bocchi
Uranüs Yolcusu
Öncelikle bu yazıyı hazırlamak için biraz uğraştım. kitabı açtım ve önemli, yazacağım yerleri işaretledim ve telefondan yazdım. bu yüzden eğer yazı hoşunuza giderse beğenin ki diğer insanlar da okusun. Ve siz de bu forumdan yararlandıysanız, gördüğünüz farklı bakış açılarını, bilgileri forumla paylaşın.
Kitap: Tolstoy-kroyçer Sonat (kadının ruhu kitabında hüzünlü evlilik diye de geçer)
Tolstoy karısını öldüren bir adamın neden bunu yaptığını, bunun hazırlayıcı sebeplerini şu şekilde anlatmış:
"Evet, ancak birçok tecrübelerden ve çektiğim onca acılardan sonra iyiyle kötüyü ayırt etmeyi öğrendim." Önce size başımdan geçenlerin hazırlayıcı sebeplerini anlatayım. Bu felaket daha 16 yaşımı bitirirken olmuştu. Kadın denen varlığı tanımamıştım ama bütün arkadaşlarım gibi ben de pek masum sayılmazdım.
Bazı arkadaşlarım beni iki yıl önce baştan çıkarmışlardı diyebilirim. Kadın, benim için sadece tatlı ve çekici taraflarını gördüğüm bir varlık olmuştu. Bir kadının çıplaklığı beni istekle, acıyla kıvrandırıyor, bütün hayalimi kuşatıyordu. Yalnız kaldığımda azaptan kıvranıyor, çareyi de benim yaşımda olanların yüzde doksan dokuzunun yaptığı gibi kendi kendimi tatminle buluyordum. Böylece bu azabı hafifletmeye çalışıyordum. Dehşet duyuyor, acı çekiyor, sanki bir düşte yaşıyordum. Tanrı'ya beni bu azaptan kurtarması için dua ediyordum...
...Oysaki tüm çabalar ahlaksıslığın, kötülüğün ticaretini ortadan kaldırmaya değil, sanki onu teşvik etmeye, tehlikesiz bir hale getirmeye harcanıyor...
...Bu duruma belli bir kadın yüzünden düşmüş değilim elbette. Bu düşüşüm davranışlarımın birçokları tarafından doğal karşılanmasından, insanın sağlığı için en olağan, en doğru iş olarak görülmesinden kaynaklanmıştı. Bu arada içki ve sigaraya da başlamıştım. Bu ilk düşüşte, kederli ve hüzünlü bir yan da vardı. İyi hatırlıyorum daha odadan çıkmadan, hemen o işten sonra (cinsel ilişki) öyle bir üzüntü duydum ki dokunsalar ağlayacaktım...
...Yalnız biz erkeklerin bilmediği daha doğrusu bilmek istemediği fakat kadınlarınsa çok iyi bildiği bir şey var: bizim en şairane aşk dediğimiz şeyin ahlakçı niteliklere değil de maddi yakınlığa, saç bakımına, giyinişe, boyanışa bağlı olduğunu pek bilmeyiz. Tecrübeli bir yosmaya sorun bakalım neleri tehlikeye atmak ister? Bir erkeğin karşısında yalancılıktan, zulmünden ya da ahlaksızlığından suçlu olmayı mı, yoksa onun karşısına iyi dikilmemiş son derece zevksiz bir kıyafetle çıkmayı mi ister. Göreceksiniz birinci şıkkı seçecektir. Çünkü her kadın bilir ki biz lekesiz bir aşktan söz ederken boyuna yalan söyleriz. Gerçekte sadede onların vücudunu istediğimizi, onların her türlü densizliğine göz yumacağımızı fakat giyinişlerindeki en ufak bir zevksizliği bile affedemeyeceğimizi bilir. Bir yosma, civelek bir kadın bunu bilinçli bir şekilde başından geçtiği için bilir
İşte bu yüzden bütün bu jarseler, dar ipekli elbiselerdi önemli olan. Özellikle erkekleri iyi bilen kadınlar, bir erkeğin kendisinden istediği tek şeyin onun vücudu olduğunu bilir; her şeyin bu vücudu ortaya koymaya, onu aldatıcı, çekici bir ışıkta cazibeli göstermeye yaradığını anlar...
Kitabın sonrasında Tolstoy karısıyla evleniyor ve kavgalı, üzüldüklerinde cinsel ilişkiye başvurdukları ve sonra yine birbirinden iğrendikleri bir hayat yaşıyorlar. Kitabın sonunda Tolstoy bunca şeye rağmen karısını kıskanıyor ve öldürüyor. İşte masturbasyon, bağımlılıklar insanı böyle yerlere götürebiliyor. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Kitapta insanlığın amacının huzura, mutluluğa ve iyiliğe erişmek olduğunu fakat bu amacı gerçekleştirmemize engel olan en önemli şeyin tutkularımız ve tutkularımızın en güçlüsü cinsel ihtiras olarak değerlendirmiş (ihtiras: aşırı güçlü istek)
"Cinsel ihtiraslar uygarlık maskesiyle örtülmeye çalışılan müthiş bir hastalıktır. Bu ihtirasları frenleyeceğimiz yerde kışkırtmaktayız. İncilde bir kadına şehvetle bakan bir kimse, kalbinde onunla zina etmiş sayılır bu sözün hükmü, yalnız başka kadınlar için değil kendi karılarımız için de geçerlidir."
Kitap: Tolstoy-kroyçer Sonat (kadının ruhu kitabında hüzünlü evlilik diye de geçer)
Tolstoy karısını öldüren bir adamın neden bunu yaptığını, bunun hazırlayıcı sebeplerini şu şekilde anlatmış:
"Evet, ancak birçok tecrübelerden ve çektiğim onca acılardan sonra iyiyle kötüyü ayırt etmeyi öğrendim." Önce size başımdan geçenlerin hazırlayıcı sebeplerini anlatayım. Bu felaket daha 16 yaşımı bitirirken olmuştu. Kadın denen varlığı tanımamıştım ama bütün arkadaşlarım gibi ben de pek masum sayılmazdım.
Bazı arkadaşlarım beni iki yıl önce baştan çıkarmışlardı diyebilirim. Kadın, benim için sadece tatlı ve çekici taraflarını gördüğüm bir varlık olmuştu. Bir kadının çıplaklığı beni istekle, acıyla kıvrandırıyor, bütün hayalimi kuşatıyordu. Yalnız kaldığımda azaptan kıvranıyor, çareyi de benim yaşımda olanların yüzde doksan dokuzunun yaptığı gibi kendi kendimi tatminle buluyordum. Böylece bu azabı hafifletmeye çalışıyordum. Dehşet duyuyor, acı çekiyor, sanki bir düşte yaşıyordum. Tanrı'ya beni bu azaptan kurtarması için dua ediyordum...
...Oysaki tüm çabalar ahlaksıslığın, kötülüğün ticaretini ortadan kaldırmaya değil, sanki onu teşvik etmeye, tehlikesiz bir hale getirmeye harcanıyor...
...Bu duruma belli bir kadın yüzünden düşmüş değilim elbette. Bu düşüşüm davranışlarımın birçokları tarafından doğal karşılanmasından, insanın sağlığı için en olağan, en doğru iş olarak görülmesinden kaynaklanmıştı. Bu arada içki ve sigaraya da başlamıştım. Bu ilk düşüşte, kederli ve hüzünlü bir yan da vardı. İyi hatırlıyorum daha odadan çıkmadan, hemen o işten sonra (cinsel ilişki) öyle bir üzüntü duydum ki dokunsalar ağlayacaktım...
...Yalnız biz erkeklerin bilmediği daha doğrusu bilmek istemediği fakat kadınlarınsa çok iyi bildiği bir şey var: bizim en şairane aşk dediğimiz şeyin ahlakçı niteliklere değil de maddi yakınlığa, saç bakımına, giyinişe, boyanışa bağlı olduğunu pek bilmeyiz. Tecrübeli bir yosmaya sorun bakalım neleri tehlikeye atmak ister? Bir erkeğin karşısında yalancılıktan, zulmünden ya da ahlaksızlığından suçlu olmayı mı, yoksa onun karşısına iyi dikilmemiş son derece zevksiz bir kıyafetle çıkmayı mi ister. Göreceksiniz birinci şıkkı seçecektir. Çünkü her kadın bilir ki biz lekesiz bir aşktan söz ederken boyuna yalan söyleriz. Gerçekte sadede onların vücudunu istediğimizi, onların her türlü densizliğine göz yumacağımızı fakat giyinişlerindeki en ufak bir zevksizliği bile affedemeyeceğimizi bilir. Bir yosma, civelek bir kadın bunu bilinçli bir şekilde başından geçtiği için bilir
İşte bu yüzden bütün bu jarseler, dar ipekli elbiselerdi önemli olan. Özellikle erkekleri iyi bilen kadınlar, bir erkeğin kendisinden istediği tek şeyin onun vücudu olduğunu bilir; her şeyin bu vücudu ortaya koymaya, onu aldatıcı, çekici bir ışıkta cazibeli göstermeye yaradığını anlar...
Kitabın sonrasında Tolstoy karısıyla evleniyor ve kavgalı, üzüldüklerinde cinsel ilişkiye başvurdukları ve sonra yine birbirinden iğrendikleri bir hayat yaşıyorlar. Kitabın sonunda Tolstoy bunca şeye rağmen karısını kıskanıyor ve öldürüyor. İşte masturbasyon, bağımlılıklar insanı böyle yerlere götürebiliyor. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Kitapta insanlığın amacının huzura, mutluluğa ve iyiliğe erişmek olduğunu fakat bu amacı gerçekleştirmemize engel olan en önemli şeyin tutkularımız ve tutkularımızın en güçlüsü cinsel ihtiras olarak değerlendirmiş (ihtiras: aşırı güçlü istek)
"Cinsel ihtiraslar uygarlık maskesiyle örtülmeye çalışılan müthiş bir hastalıktır. Bu ihtirasları frenleyeceğimiz yerde kışkırtmaktayız. İncilde bir kadına şehvetle bakan bir kimse, kalbinde onunla zina etmiş sayılır bu sözün hükmü, yalnız başka kadınlar için değil kendi karılarımız için de geçerlidir."
"Acı olmadan başarı olmaz." - Tolstoy
Son düzenleme: