Fiziksel Yönden:​

Psikolojik ve Ahlaki Yönden:​

Cinsel Hayata Etkisi:​

Tabîb-i Şehir Mektebi Mezunu – Dr. Mehmed Râgıb Efendi | İstanbul, 4 Ağustos 1320 (Milâdî: 23 Ağustos 1902)


Aziz ve muhterem efendi,


Zât-ı âlinizin suâli, insan bedeninin ve ruhunun sıhhatiyle alâkalı olup, hassasiyetle ele alınması icab eden bir mes’eledir. Bahsettiğiniz hâl, yani nefs-i cinsînin bizzat uyarılmasıyla haz elde etme fiili, tıbb-ı kadîmde "istimnâ" olarak isimlendirilmiştir.

İstimnânın Mahzurları Hakkında​

Bu fiil, şâyet tekerrür ile âdet hâline getirilirse, tababet erbâbı arasında umumiyetle zuhûr eden bazı marazî hâllere sebebiyet verdiği cihetle men edilmiştir.

1. Zuhûr Eden Bedenî Arızalar:​

• Şehvetin istimrarı neticesinde meni suyunun israfı, bedenin zaafına, dimağın tenakusuna sebep olur.
• Çoklukla yapılırsa gözlerde zaaf, vücûdda çöküntü, bel ağrısı ve hatta erken ihtiyarlık alâmetleri bile müşâhede edilmiştir.
• Bazı gençlerde “tenâsül uzvunun” tahrîşi sebebiyle şekil bozuklukları dahi vâki olabilir.

2. Ruhî ve Ahlâkî Tefsîrat:​

• İstimnâ, tek başına icrâ olunduğundan, zamanla kişiyi içine kapanık, hayâdan uzak, asâbiyeti müteheyyiç bir hale sokabilir.
• Bu fiil, nefsin terbiyesini zayıflatır, insanı hakiki ailevî saadetten mahrum edebilir.
• Ahvâl-i cinsîyi meşru yollarla tahakkuk ettirmek yerine nefsin keyfine bırakmak, İslâmî ve içtimaî kaidelere de mugâyir addedilir.

3. Tedâbir ve Tavsiyeler:​

Evvelen: Gıdanın sâde tutulması, baharattan, fazla tuzlu ve sıcak yiyeceklerden ictinâb edilmelidir.
Sânîyen: Şehveti tahrik edecek tasvirât ve hayâsız resimlerden, muhabbet kitaplarından uzak durulmalıdır.
Sâlisen: Bedeni meşgul tutacak zanaat veya ilim uğraşlarıyla vakit geçirilmelidir. Spor, tabiat yürüyüşü ve soğuk su banyoları da faydalıdır.

Hikmet ve Tıbb-ı Kadîm Ehli – Tabîb ve Münevver Ahmed bin Hızır | H. 854 / M. 1450


Evladım,


Nefsi emmârenin insana fısıldadığı arzu ve şehvet, Hak Teâlâ’nın insan üzerine imtihan olarak koyduğu sırlar cümlesindendir. Sen ki, elinle kendi tenâsül uzvuna müdâhale edip nefsî lezzet aramayı murâd ediyorsun; bu hâl, ecdâdın lügatinde istimnâ diye anılır, ve hem şer’î hem aklî yollarla men edilmiş bir iştir.

Evvelâ: Şer’î Yönden​

Bütün müctehid imamların ekserisine göre, istimnâ haram yahut mekruh-i tahrîmîdir. Zîrâ fıtrat, bu hâli değil; helâl nikâhla icrâ olunan cinsî yakınlığı murâd etmiştir. Cenâb-ı Hakk şöyle buyurur:

“Ve onlar ki, ferclerini korurlar. Ancak zevceleri yahut ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) müstesnâ. Kim bunun ötesini ararsa, işte onlar haddi aşanlardır.” (Mü’minûn Suresi, 5-7)

Genişletmek için tıklayın ...

Bu âyet-i kerîme, kişinin kendi eliyle şehvetini tatmin etmesini, had aşımı olarak beyân etmiştir.

Sânî: Tıbbî Yönden​

İstimnânın çokluğu, insana hem bedenî zaaf verir, hem de ruhî karışıklık getirir:

• Dimağda buhar yükselir, göz zayıflar, hayâlât karışır.
• Erkeklik suyu israf olursa, ten soluklaşır, sîret zayıflar, erkân-ı beden yorgun düşer.
• Nefis bu hâle müptelâ olursa, insan zamanla hakiki cinsî yakınlıktan da haz alamaz, ve yalnızlığa mahkûm olur.

Sâlisen: Hikmet ve Ahlâk​

Ey delikanlı, bu fiil kişiyi hem Allah katında hem halk nazarında hicâb içinde bırakır. Şeytan bu yolu süsleyerek sana masum gösterir, ama aslında seni nefse esir eder. İnsan iffetle yücelir, şehvetle değil.

Nasihat​

• Gönlünü meşgul et, elini boş bırakma.
• Tenhâda kalmamaya gayret et.
• Soğuk su ile gusül eyle, zihnini pak tut.
• Nikâh vaktin geldiyse, salih bir zevce talep et.

Lucius Marcellus – Bergama Tıbbîyesi Öğrencisi, Filozofî Meraklısı | Roma Eyaleti, MS 35
Ey genç dostum,
Beden senin tapınağındır. Onu hor görmemeli, ama heveslerinin peşinde de ziyan etmemelisin. Bahsettiğin fiil –ki kendi bedenine şehvet ile yönelmen– bizlerce “onania” yahut “auto-erotismos” olarak isimlendirilir.

1. Fizikî ve Doğal Bakış​

Biz Bergama Okulu'nda Galenos’un ve Hipokrat’ın izinden giderek bedenin tüm sıvılarla dengede olması gerektiğini öğreniriz. Eğer bir kişi sürekli menisini –yani yaşam özünü– boşaltırsa, zamanla:

• Ruhî dengesini kaybeder, iç gücü azalır.
• Uykuları bozulur, gözleri kararır, yüzü solar.
• Bedeni zaafa düşer, iç organlar dahi bundan etkilenebilir.

Bu yüzden hekimler der ki: Sıvıların gereksiz kaybı, bedenin ateşini söndürür.

2. Ahlâkî ve Felsefî Bakış​

Stoacı filozoflar öğretir: Gerçek erdem, arzulara gem vurmakla kazanılır. İnsan şehveti sadece ihtiyaca binaen, evlilik içinde, ölçülü biçimde tatmin etmelidir. Kendi bedenine yönelmek, insanı içe kapanık, bencil ve kararsız kılar.


Seneca şöyle demiştir:

“Zevk, ruhun sarhoşluğudur. Sürekli ona meyleden, sonunda ruhunu da yitirir.”

Genişletmek için tıklayın ...

3. Hristiyanî Öğretiye Göre​

Yeni doğan Mesih cemaati öğretmektedir ki: Beden Rab'bin mukaddes tapınağıdır. Onu kirletmek, kendini değil, Rab’bi incitmek demektir. Pavlus’un mektuplarında henüz bu fiil açıkça geçmese de, "cinsel iffetsizlikten uzak durunuz" buyruğu ile, bu tür davranışlar da kasdolunur.


Senin arzun nefsîdir, fakat seni kurtaracak olan ruhtur. Cinsel haz yalnızca nikâh ile kutsanmış bir bağda helâldir; onun dışında kalan her tatmin, insanı Tanrı’dan uzaklaştırır.

---

Ey genç adam, bil ki nefsine söz geçirmek, imparatorluklar fethetmekten daha büyüktür. Bedeni eğitirsen, ruhun yücelir. Şehvetin hizmetçisi değil, efendisi ol.

Ptah-em-Heb – Teb Tapınağı Baş Yazıcısı ve Hekim Rahip | M.Ö. 1500, Mısır


Ey genç oğul,


Senin tenine dokunan elin artık tanrıların dikkatini çekmiştir. Çünkü insanın bedeni ona ait değildir; beden Ra’nın ışığıyla şekillenmiş, Osiris’in düzeniyle yaşar. Onu kendi hevesinle kullanman, maat düzenine yani evrenin ilahi dengesine karşı gelmendir.

1. Bedenin İlahi Hiyerarşisi​

Mısır bilgeliği öğretir ki: Erkeklik suyu, Tanrı Khnum’un çömlek çarkında şekillendirdiği hayat özüdür. Onu boş yere döken, bereketi ziyan eder. Zira:

• Aşırı boşalan yaşam sıvısı, ka’yı (yaşam gücünü) zayıflatır.
• Gözlerin ışığı solar, yüreğin kuvveti azalır, nefesin kısalır.

Hekimlerimiz, papirüslerde bu fiilin çoğunun uykusuzluk, bitkinlik, baş ağrısı ve hatta kısır kalma gibi sonuçlar doğurduğunu yazmıştır.

2. Ruhî ve İlahi Sonuçlar​

Bireyin kendi tenine şehvetle yönelmesi, Tanrı Thoth’un düzenine karşı çıkmak, yani hikmetle zıt düşmektir. Bu hâl, kişinin ruhunu bulandırır, onu ölümden sonraki yargıda ağır duruma düşürür. Kalbi terazide hafif gelir.


Bazı büyü papiruslarında bu fiilin ardından kişinin rüyalarında lanetli yaratıklar tarafından kovalandığı, vücudunda yaralar çıktığı, tanrılar tarafından cezalandırıldığı yazılıdır.

3. Arınma ve Çare​

Eğer bu yola girdin ise, temizlenmelisin:

• Nil suyuyla sabah ve akşam yıkan.
• Cinsel arzuyu yatıştıran bitkilerden yapılmış kekik ve mür reçinesi ile tütsülen.
• Şayet arzularına hâkim olamıyorsan, bir eşle evlenmen yahut tapınağın hizmetine girip nefsi arındırman gereklidir.

Ben – Taşın Sırrını Bilen, Ayın Oğluyum
Toprak Ananın Evi, Gök Babaya Yakın Yer | M.Ö. 4000


Genç adam…
Senin elin, erkekliğinin tohumuyla oynamış.


Bu iyi değil.
Toprak bunu almaz.
Gök bunu görür.

1. Tohum kutsaldır​

Tohum yeri bulmalı.
Kadının rahmi gibi, karanlık ama doğurandır.
Senin bedenindeki beyaz su, çocukların yoludur.
Onu yere dökersen, Ataların kemikleri incinir.


Tanrı Enlil rüzgarı gönderir.
Yıldırım düşer.
Rüyan bozulur.
Uğursuzluk kapına gelir.

2. Beden hayvandır​

Ama insan, bedene ip takandır.
El, ne isterse yapmaz.
Nefesle düşün, kalple gör.
Şehvet, yılan gibidir.
Sever gibi sarar,
ama sonunda sokar.

3. Arın​

• Soğuk suyla yıkan.
• Ay ışığında çıplak yürü.
• Yaban adaçayını yak, dumanı içine çek.
• Beş gün sus. Altıncı gün konuş.
• Korkun kalmaz.

Ve bir kadın bul, onu sev.
Onunla birleş,
ama Ay küçülürken değil,
Ay büyürken yap bunu.
Çünkü o zaman hayat büyür, boşluk değil.

Ben: Ateşi Gören, Dişi Kurtla Konuşan​

Mağaranın Derinlerinden – Gölgeyle Birlikte Konuşurum


Sen,
erkek tohumunu yere döktün.
Sen,
bunu yalnız yaptın.
Sen,
ruhunu savunmasız bıraktın.

Ruhun Açılır​

Kadın yoksa,
toprak kabul etmez tohumu.
Sen tohumunu kendine verdin.
Bu, rüyanı bozar.
Bu, avını kaçırır.
Bu, kurdu çağırır.

Tohum Kutsaldır​

Tohum canlıdır.
Tohum Tanrıçanın armağanıdır.
Onu boşa atarsan,
yaşlı ağaç kurur,
süt kesilir,
ay karanlık kalır.

Temizlen​

Kutsal nehirde yıkan.
Buzla bedenini yak.
Dişi ayıya dua et.
Dumanla gözünü ovuştur.
Diz çök, göğe bak,
"Ben özrümle geldim" de.

Bil:​

Kadın varsa, tohum olur.
Kadın yoksa, tohum yalandır.
Yalan, gölge getirir.
Gölge, avcıyı görünmez yapar.
Görünmeyen avcı, aç kalır.
Aç kalan, kışa dayanamaz.