Skirmisher
Jüpiter Yolcusu
İyi akşamlar dostlar, umarım hepiniz iyisinizdir yaşanan her şeye rağmen. Aklımdaki bazı işleri gerçekleştirip hayatıma farklı bir yol verdiğimden beri kafamı dışarıdan gelen hiçbir şeye veremiyorum. İşime odaklanmasam, derslerime odaklanmasam, aklımda geleceğim için planlarım olmasa gerçekten kafayı üşüteceğim. Üşütmedim şimdiye kadar fakat bir şeyler beni delirmemem için tutuyor sanki; yakın bir arkadaşım mobbing'den ötürü işten istifa etti, date'e çıkmaktan soğudum sayılır, yok, tüm insanoğluna mesafeyle yaklaşıyorum artık. Samimi yaklaşmaya çalıştığımda batırıyorum, yine yakın olduğum insanlar var ancak bu insanlar beni uzun süredir tanıyorlar. Alınganlık huyumu dışa vurmasam bile her şey batıyor bana, fevkalade bir kırılganlıkla birlikte hayatımı yaşıyorum.
Kırmızı Hap'ı aldığımdan beri her şeye şüpheyle yaklaşıyorum ve hayatı eskisi kadar çocuksu göremiyorum. 20 yaşındayken bile aslında çocukmuşum, bir kız yüzünden sigaraya başlayıp ölmeyi düşünmüş hatta gününü belirlemiştim. O kadar fazla sorumluluğum var ki şu an, siteye bile bayadır girmiyorum. Kendimi aşırı maskülen hissetmekle birlikte bazen ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Başarıyorum ama bir yandan da içten içe parçaları toplamaya, pmo'nun yarattığı hasarı minimize etmeye çalışıyorum. Tekrardan süreçlere başladım, uyku tutmuyor bazen krizlerden, o vakitlerde derslere veriyorum kendimi. Bir daha düşmekten ve kalkamamaktan korkuyorum, ailemi arayamıyorum derdimi anlatmak için zira yetişkin bir erkek olmanın bedeli bir yerden sonra aileni bile arayıp dert anlatamayacak olmak sanıyorum.
Toplumun kırılganlaşmasını seyrediyorum her gün, erkeklerin karı kız ve kızların burç, makyaj muhabbetlerini dinliyorum. Kimi erkekler işte alt kültür konuşuyorlar, kimi kızlar insanları çekiştiriyorlar. Felsefe, tıp, bilim konuşmalarını beklemiyorum fakat bunlar da benim ilgimi çekmiyor. Kendimdeki eksikleri kapatmak için deli gibi uğraşıyorum, kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum fakat bir yerden sonra çıldıracakmışım gibi geliyor. İki en iyi arkadaşım da psikiyatrik tedaviye başladı bir zaman önce, ikisi de toplumun ne kadar kırılganlaştığını gösterir nitelikte. Birisi staj yerini arayacak cesareti bulamadığı için sinir krizi geçirdi, bir diğeri de kendini fast food, bilgisayar oyunlarına verdi. Kırmızı Hap'ın ve iyi bir baba figürünün ne denli önemli olduğunu anladım ama ikisinin de babaları gayet duruşu olan ve zeki adamlardı. Kendi babam karısının kölesiydi ve bana erkekliği öğretmedi, sadece Dostoyevski okuduğu için kendini entel sanan bir adamdı; erkekliği sokaklardan ve zorbalardan öğrendim. Kendi başıma öğrendim ama kimse gidip de bunu tebrik etmeyecek, hayattaki çabalarımızı ve savaşlarımızı kimseler belki de görmeyecek. Bu yüzden belki de çoğu insan bir şeylerden pes ediyor.
Tıp kitaplarına dönsem iyi olur. Yorumlarınızı bekliyorum, kendinize iyi bakın.
Kırmızı Hap'ı aldığımdan beri her şeye şüpheyle yaklaşıyorum ve hayatı eskisi kadar çocuksu göremiyorum. 20 yaşındayken bile aslında çocukmuşum, bir kız yüzünden sigaraya başlayıp ölmeyi düşünmüş hatta gününü belirlemiştim. O kadar fazla sorumluluğum var ki şu an, siteye bile bayadır girmiyorum. Kendimi aşırı maskülen hissetmekle birlikte bazen ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Başarıyorum ama bir yandan da içten içe parçaları toplamaya, pmo'nun yarattığı hasarı minimize etmeye çalışıyorum. Tekrardan süreçlere başladım, uyku tutmuyor bazen krizlerden, o vakitlerde derslere veriyorum kendimi. Bir daha düşmekten ve kalkamamaktan korkuyorum, ailemi arayamıyorum derdimi anlatmak için zira yetişkin bir erkek olmanın bedeli bir yerden sonra aileni bile arayıp dert anlatamayacak olmak sanıyorum.
Toplumun kırılganlaşmasını seyrediyorum her gün, erkeklerin karı kız ve kızların burç, makyaj muhabbetlerini dinliyorum. Kimi erkekler işte alt kültür konuşuyorlar, kimi kızlar insanları çekiştiriyorlar. Felsefe, tıp, bilim konuşmalarını beklemiyorum fakat bunlar da benim ilgimi çekmiyor. Kendimdeki eksikleri kapatmak için deli gibi uğraşıyorum, kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum fakat bir yerden sonra çıldıracakmışım gibi geliyor. İki en iyi arkadaşım da psikiyatrik tedaviye başladı bir zaman önce, ikisi de toplumun ne kadar kırılganlaştığını gösterir nitelikte. Birisi staj yerini arayacak cesareti bulamadığı için sinir krizi geçirdi, bir diğeri de kendini fast food, bilgisayar oyunlarına verdi. Kırmızı Hap'ın ve iyi bir baba figürünün ne denli önemli olduğunu anladım ama ikisinin de babaları gayet duruşu olan ve zeki adamlardı. Kendi babam karısının kölesiydi ve bana erkekliği öğretmedi, sadece Dostoyevski okuduğu için kendini entel sanan bir adamdı; erkekliği sokaklardan ve zorbalardan öğrendim. Kendi başıma öğrendim ama kimse gidip de bunu tebrik etmeyecek, hayattaki çabalarımızı ve savaşlarımızı kimseler belki de görmeyecek. Bu yüzden belki de çoğu insan bir şeylerden pes ediyor.
Tıp kitaplarına dönsem iyi olur. Yorumlarınızı bekliyorum, kendinize iyi bakın.