ağaç yaşken eğilir.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki okuduğun romanlar sana da bir üslup katmış. Hikayeleştirme olayını iyi yaptığını düşünüyorum.
Gene de bir izleyin hocam isterseniz. Öyle sıkıcı belgesel tarzında değil , akıyor yani. Nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.

Sizin bakımınızdan güzel olmuş ama toplumda genel kanı olarak çocuklara şekerler veriliyor (bayramlarda özellikle) . Ne alaka bilmiyorum.

Güzel sözleriniz için teşekkürler. Ani olarak yazdığım bir yazıydı yeniden görünce hoşuma gitti. Umarım devam edebilirim.
 

cvehileyle

Jüpiter Yolcusu
Katılım
17 May 2022
Mesajlar
483
Tepki puanı
243
Puanları
76
That Sugar belgeselinin beni en çok şaşırtan alt başlığı kalori hesabıydı. Bu konuda bildiğimiz her şeyin yalan olduğunu öğrendim. Açıklamak gerekirse;

Bugüne kadar bize söylenen şey şuydu: "Her besinin bir kalori değeri vardır ve bir insanın gün içinde yaktığı bir kalori miktarı vardır. Gün içinde aldığınız kalori, yaktığınız kaloriden fazlaysa kilo alırsınız, azsa kilo verirsiniz. Yani her şey kalori hesabına bakar. Kalori miktarı aynı olan tatlı ile sebzenin etkisi aynıdır. Önemli olan kalorinin miktarıdır."

Bu bilgi bugüne kadar o kadar işlendi ki insanlar bunun doğru olduğuna inanmaya başladı. Şimdi bile internette bir arama yapsanız size bu bilgiyi veren bir sürü kaynak bulursunuz.

Abur cubur sektörü de bundan faydalanıyor. Aynı miktardaki şeker ile yağın kalorisi farklı. Bir gram şeker dört kalori ise bir gram yağ dokuz kalori. Bize satılan güya light denilen ürünlerde şeker var. Çünkü içindeki yağ çıkarılmış, yiyeceğin tadı da saman gibi olmasın diye onun yerine şeker eklenmiş. Sonuç: Ürünün kalorisi düşmüş.

Fakat sorun şu ki yağdan aldığınız kalori (sağlıklı, doğal, trans olmayan yağdan söz ediyorum) uygun miktarda kullanıldığı sürece size zarar vermezken rafine şekerden aldığınız kalori size kilo aldırmakla kalmıyor, bir sürü hastalığa neden oluyor.

That Sugar belgeseli işte bunu ispatlıyor. Adam sağlıklı beslenmeden şekerli beslenmeye geçiyor. Ama bildiğimiz türden şeker de değil. Kola, cips, baklava vs. yok. Üstünde light ya da sağlıklı gibi sözcükler bulunan ama arkasını okursanız şeker içerdiğini göreceğimiz ürünleri tüketiyor. İki ay boyunca tükettiği kalori miktarı hiç artmamış, hatta birazcık düşmüş. Ama bu iki ay boyunca hızla kilo alıyor, karaciğeri yağlanıyor ve başka sağlık sorunları da yaşıyor.

Belgeselin sonunda doktorlar da kalori hesabının yanlış bir şey olduğunu vurguluyorlar.

İnsanların kilo verememesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek. (Elbette tek neden değil) Kilo vermeye niyetlenen pek çok insan daha düşük kalori almaya çalışıyor. Kalorisi düşük olan şekerli ürünleri yiyorlar. Sonra da kilo veremiyorlar.
Diyetisyenler de mi bu işi bilmiyor?
 

Fellow

Ay Yolcusu
Katılım
27 Nis 2023
Mesajlar
85
Tepki puanı
65
Puanları
21
Arkadaşlar çok teşekkür ederim. Burası gerçekten harika bir yer. Burda sizlerin sayesinde sürekli güzel şeyler öğrenip kendimi geliştiriyorum. Belgeseli hemen izledim. Çok beğendim. Etrafımdakilere de tavsiye ettim. Yukarıda diyetisyenler denmiş ancak bence doktorlar da dahil olmak üzere çoğu kişiden bu gerçekler gizleniyor.
 
B

Brock

Misafir
Hocam merhaba yazı leziz olmuş ellerine sağlık herzamanki yazıların gibi tek seferde tükettim. Ayrıca bütün yorumlarıda okudum saolsun insanlar kendini geliştirmeye özen göstermeye çalışıyor. Ama açıkcası Targetlock kardeşimin yorumu bence çok isabetli. Üzerine bi kelimede ben dicem; nofapda dahil olmak üzere zararı tam olarak kanıtlanmamış ve benimsenmemiş şeylerin kesinlikle bırakılması gerektiğini söyleyenlerden uzak durmak gerekir. Peki nedir bu zararı kesin olarak benimsenenler ? Bunu insanların ortak değerlerine bakarak görebiliriz yapılmaması gereken sınırları veya yenmemesi gereken gıdaları. İnsana zararı olduğu konusuna katılmıyor değilim ama her yararlının içinde biraz zarar var burda önemli olan yararı mı zarardan fazla zararmı yarardan fazla ? İşte bunu hiçkimse bilemez sadece insanlık deneyimi bilir yukardada bahsettiğim : buna bakılırsada bu belgesel aşırılık. Tabi yazının ardından bahsettiğiniz miktar konusuda buna giriyor çünkü bunlada miktarlada ilgili genel olarak toplumda kurallar var. Yani kısacası ben yararlı bulmuyorum bu tip kesin yasaklayıcı ifadeleri. Bu tip konularda dinlememiz gereken şeyler kısıtlayıcı değil çözüm bulucu ifadeler olmalı. Bu tip belgeseller , diyetisyenlerin ifadeleri anlamlı gelmiyor bana.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst