raiden
Uranüs Yolcusu
- Katılım
- 23 Eki 2022
- Mesajlar
- 142
- Tepki puanı
- 381
- Puanları
- 99
Aramızdaki sigara içen arkadaşlara, dışarıdan nasıl göründüklerini, ne kadar itici olarak algılandıklarını anlatmak istiyorum. Umarım bu yazı sigarayı bırakma kararı almalarına vesile olur.
Sigara içenler genellikle kendilerine saygı duyulması beklerler. Devlet ne zaman sigaradaki vergileri arttırsa ya da kamusal alanda sigara tüketimini zorlaştıracak bir düzenleme getirse sigara içenler bunun özel hayata müdahale olduğunu söyleyerek isyan ederler. Ne zaman biri onları sigara konusunda uyarsa "karışmayın benim özgürlüğüme, bu benim tercihim" derler. Sigara tüketimiyle ilgili gördükleri her kurala "ikinci sınıf insan muamelesi görmek istemiyoruz" tepkisi verirler. Her zaman saygı beklediklerini ve ama bu saygıyı göremediklerini söylerler.
Fakat gerçekler tam tersidir. Biz sigara içmeyen insanlar, sigara içenlerden beklediğimiz saygıyı göremiyoruz. Sigara içenler sadece kendilerine zarar veriyor olsalar, başka insanların alanını ihlal etmiyor olsalar saygı beklentileri belki haklı olabilirdi. Fakat gördüğüm ve yaşadığım şey şu ki durum tam tersidir. Siz, kendinizi zehirleme hakkınız olduğunu iddia ediyorsunuz. Farz edelim ki öyle, peki başkasını zehirleme hakkınız olduğunu nereden çıkarıyorsunuz?
Ne zaman sokakta, caddede yürümeye kalksam, çevresindeki insanları hiç umursamadan sigara içen insanları görüyorum. Onların dumanını solumadan oradan geçmek mümkün olmuyor. Ne zaman dışarı adımımı atsam sigara kullanmadığım hâlde bol miktarda sigara dumanı soluyorum. Tribünde maç izliyorum, orada aynı anda onlarca kişi sigara içip bizi dumana boğuyor. Parktaki bir kamelyada oturuyorum, adamın biri selam verip karşımdaki yere oturuyor ve sigarasını yakıp beni duman altında bırakıyor. Üstelik sadece yetişkinleri değil, küçük çocukları da dumana maruz bırakmış oluyorsunuz.
Yolda rahatsız edilmeden yürüyüşümü yapmaya çalışıyorum ya da parkta rahatsız edilmeden kitabımı okumak istiyorum ama her her defasında biri önüme atlayıp "çakmağın var mı" diye sorarak beni rahatsız ediyor. Ya şu zıkkıma para vermeyi biliyorsanız bir zahmet kendi çakmağınızı da kendiniz temin edin. İki dakikamız rahatsız edilmeden geçemeyecek mi?
Denize girmeye gidiyoruz sahil izmarit dolu, parkta çimenlere oturalım diyoruz çimenlerin arası izmarit dolu, caddede yürüyoruz yerler izmarit dolu. İnsana saygıyı geçtim, doğaya da saygı yok.
Sigara içen bir tanıdığımla buluşmaya gitmiyorum artık. Çünkü oturulacak yer seçimini sadece kendisine göre yapmak istiyor, karşısındaki insanı hiç düşünmüyor. Gidiyoruz bir mekâna, mevsim kış, hava buz gibi, içeride sıcak bir ortam var ama paşamız "gel dışarıda oturalım" diyor. Neden? Çünkü içeride sigara içmek yasak olduğundan dışarıdaki masalarda oturması gerekiyor. O sigara içecek diye ben buz gibi havada tir tir titreyerek oturmak zorundayım. Yazın da tam tersi. İçeride klimalı serin ortam varken dışarıdaki cehennem sıcağında sucuk gibi terlemek zorundayım. Çünkü arkadaşımız sigara içmek istiyor. Eğer biz de onunla birlikte zehirlenmezsek saygısızlık etmiş oluruz.
Evimde balkona çıkıyorum, balkonum sigara külü dolmuş. Çünkü üst kattaki komşu balkondaki sigarasını içerken külünü aşağı döküp benim evimi kirletiyor. Bir kül tablası kullanmak ona zor geliyor. Ne de olsa kirlenen ev, onun evi değil.
Bir başkası ise beni evine davet ediyor. Salonda oturuyoruz, sigara içmek için balkona çıkmak aklına gelmiyor. Salonun ortasında sigarayı yakıp beni dumana boğuyor. Sesini çıkarsan "burası benim evim, istediğim gibi içerim" diye cevap veriyor. Ev senin de misafire saygı diye bir şeyi hiç mi duymadın sen?
İş yerinde elemanın biri çalıştığımız yerin ortasında sigara içmeye başlıyor. Biz de o dumanın içinde nefes almaya uğraşarak çalışıyoruz. Dışarı çıkarsa işten kaytarmış olurmuş, içeride içerek çalışmaya devam edebiliyormuş. Aklınca bize iş ahlakı dersi veriyor.
İş yerinde, sokakta, evde, kafede, okulda vs. gittiğiniz her yerde üstünüzden o iğrenç sigara kokusu çıkap ortama yayılıyor ve midemizi bulandırıyor. Siz belki o kokuya alışkınsınız, hatta belki artık o kokuyu hiç almıyorsunuz. Ama biz sigara içmeyenler o kokuyu alıyoruz ve gerçekten çok rahatsız edici bir koku.
Bu zıkkımı başkasını rahatsız etmeden, başkasına saygı duyarak tüketmek neden mümkün olmuyor? Ben söyleyeyim, siz bağımlısınız ve bağımlı insan, davranışlarının ne kadar yanlış olduğunun ayırdına varamaz. Bağımlı insan sadece bağımlılığını tatmin etmeye odaklanır. Ne kendisine zararını umursar, ne çevresine zararını umursar, ne de insanları ne kadar rahatsız ettiğini fark eder. Tam tersine, kendisinin saygısızlığa uğradığını iddia eder.
Kusura bakmayın, çok dolmuşum. İçimi buraya döktüm. Ama artık gerçekten rahatsızım. Sigaranın zararlarını biliyorum, sigara kullanmıyorum ama isteğim dışında sürekli dumana maruz kalıyorum. Maruz kaldığım dumanı hesaplama imkânımız olsa herhâlde günde yarım paket sigaraya denk gelir.
Siz saygı istiyorsunuz ama benim temiz hava soluma hakkıma saygı duymuyorsunuz. Sağlıklı yaşama isteğime saygı duymuyorsunuz. Dumanınızla havayı, izmaritinizle toprağı ve suyu kirleterek doğaya saygı duymuyorsunuz. Evinize gelen misafire saygı duymadığınız gibi başkasının evini kirletmekte de sakınca görmüyorsunuz.
Sigara bağımlıları (kendinizi bağımlı olarak tanımlamayı reddetseniz de siz aslında bağımlısınız) işte siz dışarıdan böyle görünüyorsunuz. Bencil, saygısız, itici tipler olarak görünüyorsunuz. Eğer bu imajınız sizi rahatsız ediyor ve düzeltmek istiyorsanız hemen şimdi sigarayı bırakabilirsiniz. Yok eğer sizi rahatsız etmiyorsa kimseden de saygı beklemeyin. Başkalarına göstermediğiniz saygıyı başkalarından beklemeyin.
Sigara içenler genellikle kendilerine saygı duyulması beklerler. Devlet ne zaman sigaradaki vergileri arttırsa ya da kamusal alanda sigara tüketimini zorlaştıracak bir düzenleme getirse sigara içenler bunun özel hayata müdahale olduğunu söyleyerek isyan ederler. Ne zaman biri onları sigara konusunda uyarsa "karışmayın benim özgürlüğüme, bu benim tercihim" derler. Sigara tüketimiyle ilgili gördükleri her kurala "ikinci sınıf insan muamelesi görmek istemiyoruz" tepkisi verirler. Her zaman saygı beklediklerini ve ama bu saygıyı göremediklerini söylerler.
Fakat gerçekler tam tersidir. Biz sigara içmeyen insanlar, sigara içenlerden beklediğimiz saygıyı göremiyoruz. Sigara içenler sadece kendilerine zarar veriyor olsalar, başka insanların alanını ihlal etmiyor olsalar saygı beklentileri belki haklı olabilirdi. Fakat gördüğüm ve yaşadığım şey şu ki durum tam tersidir. Siz, kendinizi zehirleme hakkınız olduğunu iddia ediyorsunuz. Farz edelim ki öyle, peki başkasını zehirleme hakkınız olduğunu nereden çıkarıyorsunuz?
Ne zaman sokakta, caddede yürümeye kalksam, çevresindeki insanları hiç umursamadan sigara içen insanları görüyorum. Onların dumanını solumadan oradan geçmek mümkün olmuyor. Ne zaman dışarı adımımı atsam sigara kullanmadığım hâlde bol miktarda sigara dumanı soluyorum. Tribünde maç izliyorum, orada aynı anda onlarca kişi sigara içip bizi dumana boğuyor. Parktaki bir kamelyada oturuyorum, adamın biri selam verip karşımdaki yere oturuyor ve sigarasını yakıp beni duman altında bırakıyor. Üstelik sadece yetişkinleri değil, küçük çocukları da dumana maruz bırakmış oluyorsunuz.
Yolda rahatsız edilmeden yürüyüşümü yapmaya çalışıyorum ya da parkta rahatsız edilmeden kitabımı okumak istiyorum ama her her defasında biri önüme atlayıp "çakmağın var mı" diye sorarak beni rahatsız ediyor. Ya şu zıkkıma para vermeyi biliyorsanız bir zahmet kendi çakmağınızı da kendiniz temin edin. İki dakikamız rahatsız edilmeden geçemeyecek mi?
Denize girmeye gidiyoruz sahil izmarit dolu, parkta çimenlere oturalım diyoruz çimenlerin arası izmarit dolu, caddede yürüyoruz yerler izmarit dolu. İnsana saygıyı geçtim, doğaya da saygı yok.
Sigara içen bir tanıdığımla buluşmaya gitmiyorum artık. Çünkü oturulacak yer seçimini sadece kendisine göre yapmak istiyor, karşısındaki insanı hiç düşünmüyor. Gidiyoruz bir mekâna, mevsim kış, hava buz gibi, içeride sıcak bir ortam var ama paşamız "gel dışarıda oturalım" diyor. Neden? Çünkü içeride sigara içmek yasak olduğundan dışarıdaki masalarda oturması gerekiyor. O sigara içecek diye ben buz gibi havada tir tir titreyerek oturmak zorundayım. Yazın da tam tersi. İçeride klimalı serin ortam varken dışarıdaki cehennem sıcağında sucuk gibi terlemek zorundayım. Çünkü arkadaşımız sigara içmek istiyor. Eğer biz de onunla birlikte zehirlenmezsek saygısızlık etmiş oluruz.
Evimde balkona çıkıyorum, balkonum sigara külü dolmuş. Çünkü üst kattaki komşu balkondaki sigarasını içerken külünü aşağı döküp benim evimi kirletiyor. Bir kül tablası kullanmak ona zor geliyor. Ne de olsa kirlenen ev, onun evi değil.
Bir başkası ise beni evine davet ediyor. Salonda oturuyoruz, sigara içmek için balkona çıkmak aklına gelmiyor. Salonun ortasında sigarayı yakıp beni dumana boğuyor. Sesini çıkarsan "burası benim evim, istediğim gibi içerim" diye cevap veriyor. Ev senin de misafire saygı diye bir şeyi hiç mi duymadın sen?
İş yerinde elemanın biri çalıştığımız yerin ortasında sigara içmeye başlıyor. Biz de o dumanın içinde nefes almaya uğraşarak çalışıyoruz. Dışarı çıkarsa işten kaytarmış olurmuş, içeride içerek çalışmaya devam edebiliyormuş. Aklınca bize iş ahlakı dersi veriyor.
İş yerinde, sokakta, evde, kafede, okulda vs. gittiğiniz her yerde üstünüzden o iğrenç sigara kokusu çıkap ortama yayılıyor ve midemizi bulandırıyor. Siz belki o kokuya alışkınsınız, hatta belki artık o kokuyu hiç almıyorsunuz. Ama biz sigara içmeyenler o kokuyu alıyoruz ve gerçekten çok rahatsız edici bir koku.
Bu zıkkımı başkasını rahatsız etmeden, başkasına saygı duyarak tüketmek neden mümkün olmuyor? Ben söyleyeyim, siz bağımlısınız ve bağımlı insan, davranışlarının ne kadar yanlış olduğunun ayırdına varamaz. Bağımlı insan sadece bağımlılığını tatmin etmeye odaklanır. Ne kendisine zararını umursar, ne çevresine zararını umursar, ne de insanları ne kadar rahatsız ettiğini fark eder. Tam tersine, kendisinin saygısızlığa uğradığını iddia eder.
Kusura bakmayın, çok dolmuşum. İçimi buraya döktüm. Ama artık gerçekten rahatsızım. Sigaranın zararlarını biliyorum, sigara kullanmıyorum ama isteğim dışında sürekli dumana maruz kalıyorum. Maruz kaldığım dumanı hesaplama imkânımız olsa herhâlde günde yarım paket sigaraya denk gelir.
Siz saygı istiyorsunuz ama benim temiz hava soluma hakkıma saygı duymuyorsunuz. Sağlıklı yaşama isteğime saygı duymuyorsunuz. Dumanınızla havayı, izmaritinizle toprağı ve suyu kirleterek doğaya saygı duymuyorsunuz. Evinize gelen misafire saygı duymadığınız gibi başkasının evini kirletmekte de sakınca görmüyorsunuz.
Sigara bağımlıları (kendinizi bağımlı olarak tanımlamayı reddetseniz de siz aslında bağımlısınız) işte siz dışarıdan böyle görünüyorsunuz. Bencil, saygısız, itici tipler olarak görünüyorsunuz. Eğer bu imajınız sizi rahatsız ediyor ve düzeltmek istiyorsanız hemen şimdi sigarayı bırakabilirsiniz. Yok eğer sizi rahatsız etmiyorsa kimseden de saygı beklemeyin. Başkalarına göstermediğiniz saygıyı başkalarından beklemeyin.