Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Dopamin Reseptörleri Hakkında (Soru)

II. NoFapper

Yeni Fapstronot
Katılım
9 Ocak 2023
Mesajlar
36
Tepki puanı
26
Puanları
19
Öncelikle hepinize merhaba
Aklıma takılan bir soru var. Birkaç gün önce internette bir yazı okumuştum ve şöyle diyordu insanın mutluluk seviyesine bağlı olarak reseptörlerin açılacağı örneğin insanda çok dopamin varsa reseptörlerin kapanacağı az var ise açılacağını söylüyordu sormak istediğim şey ise biz neverfap sürecinde kendimizi mutsuz etmeye çalışırsak veya elimizden gelmeden çok daha mutsuz olursak stabil geçen süreçlerimize göre daha çok reseptör mü açılır bende bu aralar böyle oluyor çünkü
İlk başlardaki süreçlerimde hep geri çekilme günleri 10 üzerinden 4-5 mutluluk seviyesinde isem bu seferki sürecimde nedense mutluluk seviyeme 10 üzerinden -10 veriyorum bu seferki sürecim nedense inanılmaz zorlu geçiyor
Yardımcı olursanız çok sevinirim teşekkürler.
 

II. NoFapper

Yeni Fapstronot
Katılım
9 Ocak 2023
Mesajlar
36
Tepki puanı
26
Puanları
19
Eğer bu dediğim doğruysa mesela neverfap sürecinde geri çekilme ve flatline evremiz bitene kadar soğuk duş almamalıyız çünkü soğuk duş yoksunluk semptomlarını gideriyor ve mutlu eden bi hormon salgılıyordu
 

BloodRien

Yoda
Katılım
8 Haz 2021
Mesajlar
446
Tepki puanı
695
Puanları
160
Mutlulukla alakası yok dopamin motivasyonu sağlıyor
Aç kaldığında mutsuz olmazsın yada pmo yaptığında veya sigara içmediğinde
mutsuzluk duygusaldır
örn annene bağlısın sana dopamin veriyor onu kaybetmen reseptör çoğaltır ama annene bağlı değilsen onu o olduğu için seviyorsan ona İHTİYACIN YOKKEN seviyorsan bu reseptör açmaz bu örnekle anlatabilmişimdir umarım mutsuzluk diye bir şey yok yani
 

II. NoFapper

Yeni Fapstronot
Katılım
9 Ocak 2023
Mesajlar
36
Tepki puanı
26
Puanları
19
Mutlulukla alakası yok dopamin motivasyonu sağlıyor
Aç kaldığında mutsuz olmazsın yada pmo yaptığında veya sigara içmediğinde
mutsuzluk duygusaldır
örn annene bağlısın sana dopamin veriyor onu kaybetmen reseptör çoğaltır ama annene bağlı değilsen onu o olduğu için seviyorsan ona İHTİYACIN YOKKEN seviyorsan bu reseptör açmaz bu örnekle anlatabilmişimdir umarım mutsuzluk diye bir şey yok yani
Ne demek istediğini anladım ama benim anlamadığım şey şuydu sürecimizde yoksunluk semptomları olarak mesela depresyona giriyoruz, bunu arttırırsak daha fazla reseptör açılabilir mi birde orada mutsuzluk olarak kastettiğim şey dediğin gibi motviasyon kaybı, bir şeyler hedefleyememe, bunalım bunlar zaten insan mutsuz olduğunda olur. Motive olan insan mutsuz olmaz ayrıca dopamin le mutsuzluğun alakası yok demişsin insan birşeyden haz alıyorsa o iş onu mutlu etmiş olmaz mı bağımlılık yapan veya yapmayan bir şey olsun
 

strongenough

Curious
Katılım
17 Ara 2022
Mesajlar
117
Tepki puanı
140
Puanları
53
Mutlulukla alakası yok dopamin motivasyonu sağlıyor
Aç kaldığında mutsuz olmazsın yada pmo yaptığında veya sigara içmediğinde
mutsuzluk duygusaldır
örn annene bağlısın sana dopamin veriyor onu kaybetmen reseptör çoğaltır ama annene bağlı değilsen onu o olduğu için seviyorsan ona İHTİYACIN YOKKEN seviyorsan bu reseptör açmaz bu örnekle anlatabilmişimdir umarım mutsuzluk diye bir şey yok yani
Bilimsel olarak bilmiyorum. Ama dopaminin mutlulukla alakası var. Ben kaç sefer mutsuz olduğumda veya stress geçirdiğimde eski kötü alışkanlıklarıma geri döndüm. Hala öyle. Mutsuzum, o zaman müzik dinlerim, daha çok yerim, telefonda dolanırım ve s. Bu da dopamini artırıyor. Ben daha iyi hissediyorum. Elbette, kısa bir süre
 

BloodRien

Yoda
Katılım
8 Haz 2021
Mesajlar
446
Tepki puanı
695
Puanları
160
Mutluluğun tanımı farklı bir şey dopamin kaynakları mutluluk değil haz
haz üzerinden konuşalım kısa süreli enerji kaynağı diyelim yine ayrılır tanım olarakta farklı

depresyona girdiğimizde daha fazla reseptör açılmaz
depresyon beynin istesede haz kaynağı beyine versende dopamin üretememe durumudur
31 çeksende mutlu olamıyorsun yani depresyonda

amaa süreç içinde insan içgüdülerine ters olan şeyler reseptör açıyor açlık cinsellikten uzak durmak şeker yememek
soğuk bildiklerimiz daha illaki vardır ben bilmiyorum motivasyonumuzun olmaması bunalım benim şahsi görüşüm olarak açıyor

kendini durduk yere üzmene yada kederlenmene gerek varmı yok
şeker yeme nofap yap gerisi halloluyor
güven bana
 

BloodRien

Yoda
Katılım
8 Haz 2021
Mesajlar
446
Tepki puanı
695
Puanları
160
Bilimsel olarak bilmiyorum. Ama dopaminin mutlulukla alakası var. Ben kaç sefer mutsuz olduğumda veya stress geçirdiğimde eski kötü alışkanlıklarıma geri döndüm. Hala öyle. Mutsuzum, o zaman müzik dinlerim, daha çok yerim, telefonda dolanırım ve s. Bu da dopamini artırıyor. Ben daha iyi hissediyorum. Elbette, kısa bir süre
Evet kendinde dedin dopamin haz/ mutluluk durduk yere olur hiçbir şey yokken hayatta mesut olma durumu daha basit örneğe indiriyim
yarın ölüceğini bilsen tamam yetti diyebiliyorsan mutlusundur bunu bir düşün
 

AntiRelapse

Mars Yolcusu
Katılım
9 Kas 2020
Mesajlar
106
Tepki puanı
164
Puanları
53
Öncelikle hepinize merhaba
Aklıma takılan bir soru var. Birkaç gün önce internette bir yazı okumuştum ve şöyle diyordu insanın mutluluk seviyesine bağlı olarak reseptörlerin açılacağı örneğin insanda çok dopamin varsa reseptörlerin kapanacağı az var ise açılacağını söylüyordu sormak istediğim şey ise biz neverfap sürecinde kendimizi mutsuz etmeye çalışırsak veya elimizden gelmeden çok daha mutsuz olursak stabil geçen süreçlerimize göre daha çok reseptör mü açılır bende bu aralar böyle oluyor çünkü
İlk başlardaki süreçlerimde hep geri çekilme günleri 10 üzerinden 4-5 mutluluk seviyesinde isem bu seferki sürecimde nedense mutluluk seviyeme 10 üzerinden -10 veriyorum bu seferki sürecim nedense inanılmaz zorlu geçiyor
Yardımcı olursanız çok sevinirim teşekkürler.

Beyin zaten bu şekilde çalışıyor. Eğer dopamin miktarı fazlaysa beyin serotonin salgılayarak aşırı mutluluk halini normal seviyeye çekmeye çalışıyor ve bunu yapmak için de eskisi kadar aşırı mutlu hissetmemek için reseptörlerin bazılarını kapatıyor. Böylece atıyorum 1 dilim pasta yemek 10/10 mutluluk sağlıyorsa bir dahaki sefer yenilen pasta dilimi 10/8 mutluluk salgılatıyor. Bu durumun devam etmesi toleransa sebep oluyor ve değil mutlu hissetmek üzgün hissetmek için bile pasta yemek gerekiyor buna da bağımlılık diyoruz zaten. Ama bilerek kendini mutsuz etmeye çalışmak saçma. Yani örneğin daha güçlü olmak için spora mı gidersin yoksa allah ne verdiyse birisini dalıp dayak mı yersin?.
 

The King

Deneyimli Üye
Katılım
7 Eki 2020
Mesajlar
298
Tepki puanı
761
Puanları
160
Biraz doğru biraz yanlış bir fikir edinmişsin. Kendini kasten mutsuz etmektense zorlayıcı koşullar altında tutmak elbette beynin haz mekanizmasını bir müddet sonra olumlu etkileyecektir. Örneğin 1 ay boyunca şekeri sıfırlarsan o ayın sonunda yiyeceğin bir dilim baklavanın hazzı çok yüksek olacaktır. Meseleye hazzı ertelemek olarak bakmak biraz kolay bir bakış açısı sunar sana. Elbette yüksek dopamine maruz kaldığımızda beyin reseptörlerimiz az miktarla idare ediyor bu yüzden dopamin aldığımız kaynakları kestiğimizde (porno, mastürbasyon, şeker, oyun, boş sohbet, boş videolar...) az miktarda gelen dopamini yüksek miktarda reseptör karşılıyor. Bu asıl istediğimiz şey. Zamana yayılmış bir süreçle birlikte “normal” bir insan haline geliyoruz.

Bu konularda Sinan Canan’ın videolarını izleyebilirsin.
 

GoldenLight

Karanlık ışığa hizmet eder.
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
409
Tepki puanı
935
Puanları
160
Olaya biraz farklı bakış acısından bakmışsın. Yemek yediğimiz zamanda beynimiz dopamin salgılar, simdi diyebilir miyiz ben o zaman yemek yemeyim de dopamin salgılamasın saçma olur.

Burada ki kilit nokta Yapay Dopamin ve Doğal Dopamin.

Yapmamız gereken yapay dopamin kaynaklarını kesip, doğal dopamin dediğimiz aktiviteler bulmak. Kısaca yapay ve doğal dopaminlere örnek verelim.


Yapay Dopaminler

-Pmo
-Sosyal Medya(Tiktok,İnstagram..)
-Şeker
-Uyuşturucular


Doğal Dopaminler

-Kitap okumak
-Spor yapmak
-İbadet etmek
-Kendimizi geliştirecek şey vs.

Neverfap bu yapay dopaminlerden uzak durup, doğal dopaminlere yönelmemizi söyluyor zaten. Beynimiz yüksek hazza aşıktır, o yüzden bu şeyleri yapmak zor olucak. Geri çekilme dönemleri, flatline(düz çizgi) dönemleri olacaktır. Bunlar sadece iyileşmenin bir parçası 90 gün bu saydığım yapay dopaminleri, doğal dopaminlere çevirirsek o zaman sürecin asıl meyvelerini ve hayat kalitemizin, öz değerimizin nasıl yükseldiğini göreceksiniz inşallah.
 
Katılım
1 Ara 2022
Mesajlar
28
Tepki puanı
47
Puanları
16
şöyle
Dışarı çıkmak, yürüyüş spor kitap okumak film izlemek kızlarla takılmak vs. Sağlıklı ve zorlayıcı kaynaklardan dopamin alırsan reseptörlerine zarar gelmez ve zevk alırsın.
Evde otur, porno izle, sosyal medyaya gir şekere tatlıya yemeğe aban. Sürekli daha fazlasını istersin ve reseptörlerin kapanır.
Kolay haz tehlikeli olan.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Kendini mutsuz etmek sürecini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Mutluluk = serotonin. Haz = dopamin. Farklı hormonlar. Hazdan kaçın.
Mutluluk TDK Tanımı:
Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik:

Haz TDK 4.Tanımı (ruh bilimi olarak) :
Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku


Bu ayrımı bilmek gerçekten önemli. Mutluluk zevk almak anlamına gelmez.
 

kariyerci

Yeni Fapstronot
Katılım
25 Eki 2022
Mesajlar
82
Tepki puanı
34
Puanları
19

29.07.2022 04:30
Ayşegül Çoruhlu


Ayşegül Çoruhlu

Yeni çağın hastalığı: Dopamin zehirlenmesi​

Hayata karşı bir keyifsizliğiniz mi var? Sizi mutlu etmek zorlaştı mı? Hiçbir şeye ilgi duymuyor musunuz? Hiçbir şey için motivasyonunuz yok mu? Kas ağrılarınız, uyku zorluğunuz, dikkat dağınıklığınız mı var? Aramıza hoş geldiniz. Yeni çağın hastalığına yakalandınız...

Bir biyokimyacı olarak hislerimize nörötransmitterler çorbası olarak bakmam normal. Dopamin de serotonin, adrenalin gibi bir nörotransmitter. Nörotransmitterlerin farklı görevleri var. Konumuz olan dopaminin sizdeki etkisi azalırsa spottaki gibi hissedersiniz. Tüm dünya yıllardır bu şikayetleri serotonine bağlar ve antidepresanlar leblebi gibi tüketilir. Ancak asıl konu dopamindir. Dopamin etkisi olmadan hayata tutunamayız. Ve acıklı olan, şu anki yaşam şeklimiz tam olarak dopamin düşmanı. Nerede hata yaptığımızı anlamak için önce dopamini biraz daha tanıyalım.

Ödül ve haz aramanın sebebi olarak dopamin​

Dopamin, temel olarak beyinde üretilen ve orada etkili olan bir madde. Vücut içinde de üretilir. Ancak üretilen dopamin kan beyin bariyerini geçip beyne gidemez. Asıl dopaminin beyinde üretilmesi gerekir. Dopamin, temelde ödül mekanizmamızı kontrol eder. Dopaminin ödül mekanizmasını çalıştırması şu 3 aşamayla olur:
• Ödülden alınacak zevk.
• Ödülden öğrenme.
• Ödüle yaklaşma isteği.
Arzulanan şey elde edilince haz azalır. İleri düzey bağımlılık davranışları bu durumla ilgilidir. Siz bir ödülden haz elde ettiğinizde, bir sonraki ödülün o hazdan daha fazlasını size vermesini beklersiniz. Daha azı olursa, keyifsizleşirsiniz.

Asıl konumuza girelim. Neden illa hep çıtayı bir yukarı koymak zorundayız? Neden aynı dozda veya daha azı ödülle yetinemiyoruz? Neden küçük şeylerle mutlu olamıyoruz?

İnsülin duyarsızlığı gibi yeni bir duyarsızlık; dopamin duyarsızlığı​

Cevap dopamin duyarsızlığında. Tıpkı insüline hücre üzerindeki insülin reseptörlerinin cevap vermemesi gibi, dopamine de dopamin reseptörleri cevapsızlaşır. Dopamin üretildikten sonra etkisini gösterebilmesi için hücrelerdeki dopamin reseptörleri ile etkileşime girebilmelidir. Dopaminin birden fazla hücre reseptörü vardır. En çok üzerinde çalışılanlar, dopamin D1 ve D2 reseptörleridir.

Bağımlılar incelendiğinde, dopamin reseptörlerinde desensitizasyon görülür. Sensitif olmanın azalması manasında. Reseptörler dopamine hassaslıklarını azaltırlar. Yani dopamin duyarsızlığı diyebileceğimiz durum oluşur. Ortada yeterince dopamin olsa bile, hücre reseptör duyarsızlığı, daha çok dopamin olmasına gerek duyar. Aynı insülinin, insülin duyarsızlığında kanda normalden fazla olması gibi.
Burada insülin örneğini verme sebebim, siz reseptör duyarsızlığını başka konulardan hatırlayın diye. Aslında buradaki tam ifade dopamin reseptör desensitivesi. Şimdi, kötü beslenince insülin direnci artıyordu, burada ne yapınca dopamin duyarsızlığımız artıyor sorusunu soralım.

Dijital dünya dopamin katili​

Dopaminin, ucunda ödül olan hazzı kovalattığını hatırlayalım. Biz günlük hayatta nerede en çok haz arıyoruz; parkta bahçede mi, ofiste evde mi? Az insanla şahsen buluşarak mı, binlercesiyle sanal ortamda interaksiyonda olarak mı? En yakın arkadaşınızın kıyafetinizi beğenmesi size yetiyor mu, yoksa illa 5-10 bin like alınca mı iyi hissediyorsunuz?
İşte böyle yaşıyoruz. Sanal dünya, sosyal mecralar, internet oyunları, izlenen onca film, dizi vs hayat böyle geçiyor. Bunlar bizde başlangıçta, ödül haz işini çalıştırsa da giderek daha yüksek uyarana ihtiyaç duyuyoruz. Giderek aldığımız hazzın süresi de kısalıyor. İşte bu yaşadığımız günlük hayatın iz düşümü, vücutta kimyasal olarak değişikliklere sebep oluyor. Sonuç, dopaminin etkilerini hissetmekte giderek zorlanıyoruz. Çünkü dopamin reseptörlerimizi duyarsızlaştırıyoruz.
Mesele ufak bir keyifsizlikle başlayıp, giderek hayata karşı motivasyon eksikliğine, umutsuzluk, boşvermişlik duygusuna, inanç azalmasına, gündüz uykulu, gece uykusuz kalmaya, kas ağrılarına, huzursuz bacak sendromuna, fibromiyaljiye, cinsel ilişki isteğinin kaybına hatta kabızlık ve reflüye kadar uzuyor. Evet bunların hepsi dopaminin mekanizmasıyla ilgili. Bu bağlantılar yayınlarda gayet açıktır. Genel olarak çözüm için dopaminin arttırılması gerektiğinden bahis geçer. Ancak ben orada büyük hata olduğunu düşünüyorum. Bu tıpkı insülin duyarsızlığında daha çok insülin vermek gibi olur. Asıl konu reseptör duyarlılığını arttırmak olmalı.

Aralıklı dopamin açlığı diyeti​

Başlık dikkatinizi çeksin diye böyle yazdım. Böyle bir diyet yok tabii. Ancak tıpkı insülin duyarsızlığında yaptığımızı yapacağız. Orada ne yapıyorduk:
1-İnsülini arttıran yiyecekleri yemiyorduk.
2-Reseptörler kendine gelsin, tekrar duyarlı olsun diye uzun açlık arası veriyorduk ve bunu geceyi içine katan açlık olarak yapmalıydık.

İşte aynı şeyi yapacağız​

1-Dopamini gereksiz ve küçük piklerle arttıran dijital dünyaya ara vereceğiz. Cep telefonu, sosyal medya, tv, tablet, bilgisayar, porno dahil fazla uyarı yaratan siteler, heyecan dozu yüksek filmler. İşte bunların diyetine gireceğiz.
2-Ancak bunu sürdürülebilir kılmak için, aralıklı olarak yapacağız. Gündüz daha serbest ama gece asla olmayacak şekilde. Neden mi gündüz serbest gece yasak?

Gözün neye ne zaman baktığı çok önemli​

Gece dijitallerle haşır neşir olmamak gerek. Çünkü sirkadiyen iç saat reseptörlerimiz böyle emrediyor. Gece dijital ekranlar, göz için de beyin için de fazla uyarı sebebi. Uyku hormonumuz melatonin azalıyor. Ancak gözde de dopamin reseptörü ve dopamin üretimi olduğunu biliyor muydunuz? Evet retinada bu işler oluyor. Amaç, buradaki dopamin ile gündüz görme fonksiyonumuza yardım etmek.
Dopamin bir gündüz işçisi. Dikkat, istek, arzu, kas hareketlerinin kontrolü, gündüz bol ışıkta renkli görmenin sağlanması onun işi. Gece, Instagramdan post atarken ya da başkasınınkine bakarken duyduğumuz o minik heyecancıklarla dopamin reseptörlerimizi duyarsızlaştırıyoruz. Yani etkili dopamin için gece dijital detoks çok daha önemli.
Uykusuz kalan kişilerde dopaminin etkisi azalır ve keyif alamaz hale gelirler. Biz geç saate dek ekran seyrettikçe hem uyku verimimiz azalır, hem seyrettiğimizin hoşumuza gitmesi giderek zorlaşır. Dijital platformlarda ne seyredeyim diye dolanırken, dizi ve filmlerden sıkılmaya başlamışsınızdır bile.
Bu yazının en önemli konusu çocuklarımızın durumu. Onları nasıl bizim çocukluğumuzdaki gibi kolay mutlu olur hale getireceğiz? Elinden telefonu, tableti alınan bebek bile ağlar hale geldi. Teknoloji yanlısı biriyim. Ancak kulanım süresi ve zamanı konusunda fikirlerim bu şekilde. Dünyanın bir dopamin sorunu var. Ancak dopamin azlığı değil, dopamin duyarsızlığı.
Reseptörleri tekrar duyarlı hale getirirsek küçük şeylerden mutlu olabiliriz. Bunun için biraz ara vermemiz gerekiyor. En azından günün belli saatlerinde. Duyarlı dopamin reseptörleriyle kolay ve bol mutluluklar dilerim hepimize. Dop-Amin.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

kariyerci

Yeni Fapstronot
Katılım
25 Eki 2022
Mesajlar
82
Tepki puanı
34
Puanları
19

Giriş​

Hücreden hücreye iletişim, bir organizmanın hayatta kalması için kritik öneme sahiptir. Hücreler, sinyal iletim yolu adı verilen bir süreç aracılığıyla iletişim kurabilir. Bir sinyal gönderirken, hormonlar gibi farklı moleküller, hücre zarı üzerinde veya içinde bir reseptöre bağlanabilir ve sonuçta hedefe ulaşan hücrede kimyasal reaksiyonlara yol açar. Hücreler bu mesajları iletmek için ikinci bir haberci kullanır.
Bu makale, özellikle dopamin reseptörlerine, farklı dopamin reseptörü tiplerine ve her reseptörün hangi işleve sahip olduğuna odaklanarak farklı reseptör tiplerini tartışacaktır. Makale ayrıca bu reseptörleri hedef alan farklı hastalıklara ve ilaçlara da değinecektir. Dopamin reseptörleri, hipertansiyon ve hormonal düzenlemeden istemli hareket ve ödüle kadar çok çeşitli işlevleri etkiler.

Temel bilgiler​

İnsan vücudunda, çoğunluğu G-protein bağlı reseptörler (GPCR'ler) olmak üzere birçok farklı tipte sinyal reseptörü vardır. GPCR'lerin hücre içi bir C-terminali ve hücre dışı bir N-terminali vardır. GPCR'ler aynı zamanda yedi geçişli transmembran proteinler olarak da bilinir; bunun nedeni, reseptörün transmembranı geçen ve reseptörün hücre zarına doğru bir şekilde girmesine ve G proteini ile eşleşmesine izin veren yedi sıralı sarmaldan oluşmasıdır. Bu bağlantı, reseptörün sinyal kaskadlarını modüle etmesine izin verir. Dopamin reseptörü, bir G-protein bağlı reseptör türüdür. Dopamin reseptörleri, iyon kanalı etkileşimleri gibi G-proteininden bağımsız mekanizmalar yoluyla da hareket edebilir.
Dopamin bir monoamin katekolamin nörotransmiter ve hormondur. Dopamin reseptörüne bağlanır ve reseptör tipine bağlı olarak birçok farklı işlevi vardır. Dopamin reseptörleri çoğunlukla merkezi sinir sisteminde bulunur.

Hücresel Seviye​

Dopamin reseptörleri farklı genler tarafından bulunur ve kodlanır. D1 reseptör kodlaması, 5q31-q34 geni tarafından yapılır. D2 reseptörü, D4 reseptörü ile birlikte 11. kromozom üzerinde bulunurken, D3 reseptörü üçüncü kromozom üzerinde bulunur. D5 reseptörü dördüncü kromozom üzerindedir.

İşlev​

Dopamin reseptörleri günlük yaşam fonksiyonlarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu hormon ve reseptörleri beyindeki hareketi, duyguları ve ödül sistemini etkiler.
Dopamin reseptörleri, merkezi sinir sisteminde, özellikle hipokampal dentat girusta ve subventriküler bölgede eksprese edilir. Dopamin reseptörleri ayrıca periferde, daha belirgin olarak böbrek ve damar sisteminde ifade edilir.
D1, D2, D3, D4 ve D5'i içeren beş tip dopamin reseptörü vardır. Her reseptörün farklı bir işlevi vardır.
Her bir dopamin reseptörünün işlevi :
  • D1: hafıza, dikkat, dürtü kontrolü, böbrek fonksiyonunun düzenlenmesi, hareket
  • D2: hareket, dikkat, uyku, hafıza, öğrenme
  • D3: biliş, dürtü kontrolü, dikkat, uyku
  • D4: biliş, dürtü kontrolü, dikkat, uyku
  • D5: karar verme, biliş, dikkat, renin salgılanması

Patofizyoloji​

Beş farklı dopamin reseptörü iki kategoriye ayrılabilir. D1 ve D5 reseptörleri birlikte gruplanır ve D2, D3, D4 birlikte ayrı bir alt grup oluşturur.
D1 ve D5 reseptörleri, G uyarıcı bölgelere bağlanır ve adenilat siklazı aktive eder. Adenilil siklazın aktivasyonu, çekirdekte daha fazla transkripsiyona yol açan protein kinaz A'nın (PKA) üretimine yol açan ikinci haberci cAMP'nin üretimine yol açar.
D2 ila D4 reseptörleri, adenilat siklazı inhibe eden ve K+ kanallarını aktive eden G inhibe edici bölgelere bağlanır.
D1 reseptörü, merkezi sinir sisteminde beş reseptörden en bol olanıdır, ardından D2, ardından D3, D5 ve en az bol olan D4'tür. D1 reseptörleri, dopamin hormonu ona bağlandığında nöronların gelişimini düzenlemeye yardımcı olur.
D1 ve D5 reseptörleri, striatum, nükleus akkumbens, olfaktör ampul ve substantia nigra'da yüksek yoğunluğa sahiptir. Bu reseptörler, ödül sistemini, motor aktiviteyi, hafızayı ve öğrenmeyi düzenlemede esastır. D1 ve D5 reseptörleri, uyarıcı adenil siklaz ile birlikte fosfolipaz C'yi de aktive eder, bu da hücre içi kalsiyum salınımının indüklenmesine ve protein kinaz C'nin aktivasyonuna yol açar. Protein kinaz C, kalsiyuma bağımlı bir protein kinazdır. Kalsiyum ayrıca ekzositoz ile nörotransmitter salınımının modüle edilmesinde rol oynar. D1 ve D5 reseptörleri, Na/K ATPaz'ı PKA ve PKC yolları yoluyla inhibe ederek böbrekte de rol oynar. Böbrekte, bu reseptörler elektrolit atılımındaki artış ve renal vazodilatasyon ile ilişkilidir.
D2, D3 ve D4 reseptörleri esas olarak striatumda ve ayrıca dış globus pallidus, çekirdek akumbens, hipokampus, amigdala ve serebral kortekste ifade edilir. Bu reseptörler aynı zamanda postsinaptik reseptör ilaçlı ekstrapiramidal aktiviteyi de etkiler. D2-D4 reseptörleri, insan dopamin nöronlarının hayatta kalması ve nöronal gelişim için sinyalleşmede önemlidir.

Klinik Önem​

Birçok farklı hastalık, farklı etkilere yol açan artmış veya azalmış dopamin içerir. Burada dopamin reseptörlerini hedef alan farmakoloji ile birlikte tartışılan iki temel durum, Parkinson hastalığı ve şizofrenidir.
Parkinson hastalığı :
  • Substantia nigra'da (nigrostriatal yolakta) dopamin miktarının azalmasıyla oluşan bir hastalık
  • Semptomlar arasında istirahat tremoru, bradikinezi, ayak sürüyerek yürüme, postural instabilite yer alır.
  • Parkinson hastalığının tedavisi, dopamin mevcudiyetini artırmayı hedefleyen ilaçları içerir.
    • Bromokriptin bir D2 reseptörü agonistidir; diğer dopamin agonistleri arasında pramipeksol ve ropinirol bulunur
    • Amantadin, dopamin salınımını artırarak ve geri alımı azaltarak dopamin kullanılabilirliğini artırır
    • Karbidopa ve levodopa yaygın olarak birlikte kullanılır; CNS'de levodopa, CNS'deki dopamin miktarını artırmak için dopamine dönüştürülür ve karbidopa, levodopanın dopamine periferik dönüşümünü bloke eden DOPA dekarboksilazı inhibe eder - bu, dopaminin periferik yan etkilerini azaltır
    • Selegilin ve tolcapone gibi diğer ilaçlar, sinapstaki mevcudiyeti artıran dopaminin parçalanmasını engeller.
Şizofreni :
  • Dopaminerjik aktivitede bir artış ile ilişkili
  • Genetik ve çevresel risk faktörleri dopamin fonksiyonunu etkiler
  • Tanı, 6 aydan uzun süredir aşağıdakilerden en az 2'sini içerir: sanrılar, dezorganize konuşma, halüsinasyonlar, dezorganize davranış ve negatif semptomlar (anhedonia, düz duygulanım vb.) ve semptomlardan en az birinin halüsinasyon olması gerekir, sanrılar veya düzensiz konuşma
  • Şizofreni tedavisi, atipik ve tipik antipsikotikler dahil olmak üzere dopamin mevcudiyetini azaltmayı hedefleyen ilaçları içerir.
    • Tipik antipsikotikler aynı zamanda birinci nesil antipsikotikler olarak da bilinir - bu ilaçlar D2 reseptörünü bloke eder
      • Yüksek etkili tipik antipsikotikler arasında haloperidol, trifluoperazin ve flufenazin bulunur.
      • Düşük potensli tipik antipsikotikler arasında klorpromazin ve tioridazin bulunur.
  • Atipik antipsikotikler benzersiz özelliklere sahiptir.
    • Çoğu D2 antagonistidir ve ayrıca serotonin ve histamin reseptörleri gibi diğer reseptörleri de etkiler; aripiprazol D2 kısmi agonistidir
    • Atipik antipsikotikler, dopamin D2 reseptörüne tipik antipsikotiklerden daha gevşek bağlanır.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst