Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Herşey Kafada Bitiyor

Sametak256

Jüpiter Yolcusu
Katılım
20 Kas 2020
Mesajlar
142
Tepki puanı
251
Puanları
84

(Yazıda bahsi geçen videoyu izlemek için buraya tıklayın)

Toprak Razgatlıoğlunun bu videoda motor için söylediklerini aslında hayatımızda birçok şey için uygulayabiliriz.
Hayatımızda hedefler koyarız ve o hedefleri gerçekleştirmek isteriz,ama bazen elimizdeki imkanlar kısıtlı olur-bazen içinde bulunduğumuz şartlar kötü olur-bazen başımıza kötü şeyler gelir-bazende birileri bizi engellemeye çalışır.
Fakat biz yinede hedeflerimizi gerçekleştirmek için-hedeflerimiz doğrultusunda herşeye rağmen birşeyler yapmaya devam ederiz,
Çünkü ilerde pişman olmamak adına-kendi iyiliğimiz için herşeye rağmen birşeyler yapmaya devam etmek mecburiyetindeyiz.
 
Son düzenleme:

oldschool

Hapishaneden Kaçan Savaşçı
Meydan Okuma Rozeti
Katılım
30 Eyl 2022
Mesajlar
293
Tepki puanı
596
Puanları
160
Kartlar dağıtıldıktan sonra yapılabilecek en akıllıca şey elindeki kartlarla en iyi oyununu oynamaktır.
 

Godfather

temet nosce
Katılım
15 Tem 2023
Mesajlar
15
Tepki puanı
40
Puanları
14
madem her şey kafada bitiyor?
o zaman neden her seferinde nobel ödülü alan kişilerin aileleri eğitimli ve entelektüel oluyor?
( aziz sancar bir istisna ve sosyal medya bize her zaman istisnaları gösteriyor. )
( 1000 nobel ödülünde sadece 5 fakir ailenin çocuğu. )

sosyal medya size her zaman “bak, onlar yaptı. sen de yapabilirsin.” der.
ama milyonlarca başarısız örneği söylemez.

şimdi bir de sosyal mobiliteye bakalım.
abd’de yapılan araştırmaya göre alt gelir grubunda doğan bir çocuğun yetişkin olduğunda sadece bir üst tabakaya çıkma ihtimali %7dir.
yani %7 yükselir, %7 düşer geri kalan %93 ailesi ne kadar kazanıyorsa o da ortalama o kadar kazanır.
arkadaşlar anlıyorum herkes her şeyi kafada bitirmek istiyor,
hayatının kontrolünü kendi eline almak istiyor ama üzgünüm gerçekler bu.
sadece bir üst tabakaya çıkan insan sayısı 100 kișide 7 kişi.
yani kusura bakmayın ama zenginlerin ve onların çocuklarının IQ ları bile daha yüksek. ortalama 10-15 daha yüksek ve bu ne demek biliyor musun?
eğer bir gece hiç uyumadan sabahladıysan bir sonraki gün hata yaparsın ve dikkat eksikliği gibi bir sürü şey olur, yaşayanlar bilir.
işte o IQ düşmesi 10-15 puandır.

sen fakirsen kpss de memur olmayı düşünüyorsun,
zengin çocukları ise sosyal networklarını geliştiriyor.

hadi size bir gerçek daha vereyim 0-13 yaşta ingilizce beyinde ana merkeze yazılır. 13 yaşından sonra ise beyin yabancı dil merkezi açar ve oraya yazılır.
sonradan dil öğrenmek çok zordur. bu yüzden zengin aileler dadı tutarlar ve çocukları ana dili gibi ingilizce konuşur.
biz de ingilizce öğrenicez diye kıçımızdan ter akar.

ve daha yazmadığım bir sürü gerçek var üzgünüm ama bu oyun zaten neredeyse baştan belirlendi, biz sadece çırpınmaya çalışıyoruz.
zengin bir çocuk batırsa, ailesi destek olur, tekrar tekrar dener.
peki ya fakir çocuk: risk alamaz ki, alsa bir batırsa sokakta kalır.
o yüzden garanti peşinde koşar.

sadece bir üst tabakaya çıkabilmeniz yüzde yediyken,
bana lütfen ben zengin olucam demeyin.

“ başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil. “
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
352
Tepki puanı
349
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
madem her şey kafada bitiyor?
o zaman neden her seferinde nobel ödülü alan kişilerin aileleri eğitimli ve entelektüel oluyor?
( aziz sancar bir istisna ve sosyal medya bize her zaman istisnaları gösteriyor. )
( 1000 nobel ödülünde sadece 5 fakir ailenin çocuğu. )

sosyal medya size her zaman “bak, onlar yaptı. sen de yapabilirsin.” der.
ama milyonlarca başarısız örneği söylemez.

şimdi bir de sosyal mobiliteye bakalım.
abd’de yapılan araştırmaya göre alt gelir grubunda doğan bir çocuğun yetişkin olduğunda sadece bir üst tabakaya çıkma ihtimali %7dir.
yani %7 yükselir, %7 düşer geri kalan %93 ailesi ne kadar kazanıyorsa o da ortalama o kadar kazanır.
arkadaşlar anlıyorum herkes her şeyi kafada bitirmek istiyor,
hayatının kontrolünü kendi eline almak istiyor ama üzgünüm gerçekler bu.
sadece bir üst tabakaya çıkan insan sayısı 100 kișide 7 kişi.
yani kusura bakmayın ama zenginlerin ve onların çocuklarının IQ ları bile daha yüksek. ortalama 10-15 daha yüksek ve bu ne demek biliyor musun?
eğer bir gece hiç uyumadan sabahladıysan bir sonraki gün hata yaparsın ve dikkat eksikliği gibi bir sürü şey olur, yaşayanlar bilir.
işte o IQ düşmesi 10-15 puandır.

sen fakirsen kpss de memur olmayı düşünüyorsun,
zengin çocukları ise sosyal networklarını geliştiriyor.

hadi size bir gerçek daha vereyim 0-13 yaşta ingilizce beyinde ana merkeze yazılır. 13 yaşından sonra ise beyin yabancı dil merkezi açar ve oraya yazılır.
sonradan dil öğrenmek çok zordur. bu yüzden zengin aileler dadı tutarlar ve çocukları ana dili gibi ingilizce konuşur.
biz de ingilizce öğrenicez diye kıçımızdan ter akar.

ve daha yazmadığım bir sürü gerçek var üzgünüm ama bu oyun zaten neredeyse baştan belirlendi, biz sadece çırpınmaya çalışıyoruz.
zengin bir çocuk batırsa, ailesi destek olur, tekrar tekrar dener.
peki ya fakir çocuk: risk alamaz ki, alsa bir batırsa sokakta kalır.
o yüzden garanti peşinde koşar.

sadece bir üst tabakaya çıkabilmeniz yüzde yediyken,
bana lütfen ben zengin olucam demeyin.

“ başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil. “
Güzel noktalara değinmişsin, eyvallah. Ama çok siyah hap zihniyeti sezdim bu yazıdan. Siyah hapçılar nasıl "Biz bittik, uğraşmaya gerek yok" kafasında oluyorsa (bkz: alt-right görüşler ve pesimizm) bu yazı da aynı şekilde "Zengin değilsen uğraşmanın anlamı yok, her şey ortada zaten" demek istiyor.

Bunun "Öleceksek neden yaşıyoruz ki?" demekten bir farkı yok bana göre. Tamam, bazı şeyler ne kadar denesen de olmaz ama ve fakat bu her şeyde başarısız olacağın anlamına gelmez.

Sims oyununu bilir misin? İşte o oyunda herkesin farklı yetenekleri ve karakterleri vardır. Hayat da böyle işte. Sen A alanında yetenekliysen başkası B alanında yetenekli olur. Yetenekli olduğun alanı da her şeyi boş vererek değil, elini taşın altına sokup bir şeyleri deneyerek keşfedersin.
 

oldschool

Hapishaneden Kaçan Savaşçı
Meydan Okuma Rozeti
Katılım
30 Eyl 2022
Mesajlar
293
Tepki puanı
596
Puanları
160
madem her şey kafada bitiyor?
o zaman neden her seferinde nobel ödülü alan kişilerin aileleri eğitimli ve entelektüel oluyor?
( aziz sancar bir istisna ve sosyal medya bize her zaman istisnaları gösteriyor. )
( 1000 nobel ödülünde sadece 5 fakir ailenin çocuğu. )

sosyal medya size her zaman “bak, onlar yaptı. sen de yapabilirsin.” der.
ama milyonlarca başarısız örneği söylemez.

şimdi bir de sosyal mobiliteye bakalım.
abd’de yapılan araştırmaya göre alt gelir grubunda doğan bir çocuğun yetişkin olduğunda sadece bir üst tabakaya çıkma ihtimali %7dir.
yani %7 yükselir, %7 düşer geri kalan %93 ailesi ne kadar kazanıyorsa o da ortalama o kadar kazanır.
arkadaşlar anlıyorum herkes her şeyi kafada bitirmek istiyor,
hayatının kontrolünü kendi eline almak istiyor ama üzgünüm gerçekler bu.
sadece bir üst tabakaya çıkan insan sayısı 100 kișide 7 kişi.
yani kusura bakmayın ama zenginlerin ve onların çocuklarının IQ ları bile daha yüksek. ortalama 10-15 daha yüksek ve bu ne demek biliyor musun?
eğer bir gece hiç uyumadan sabahladıysan bir sonraki gün hata yaparsın ve dikkat eksikliği gibi bir sürü şey olur, yaşayanlar bilir.
işte o IQ düşmesi 10-15 puandır.

sen fakirsen kpss de memur olmayı düşünüyorsun,
zengin çocukları ise sosyal networklarını geliştiriyor.

hadi size bir gerçek daha vereyim 0-13 yaşta ingilizce beyinde ana merkeze yazılır. 13 yaşından sonra ise beyin yabancı dil merkezi açar ve oraya yazılır.
sonradan dil öğrenmek çok zordur. bu yüzden zengin aileler dadı tutarlar ve çocukları ana dili gibi ingilizce konuşur.
biz de ingilizce öğrenicez diye kıçımızdan ter akar.

ve daha yazmadığım bir sürü gerçek var üzgünüm ama bu oyun zaten neredeyse baştan belirlendi, biz sadece çırpınmaya çalışıyoruz.
zengin bir çocuk batırsa, ailesi destek olur, tekrar tekrar dener.
peki ya fakir çocuk: risk alamaz ki, alsa bir batırsa sokakta kalır.
o yüzden garanti peşinde koşar.

sadece bir üst tabakaya çıkabilmeniz yüzde yediyken,
bana lütfen ben zengin olucam demeyin.

“ başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil. “
Harfiyen katılıyorum.
Hatta bununla ilgili bir kitap var "Outliers (Çizginin Dışındakiler)" diye. Okunması gerekiyor.

Bu yazın bana AkademikLink Behçet hocayı hatırlattı. Çok severim videolarını.

Onun için yukarda 'elindeki kartlarla en iyi oyununu oynamak' demiştim.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
352
Tepki puanı
349
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Bu yazın bana AkademikLink Behçet hocayı hatırlattı. Çok severim videolarını.
Bir ara çok izledim kendisini ama baktım bu adam fakir edebiyatına takmış gidiyor, dedim "Bu adamla daha fazla işim olmaz. Ben negatiflik çekemem," bir daha da izlemedim kendisini.
 

leftieaf1

Ay Yolcusu
Katılım
1 Ara 2024
Mesajlar
53
Tepki puanı
79
Puanları
21
Babanızın parası varsa her şey kafada bitebilir. Paranız yoksa herşeyi bile bitişik yazabilirsiniz. Dünyaları kazansanız nolur ki, en fazla altın iplikli kefenle toprak olursunuz. Sağlığınız yerindeyse, gün bitiminde karnınız toksa sizden iyisi yok. Para nakit değil vakit nakittir.
 
Son düzenleme:

Godfather

temet nosce
Katılım
15 Tem 2023
Mesajlar
15
Tepki puanı
40
Puanları
14
Güzel noktalara değinmişsin, eyvallah. Ama çok siyah hap zihniyeti sezdim bu yazıdan. Siyah hapçılar nasıl "Biz bittik, uğraşmaya gerek yok" kafasında oluyorsa (bkz: alt-right görüşler ve pesimizm) bu yazı da aynı şekilde "Zengin değilsen uğraşmanın anlamı yok, her şey ortada zaten" demek istiyor.

Bunun "Öleceksek neden yaşıyoruz ki?" demekten bir farkı yok bana göre. Tamam, bazı şeyler ne kadar denesen de olmaz ama ve fakat bu her şeyde başarısız olacağın anlamına gelmez.

Sims oyununu bilir misin? İşte o oyunda herkesin farklı yetenekleri ve karakterleri vardır. Hayat da böyle işte. Sen A alanında yetenekliysen başkası B alanında yetenekli olur. Yetenekli olduğun alanı da her şeyi boş vererek değil, elini taşın altına sokup bir şeyleri deneyerek keşfedersin.

öncelikle siyah haplılar genelde zaten “her şey başlangıçta belirlendi, çabalasam da olmayacak” diyenler. bense oldschool’un dediği gibi: “kartlar dağıtıldıktan sonra yapılabilecek en akıllıca şey, elindeki kartlarla en iyi oyununu oynamaktır.” evet, bundan yanayım. lakin sen diyorsun ki: yeteneğini keşfet.

çoğu kişi o yeteneği keşfedemiyor ki. fakir ailelerde büyüyenler için en önemli yetenek, üniversite sınavında derece yapmak veya tıp kazanabilmektir.
çünkü tabaka atlarsın. lakin herkes derece yapabilecek zekâda değil.
bazıları çok iyi futbolcu, şarkıcı veya ressam olabilecek ama asla bu alanlara yönelemiyor. belli bir yaştan sonra yönelse de, başlangıçta yönelenler kadar iyi olamıyor. dünyanın en iyi satranç oynayanlarına bak, neredeyse hepsi çocukken başlayanlar. dünyanın en iyi gitaristlerine bak, neredeyse hepsi çocukken başlayanlar vs.

e peki ders konusu nasıl?
benim ablam okul öncesi öğretmeni ve bana anlattığı ilk şeylerden biri,
“bir çocuğa 1 defa anlatıyorum, anlıyor; birisine 5 defa anlatıyorum, gene anlamıyor.” demişti. ve o 1 defa anlayan çocuklarla yıllar sonra velileriyle konuştuğunda, tahmin edersin ki o çocuklar sınıflarında derece yapanlar.

e geri kalan çocuklar?
geri kalanlar işte senin dediğin yetenek olayı. lakin neredeyse çoğu yeteneğini asla keşfedemeyecek. çünkü risk alamıyorlar. en basitinden, bir kez ben üniversite sınavı yerine başka bir şeyi tercih edecektim, babamın dediği tek şey: “o zaman sen hiç uğraşma, sanayiye git.”
peki ya bill gates’in ailesine “ben okumayacağım” dediklerinde ne yapıyorlar? bölgenin en iyi psikoloğuna götürüyorlar çocuğu. ama sosyal medyanın tek dediği şey: “hadi sen de çok çalış, başarabilirsin.”

kusura bakma ama zenginlerle aynı yarışın içerisindeyiz ve onların bu kadar önde olup, bizim onları yakalamaya çalışmamız zoruma gidiyor.
zoruma gidiyor çünkü biliyorum ki milyonlarca insan başarısız olacak. ya da aziz sancar gibi günde 18 saat çalışacaksın ve evet, 69 yaşında nobel ödülü alacaksın. bir yerlere gelebilesin ama tüm ömrünü harcayarak.
evet, işte bu zoruma gidiyor.

zoruma gidiyor çünkü gençliğimin en güzel yıllarını çalışmaya adamalıyım. çalışsam dahi max bir yere kadar gelicem. o bile olmayabilir ama denemek zorundayım. zenginler de ilber ortaylı gibi “evinize mobilya alacağınıza, dünyayı gezin” diyebilir. ya da mesela celal şengör, ülkenin en iyi kolejlerinde okuyup, türk insanına “cahil” diyebilir, değil mi?

konuşanlar”ı izliyorum ve oradaki zengin çocukların sahip olduğu imkanları gördükçe ağlayasım geliyor, gözlerim doluyor.
çünkü biliyorum ki onların doğuştan sahip olduğu o olanaklar,
bizde sadece hayal. kısacası zoruma gidiyor.
 

Godfather

temet nosce
Katılım
15 Tem 2023
Mesajlar
15
Tepki puanı
40
Puanları
14
Babanızın parası varsa her şey kafada bitebilir. Paranız yoksa herşeyi bile bitişik yazabilirsiniz. Dünyaları kazansanız nolur ki, en fazla altın iplikli kefenle toprak olursunuz. Sağlığınız yerindeyse, gün bitiminde karnınız toksa sizden iyisi yok. Para nakit değil vakit nakittir.
tamam da nakitin yoksa, zaten mecburen vaktini harcamak zorundasın.
vakit kısıtlı, ama biz onu çalışmaya veriyoruz.
nakitin varsa, vakit de para var, zenginlerin çalışması bile zevk aldıkları için.
biz ise çalışmak zorundayız.
asıl hayat da karın tokluğu değil, karnın tok olduktan sonra yaşadığın hayat.
bize öğretilen ilk şey şükretmek, şükredelim ki zenginler sağlam hayat yaşasın.
 

leftieaf1

Ay Yolcusu
Katılım
1 Ara 2024
Mesajlar
53
Tepki puanı
79
Puanları
21
tamam da nakitin yoksa, zaten mecburen vaktini harcamak zorundasın.
vakit kısıtlı, ama biz onu çalışmaya veriyoruz.
nakitin varsa, vakit de para var, zenginlerin çalışması bile zevk aldıkları için.
biz ise çalışmak zorundayız.
asıl hayat da karın tokluğu değil, karnın tok olduktan sonra yaşadığın hayat.
bize öğretilen ilk şey şükretmek, şükredelim ki zenginler sağlam hayat yaşasın.
Görüşüne çok saygı duyuyorum ve anlıyorum. Çalışmaktan başka ne yapabiliriz ki, 2 gün çalışma kim senin karnını doyuracak. Bu dünyada herkes eşit şartlarda yaşamıyor, ezilen hep fakirler oluyor. Yapacak bir şey yok dünyanın işleyişi böyle. Kaç gençlik gidildi bu yollarda, kendini başka insanlarla kıyaslamayı yarıştırmayı bırakmalısın. Bir ömür böyle geçmez. Yoksulsan çalışmaktan başka bir çaren yok.
 

Sametak256

Jüpiter Yolcusu
Katılım
20 Kas 2020
Mesajlar
142
Tepki puanı
251
Puanları
84
Kendimin açtığı konuya bende birşeyler yazmak istiyorum:
Umut Bural kardeşimi yıllarca takip ederim,ben Umutu Neverfap akademi gibi birşey yokken Facebookta bir tane grupta Porno ve Mastürbasyon bağımlılığı konusunda paylaşımlar yaparken tanımıştım ve bu dediğim olayda yanlış hatırlamıyorsam bundan yaklaşık 7-8 sene önce olması lazımdı.
Şimdi yıllar içerisinde Umut Bural kardeşim kendini birçok açıdan geliştirdi ve Neverfap Akademiyi kurarak işleri biraz daha büyüttü,şimdi birçok kişinin hayatına dokunacak işler yapıyor.
Umut Bural bugünlere elbette kolay gelmedi ama imkansızda değildi-öyle birilerinin dediği gibi birşeyler başarmak için ömrünüde tüketmedi,tamam birşeyleri yapabileceğine inandı ve kendine güvendi bir yola çıktı,belirli bir süre birşeyler yaptı-bekledi-sabretti ama öyle birilerinin dediği gibide birşeylerin olması için 20 yıl-30 yıl filan bu kadar süre beklemedi yani,bazı arkadaşlar gerçekten birşeyleri çok abarttıyor.
Bu hayatta hedefler koyarsınız;bazıları yakın zamanda gerçekleşir-bazılarıda uzak zamanda gerçekleşir-bazı hedeflerinizde hiç gerçekleşmeyebilir ve hatta başarısızlıklarınızda olabilir mühim değil.Mühim olan olan şey şu:Kendinizi adadığınız iyi bir hayat amacına sahipseniz bu dünyada yaptığınız ve yaşadığınız herşey zaten her halükarda kendiniz için anlamlı hale gelicektır,buna emin olun.
Konuya tekrardan dönücek olursak:İnternet aracılığıyla elde ettiğim bilgi kadarıyla Umut bu işlere başlarken maddi durumuda o kadarda iyi değildi,
hatta şundanda eminim O'da birçok kişinin maruz kaldığı gibi birçok engellemeye maruz kaldı ve yolun başında yalnızdı,tabi zamanla yanına aynı yolda yürüdüğü başka insanlarda ona katıldı.
Bazen bazı arkadaşların yazdıkları şeyleri okuyorum,nedense hep bir öğrenilmiş çaresizlik içindeler veya rutinlerin verdiği konfor alanını bozmamak adına birşeylerden şikayet ederek(haklıda olsalar)kendilerinin hali hazırda mevcut olan durumlarını kabullemeleri işlerine geldiği için böyle kalmaya devam ediyorda olabilirler.
Arkadaşlar!!! haklıda olsanız şikayet etmek sizi bir yere götürmeyecek,hatta bu durum size faydadan çok zarar verecek.
Haklıda olsanız şikayet etmek yerine,şikayet ettiğiniz şeylerle alakalı çözümler aramaya çalışsanız,emin olun böylesi kendiniz için daha iyi olucak.
Gerçekten şikayet ettiği konularla alakalı kendi adına problemlerini çözmek isteyen biri;çözüm arar ve aradığı çözümüde er yada geç muhakkak bulur.
Siz öncelikle ''neyi-niçin aradığınız konusunda net olun,ondan sonra zamanla nasıllarda çözülecektir''.
Arkadaşlar;
Ya kendinizi birçok açıdan geliştirmek adına ve geleceğinizi düşünüpde ileriye dönük olarak gerekli hazırlıkları yapmak için riskler göze alır ve bedeller ödersiniz,
Yada birşeyler konusunda haklı dahi olsanız şikayet etmeye devam eder,böyle şikayet ede ede hayatınızı heba eder-kendinize yazık edersiniz.
Her iki durumdada riskler göze alacaksınız ve bedeller ödeyeceksiniz zaten.
En azından uğruna değicek olan birşeyler adına-bir amaç için riskler göze alın ve bedeller ödeyinki bu hayatta yaptığınız ve yaşadığınız şeylerin bir anlamı olsun,aksi taktirde ilerde çok pişman olucaksınız bilginiz olsun.
 
Son düzenleme:

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
352
Tepki puanı
349
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
çoğu kişi o yeteneği keşfedemiyor ki. fakir ailelerde büyüyenler için en önemli yetenek, üniversite sınavında derece yapmak veya tıp kazanabilmektir.
çünkü tabaka atlarsın. lakin herkes derece yapabilecek zekâda değil.
bazıları çok iyi futbolcu, şarkıcı veya ressam olabilecek ama asla bu alanlara yönelemiyor. belli bir yaştan sonra yönelse de, başlangıçta yönelenler kadar iyi olamıyor. dünyanın en iyi satranç oynayanlarına bak, neredeyse hepsi çocukken başlayanlar. dünyanın en iyi gitaristlerine bak, neredeyse hepsi çocukken başlayanlar vs.
Sen neden kendini başkalarıyla kıyaslıyorsun ki? Kendini başkalarıyla kıyasladığın için zaten uğraşmak istemiyorsun. SEN ne yapmak istiyorsun? Önemli olan bu. Bırak başkalarının erken yaşlarda bir şeylere başlamış olmasını. O onların hayatı, sen kendi hayatına odaklan.


e geri kalan çocuklar?
geri kalanlar işte senin dediğin yetenek olayı. lakin neredeyse çoğu yeteneğini asla keşfedemeyecek. çünkü risk alamıyorlar. en basitinden, bir kez ben üniversite sınavı yerine başka bir şeyi tercih edecektim, babamın dediği tek şey: “o zaman sen hiç uğraşma, sanayiye git.”
peki ya bill gates’in ailesine “ben okumayacağım” dediklerinde ne yapıyorlar? bölgenin en iyi psikoloğuna götürüyorlar çocuğu. ama sosyal medyanın tek dediği şey: “hadi sen de çok çalış, başarabilirsin.”
Bak yine kendini başkasıyla kıyaslamışsın. Yahu Bill Gates'in durumu ile senin durumun bir mi? Üstelik adam farklı bir ülkede doğmuş birisi. Amerika'da doğmanın avantajları var çünkü imkanın çok oluyor evet, ama sen Türkiye'de doğdun. Bunun "Niye Finlandiya gibi olamadık?" diye hayıflanmaktan bir farkı yok benim gözümde.

Sosyal medyanın dediği şeye niye bakıyorsun ki? Sosyal medyaya bakmakla kaybetmişsin sen zaten. Sen kendini dinle. Sosyal medyanın neredeyse tamamı yalandan ibaret.

Senin sorunun belli oldu: Sen sosyal medyada gereksiz vakit harcıyorsun. İlk iş olarak sosyal medya kullanımını kesmeni, kesemiyorsan da azaltmanı öneririm.
 
Son düzenleme:

Kaptan Tsubasa

Venüs Yolcusu
Katılım
15 May 2025
Mesajlar
52
Tepki puanı
102
Puanları
39
şimdi bir de sosyal mobiliteye bakalım.
abd’de yapılan araştırmaya göre alt gelir grubunda doğan bir çocuğun yetişkin olduğunda sadece bir üst tabakaya çıkma ihtimali %7dir.
yani %7 yükselir, %7 düşer geri kalan %93 ailesi ne kadar kazanıyorsa o da ortalama o kadar kazanır.
arkadaşlar anlıyorum herkes her şeyi kafada bitirmek istiyor,
hayatının kontrolünü kendi eline almak istiyor ama üzgünüm gerçekler bu.
sadece bir üst tabakaya çıkan insan sayısı 100 kișide 7 kişi.
yani kusura bakmayın ama zenginlerin ve onların çocuklarının IQ ları bile daha yüksek. ortalama 10-15 daha yüksek ve bu ne demek biliyor musun?
eğer bir gece hiç uyumadan sabahladıysan bir sonraki gün hata yaparsın ve dikkat eksikliği gibi bir sürü şey olur, yaşayanlar bilir.
işte o IQ düşmesi 10-15 puandır.
Ben de futboldan örnek vereyim o zaman. Neden dünyanın en iyi futbolcularının çoğu fakir ailelerden geliyor? Hiç ronaldonun hayat hikayesini ve ne kadar fakir olduğunu duydun mu ? Sen ronaldonun küçüklüğü olsan şöyle mi diyecektin yani . "Abi yaa millet özel antrenör bile tutuyor kendine, idmanlara arabayla gidip geliyorlar ama benim imkanlarım ise çok kısıtlı o yüzden çalışsam da hiçbir faydası olmayacak. en iyisi futbolcu olmamak çünkü ben fakirim". Bu mudur yani düşüncen şimdi yetenek farklı birşey diyecek olursan koşu yarışı düşünelim. 100 kişilik bir koşu yarışı var ve sadece 7 kazanan var. Bu durumda rakiplerimiz güçlü olunca hemen pes mi etmemiz gerekir yoksa elimizden geleni yapmamız mı? Burdan bir soru daha çıkıyor. Bu 100 kişinin kaçı normal hayatına devam edecek ? Kaçı pes edecek ? Kaçı hedefleri için çalışacak ? Sence hedefleri için çalışanların oranı %10'u geçer mi? İnsanlığa baktığında bu azimi görebiliyor musun ? Göremiyorsan düzgünce çalışarak o 7 kişinin içine girmen neden imkansız olsun ki . Diyelim ki giremedin. Ne kaybedersin?
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
352
Tepki puanı
349
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Ben de futboldan örnek vereyim o zaman. Neden dünyanın en iyi futbolcularının çoğu fakir ailelerden geliyor? Hiç ronaldonun hayat hikayesini ve ne kadar fakir olduğunu duydun mu ? Sen ronaldonun küçüklüğü olsan şöyle mi diyecektin yani . "Abi yaa millet özel antrenör bile tutuyor kendine, idmanlara arabayla gidip geliyorlar ama benim imkanlarım ise çok kısıtlı o yüzden çalışsam da hiçbir faydası olmayacak. en iyisi futbolcu olmamak çünkü ben fakirim". Bu mudur yani düşüncen şimdi yetenek farklı birşey diyecek olursan koşu yarışı düşünelim. 100 kişilik bir koşu yarışı var ve sadece 7 kazanan var. Bu durumda rakiplerimiz güçlü olunca hemen pes mi etmemiz gerekir yoksa elimizden geleni yapmamız mı? Burdan bir soru daha çıkıyor. Bu 100 kişinin kaçı normal hayatına devam edecek ? Kaçı pes edecek ? Kaçı hedefleri için çalışacak ? Sence hedefleri için çalışanların oranı %10'u geçer mi? İnsanlığa baktığında bu azimi görebiliyor musun ? Göremiyorsan düzgünce çalışarak o 7 kişinin içine girmen neden imkansız olsun ki . Diyelim ki giremedin. Ne kaybedersin?

Bunu anlatmaya çalıştım ama arkadaş anlamamakta ısrar etti. Odaklanılması gereken tek kişi o kişinin kendisiyken kendisinden daha iyi olanları örnek olarak göstermesi bir kişinin ruh halini iyileştirmemekle kalmayıp daha da kötüleştirir. Ben kendimi başkasıyla kıyaslamayı bırakalı çok oldu; kimsenin özel hayatına da ilgi duymuyorum. Çünkü 1) beni geliştirecek bir bilgi değil ve 2) bu tür şeyleri vasat insanlar merak eder. Ben hafızama almam gereken bilgiler konusunda oldukça pragmatik biriyimdir. O bilgi beni bu hayatta ileriye taşımadığı sürece o bilgiye bir değer biçmem.

İnsan bir şeyleri değiştirmek istiyorsa önce kendisinden başlamalı. Kendisini değiştiremeyen birisi dünyayı ya da yaşadığı çevreyi değiştirecek değil ya?
 

Sametak256

Jüpiter Yolcusu
Katılım
20 Kas 2020
Mesajlar
142
Tepki puanı
251
Puanları
84
Bunu anlatmaya çalıştım ama arkadaş anlamamakta ısrar etti. Odaklanılması gereken tek kişi o kişinin kendisiyken kendisinden daha iyi olanları örnek olarak göstermesi bir kişinin ruh halini iyileştirmemekle kalmayıp daha da kötüleştirir. Ben kendimi başkasıyla kıyaslamayı bırakalı çok oldu; kimsenin özel hayatına da ilgi duymuyorum. Çünkü 1) beni geliştirecek bir bilgi değil ve 2) bu tür şeyleri vasat insanlar merak eder. Ben hafızama almam gereken bilgiler konusunda oldukça pragmatik biriyimdir. O bilgi beni bu hayatta ileriye taşımadığı sürece o bilgiye bir değer biçmem.

İnsan bir şeyleri değiştirmek istiyorsa önce kendisinden başlamalı. Kendisini değiştiremeyen birisi dünyayı ya da yaşadığı çevreyi değiştirecek değil ya?
Söylediklerinize harfi harfine katılıyorum.

Kanadalı psikolog Jordan Peterson'a ait şöyle bir söz var:
“Dünyayı değiştirmek istiyorsan,
önce yatağını düzeltmeli ve odanı toplamalısın,” diyor.
İlk bakışta basit ve yüzeysel bir bakış açısı gibi görünsede üzerinde biraz düşününce ne kadar önemli birşey söylediğini anlıyorsun.
Büyük sorumlulukları yerine getirmeye giden yol,
Küçük sorumlulukları yerine getirmekten geçer.
 
Son düzenleme:

Godfather

temet nosce
Katılım
15 Tem 2023
Mesajlar
15
Tepki puanı
40
Puanları
14
normalde cevap vermeyecektim ama son yazım bir daha olsun istedim.
bu yazıdan sonra forumdan ayrılacağım ve dediğim gibi daha fazla bir şey yazmayacağım. beni anlamak isteyen anlayacak zaten.
öncelikle türkçe’de her şey ayrı yazılır. (ilgili kişiye)

biz de o motivasyon dolu yollardan geçtik, anlayabiliyorum.
şuna da bir açıklık getireyim, eleştirdiğim şey sizler değilsiniz, sadece bu sistem.
sistemi eleştiriyorum çünkü inanılmaz kötü ve evet, tek yapabileceğimiz şey sesimizi çıkarmak, en azından birileri daha gerçekleri duysun istedim.
şikayet etmeden, öfkelenmeden sadece kabullenmek ölüm gibi.
çünkü kabul edilmeyecek olanı asla kabul etmem.
ayrıca öfke harekete geçiren bir duygudur, normalde zihin harekete geçmek istemez ama öfkeli bir zihin değişmek ister.
bakın süper kahramanlara, öfkelenirler ve dönüşürler.
şikayet etmemek ise olduğun durumu kabullenmek demek. şikayet edersin, öfkelenirsin ve o hareket enerjisi ile değişirsin.

şimdi gelelim sizin yazılarınıza.
arkadaş “neden kendi hayatını başkalarının hayatı ile kıyaslıyorsun ki?” demiş.
gayet güzel bir soru gibi duruyor değil mi?
ama şöyle bir sıkıntı var:
evet, hayatlarımız diğer hayatlarla tamamen farklı
ama bizi aynı yarışa sokuyorlar.
hayatlarımız bambaşka ama bizi soktukları yarış aynı yarış.
ve bize sürekli “kendi hayatına odaklan” diyorlar,
kendi hayatına odaklan şu demek = boşuna sistemle uğraşma, kabullen, ses çıkarma. ama ben artık susmak istemiyorum, şikayet etmek, bağırmak istiyorum.
lan o zaman sen niye beni diğer insanlarla aynı yarışa sokuyorsun demek istiyorum? hakkımı istiyorum.
eğer diğer insanlarla aynı yarışa gireceksem, o zaman şartların da eşit olması lazım ama asla eşit değil diyorum.

“başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil.”
evet, dil öğrenmek bir başarı. ama zenginler çocuğuna, bebekken dadı tutup
o bebek hem anadili gibi ingilizce hem de türkçe konuşabilir değil mi?
ya da almanya’da doğup büyüyen birisi türkiye’de farklı bir sınava girip tıp okuyabilir, sen de sınavda deli olursun tıp kazanayım diye, değil mi?
zengin çocuğunun kolejinde sınavına puan eklerler, sen de fakir çocuğu olarak hocalarla ters düşmemeye çalışırsın sözlü düşük verirler diye çünkü obp seni geriye atar, değil mi?
zenginler sıfır burslu en kral üniversitede en iyi eğitimi alır, sen de yarışta onu geçeceğim diye yıllarını verirsin, değil mi?
sen okulda teneffüste simit kuyruğuna girerken, o çocuk okulun bahçesinde
kendi özel şoförünü bekliyor. kimin daha çok yks çalışmaya zamanı kalır mesela?

ya zenginlerin iq’su bile daha fazla.
zaten futbolda diğer yerlere göre daha fazla fakirin olmasının tek olayı bu.
(gene zenginler fazla ama diğer yerlere göre daha az)
zeka çok gerektirmiyor, el ayak koordinasyonu, refleks falan lazım.
az zeki olan, pozisyon gören elemanlar yükseliyor.
kısa boy da yani vitaminsiz kalmak veya genetiğinin kötü olması da çok önemli değil, hatta çalım atmak için avantaj.
ekipman da gerektirmiyor, bir top bir de sokak, başla oynamaya.
yani fazıl say gibi çocukken piyanoya başlayamıyorsun.
çünkü piyano fakir aileler için çok pahalı.
yüzme mesela, fakir aile nasıl çocuğunu yüzme kursuna yollasın?
zengin çocukları çocukken başlıyor, sen de 20 yaşında başlasan bile asla geçemiyorsun. ya da mesela tenis, biz sadece masa tenisi biliriz mesela.
ha gene zenginler gene çoğunlukta futbolda ama diğer yerlere nazaran bir tık daha az. yoksa zenginler baba veriyor çocuğu 6 yaşındayken özel akademilere, oyna bakalım.

ve size sürekli dedikleri şey şu olur: “hadi sen de çok çalış, başarabilirsin.”
gösterdikleri örnekler ise istisna örnekler.
örneğin arkadaş ronaldo örneği vermiş, ulan kaç tane ronaldo var?
bak gene bana istisnaları sayıyorsunuz.
ama milyonlarca başarısız örneği kimse saymıyor, sayamıyor.
koşu örneği vermiş arkadaş, üzgünüm ama usain bolt gibi bir fiziğin yoksa
asla onu geçemeyeceksin. adamın bir adımının uzunluğu ne kadar, sen biliyor musun? hadi çok çalış da geç onu koşuda.
hadi hepimiz inanılmaz bir disiplinle çalışalım, usain bolt’u geçebilecek miyiz?

anlayabiliyorum çünkü ben de sizin yollarınızdan geçtim.
anlayabilirim çünkü şu anda hayallerinize saldırdım ve “isteseniz de olamayacak” dedim diye beni susturmaya çalışıyorsunuz,
sorun değil, sizi anlayabiliyorum.

bakın, ben sizi ya da bu forumdakileri eleştirmiyorum,
eleştirdiğim tek şey bu sistem.
“matrix bir sistemdir, neo. ve bu sistem bizim düşmanımızdır.
ama sistemin içindeyken etrafına baktığında ne görüyorsun?
iş adamları, öğretmenler, avukatlar, marangozlar.
bizim kurtarmaya çalıştığımız insanlar. ama onları kurtarana kadar,
hepsi sistemin bir parçası ve bu da onları düşmanımız yapıyor.
anlaman gereken şey şu: bu insanların çoğu fişten çekilmeye hazır değil.
ve birçoğu sisteme öyle alışmış, öyle umutsuzca bağlı ki, onu korumak için seninle savaşır.”
sisteme saldırdığında sana ilk saldıranlar, sistemi kuran ya da en tepedekiler değil, o sisteme bağımlı olanlar olur.
umarım bu sistem bir gün yıkılır. ve yerine çok daha adaletli bir sistem gelir.

“ sırça köşklerde, saraylarda özel tabaklarından yemek yiyenlerin rahatını,
aha bu çocukların garibanlığı yıkacak. “
 

UyKuSuZuM

Venüs Yolcusu
Katılım
12 Mar 2025
Mesajlar
111
Tepki puanı
114
Puanları
49
normalde cevap vermeyecektim ama son yazım bir daha olsun istedim.
bu yazıdan sonra forumdan ayrılacağım ve dediğim gibi daha fazla bir şey yazmayacağım. beni anlamak isteyen anlayacak zaten.
öncelikle türkçe’de her şey ayrı yazılır. (ilgili kişiye)

biz de o motivasyon dolu yollardan geçtik, anlayabiliyorum.
şuna da bir açıklık getireyim, eleştirdiğim şey sizler değilsiniz, sadece bu sistem.
sistemi eleştiriyorum çünkü inanılmaz kötü ve evet, tek yapabileceğimiz şey sesimizi çıkarmak, en azından birileri daha gerçekleri duysun istedim.
şikayet etmeden, öfkelenmeden sadece kabullenmek ölüm gibi.
çünkü kabul edilmeyecek olanı asla kabul etmem.
ayrıca öfke harekete geçiren bir duygudur, normalde zihin harekete geçmek istemez ama öfkeli bir zihin değişmek ister.
bakın süper kahramanlara, öfkelenirler ve dönüşürler.
şikayet etmemek ise olduğun durumu kabullenmek demek. şikayet edersin, öfkelenirsin ve o hareket enerjisi ile değişirsin.

şimdi gelelim sizin yazılarınıza.
arkadaş “neden kendi hayatını başkalarının hayatı ile kıyaslıyorsun ki?” demiş.
gayet güzel bir soru gibi duruyor değil mi?
ama şöyle bir sıkıntı var:
evet, hayatlarımız diğer hayatlarla tamamen farklı
ama bizi aynı yarışa sokuyorlar.
hayatlarımız bambaşka ama bizi soktukları yarış aynı yarış.
ve bize sürekli “kendi hayatına odaklan” diyorlar,
kendi hayatına odaklan şu demek = boşuna sistemle uğraşma, kabullen, ses çıkarma. ama ben artık susmak istemiyorum, şikayet etmek, bağırmak istiyorum.
lan o zaman sen niye beni diğer insanlarla aynı yarışa sokuyorsun demek istiyorum? hakkımı istiyorum.
eğer diğer insanlarla aynı yarışa gireceksem, o zaman şartların da eşit olması lazım ama asla eşit değil diyorum.

“başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil.”
evet, dil öğrenmek bir başarı. ama zenginler çocuğuna, bebekken dadı tutup
o bebek hem anadili gibi ingilizce hem de türkçe konuşabilir değil mi?
ya da almanya’da doğup büyüyen birisi türkiye’de farklı bir sınava girip tıp okuyabilir, sen de sınavda deli olursun tıp kazanayım diye, değil mi?
zengin çocuğunun kolejinde sınavına puan eklerler, sen de fakir çocuğu olarak hocalarla ters düşmemeye çalışırsın sözlü düşük verirler diye çünkü obp seni geriye atar, değil mi?
zenginler sıfır burslu en kral üniversitede en iyi eğitimi alır, sen de yarışta onu geçeceğim diye yıllarını verirsin, değil mi?
sen okulda teneffüste simit kuyruğuna girerken, o çocuk okulun bahçesinde
kendi özel şoförünü bekliyor. kimin daha çok yks çalışmaya zamanı kalır mesela?

ya zenginlerin iq’su bile daha fazla.
zaten futbolda diğer yerlere göre daha fazla fakirin olmasının tek olayı bu.
(gene zenginler fazla ama diğer yerlere göre daha az)
zeka çok gerektirmiyor, el ayak koordinasyonu, refleks falan lazım.
az zeki olan, pozisyon gören elemanlar yükseliyor.
kısa boy da yani vitaminsiz kalmak veya genetiğinin kötü olması da çok önemli değil, hatta çalım atmak için avantaj.
ekipman da gerektirmiyor, bir top bir de sokak, başla oynamaya.
yani fazıl say gibi çocukken piyanoya başlayamıyorsun.
çünkü piyano fakir aileler için çok pahalı.
yüzme mesela, fakir aile nasıl çocuğunu yüzme kursuna yollasın?
zengin çocukları çocukken başlıyor, sen de 20 yaşında başlasan bile asla geçemiyorsun. ya da mesela tenis, biz sadece masa tenisi biliriz mesela.
ha gene zenginler gene çoğunlukta futbolda ama diğer yerlere nazaran bir tık daha az. yoksa zenginler baba veriyor çocuğu 6 yaşındayken özel akademilere, oyna bakalım.

ve size sürekli dedikleri şey şu olur: “hadi sen de çok çalış, başarabilirsin.”
gösterdikleri örnekler ise istisna örnekler.
örneğin arkadaş ronaldo örneği vermiş, ulan kaç tane ronaldo var?
bak gene bana istisnaları sayıyorsunuz.
ama milyonlarca başarısız örneği kimse saymıyor, sayamıyor.
koşu örneği vermiş arkadaş, üzgünüm ama usain bolt gibi bir fiziğin yoksa
asla onu geçemeyeceksin. adamın bir adımının uzunluğu ne kadar, sen biliyor musun? hadi çok çalış da geç onu koşuda.
hadi hepimiz inanılmaz bir disiplinle çalışalım, usain bolt’u geçebilecek miyiz?

anlayabiliyorum çünkü ben de sizin yollarınızdan geçtim.
anlayabilirim çünkü şu anda hayallerinize saldırdım ve “isteseniz de olamayacak” dedim diye beni susturmaya çalışıyorsunuz,
sorun değil, sizi anlayabiliyorum.

bakın, ben sizi ya da bu forumdakileri eleştirmiyorum,
eleştirdiğim tek şey bu sistem.
“matrix bir sistemdir, neo. ve bu sistem bizim düşmanımızdır.
ama sistemin içindeyken etrafına baktığında ne görüyorsun?
iş adamları, öğretmenler, avukatlar, marangozlar.
bizim kurtarmaya çalıştığımız insanlar. ama onları kurtarana kadar,
hepsi sistemin bir parçası ve bu da onları düşmanımız yapıyor.
anlaman gereken şey şu: bu insanların çoğu fişten çekilmeye hazır değil.
ve birçoğu sisteme öyle alışmış, öyle umutsuzca bağlı ki, onu korumak için seninle savaşır.”
sisteme saldırdığında sana ilk saldıranlar, sistemi kuran ya da en tepedekiler değil, o sisteme bağımlı olanlar olur.
umarım bu sistem bir gün yıkılır. ve yerine çok daha adaletli bir sistem gelir.

“ sırça köşklerde, saraylarda özel tabaklarından yemek yiyenlerin rahatını,
aha bu çocukların garibanlığı yıkacak. “
Sistemi yıkmanın bir yöntem mi var mı sizce ya da ilerde mümkün olur mu? diyelim, bilgili birine benziyorsunuz gerçi forumda ki insanların çoğu bana çok bilgili geliyor şakasız.
 

oldschool

Hapishaneden Kaçan Savaşçı
Meydan Okuma Rozeti
Katılım
30 Eyl 2022
Mesajlar
293
Tepki puanı
596
Puanları
160
normalde cevap vermeyecektim ama son yazım bir daha olsun istedim.
bu yazıdan sonra forumdan ayrılacağım ve dediğim gibi daha fazla bir şey yazmayacağım. beni anlamak isteyen anlayacak zaten.
öncelikle türkçe’de her şey ayrı yazılır. (ilgili kişiye)

biz de o motivasyon dolu yollardan geçtik, anlayabiliyorum.
şuna da bir açıklık getireyim, eleştirdiğim şey sizler değilsiniz, sadece bu sistem.
sistemi eleştiriyorum çünkü inanılmaz kötü ve evet, tek yapabileceğimiz şey sesimizi çıkarmak, en azından birileri daha gerçekleri duysun istedim.
şikayet etmeden, öfkelenmeden sadece kabullenmek ölüm gibi.
çünkü kabul edilmeyecek olanı asla kabul etmem.
ayrıca öfke harekete geçiren bir duygudur, normalde zihin harekete geçmek istemez ama öfkeli bir zihin değişmek ister.
bakın süper kahramanlara, öfkelenirler ve dönüşürler.
şikayet etmemek ise olduğun durumu kabullenmek demek. şikayet edersin, öfkelenirsin ve o hareket enerjisi ile değişirsin.

şimdi gelelim sizin yazılarınıza.
arkadaş “neden kendi hayatını başkalarının hayatı ile kıyaslıyorsun ki?” demiş.
gayet güzel bir soru gibi duruyor değil mi?
ama şöyle bir sıkıntı var:
evet, hayatlarımız diğer hayatlarla tamamen farklı
ama bizi aynı yarışa sokuyorlar.
hayatlarımız bambaşka ama bizi soktukları yarış aynı yarış.
ve bize sürekli “kendi hayatına odaklan” diyorlar,
kendi hayatına odaklan şu demek = boşuna sistemle uğraşma, kabullen, ses çıkarma. ama ben artık susmak istemiyorum, şikayet etmek, bağırmak istiyorum.
lan o zaman sen niye beni diğer insanlarla aynı yarışa sokuyorsun demek istiyorum? hakkımı istiyorum.
eğer diğer insanlarla aynı yarışa gireceksem, o zaman şartların da eşit olması lazım ama asla eşit değil diyorum.

“başarının tanımı herkes için aynı ama şartlar eşit değil.”
evet, dil öğrenmek bir başarı. ama zenginler çocuğuna, bebekken dadı tutup
o bebek hem anadili gibi ingilizce hem de türkçe konuşabilir değil mi?
ya da almanya’da doğup büyüyen birisi türkiye’de farklı bir sınava girip tıp okuyabilir, sen de sınavda deli olursun tıp kazanayım diye, değil mi?
zengin çocuğunun kolejinde sınavına puan eklerler, sen de fakir çocuğu olarak hocalarla ters düşmemeye çalışırsın sözlü düşük verirler diye çünkü obp seni geriye atar, değil mi?
zenginler sıfır burslu en kral üniversitede en iyi eğitimi alır, sen de yarışta onu geçeceğim diye yıllarını verirsin, değil mi?
sen okulda teneffüste simit kuyruğuna girerken, o çocuk okulun bahçesinde
kendi özel şoförünü bekliyor. kimin daha çok yks çalışmaya zamanı kalır mesela?

ya zenginlerin iq’su bile daha fazla.
zaten futbolda diğer yerlere göre daha fazla fakirin olmasının tek olayı bu.
(gene zenginler fazla ama diğer yerlere göre daha az)
zeka çok gerektirmiyor, el ayak koordinasyonu, refleks falan lazım.
az zeki olan, pozisyon gören elemanlar yükseliyor.
kısa boy da yani vitaminsiz kalmak veya genetiğinin kötü olması da çok önemli değil, hatta çalım atmak için avantaj.
ekipman da gerektirmiyor, bir top bir de sokak, başla oynamaya.
yani fazıl say gibi çocukken piyanoya başlayamıyorsun.
çünkü piyano fakir aileler için çok pahalı.
yüzme mesela, fakir aile nasıl çocuğunu yüzme kursuna yollasın?
zengin çocukları çocukken başlıyor, sen de 20 yaşında başlasan bile asla geçemiyorsun. ya da mesela tenis, biz sadece masa tenisi biliriz mesela.
ha gene zenginler gene çoğunlukta futbolda ama diğer yerlere nazaran bir tık daha az. yoksa zenginler baba veriyor çocuğu 6 yaşındayken özel akademilere, oyna bakalım.

ve size sürekli dedikleri şey şu olur: “hadi sen de çok çalış, başarabilirsin.”
gösterdikleri örnekler ise istisna örnekler.
örneğin arkadaş ronaldo örneği vermiş, ulan kaç tane ronaldo var?
bak gene bana istisnaları sayıyorsunuz.
ama milyonlarca başarısız örneği kimse saymıyor, sayamıyor.
koşu örneği vermiş arkadaş, üzgünüm ama usain bolt gibi bir fiziğin yoksa
asla onu geçemeyeceksin. adamın bir adımının uzunluğu ne kadar, sen biliyor musun? hadi çok çalış da geç onu koşuda.
hadi hepimiz inanılmaz bir disiplinle çalışalım, usain bolt’u geçebilecek miyiz?

anlayabiliyorum çünkü ben de sizin yollarınızdan geçtim.
anlayabilirim çünkü şu anda hayallerinize saldırdım ve “isteseniz de olamayacak” dedim diye beni susturmaya çalışıyorsunuz,
sorun değil, sizi anlayabiliyorum.

bakın, ben sizi ya da bu forumdakileri eleştirmiyorum,
eleştirdiğim tek şey bu sistem.
“matrix bir sistemdir, neo. ve bu sistem bizim düşmanımızdır.
ama sistemin içindeyken etrafına baktığında ne görüyorsun?
iş adamları, öğretmenler, avukatlar, marangozlar.
bizim kurtarmaya çalıştığımız insanlar. ama onları kurtarana kadar,
hepsi sistemin bir parçası ve bu da onları düşmanımız yapıyor.
anlaman gereken şey şu: bu insanların çoğu fişten çekilmeye hazır değil.
ve birçoğu sisteme öyle alışmış, öyle umutsuzca bağlı ki, onu korumak için seninle savaşır.”
sisteme saldırdığında sana ilk saldıranlar, sistemi kuran ya da en tepedekiler değil, o sisteme bağımlı olanlar olur.
umarım bu sistem bir gün yıkılır. ve yerine çok daha adaletli bir sistem gelir.

“ sırça köşklerde, saraylarda özel tabaklarından yemek yiyenlerin rahatını,
aha bu çocukların garibanlığı yıkacak. “
Yazdığın tüm yazılara Harfiyen katılıyorum. Diğer arkadaşlar seni şöyle algıladılar "herşey kötü ve adaletsiz o zaman hiç birşey yapmaya gerek yok"

Halbuki sen böyle demedin hiçbir mesajında, sadece sistem adaletsiz gerçeklerle yüzleşin dedin. Ben çok net anladım ve aynı düşünüyoruz. Sen gerçeklerden kaçmayın demek istedin bir an önce yüzleşin ki yapacak bir şeyleriniz varsa bir an önce yapın vakit geçiyor demek istedin.

Ben de bunu arkadaşlara açıklamak istedim ama senin bir cevap vereceğini biliyordum, senin kendin cevap vermeni istedim çünkü ben seni açıklasam yine inanmayacaklardı.

Yolun açık olsun sevgili dostum. Dünyanın bir yerlerinde seni anlayan birileri var unutma.
 

Sametak256

Jüpiter Yolcusu
Katılım
20 Kas 2020
Mesajlar
142
Tepki puanı
251
Puanları
84
Kendimin açtığı konuya bende birşeyler yazmak istiyorum:
Umut Bural kardeşimi yıllarca takip ederim,ben Umutu Neverfap akademi gibi birşey yokken Facebookta bir tane grupta Porno ve Mastürbasyon bağımlılığı konusunda paylaşımlar yaparken tanımıştım ve bu dediğim olayda yanlış hatırlamıyorsam bundan yaklaşık 7-8 sene önce olması lazımdı.
Şimdi yıllar içerisinde Umut Bural kardeşim kendini birçok açıdan geliştirdi ve Neverfap Akademiyi kurarak işleri biraz daha büyüttü,şimdi birçok kişinin hayatına dokunacak işler yapıyor.
Umut Bural bugünlere elbette kolay gelmedi ama imkansızda değildi-öyle birilerinin dediği gibi birşeyler başarmak için ömrünüde tüketmedi,tamam birşeyleri yapabileceğine inandı ve kendine güvendi bir yola çıktı,belirli bir süre birşeyler yaptı-bekledi-sabretti ama öyle birilerinin dediği gibide birşeylerin olması için 20 yıl-30 yıl filan bu kadar süre beklemedi yani,bazı arkadaşlar gerçekten birşeyleri çok abarttıyor.
Bu hayatta hedefler koyarsınız;bazıları yakın zamanda gerçekleşir-bazılarıda uzak zamanda gerçekleşir-bazı hedeflerinizde hiç gerçekleşmeyebilir ve hatta başarısızlıklarınızda olabilir mühim değil.Mühim olan olan şey şu:Kendinizi adadığınız iyi bir hayat amacına sahipseniz bu dünyada yaptığınız ve yaşadığınız herşey zaten her halükarda kendiniz için anlamlı hale gelicektır,buna emin olun.
Konuya tekrardan dönücek olursak:İnternet aracılığıyla elde ettiğim bilgi kadarıyla Umut bu işlere başlarken maddi durumuda o kadarda iyi değildi,
hatta şundanda eminim O'da birçok kişinin maruz kaldığı gibi birçok engellemeye maruz kaldı ve yolun başında yalnızdı,tabi zamanla yanına aynı yolda yürüdüğü başka insanlarda ona katıldı.
Bazen bazı arkadaşların yazdıkları şeyleri okuyorum,nedense hep bir öğrenilmiş çaresizlik içindeler veya rutinlerin verdiği konfor alanını bozmamak adına birşeylerden şikayet ederek(haklıda olsalar)kendilerinin hali hazırda mevcut olan durumlarını kabullemeleri işlerine geldiği için böyle kalmaya devam ediyorda olabilirler.
Arkadaşlar!!! haklıda olsanız şikayet etmek sizi bir yere götürmeyecek,hatta bu durum size faydadan çok zarar verecek.
Haklıda olsanız şikayet etmek yerine,şikayet ettiğiniz şeylerle alakalı çözümler aramaya çalışsanız,emin olun böylesi kendiniz için daha iyi olucak.
Gerçekten şikayet ettiği konularla alakalı kendi adına problemlerini çözmek isteyen biri;çözüm arar ve aradığı çözümüde er yada geç muhakkak bulur.
Siz öncelikle ''neyi-niçin aradığınız konusunda net olun,ondan sonra zamanla nasıllarda çözülecektir''.
Arkadaşlar;
Ya kendinizi birçok açıdan geliştirmek adına ve geleceğinizi düşünerek ileriye dönük olarak gerekli hazırlıkları yapmak için riskler göze alır ve bedeller ödersiniz,
Yada birşeyler konusunda haklı dahi olsanız şikayet etmeye devam eder,böyle şikayet ede ede hayatınızı heba eder-kendinize yazık edersiniz.
Her iki durumdada riskler göze alacaksınız ve bedeller ödeyeceksiniz zaten.
En azından uğruna değicek olan birşeyler adına-bir amaç için riskler göze alın ve bedeller ödeyinki bu hayatta yaptığınız ve yaşadığınız şeylerin bir anlamı olsun,aksi taktirde ilerde çok pişman olucaksınız bilginiz olsun.
''Herşey Kafada Bitiyor'' konusunu açtığım bu yerde Umut Buralı örnek olarak vermemin gerekçeleri var:

Umut kardeşimizde bizim gibi PMO bağımlılık süreçlerini yaşadı,tabi PMO bağımlılığıyla savaşan Umut kardeşimiz sadece PMO bağımlılığını bırakmaya çalışmıyordu;hem kendini birçok açıdan geliştiriyor hemde ileri dönük gelecekte gerçekleştireceği ve karşılaşacağı şeylerle alakalıda hazırlıklar yapmaya çalışıyordu ve bu süreçte PMO bağımlılığından muzdarip olan diğer kişilerede yardımcı olabilecek içerikler üretiyordu ve bunlarda zamanla meyvelerini vermeye başladı;hem Umut kardeşim işlerini büyüttü hemde birçok kişinin hayatına dokundu.

Yani diyeceğim şu ki:Umut kardeşimizde bizimle benzer PMO bağımlılık süreçlerini yaşadı ama pes etmedi,çünkü pes etmezse bu illeti er yada geç bir gün tamamen bırakacağını biliyordu,ondan sonra zaten kendisinin birçok açıdan daha iyi bir versiyonunu açığa çıkarmak için gerekli güçlere-motivasyonlara sahip olacaktı bunu biliyordu.
Arkadaşlar işte mesele bu zaten kendinizde potansiyel olarak duran-uyuyan güçleri-motivasyonları hareket geçirmek ve zamanla-sabırla-bekleyerek kendinizin birçok açıdan daha iyi bir versiyonunu açığa çıkarmaya çalışmak.Emin olun birçok başarının anahtarı bu.
Benide bu süreçte harekete geçiren birçok şey olmuştu,size kendi adıma en etkili olan beni harekete geçiren iki şeyi paylaşmak istiyorum,aslında paylaşacağım iki şey birer soru cümlesi:
1)Ben kendime karşı ne kadar dürüsttüm?
2)Ben kendimi ne kadar düşünüyorum?
Bu iki soruyu kendinize sorun ve üstünde biraz düşünün,kararınızı verin.(Özellikle bu iki soruyu kriz anlarında aklınıza getirmeye bakın)
 
Son düzenleme:
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst