Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Easyway De Özümsememiz Gereken Bazı Hususlar

frank castle

Yeni Üye
Katılım
11 Ara 2024
Mesajlar
3
Tepki puanı
6
Puanları
3
Easyway,PBKY,Benim Hikayem , Veda , Teşekkürler


Selamlar. Bugün forumdaki son günüm. Size 4 yıllık neverfap sürecimi, PBKY kitabındaki ve
AVRT yöntemindeki kapalı kapıları açmanıza ve olayı kafada bitirmenize yardımcı olacak
bilgileri vereceğim. (Usta biri değilim ama bu kitapları çok kez okudum. Üstüne, kolay yolu
daha da özümsemek için Burgeon Book gibi çevrilmemiş bazı kitaplara da göz attım. Ve bunu
bugün Easyway’i denemekte başarısız olan, benim gibi bazı kişiler için yazıyorum.)
Not: Şimdi kitapları okuduğunuzu farz edeceğim çünkü ben bu kitapların bazı eksik yönlerine
değineceğim. Baştan söyleyeyim, bu kitaplar bu bağımlılıktan kurtulmanız için yeterince
bilgiye sahip. Ama ben bazı eksik yanlar gördüm. Bu eksikler, okuyucunun kitabı yanlış
algılamasına sebep olabilir. Bu yüzden açıklık getirmede fayda var.

1) CANAVARLAR VE KRİZLER:

Kitap esasen bize 2 adet canavardan bahseder: Büyük
Canavar (beyin yıkama, yanlış inançlar) ve Küçük Canavar (fiziksel bağımlılık). Büyük
Canavar nitekim sizin mantıklı bilincinizden beslenir. Yani kafanızdaki oluşan yanlış bilişsel
inançlarınızdan, örn: “PMO zevklidir” gibi. Ve siz PBKY kitabını veya herhangi bir Easyway
kitabını okuduğunuzda, onu ortadan kaldırmış olursunuz. Kısacası yanlış inançlarınızı
düzeltirsiniz ve Büyük Canavar dediğimiz beyin yıkamasını fark edersiniz. Ardından sıra
2.’ye gelir (Küçük Canavar). Nitekim Küçük Canavar daha önemsizdir, çünkü kitaplar size
beyin yıkamayı ortadan kaldırdığınızda Küçük Canavar’ın da öleceğini ve gücünün
olmadığını söyler. Bu doğrudur, şayet her gün dışarı çıkıp üzgün olmazsanız ve Küçük
Canavar’ın söylediklerini dinlemezseniz, uzun süre yaşayamaz ve ölür.
Esasen kullanıcı burada irade yönteminden farklı olarak canavarla kafeste dövüşmez; kafesin
dışına çıkar ve ölmesini bekler. Bu, AVRT (bağımlı sesi) yönteminde de böyledir ve kulağa
mantıklı gelir. Ama sağlam değildir. Neden? Çünkü kullanıcı olayın özü yerine kafasındaki
sahte düşmanlarla konuşur veya savaşır. Bu da irade kullanmasına sebep olur.

Anlamanız gereken şey: Ne büyük, ne de küçük canavar diye bir şeyin olmadığını bilmeniz. Yazarlar,
olayı kullanıcıya daha düzgün bir şekilde anlatmak için bu şekilde somutlaştırmışlardır.
Büyük Canavar esasen yanlış inançlar, yani sizsiniz. Yanlış düşüncelere kapılan ve manipüle
edilmiş olan sizsiniz. Yani yanlış düşünceleriniz. Küçük Canavar ise esasen beyninizin
hayvansal üreme bölümüne yerleşmiş bir parazit. Ve bu bilinçli bir parazit değil; hiper
dopamin bağımlısı ve beyninizin üremeden sorumlu bölgesini manipüle eden bir parazit. Ve
sizin anlamadığınız, kriz anlarında (ki bence bu en büyük 2. hata, bunun bir kriz değil
temizlik anı olduğunu anlamanız çok önemli) acı çekmenize neden olan şey, beyninizin üreme
bölgesini acı (istek desek daha doğru, “acı” yanlış kaçabilir) çektiğini sanmanız. Ama
kitaplarda ısrarla vurgulandığı gibi: Acı çeken siz değilsiniz. O his sizin falan değil. Bunun en
büyük kanıtı, hiçbir fiziksel acı hissetmiyor oluşunuzdur.
(Zihinsel olarak acı çekiyorum!) Öyle mi? O zaman kendini neden çamaşır suyu içemiyorum
diye zorlamaya çalış! Hadi çamaşır suyuna sempati duymaya çalış! Saçma, değil mi? (O
zaman nereden geliyor bu istek, çıldıracağım!) Cevap basit: Bunu isteyen parazit. Sen parazite
düzinelerce kaynakta okusan, saatlerce konuşsan da parazit bunu anlamaz. Çünkü onun tek
isteği hiper dopamin. Yani onunla tartışmayın ve onunla konuşmayın. Sadece farkında olun.
Onu umursamayın çünkü hiçbir gücü yok!!!!!

Ve şimdi düşün: Bu anlattıklarım aklınızda bir Küçük Canavar anımsattı mı? Güzel. Kitabı
okuyup neden hata yaptığınız kısım işte burası. Şimdi onun cansız bir varlık olduğunu ve
beyninizin üreme sistemini (hayvansal) PMO ile sabote ettiğinizden dolayı var olduğunu
anlayın. Ortada bir varlık veya canavardan ziyade, üreme sisteminizi PMO ile sabote
etmenizden kaynaklanan bir hasar — yani bozduğunuz/sabote ettiğiniz üreme sisteminiz var.
Ne mutlu ki vücudumuz her seferinde bu hasarı düzeltmek için çalışıyor. Ama aynı zamanda
üreme sisteminiz PMO yüzünden sabote edildiği için size bir bildirim gönderip “hadi PMO
yap, yoksa ölürüz” diyor. Sizin fark edeceğiniz üzere “ölürüz” kelimesi sizi kapsamıyor. PMO
tarafından sabote edilmiş üreme sisteminizi kapsıyor. En genel tabiri ile: üreme sisteminize
yerleşmiş/yapışmış olan paraziti!!!!
Kitapların size anlatmak istediği bu. Hani diyordunuz ya “neden kriz (temizlenme anları)
geliyor?” diye. İşte sebebi bu. Sizin yapmanız gereken bunun farkında olup “oh, güzel
temizlenme zamanı gelmiş” deyip mutlu olmanız ve her ne ile ilgileniyorsanız ona geri
dönmeniz. Kitaplarda anlatıldığı gibi bu anlardan korkmamanız ve aksine sevinmeniz gerek.
Çünkü vücut temizlendiği için bunları yaşıyorsunuz.

Not: Şimdi bu konuda anlaştığımızı varsayıyorum. Canavarların aslında olmadığını,
savaşmanız gereken hiç kimse olmadığını anladığınızı ve canavarlardan bahsedilirken neyi
amaçladıklarını anladığınızı farz ediyorum

2) KORKULAR VE SÜREÇLER:

Kitaplarda bahsedilen en önemli şey, korkmamak ve
şüphe duymamaktır. Fakat bunların doğru şekilde aktarıldığını düşünmüyorum. Bunun
sebebinin çeviri hataları olduğunu düşünüyorum. (Burada forumdaki arkadaşlara laf yok,
çevirileri için sonsuz teşekkürler.) Kitaplarda bize korkuyu unutturmaya çalışıyorlar. Şimdi
hemen aklınızda “korkmalı mıyız?” diye bir düşünce geçmesin. Fakat durun ve düşünün:
Korku olmasaydı bugün türümüz hayatta olmazdı. Korku bizim temel duyularımızdan biridir.
Kitaplarda bence yanlış algılanan bir nokta, PMO’ya karşı aşırı korkusuzluğun bizi PMO’dan
kurtaracağı. Bırakmak kolay mıdır? Elbette, oraya da değineceğim. Ama olayın ciddiyetini
kavramamız gereken bir nokta daha var dostlar. Kitaplarda bundan bahsediliyor ama bence
yeteri kadar değil. Kurtulmak kolaydır. Ama birçoğumuz bırakmanın kolaylığını fark edince
rehavete (yanlış inançlara) düşüp tekrar başlayabiliyoruz. Buradaki sorun elbette ki beynimizi
tekrar yıkıyoruz ve yanlış fikirler ediniyoruz. Bunun nedeni elbette ki çevremiz, sosyal medya
ve propaganda. Kesinlikle iyi özümsememiz gereken “PMO zehirdir, bir şey vermez; çalar”
mottosudur. Bununla güçlü kalabiliriz.
Ve dikkatli olalım. Çünkü PMO tuzağının en büyük oyunu güven oyunudur. Kitapta
bahsedildiği gibi size sahte bir güven verir ve içine çeker. Asla bağımlı olmayacağımızı
düşünürüz ama pat, bir anda içerdeyiz ve büyük bir umutsuzluk... Vahiy anını yaşamış olmana
rağmen geri döndün! İşte burada korkusuzluk yerini derin bir korkuya bırakır. Bu da relaps
döngülerine götürür. Bu yüzden dengeli olmak önemlidir. Zararların farkında olmak bizi ayık
tutar.
Bir diğer mevzu ise süreçler dostlar. Anlamanız gereken şey, süreçlerin asla var olmadığıdır.
İnanın bana, 1000. günde olan adamla 7. günde olan adam aynıdır. Onu öne taşıyan şey, olayı
özümseyip kafada bitirmeleridir. Ne olur gün saymayın. Ve ne olur kendinize “evet, iradeli
olmalıyım, her gün spor yapmalıyım” gibi saçma düşüncelerle doldurmayın. Bunun irade ile
ilgisi yok.
Bu konuda biraz kaba olacağım: (4 saatte 5000 şınav rekorum var, hiçbiriniz benim kadar
iradeli değilsiniz.) Hiç kusura bakmayın. Kendinizin kontrolü sadece sizdedir. Daha önce hiç
kendinizi konuşmak için zorladınız mı? Oturma için? Saçmalık bu zaten. Vücudunuz sadece
sizin kontrolünüzde.
Son olarak dostlar: “Ya geri dönersem, ya relapse olursam?” diye bir mantık yok. Amaç
tamamen kurtulmak. Karar verdiğiniz andan itibaren hiçbir güç sizi geri döndüremez. (Siz
hariç.) O yüzden korkmayın. Çünkü geri dönerseniz, olayı hiç anlamamışsınız demektir. Olay
asla “geri dönmemek” ya da “uzun süreler ara vermek” değil. Yazarın dediği gibi bu batan bir
gemi. Kendinizi olabildiğince hızlı bir şekilde kurtarmaya bakın.

3) MASTÜRBASYON VE CİNSEL İHTİYAÇ:

Dostlar, hangi doktoru dinlediğiniz,
kimden bu tavsiyeleri aldınız bilmiyorum ama mastürbasyon ile cinselliğin uzaktan
yakından alakası yok. Bence kitaplar mastürbasyonun üzerinde yeteri kadar
durmuyor ve yapılabilir diye açık kapı bırakıyorlar. Dost, şunu unutmayın: Sizin üreme
sisteminiz var ve bunu karşılamanız için yapmanız gereken bir karşı cins partneri
bulmak. Eğer yoksa mastürbasyon yapmak değil!!!!!! Mastürbasyon doğal falan
değildir. Sizi rahatlatmaz. Enerjinizi alır ve size hiçbir şey vermez Sizinle şimdi biraz
sokak ağzı ile konuşacağım ama kusura bakmayın. Bunları anlamanız için böyle
konuşmam gerek. Hayatımda ilk kez 2 ay önce bir kız ile birlikte oldum. O zamanlar
pmo’dan kurtulmaya çalışıyordum. Yurtta kalıyordum ve şaka maka Pbky kitabı ile 1
aydan fazladır pmo’dan uzaktım. Üstüne yurt biraz muhafazakardı ve çok
telefonumuz olmazdı. 45 dakika ara olurdu, ders arası. Herkes o zaman mastürbasyona koşardı.
Ben ise şınav çeker, soğuk duş alırdım. Asker olmak istiyordum :)

Her neyse, libidom baya yüksekti. Allah var, ego olmasın, tipim de az buz yerinde.
Yakışıklıyım, vücudumuz da var. Cuma günleri yurttan çıkış olurdu. O çıkışlardan
birinde, hiç tahmin etmediğim kadar mutluydum. Hayatımda ilk kez inanılmaz
özgüvenliydim ve “aura” denen şeyi o zamanlar fark ettim ne olduğunu beyler.
Beykoz’dan Arnavutköy’e kadar yol boyunca 3-4 kızın numarasını, Instagram’ını
aldım. Gene bu kızlardan biriyle yakınlaştık, zaman geçti falan. Hayatımda ilk kez o
zaman seviştim.
Belki bunu deneyimlememiş arkadaşlar vardır diye söylüyorum: Hayatımda hiç bu
kadar huzur dolu olmamıştım. Zevk bir kenara, huzur ve sevgi denen şeyi hissetmek
en büyük lütuftur. O zaman mastürbasyonun ne kadar iğrenç bir şey olduğunu
anladım. Ne kadar cinsellikten uzak olduğunu anladım. Çünkü beyler, bunun bir
sebebi var. Sizin vücudunuzun size gönderdiği şey, üreme isteği. Yani bir partnerle
karşılayabileceğiniz bir istek. Bunun, mastürbasyon gibi bireysel olarak yapma isteği
olmadığını iyi anlamanız gerek.

Gelelim 2. konuya: Cinsellik bir ihtiyaç mı? Cevap: Evet.
Peki orgazm bir ihtiyaç mı? Cevap: Hayır.
Neden? Beyler, her ne kadar cinselliği hepimiz yaşamak istesek de, kimin ne kadar
çok seks yaptığı, ne kadar çok boşaldığı önemli değildir. Önemli olan, güzel ve doğru
cinselliği yaşamaktır.

Neden diyeceksiniz? Çünkü cinsellik başlı başına bir emek ve alışveriştir. Karşılıklılık
gerçekleşir. Aşk gibi. Ama duygusuz ve ruhsuz seks ihtiyaç değildir. Bunun en büyük
kanıtı eskortlardır. Şayet cinsellik tek taraflı bir şey olsaydı, eskortlar zevk alıyorlarmış
gibi davranmazlardı. Hiç his veya duygu hissetmemelerine rağmen zevk alıyorlarmış
gibi davranıyorlar. Gidin ve eskortlara sorun, zevk alıyorlar mı ciddi olarak? Hepsi
buna karşı çıkacaktır. Çünkü dediğim gibi, cinsellik duygu, aşk ve ruh alışverişidir.
Şimdi anlıyor musunuz neden pmo (porno, mastürbasyon, orgazm) dediğimiz üçlü
cinsellikle alakalı değildir? Ayrıca cinsellik için orgazm da gerekmez. Karezza
metodunu partneriniz ile denersiniz, orgazmı önemsemeden sadece ruhunuzla ve
sevginizle birlikte olursunuz. Kısacası, mastürbasyon yapmayın. Size çok büyük
zararları var, hem ruhen hem de fiziken. Boşaldığınızda harcadığınız maddelerin
vücudunuz için ne kadar gerekli olduğunu bir bilseniz, ah ah...

Not: Dostlar! Size bunu söylemeden gitmek istemedim. Vereceğim son tavsiye:
1. “Pbky” kitabını,
2. “The Quit the Porn” (forumda var),
3. Eğer İngilizceniz varsa “Burgeon” kitabını da okumanızı tavsiye ediyorum.


Ve gene güzel bakış açısı kazanmak için “Rodrion Romanoviç’in” forumdaki “Tüm
Yazılarım” kısmını okumanız tavsiye ederim. Ve ardından lütfen forumları ve
sunucuları, grupları terk edin. Bunun nedeni gene forumlardaki başarısız olan
insanlar ve onların umutsuz ve karamsar hikayeleri. Bu platformlarda çok bilgili kişiler
var. Bildiklerimin isimlerini en alta yazacağım. Ama onların haricinde çok fazla yanlış
bilgiye sahip insan var. Herkes öğrenme sürecinde ama dediğim gibi; şayet bu
saydığım kitapları okuduysanız bence kesinlikle başka yollara girmeyin. Tüm bunlar,
sadece Pbky’yi bile bırakmanız için oldukça yeterli. Ve dediğim gibi önemli olan,
kitaplardaki sembollere takılmak değil, işin özünü anlamak ve kafada bitirmek. Bu sizi
kurtarır.

Eveeet dostlar, benim eksik olarak gördüğüm ve eklemek istediğim bunlardı. Umarım
sizlere faydalı olmuşumdur. Umarım bu anlattıklarım ile Easyway yolunu daha iyi
kavrarsınız. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Bu ilk ve son yazım.
Forumları terk edip hayatımın tadını çıkaracağım. İyisiyle kötüsüyle özgür olmayı hissedeceğim.

Yazılarının /çevirilerinin kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm kişiler. Rodion Romanoviç , JakeDunn

Benim hikayem (Özet):

Orta okulda maalesef zehir ile tanıştım. Berbat geçen yıllarım , inatçı ve disiplinli zihnim ile yıllarca süren eziyet,
berbat geçen bir lise hayatı ve grande final; üniversite öncesi kurtuluş. Evet, ben size çekinmeden söyliyeyim; en deri videolara kadar yuvarlandım, en kötü zehire kadar düştüm . Ama şükür ki kurtuluşa ulaştım. Artık gök yüzüne bakarken mutlu veya üzgün hissetmemi önemsemiyorum, özgür olduğum için huzurlu hissediyorum. Forumu terk ediyorum. Belki üniversite sınavından sonra tekrar uğrarım .O zamana kadar hoşçakalın.

(Foruma destek veren herkese sonsuz teşekkürler.)
 
Son düzenleme:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
965
Tepki puanı
2,402
Puanları
160
Konum
Türkiye
Gerçekten çok teşekkür ediyorum. PBKY kitabın bu kadar iyi özümseyen birisini görmek beni mutlu etti. Bir nebze faydam olduysa ne mutlu bana. Kesinlikle mükemmel noktalara temas edilmiş ve herkes tarafından okunması gereken bir yazı. Eline sağlık ve güle güle. Umarız bir gün bu topluluğa farklı şekillerde yardımcı olmak üzere dönersin.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst