Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Sıkıntıyı Yönetmeyi Öğrenin

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Eff

Yoda
Katılım
5 Eyl 2020
Mesajlar
445
Tepki puanı
604
Puanları
160
NOT: Adminler konuyu paylaşmadan önce yorumları kilitlerseniz sevinirim. Biraz egoistik olacak ama anlatacağım şeyler tartışmaya açık şeyler değiller. Gerçekleri anlatacağım. O yüzden anlatıp geçmek istiyorum, yorumlarda tartışmak istemiyorum.

Merhaba arkadaşlar. Size sürecimde farkettiğim ve sıkıntınızı yönetmeyi göstereceğim ve 3 ana çıkarımımı paylaşacağım. Benim süreçlerimin en çok bozulduğu alan 10-20 gün arasıdır. Yine bir 10-20 gün arasındayken canım çok sıkılıyordu. Yaptığım hiçbir şey bana zevk vermiyordu. Dışarı çıkmak, spor yapmak, arkadaşlarla konuşmak. Halbuki pornodan kurtulduğum için mutluydum. Sadece oturup oyun oynamak zevk veriyordu.

Sonunda 6 aydır beklediğim bannerlord güncellemesi çıkmıştı. Oyunu 100 mbps internetimle vakit kaybetmeden hızlıca indirdim ve oynamaya koyuldum. Orta çağa ve bu tarz kılıç, kalkan, ordu yönetme gibi ilgimi aşırı derecede çeken bir oyun ve oyunu iyi oynamanın verdiği zevk ile tam 4 gün 3 gecemi harcadığım, bu 4 gün içinde oyunu 2 kere silip tekrar yüklediğim bir macera yaşadım. Farkettim ki hiçbir şey bana zevk vermiyordu. Bilgisayar oyunları hariç.
Sonra aklıma bir anda bir kanalda takip ettiğim Mahmut Abi'nin biz 20 yıl önce sıkılıyorduk ama bizim zamanımızda pornografik içerikler, video oyunları, sosyal medya yoktu. Ya 4 duvar arasında kalacaktın ya dışarı çıkıp bir şeyler arayacaktın lafı geldi. Bu lafı 2-3 kere dinlemiştim ama o ana kadar hiç bu kadar anlamlı gelmemişti.​
Sonra kendi kendime düşündüm acaba insan beynim bunlara hazır mı? Sadece oyun oynarken zevk aldığım bir dönemdeydim ve bu aşırı mantıksız geliyordu çünkü bir sürü iyi şey yapıyordum ama hiçbirinden oyunlar kadar zevk almıyordum. İşte burada bir şeyin farkına vardım.​

1- İnsan beynim bu tarz (sosyal medya, pornografik içerikler, sigara, kumar, alkol, bilgisayar oyunları) zevk verici maddelere hazır değildi.

Mahmut Abi'nin dediği gibi gidip dışarıda yapacak bir şeyler bulmalıydım. Üstelik şehrim de buna çok uygundu. Memleketime oranla 4 kat daha mutlu insan ve etkinlik vardı. Zaten yakında mezun olacaktım. Bu fırsatları değerlendirmeliydim.​
Bunları düşündükten birkaç gün sonra katıldığım topluluğun etkinliğinin zamanının gelmesini beklerken kütüphanede vakit geçirmek için kütüphaneye gideyim dedim. Kütüphaneye giderken açılmış bir stand gördüm ve bilgi aldım. Bir gezi yapılacaktı. Hemen geziye katıldım. Haftasonu yapacak bir şey bulmuştum. Biraz bu konu hakkında düşününce, topluluğa katılmadan önceki günlerim geldi. Ders bittiği gibi eve kaçıyordum ve evde youtube netfllix vb şeyler ile zaman öldürüyordum. Sosyalliğim yoktu. Okulda oldukça sosyaldim ama bunu okul dışına taşıyamamıştım. Topluluğa katıldığım için etkinlik saatini beklerken başka bir etkinlik bulmuştum.

2- Kapı kapıyı, sosyallik sosyalliği, asosyallik asosyalliği getiriyordu. Daha sosyal olmak istiyordum ve bunun için yapmam gereken sadece evden çıkıp yapacak bir şeyler bulmaktı.

Evet böyle söylemesi oldukça kolaydı. Sadece evden çıkacak ve yapacak bir şeyler bulacaktım. Zamanımı dolduracaktım ve bu zaman içinde zamanımı dolduracak daha eğlenceli şeyleri de keşfedecek, kendimi oluşturacaktım. Peki (sosyal medya, pornografik içerikler, sigara, kumar, alkol, bilgisayar oyunları) tüm bunlar varken evden çıkmak mümkün müydü? Veya belli bir istikrarı sağlayıp evden çıkmak mümkün müydü? DIşarı çıksam ve hedeflerime ulaşsam bile bunlardan bir kaçına belirli bir oranda bağımlı kalarak potansiyelimi tamamen gerçekleştirebilir miydim? Potansiyelimi tamamen gerçekleştirmeme gerek var mıydı? Bu bağımlılıkların sayısı ne olursa potansiyelimi gerçekleştirebilirdim? Ne kadar süre geçirirsem buna bir bağımlılık diyebilirdim? Kontrol ettiğim şeye bağımlılık diyebilir miydim? Kontrol belli şartlarda elden gider burası kesindir. O şartlar nelerdi vb. Aklıma bir sürü soru geldi.​

3- Burada son çıkarımım olan sıkıntıyı yönlendirmeyi düşündüm. Canım sıkıldığında yapacağım şeyi 2 kere düşünecektim. Zamana, mekana göre karar verecektim. Bu tarz kolay ve hızlı dopamin veren şeyleri daha az tercih etmeliydim.

Mutluluğa ulaşmamın tek yolu buydu. Sıkıntıyı da doğada olan bir şey olarak kabul edip onu yönlendirecektim. Popüler kültürün bize pompaladığı gibi, sıkıldın al sana sosyal medya, sıkıldın al sana oyun, sıkıldın al sana porno. Hayır bunları reddediyorum. Sıkıntı eskiden benim düşmanımdı. Eskiden sıkıldığım zaman hemen telefona sarılırdım. Düşmanımı daha iyi tanıyıp onu kabullendim ve şimdi onu yönetmeyi öğrendim. Sıkıldığım zaman sıkıldığım şeyi yapmaya belirlediğim ölçüde devam ediyorum. Çünkü popüler kültürün pompaladığının aksine sıkılmak doğal bir şey, her insan sıkılır. Asıl yapay olan bizim zihnimizi hep bulanık, hep meşgul tutan bu popüler kültürdür.​
Bu üç çıkarımı yaptıktan sonra farkettim ki aralarında çok gözükmeyen ama oldukça sıkı, tıpkı deniz kumunun altında kaybolmuş kalın metal zincirler gibi bağ vardı.​
Sıkıldığım için kolay ve hızlı dopamin veren şeylere yöneliyordum. Kolay ve hızlı dopamin veren şeylere yönelince gerçek hayattan istediğim oranda zevk alamıyordum. İstediğim oranda zevk alamayınca potansiyelimi gerçekleştiremiyorum. Potansiyelimi gerçekleştiremeyince ve hedeflerimden geri kalınca canım sıkılıyordu. Canım sıkılınca tekrar o döngüye giriyordum. Bu döngüyü bir şekilde kırmalıydım. Devam edecek...​
Not1: Zihnimi bu kadar açılmasını 4-5 ay önce kare fotoğraf simgeli belayı bırakmakla başladı. Buradan herkese kare fotoğraf simgeli beladan bir an önce kurtulmalarını, gerçek hayata dönmelerini tavsiye ediyorum.

Unutmayın arkadaşlar, dünyada bize popüler kültürün pompaladığı gibi hep iyi şeyler yok, hep mutlu olamayacağız. Yeri gelecek sıkılacağız, yeri gelecek üzüleceğiz, yeri gelecek sevineceğiz. Sürekli mutlu olmak veya sürekli üzgün olmak diye bir şey yok. Tüm bu duyguları ve sıkıntıyı kontrol etmeyi öğrenmek mutluluk ve potansiyeli gerçekleştirmek için tek seçenek.

Devam edecek kısmı günlüğümde yazıyor olacak. Zaman geçtikçe farkına vardığım gerçeklikle beraber tecrübelerimi ve başımdan geçenleri anlatmaya devam edeceğim.
Okuduğunuz için teşekkürler.
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst