Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Hayatımıza Değer Katacak Öğüt Ve Özdeyişler

G

gordon

Misafir
İlk olarak ben başlıyorum.

photo_2023-02-17_13-37-24.jpg


‼️ Anlamlı paylaşımlar yapalım. Hoşunuza Giden Sözler başlığı ile karıştırmayalım.

Öğüt: Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat.
Özdeyiş: Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, ülger, kelamıkibar, aforizm, aforizma, motto:
 
G

gordon

Misafir
Kusursuz bir ağırbaşlılıkla yaşamak ve kendi deneyiminden, o deneyimin içerdiği tüm dersleri çıkarmak için, sık sık durup düşünmek ve yaşananları, yapılanları ve deneyimlenenleri ve o sırada hissedilenleri yeniden gözden reçirmek, eski yargıları şimdikilerle, tasarıları ve çabala- sağladıkları başarılar ve doyumla karşılaştırmak gerekir. Bu, deneyimin her bireye verdiği özel dersin yinelenmesidir. Insan kendi deneyimini bir metin olarak görebilir; üzerinde düşüneceği, bir şeyler öğreneceği ve yorumlayacağı bir metin. Az deneyimle çok düşünmek ve çok bilmek, sayfalarında iki satır metin ve kırk satır yorum bulunan yayınlara benzer. Çok deneyimle az düşünmek ve az bilmek ise, pek çok şeyin anlaşılmamasına neden olan, dipnot içermeyen Bipontin baskılarına benzer.

Buradaki öneriyi destekleyenlerden biri de Pisagor'un kuralıdır; buna göre, geceleri uyumadan önce, o gün neler yaptığımızı gözden geçirmemiz gerekir. İşlerin ya da eğlencelerin karmaşası içinde, geçmişini düşünüp yaşadıklarından ders almayan, yaşamını sürekli olarak vakit öldürmeye harcayan msan artık doğru düşünüp ölçülü davranamaz. Ruh hali dengesizleşir ve düşüncelerinde belirli bir karmaşıklık görülür; bu da çok geçmeden konuşmalarının yersiz, tutuk, adeta bölük porçük olmasına yol açar. Dışarıdaki huzursuzluk, maruz kalınan etkiler ne kadar büyükse ve zihnin içsel etkinliği ne kadar azda, bu durumla o kadar çok karşılaşılır.

- Arthur Schopenhauer
 
G

gordon

Misafir
Dikkat ederseniz en iyi işçiler nasıl iş gördüklerini söylemekten aciz kimselerdir. Buna karşılık, yaptıklarını çok iyi anlatan kimselerin elinden iyi iş çıktığı pek görülmez. Her iş üzerinde bol bol, güzel güzel konuşmasını çok iyi bilen birini tanırım ki, kendisine senede yüz bin lira gelir getiren bir serveti acınacak bir şekilde elinden kaçırdı.

- Montaigne
 
G

gordon

Misafir
Insan savaşa gitmeyi kendi ruhu için bir ödev bilmeli ve beklediği ödül, bütün iyi davranışların ne kadar gizli olursa olsun, er geç görecekleri ödül olmalıdır, bu da temiz bir vicdanın iyi bir iş gördüğü için kendi içinde duyacağı rahatlıktır. İnsan kendi zevki için mert olmalı ki mertliği talihin cilvelerinden uzak kalsın, sağlam ve güvenli bir temel üze- rine yerleşsin.

- Montaigne
 
G

gordon

Misafir
Bence en dayanılmaz, en korkunç durum uyanık olup da azap çeken bir ruhun duyduğunu anlatma olağanını bulamamasıdır. Dili kesildikten sonra işkence edilen insanların durumuna benzetebiliriz bunu...

- Montaigne
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,175
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Hocam biraz daha Montaigne okumaya devam edersen burası komple onun sözleri ile dolar. :) Zira bunlar sanırım "Denemeler" kitabından kesitler ve içinde en çok alıntı bulabildiğim ikinci kitaptır (Birinci "Yeraltından Notlar"). Adı zaten "Denemeler " olduğu için Montaigne üstadım içinden ne bulduysa yazmış. Cidden güzel alıntılar bu arada ama. Satranç hakkındaki düşüncelerine pek katılmayacağım ama, kendisi hakkında ön yargı oluşturmama neden olmuştu. Bir müddet kitabını okumadım bu yüzden.
 
G

gordon

Misafir
Ölümsüz olmanın da bir bedeli vardır, insan yaşarken defalarca ölmek zorunda kalabilir.

Nietzsche varoluş sürecinde tek bir ölüm olmadığını sürekli hatırlatır. Hayatımızdaki farklı dönemlerde bazen sembolik olarak ölmek gerekebilir çünkü bir sonraki dönem için yeniden doğmak ancak bu şekilde mümkün olabilir.

En eski kabilelerin "geçiş ritüeli" olarak adlandırdığı bu sıçramalar, günümüz dünyasında kaybetmekte olduğumuz değerlerden biridir.

Antropolog J. M. Ferida bu konuda şöyle diyor: "İlk komünyon, dini çerçevenin dışında düşünülürse geleneksel bir başlangıçlar ritüeli olarak değerlendirilebilir: Çocukluktan çıkılıp ergenliğe girilen bir kapı gibidir.

Eskiden ilk komünyondan sonra erkek çocukları kısa pantolonları bırakıp uzun pantolonlar giymeye başlarlardı çünkü yetişkin oldukları düşünülürdü. Dışarı yalnız çıkmaya başlamaları da yine bu döneme denk gelirdi, ekmek almaya gidip hemen dönecek olsalar bile dışarıda ve yalnız olurlardı. Vaftiz babası aynı sorumluluk yükleme duygusuyla çocuğa bir banka hesabı açardı. Çocuklara ilk komünyon hediyesi olarak saat hediye edilirdi çünkü zamanı bir yetişkin gibi kontrol etmeyi öğrenmeleri istenirdi." Hayata dair bilincimizi arttırabilmenin etkili bir yolu, yaşadığımız dönemleri bir kağıda yazmak ve bu dönemler arasında bir geçiş ritüeli olup olmadığını sorgulamaktır. Sonra kendimize şu soruyu sorabiliriz: Bir sonraki dönemin nasıl olmasını istiyorum?
 
  • Beğeni
Tepkiler: mas
G

gordon

Misafir
Birey toplum tarafından yutulmamak için her zaman direnmelidir. Bunu yaparsanız muhtemelen yalnız kalacaksınız, bazen de korkacaksınız. Ancak insanın kendisi olabilmesi her şeye değer.

Gerçekten arayış içinde olanlar yolculuklarının büyük bölümünü yalnız başlarına yapmaya hazırlıklı olmalıdır. Hayatta sürünün bir parçası olmamızı gerektiren anlar vardır; örneğin, okulda veya üniversitede, arkadaş grubu içerisinde, çiftlerde aidiyet duygusu önemlidir. Ancak insanın kararlar ormanında kuşkusuz kendi yolunu çizmesini gerektiren anlar da olacaktır.

Yalnız başımıza yola çıktığımızda korkabiliriz çünkü eylemlerimizin tüm sorumluluğunun yükünü sırtımızda hissederiz. İşler kötü giderse suçlayabileceğimiz kimse yoktur yanımızda. Öte yandan, kendimizi çok cesur sayarız.

Bazı gezginler gruptan ayrılma ihtiyacına dönüşen güçten bahsederler. İnsan başkalarıyla birlikteyken iradesinin etkisi azalır. Oysa kendi kararlarını kendi alan ve kimseye sormamanın yükünü taşıyan insan kendi kaderinin hakimi haline gelir ve çevresinde olup bitenlerin farkına varır.

Bu özgürlük bazen korkuya neden olabilir ancak kendi gücünün farkına varmak her şeye bedeldir. Nietzsche'nin de dediği gibi, "Özgür olmak çok az kişinin sahip olabildiği bir ayrıcalıktır."
 
G

gordon

Misafir
Gelecek için bir şeyler yapan insanın, geçmişi yargılamaya hakkı vardır.

Aslolan, geleceğe dönük üretici faaliyetlerde bulunan insanın geçmişe bakamayacak kadar meşgul olacağıdır.

Eğitim sistemi nedeniyle küçüklükten itibaren başkalarının bizi değerlendirmesine alışırız. Geçmişi, geçmişteki bir dönemi veya bir kimseyi değerlendirmek de bu yüzden bize, kapıyı kapayınca duyduğumuza benzeyen sahte bir rahatlama getirir. Öte yandan her yargı, gerçeğin egemenliğinde olan bir kibir saklar içinde. Yargılamak ayrıca büyük bir güvensizlik göstergesidir çünkü yargılayan insan eyleme geçmeyen insandır genelde. Öylece durduğu yerinden bir kral misali insanları izler ve ona yabancı gelen eylemleri eleştirir.

Hayatın hep ileri gittiğini düşünürsek, Nietzsche'nin de dediği gibi üretken olup bir şeyler yapmaya çalışmak, geçmişi düşünüp analiz etmekten çok daha iyidir. Ayrıca eyleme geçen insanlar endişelerinden arınırlar, eylemi sevmeyen kafalarda ise endişeler yuvalanır adeta.

Dünyaya iki şekilde bakılabilir: Kafanızı geçmişe çevirirsiniz veya önünüze bakarsınız. Siz dünyaya nasıl bakıyorsunuz?
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst