- Katılım
- 14 Nis 2023
- Mesajlar
- 346
- Tepki puanı
- 651
- Puanları
- 160
Beyler selam, bugün sizlerle relapse analizi yapacağız detaylıca. Anlatacağım şey relapse olmanın iki farklı sebebi olması : Stres veya Libido.
NOT : Bu yazı sizde sihirli bir etki yapmayacak, bunu bilerek okuyun.
NOT 2 : Bu konu asla tedavi niteliğinde değildir ve tedavi yerine geçemez. Ciddi sorunları olan bir hastaysanız muhakkak uzman bir doktora başvurun.
STRES
Öncelikle Ordinaryüs Profesör sayın GPT hocamızdan bu konuda destek alalım, hadi bakalım gelsin bilimsel sebepler
Bağımlılık tedavisinde en büyük zorluklardan biri, bireylerin stresle karşılaştıklarında madde kullanıma ya da eski alışkanlıklara geri dönmeleridir. Bu durum, literatürde stres kaynaklı relapse olarak tanımlanır ve hem psikolojik hem de biyolojik mekanizmalarla açıklanır.
Gördüğünüz gibi 4 adet maddemiz var, tüm sorunu açıklamak için yeterli. Beynimizde amigdala bulunur, bu amigdala o klasik bildiğiniz kaç yada savaş tepkisini veren merkez noktasıdır. Bu noktayı gaba denen itfaiye ekiblerimiz yeterince iyi soğutamaz veya sakinleştiremezse beyinde alarm zilleri çalmaya başlar. Durduk yere içiniz içinizi yer ve kendinizi öldürmek istersiniz. Aslında anksiyetenin temeli tamamen budur. Anti anksiyete ilaçlarının içeriklerini inceleyebilirsiniz çok yüksek oranda gaba içerirler. Gaba aktivasyonunu arttırarak beyni hiç bir şey umrumda değil moduna sokar. Normalde olması gereken budur zaten, ama kaçırdığımız bir şey var : Anksiyete hastasıysan sen normal bir gabaya sahip değilsin.
Konuyu dağıtmamak adına anksiyete tedavisine girmeyeceğim, siz isteyin yazmak gönül borcum olsun. Burada bahsettiğimiz anksiyete halk dilinde dolanan "utangaçlık" değil haberiniz olsun. Anksiyete bambaşka bir hastalık.
Şimdi konumuza geri dönelim, size dopamin-gaba/amigdala ilişkisini açıklayayım
Sırf bu sebeplerden ötürü beyinimiz çok yoğun stres altında ve panik altında kalır. Buna dayanamadığımız için de evet bildiniz, relapse oluruz.
Peki çözümü yok mu ? Elbette var.
Not : Burayı anksiyeteniz veya depresyonunuz olmadığını varsayarak yazıyorum.
Daha önce yazdığım "hayata yeniden dönüyorum" serisini mutlaka okuyun. Bu seridekileri adım adım uygulamadan relapsedan kaçınmak çoook zor. Neden zor peki, sen bize yazılarını mı okutturmaya çalışıyorsun light ? Tabiki de hayır efendim, bahsettiğim konular hayatta başarılı olmanız için gereken çok temel kurallar. Yüzyıllardır atalarımızın farketmeden uyguladığı kurallar bütünü. Hayatın temeli. Sen şimdi pmodan uzak duruyorsun ama gidip kafanı şekere sokuyorsun, dostum ben ne anladım öyle süreçten ki ? Burada maksadımız reseptörlerimizi iyileştirmek değil mi ? Bağırsak floralarından bahsetmiştik hani serotonin üretiminden sorumlulardı. Eğer sen şeker tükerek bağırsak floranı bozarsan serotonini nasıl üreteceksin ? Serotonin üretemezsen nasıl hayatta sürecinde başarılı olmayı düşünüyorsun ? Olanlar var mı elbette var. Ama merak etmeyin akşama kadar kafasını pmo dan şekerden kaldırmayan adamın başarılı olma ihtimali milyonda bir. Başarılı olanlar düşük dozlarda tüketiyorlardır.
Devam edelim, süreciniz boyunca stres olacağınız onca an olacak, kimimizin aile yaşantısı kimimizin spor hayatı kimimizin iş hayatı kişiden kişiye değişecek sebepleri var hepimizin. Öncelikle sakin olun, bu kadar umursamayı bırakın hayatı. Kim bilir 60 sene sonra ölüceksiniz dünya denen filmin bir saniyesini bile oynamıyorsunuz. Bu kadar takılmayın o yüzden, sakin olun. Her şeyi kontrol etmeye çalışmayın ve bırakın. Duygularınızı bastırmayın. Kimseden de korkmayın. Saygılı düzgün biri olmaktan vazgeçmeyin fakat pısırık efendi adam modelini oynamayın.
Stresinizi kontrol altına alın, muhakkak sabah vakti güneş ışığı alın muhakkak. Çıkın biraz güneşe bakın gökyüzüne bakın. Gün içinde yürüyüşlere çıkmaya çalışın, sizi mutlu edecek insanlarla takılın, aklınıza takılan gerzek insanları takmayın, hepsinin canı cehenneme ben inanıyorum isteseniz hepsini tek yumrukta yere serersiniz. Geçmişte olanı geçmişte bırakın. Beslenmenizi, uykunuzu düzeltin. Spor yapın. Hobi edinin onun üzerinde uğraşın, gidiyorsanız üniversiteden arkadaşlarınızla kulüplere katılın bolcana etkinlik yapın. Yani boş kalmayın kısaca her ne yaparsanız yapın ama size iyi gelecek ve zarar vermeyecek şeyler yapın. Tabi eğlenceyi fazla abartmadan. İşlerinizi aksatmayın.
Kimse inanmasa bile ben sana inanıyorum, başaracaksın.
Saygılar, light.
NOT : Bu yazı sizde sihirli bir etki yapmayacak, bunu bilerek okuyun.
NOT 2 : Bu konu asla tedavi niteliğinde değildir ve tedavi yerine geçemez. Ciddi sorunları olan bir hastaysanız muhakkak uzman bir doktora başvurun.
STRES
Öncelikle Ordinaryüs Profesör sayın GPT hocamızdan bu konuda destek alalım, hadi bakalım gelsin bilimsel sebepler

Bağımlılık tedavisinde en büyük zorluklardan biri, bireylerin stresle karşılaştıklarında madde kullanıma ya da eski alışkanlıklara geri dönmeleridir. Bu durum, literatürde stres kaynaklı relapse olarak tanımlanır ve hem psikolojik hem de biyolojik mekanizmalarla açıklanır.
1. HPA Ekseni ve Kortizol
Stres, hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) eksenini aktive ederek kortizol düzeylerini yükseltir. Kortizol artışı, beyindeki ödül devrelerinde (özellikle nucleus accumbens ve ventral tegmental alan) dopamin salınımını modifiye eder. Dopamin, bağımlılıkla ilişkili öğrenme ve pekiştirme mekanizmalarında kilit rol oynar. Böylece stres altında, beyin daha önce öğrenilmiş olan maddeyle veya davranışla ödüllendirilme beklentisine geri döner.2. Amigdala ve Anksiyete
Stres ayrıca amigdalayı aktive ederek korku ve kaygıyı artırır. Amigdala aktivasyonu, bireyde huzursuzluk ve kaçış eğilimi doğurur. Bu durumda kişi, daha önce rahatlama sağladığını öğrendiği maddeyi veya davranışı yeniden tercih eder.3. Prefrontal Korteksin Zayıflaması
Stres, prefrontal korteksin yürütücü işlevlerini (karar verme, dürtü kontrolü) zayıflatır. Böylece birey, uzun vadeli hedeflerinden ziyade kısa vadeli rahatlama arayışına yönelir. Yani irade zayıflar, alışkanlıklar devreye girer.4. Davranışsal Öğrenme ve Koşullama
Bağımlılık öğrenilmiş bir davranış olduğundan, stres durumları genellikle geçmişte madde kullanımının eşlik ettiği tetikleyicilerle birleşir. Koşullanmış çevresel ipuçları, stresle birleşerek craving’i (yoğun istek) şiddetlendirir.Gördüğünüz gibi 4 adet maddemiz var, tüm sorunu açıklamak için yeterli. Beynimizde amigdala bulunur, bu amigdala o klasik bildiğiniz kaç yada savaş tepkisini veren merkez noktasıdır. Bu noktayı gaba denen itfaiye ekiblerimiz yeterince iyi soğutamaz veya sakinleştiremezse beyinde alarm zilleri çalmaya başlar. Durduk yere içiniz içinizi yer ve kendinizi öldürmek istersiniz. Aslında anksiyetenin temeli tamamen budur. Anti anksiyete ilaçlarının içeriklerini inceleyebilirsiniz çok yüksek oranda gaba içerirler. Gaba aktivasyonunu arttırarak beyni hiç bir şey umrumda değil moduna sokar. Normalde olması gereken budur zaten, ama kaçırdığımız bir şey var : Anksiyete hastasıysan sen normal bir gabaya sahip değilsin.
Konuyu dağıtmamak adına anksiyete tedavisine girmeyeceğim, siz isteyin yazmak gönül borcum olsun. Burada bahsettiğimiz anksiyete halk dilinde dolanan "utangaçlık" değil haberiniz olsun. Anksiyete bambaşka bir hastalık.
Şimdi konumuza geri dönelim, size dopamin-gaba/amigdala ilişkisini açıklayayım

Dopamin – GABA – Amigdala: Bağımlılıkta Nasıl Birlikte Çalışırlar?
Dopamin ve GABA’nın temel ilişkisi
- Beynin ödül devresi (özellikle ventral tegmental alan – VTA → nucleus accumbens – NAcc) bağımlılıkla en çok ilişkili devredir.
- VTA’daki dopamin nöronları nucleus accumbens’e dopamin salgılar. Bu “ödül” sinyalidir.
- VTA’daki dopamin nöronları, aynı zamanda GABAerjik (GABA salgılayan) ara nöronlar tarafından sürekli olarak frenlenir.
- Madde kullanıldığında (ör. kokain, alkol, nikotin), bu GABAerjik fren mekanizması bozulur → dopamin nöronları fazla çalışır → dopamin “çakılması” olur.
Amigdala ve GABA
- Amigdala, özellikle stres ve korku yanıtlarında aktif olan bir yapıdır.
- Amigdala da GABAerjik nöronlarla dengelenir. Yani GABA amigdalanın aşırı aktivitesini baskılar.
- Alkol ve benzodiazepinler gibi maddeler doğrudan GABA reseptörlerini güçlendirir ve bu yüzden amigdaladaki korku/anksiyete yanıtı azalır (kişi rahatlar).
- Bağımlılık sonrası bırakıldığında ise, GABA sistemi zayıfladığı için amigdala aşırı aktif hale gelir → stres, kaygı, nüks riski artar.
Dopamin ve Amigdala
- Amigdala yalnızca korku ve stres merkezi değildir, aynı zamanda ödül ipuçlarını da öğrenir.
- Dopamin artışı, amigdalanın belirli uyaranları ödüllendirici olarak “etiketlemesini” sağlar. Bu yüzden maddeyi çağrıştıran ipuçları amigdala tarafından güçlü bir craving (istek) ile eşleştirilir.
Sistem/Organ | Görev | Bağımlılıkta Ne Olur? |
---|---|---|
Dopamin | Ödül, pekiştirme | Aşırı yükselir (“çakılır”), sonra doğal ödüllere duyarsız hale gelir |
GABA | Fren, sakinleştirme | Zayıflar; dopamin ve amigdala üzerindeki fren etkisi kaybolur |
Amigdala | Stres, korku, ödül ipuçları | Aşırı aktifleşir, stresle craving tetiklenir |
Sırf bu sebeplerden ötürü beyinimiz çok yoğun stres altında ve panik altında kalır. Buna dayanamadığımız için de evet bildiniz, relapse oluruz.
Peki çözümü yok mu ? Elbette var.
Not : Burayı anksiyeteniz veya depresyonunuz olmadığını varsayarak yazıyorum.
Daha önce yazdığım "hayata yeniden dönüyorum" serisini mutlaka okuyun. Bu seridekileri adım adım uygulamadan relapsedan kaçınmak çoook zor. Neden zor peki, sen bize yazılarını mı okutturmaya çalışıyorsun light ? Tabiki de hayır efendim, bahsettiğim konular hayatta başarılı olmanız için gereken çok temel kurallar. Yüzyıllardır atalarımızın farketmeden uyguladığı kurallar bütünü. Hayatın temeli. Sen şimdi pmodan uzak duruyorsun ama gidip kafanı şekere sokuyorsun, dostum ben ne anladım öyle süreçten ki ? Burada maksadımız reseptörlerimizi iyileştirmek değil mi ? Bağırsak floralarından bahsetmiştik hani serotonin üretiminden sorumlulardı. Eğer sen şeker tükerek bağırsak floranı bozarsan serotonini nasıl üreteceksin ? Serotonin üretemezsen nasıl hayatta sürecinde başarılı olmayı düşünüyorsun ? Olanlar var mı elbette var. Ama merak etmeyin akşama kadar kafasını pmo dan şekerden kaldırmayan adamın başarılı olma ihtimali milyonda bir. Başarılı olanlar düşük dozlarda tüketiyorlardır.
Devam edelim, süreciniz boyunca stres olacağınız onca an olacak, kimimizin aile yaşantısı kimimizin spor hayatı kimimizin iş hayatı kişiden kişiye değişecek sebepleri var hepimizin. Öncelikle sakin olun, bu kadar umursamayı bırakın hayatı. Kim bilir 60 sene sonra ölüceksiniz dünya denen filmin bir saniyesini bile oynamıyorsunuz. Bu kadar takılmayın o yüzden, sakin olun. Her şeyi kontrol etmeye çalışmayın ve bırakın. Duygularınızı bastırmayın. Kimseden de korkmayın. Saygılı düzgün biri olmaktan vazgeçmeyin fakat pısırık efendi adam modelini oynamayın.
Stresinizi kontrol altına alın, muhakkak sabah vakti güneş ışığı alın muhakkak. Çıkın biraz güneşe bakın gökyüzüne bakın. Gün içinde yürüyüşlere çıkmaya çalışın, sizi mutlu edecek insanlarla takılın, aklınıza takılan gerzek insanları takmayın, hepsinin canı cehenneme ben inanıyorum isteseniz hepsini tek yumrukta yere serersiniz. Geçmişte olanı geçmişte bırakın. Beslenmenizi, uykunuzu düzeltin. Spor yapın. Hobi edinin onun üzerinde uğraşın, gidiyorsanız üniversiteden arkadaşlarınızla kulüplere katılın bolcana etkinlik yapın. Yani boş kalmayın kısaca her ne yaparsanız yapın ama size iyi gelecek ve zarar vermeyecek şeyler yapın. Tabi eğlenceyi fazla abartmadan. İşlerinizi aksatmayın.
Kimse inanmasa bile ben sana inanıyorum, başaracaksın.
Saygılar, light.