Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Beyin Plastisitesi Nedir Ve Neden Çok Önemlidir?

G

gordon

Misafir
Nöroplastisite ya da beyin plastisitesi, beynin bağlantılarını düzenleme ya da yeni bağlantılar kurma yetisidir. Bu yeti olmadan, yalnızca insan beyni değil hiçbir beyin, bebeklikten yetişkinliğe kadar gelişemez ya da herhangi bir beyin hasarında iyileşme gösteremez.

Değişebilirliğine anlatmak için kullanılan bir terim 2000'li yıllardan itibaren uzakta 90'ların sonlarında yapılan nöröbilim çalışmalarıyla fark ettik. Hani belli bir yaştan sonra bir daha ve asla yeni sinir hücreleri üretmez falan dediğimiz o beyin denen organın aslında ömrünün sonuna kadar, özellikle bazı bölgeler açısından çok ciddi bir yenilenebilme, değişebilme ve yeni bağlantılar kurabilme özelliği fark edilmeye başlandı.

Kullandığımız bazı terimler olan elastik, esnek, plastik vardır. Elastik içine lastik bükülebilir demek, esnek ise büküldükten ya da şekli değiştikten sonra eski şekline geri dönebilme becerisine sahip olmak demek, plastik ise belli şekillerde değiştirilebilir şekil verilebilir şeylere genel olarak öngördüğümüz bir sıfat. Plastik olması bu onun şeklinin değiştirilebilir olmasına işaret ediyor Şimdi beyinde de, beynin yapısındaki plasticity da ya da plastik özelliği dendiğinde latince kökenli bir terim olduğu için biz de karşılığı doğru çalışmıyor olabilir ama uyarlanabilme sözcüğü yada beyinin adaptasyonu, beyin yapısının adaptasyonu diyebileceğimiz bir ifadedir. Bence bunu daha doğru bir anlamda zihnimize yerleştirme yardımcı olabilir. Zira biz biraz plasticity derken genellikle bu İngilizce kaynaklarda "activite dependent plasticity" diye geçiyor, yani beynin yaptığı işlere bağlı olarak şeklinin değişmesi ve bu değişim üzerinden bizim çeşitli fizyolojik faaliyetlerin dönüştürülebilmesi yeteneği anlamda kullanıyoruz.

Peki günlük hayatta bu bize nasıl yansıyor? Aslında bunu bize yansımadığı yer yok. Çünkü beynimizin işlev görebilmesi bir şeyler öğrenebilmesi hareketlerimizi kontrol edebilmesi yeni öğrendiğimiz bir takım hareketlerde ve davranışlarda zaman geçtikçe ustalaşabilmemiz aslında beynin "plasticity" adını verdiğimiz uyumluluk; adaptasyon özelliği üzerine gelişiyor.

Beyin anatomisi gereği, beynin belli bölümleri belli görevlerle yükümlüdür. Bu durum, genlerimiz tarafından önceden belirlenmiş bir şeydir. Örneğin, sağ kolumuzu hareket ettirmemizi sağlayan bir beyin bölgesi vardır. Beynin bu bölgesinin hasar görmesi sağ kolumuzda hareket kaybına sebep olur. Fakat beynin farklı bir bölgesi ile kolunuzdan gelen hissi işleyebilir, kolunuzu hissedebilir ancak hareket ettiremezsiniz. Bu "modüler" düzenleme; beynin duyu ya da motor fonksiyonla ilişkisi olmayan bir bölgesinin yeni bir rol üstlenemediği anlamına gelir. Bir başka deyişle, nöroplastisite; beynin sonsuz kadar yumuşak olduğuyla eş anlamlı değildir.
Vücudun beyin hasarını takip edebilme yeteneğinin bir parçası; beynin hasar gören alanını daha iyi hale getirmekle açıklanabilir, ancak çoğu da nöroplastisitenin --yeni sinir ağlarının oluşturulması-- sonucudur.

Bisiklete binerken düşünün ve kendinizi bisiklete binerken iki tekerlek üzerinde duran bir şeyin dengesini sıklıkla kaybetmesi mukadder olan bir şeydir. Bisikletler iki teker üzerinde durabilen bir alet değil biliyorsunuz ki. Düz bir çizgide giderken ve siz bisikletin sağa ya da sola yatmalarına karşı bu tamamlayıcı anlayışı hareketler yaptığınız zaman bisiklet ancak durabiliyor. Şimdi siz ilk defa bisiklete binmeyi öğrendiğiniz zaman beyninizdeki devreler bu aletin nasıl çalışacağı konusunda çok aşina değil. Ne yapacağınızı da çok bilmiyorsunuz, sarsak hareketlerde biraz ilerlemeye çalışıyorsunuz, denge bozuluyor ve siz onu nasıl düzelteceğiniz çok iyi bilmediğinizden ya da bilseniz bile onu uygulama ustalığına sahip olmadığınızdan, sıklıkla tökezliyorsunuz, düşüyorsunuz vesaire. Ama bir süre sonra ilginç bir şey oluyor ve "bisikleti nasıl sürüyorum?" düşüncesini düşünmeksizin bisiklet sürebiliyorsunuz. Yani bisikleti dengede tutabilmeyi başarabiliyorsunuz.

Ustalaşma işi, yani bilinçsiz olarak o hareketleri akışkan bir şekilde yapabilme işidir. Bugün anladık ki beynimizdeki sinirsel devrelerin yaptıkça bağlantılarını ve biçimlerini değiştirmesi ile alakalı. Bizim beynimiz aktivite gösterdiği zaman, herhangi bir şey yaptığı, zaman fiziksel olarak devrelerini uyarlayıp modifiye edebilen, yeni bağlantılar oluşturabilen ve varsa o işi yapmasını engelleyen eski bağlantılarda silip ortadan kaldırabilen enteresan bir yapıya sahip. Yani biz bisiklet sürerken, yürürken, araba kullanırken ya da daha karmaşık işleri yaparken günlük hayatımızda aklınıza gelecek her türlü işlemi gerçekleştirirken beyin değerlerimiz devamlı fiziksel olarak değişiyor.
Bunun çok enteresan anlamları var. Herhangi bir şey öğrenebiliyorsanız eşittir beyninizdeki bağlantı bu fiziksel olarak değişiyor demektir. İleri yaşlarda bile bir şeyler öğrenebileceğimiz biliyoruz. Yani yaşlı insanlarda çok şeyi öğrenebiliyorlar ve hatta belli bir yaştan sonra müzik enstrümanı çalmaya öğrenenler bile var. Bu plastik dediğimiz özelliğin sağlıklı bir beyin de ömür boyu sürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Beyin madem her bir işi yaparken sürekli değişiyor ve değişmek zorunda yani faaliyeti beynin bağlantılarını değiştirebilmesine bağlı. Peki bu bağlantılar neye göre, kime göre değişiyor? Cevap çok basit: Ne yaparsanız ona göre değişiyor. Siz en çok ne yapıyorsanız beyniniz ona göre şekil değiştiriyor, ona göre yapılandırılıyor ve bağlantısallık dediğimiz beynin bağlantı ağlarını şekillendiriyoruz.

Bu bize bir küçük ama önemli bir sorumluluk yüklüyor. Beyin madem her şeyi yaparken sürekli değişiyor ve onun nasıl değiştiğini bağlantılarının nasıl kurulduğunu ve bu bağlantılar kurmanın temel kurallarını eğer temel düzeyde anlamazsak, bilmezsek, beynimiz her halükarda kendine yeni bağlantılar oluşturacağını kafasına göre eski bağlantıları sileceği için eğer biz bu "plasticity" olayını ciddiye alıp üzerine gitmezsek, dışarıdan gelen uyarıların yönlendirdiği bir hayat, bizim beyin bağlantılarımızı kendisine göre şekillendirecek. Eğer biz beynimizin bağlantı sağlığını belli bir amaç, hedef, dert ve yol üzerinde inşa etmek üzere çalışmaz isek yani konuyu biraz zorlamazsak sürekli etraftan gelen yönlendirmeler, cihazlarınızdan bize zırt pırt ekrandan gözüken bildirimler sayesinde hep dış şartların gerektirdiği şeyleri yapan o noktada faaliyet gösteren ve beyin bağlantıları sürekli onlara göre organize edilen insanlara dönüşmeye başlayacağız. Özellikle bu veri ve enformasyon (haberleşme) çağında ne yapıyorsanız onla ilgili düşünüyorsunuz hatta sadece yaptığınızda da yetinmiyor beyniniz her tür düşünce kalıbı da belli bir devreyle yürütülüyor diye düşünecek olursanız ki öyle, hemen anlamda da zihnimizde sürekli tekrar eden düşünce kalıpları da beynimizin bağlantısal yapısına doğrudan etkiliyor. Yani ilginç bir şekilde düşünceyle şekillenen bir beynimiz var.

Düşünmek, düşüneni değiştiren bir eylemdir. Madem elimizde böyle sürekli değişebilen, her şeyi öğrenebilen ve çok enteresan olan beynimizle neler yapacağımız büyük oranda bize bağlı. Düşünce döngülerinin bize yaptıklarını fark edip sonra bize hal ve hareketleri üzerinde yapacağımız çeşitli düzenlemeler ile bu beynimizin bağlantı sağlığını yönlendirmek çok kolay.

Bağlantı kurulmasını bazı bağlantıların çok hızlı biçimde kuvvetli bir şekilde olgunlaşmasını sağlayan bir etken var ki bu genellikle hem eğitimimizde günlük yaşantımızda çok göz ardı ettiğiniz bir şeydir. Beynimiz bir konuyu ne zaman çok hızlı öğreniyor düşünelim... En hızlı öğrendiğimiz zaman ne zamandır? O konuyla ilgili çok aşırı bir meraklı duygusal ihtiyacı hissettiğinizde o konuyu isterseniz birileri engellemeye bile çalışsın bir şekilde hemen onu öğreniveririz.

Amerika Birleşik Devletlerinde içki yasağı olduğu zamanlarda insanların evlerinde kimya laboratuvar benzeri ilk üretim merkezleri kuruması, insanlar o yasaklanan şeyi elde etmeyi arzu ettikleri için belki de okulda kimya dersinde berbat bir performans sergiliyor olsa dahi birçok kişi evine bu kimya laboratuvarı kurmak zorunda kalıyordu.

Yani duygusal olarak yeterince ihtiyaç gösterirseniz öğrenemeyeceğiniz hiçbir şey yok. Bu da bize beynin değişebilir hakkında çok önemli bir şey söylüyor. Eğer duygusal olarak bir konuya getirince angaje mısınız? Yeterince arzuluyor musunuz? Yeterince arzuluyorsanız ya da yeterince korkuyorsanız onu çok hızlı bir şekilde öğrenmek üzere beynin bağlantıları bu duygular ışığında çok hızlı değişiyor. Duygusal motivasyon değişebilme kapasitesinin çok önemli bir zeminini oluşturuyor. Duyguların farkına varmadığımızda birçoğumuz "yapmak istiyorum ama yapamıyorum" gibi şikayet ederler, yakınırlar. Halbuki cevabı çok basit: YETERİNCE ARZULAMIYORUZ!

Okullarda yeterince İngilizce öğretmemize rağmen İngilizce konuşan birine aşık olup üç günde İngilizce konuşabiliyor olmasına şaşırmamak gerekli. Dil öğrenme beyin plastisitesinin en kompleks bir şekilde işe karıştığı konulardan bir tanesidir. Çünkü dil öğrenme beyin için çok masraflı bir şeydir. Çok bağlantı yapılması, çok yeni devreler oluşturulması gereken bir husustur. Bunu bile işin içine biraz aşk girince ne kadar hızlı yapabildiğimiz insan türü olarak çok iyi biliyorsunuz. Dolayısıyla plasticity'i istediğiniz yönlendirmek için istediğiniz yöne sağlam bir duygusal arzu duymamızı tavsiye edebilirim.


Yazı alıntı ama üstüne bende bir şey katmak isterim. Şuan on birinci sınıfa gidiyorum ve ilkokul ila anasınıfı dönemlerinde bilgisayar oynamayı çok sevdiğim ama her zaman ulaşamadığım için (Tabii evde bir tane bilgisayar ve üç kardeş olup ayrıca en küçükleri olunca bilgisayar sırası erken kalkıp başına geçmez isem sıra ya gelmiyor ya da çok az süreyle geliyordu). İnanın ben bile şaşırıyorum saat kaçta yatarsam yatıyım sabahın 7-8'inde alarmsız, başka etken olmadan kalkardım.

Ve siz de ömrünüzün bir yerinde uygun bir aşk bulursanız peşinden koşun. O sizi başka bir hale getirecek Çünkü siz beyninizsiniz ve beyniniz gayet plastik. Hayırlı bükülmeler, hayırlı değişmeler hayırlı yeni biçimlenmeler diliyorum. Plastisite ile kalın..


"Biz sürekli ne yapıyorsak oyuz, o yüzden mükemmeliyet bir eylem değil alışkanlıktır."

Metin "AçıkBeyin" YouTube kanalının "SoruYorum - Beyin Plastisitesi Nedir?" adlı videonun özeti şeklindedir.

Ayrıca Evrim Ağacı'nın "Nöroplastisite Nedir? Beynimiz, Değişen Çevre Koşullarda Kendisini Nasıl Değiştirir?" yazısını da okumanızı tavsiye ederim.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Black Rose

Admin/Üst Düzey Moderatör
Forum Yöneticisi
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
1,150
Tepki puanı
3,069
Puanları
180
Düşünmek, düşüneni değiştiren bir eylemdir. Madem elimizde böyle sürekli değişebilen, her şeyi öğrenebilen ve çok enteresan olan beynimizle neler yapacağımız büyük oranda bize bağlı. Düşünce döngülerinin bize yaptıklarını fark edip sonra bize hal ve hareketleri üzerinde yapacağımız çeşitli düzenlemeler ile bu beynimizin bağlantı sağlığını yönlendirmek çok kolay.

Bağlantı kurulmasını bazı bağlantıların çok hızlı biçimde kuvvetli bir şekilde olgunlaşmasını sağlayan bir etken var ki bu genellikle hem eğitimimizde günlük yaşantımızda çok göz ardı ettiğiniz bir şeydir. Beynimiz bir konuyu ne zaman çok hızlı öğreniyor düşünelim... En hızlı öğrendiğimiz zaman ne zamandır? O konuyla ilgili çok aşırı bir meraklı duygusal ihtiyacı hissettiğinizde o konuyu isterseniz birileri engellemeye bile çalışsın bir şekilde hemen onu öğreniveririz.
Yazıdaki bilgiler değerli.
Üstteki paragraflardaki meseleyi dün öğrendiğimde ise biraz aydınlanmıştım. Fakat düşünce döngümün bana ne yaptığını açık olarak fark edemedim.

Ek olarak bugün istemediğim şeyleri yapmak için kendimi zorladığımda, yani yazıda denildiği gibi hızlı öğrenmek için duygusal olarak iyi bakmaya ve arzulamaya çalıştığımda hiç başarılı olamadım. Ben sadece insanım, beynimi tamamen kontrol edemiyorum ki hemen bir ayar yapıp duygularımı bu kadar kolay yönlendirip istediğim her şeyi hemen arzulayabileyim. Yapmam gereken ezberi aşkla, zevkle ezberleyeyim. Yine yapmak zorunda olduğum için yapacağım. Çocukta olmadığıma göre onu oyunla öğrenme şansımda yok. Gerçekten sevdiğin şeylerde olur diyorsan ben zaten gerçekten yapmayı sevdiğim işe rahatça saatlerimi ayırırım. O arzuyu kendim nasıl yaratayım, beyin kendisi yaratıyor... Özellikle küçük yaşlarda... Beyine öğrenmeyi öğrenmeyi sevdirtmek en mantıklı seçim, bu da çocuk yaşta oluşturulabilen bir şeydir bana göre. Aslında yaratılış gereği ömrümüzün ilk senelerinde zaten aktiftir sonra köreliyor.

Kısacası bu teori gözümde çürüdü gibi. Beyni plastik gibi düşünmek ise güzel oldu. Diyeceklerin varsa merak ediyorum.
 
G

gordon

Misafir
Yazıdaki bilgiler değerli.
Üstteki paragraflardaki meseleyi dün öğrendiğimde ise biraz aydınlanmıştım. Fakat düşünce döngümün bana ne yaptığını açık olarak fark edemedim.

Ek olarak bugün istemediğim şeyleri yapmak için kendimi zorladığımda, yani yazıda denildiği gibi hızlı öğrenmek için duygusal olarak iyi bakmaya ve arzulamaya çalıştığımda hiç başarılı olamadım. Ben sadece insanım, beynimi tamamen kontrol edemiyorum ki hemen bir ayar yapıp duygularımı bu kadar kolay yönlendirip istediğim her şeyi hemen arzulayabileyim. Yapmam gereken ezberi aşkla, zevkle ezberleyeyim. Yine yapmak zorunda olduğum için yapacağım. Çocukta olmadığıma göre onu oyunla öğrenme şansımda yok. Gerçekten sevdiğin şeylerde olur diyorsan ben zaten gerçekten yapmayı sevdiğim işe rahatça saatlerimi ayırırım. O arzuyu kendim nasıl yaratayım, beyin kendisi yaratıyor... Özellikle küçük yaşlarda... Beyine öğrenmeyi öğrenmeyi sevdirtmek en mantıklı seçim, bu da çocuk yaşta oluşturulabilen bir şeydir bana göre. Aslında yaratılış gereği ömrümüzün ilk senelerinde zaten aktiftir sonra köreliyor.

Kısacası bu teori gözümde çürüdü gibi. Beynin plastik gibi düşünmek ise güzel oldu. Diyeceklerin varsa merak ediyorum.
Yaptığın işi eğlence katmaya bakabilirsin. Kendimden örnek verirsem matematikten zevk aldığım için o güne matematik çözme arzusuyla başlıyorum ve devamı çorap söküğü gibi geliyor. Aksine kimya ile başlarsam devam edemiyorum. Cumartesi günleri kendime ritüel oluşturdum sabah kalkınca soğuk duş alıyorum ve ardından çıkınca çok hafif bi kahvaltı ile güne başlayıp ders çalışmaya başlıyorum. Verdiğim örnek gibi ritüel oluşturabilirsin. Duş almaktan ve yemek yemekten zevk almayan yoktur diye düşünüyorum. Aslında bunları arzulayarak yaptığımız için zevk alırız. Ardından arzulayarak çalışmak istediğim bir derse başlayınca daha iyi oluyor.
 

neverandnever

Yeni Fapstronot
Katılım
9 Kas 2020
Mesajlar
23
Tepki puanı
32
Puanları
14
Yazıdaki bilgiler değerli.
Üstteki paragraflardaki meseleyi dün öğrendiğimde ise biraz aydınlanmıştım. Fakat düşünce döngümün bana ne yaptığını açık olarak fark edemedim.

Ek olarak bugün istemediğim şeyleri yapmak için kendimi zorladığımda, yani yazıda denildiği gibi hızlı öğrenmek için duygusal olarak iyi bakmaya ve arzulamaya çalıştığımda hiç başarılı olamadım. Ben sadece insanım, beynimi tamamen kontrol edemiyorum ki hemen bir ayar yapıp duygularımı bu kadar kolay yönlendirip istediğim her şeyi hemen arzulayabileyim. Yapmam gereken ezberi aşkla, zevkle ezberleyeyim. Yine yapmak zorunda olduğum için yapacağım. Çocukta olmadığıma göre onu oyunla öğrenme şansımda yok. Gerçekten sevdiğin şeylerde olur diyorsan ben zaten gerçekten yapmayı sevdiğim işe rahatça saatlerimi ayırırım. O arzuyu kendim nasıl yaratayım, beyin kendisi yaratıyor... Özellikle küçük yaşlarda... Beyine öğrenmeyi öğrenmeyi sevdirtmek en mantıklı seçim, bu da çocuk yaşta oluşturulabilen bir şeydir bana göre. Aslında yaratılış gereği ömrümüzün ilk senelerinde zaten aktiftir sonra köreliyor.

Kısacası bu teori gözümde çürüdü gibi. Beynin plastik gibi düşünmek ise güzel oldu. Diyeceklerin varsa merak ediyorum.
Beynin şifa bulma gücü
Kendini değiştiren beyin
Bu iki kitap doğru bildiğin yanlışlar üzere. Okumanı tavsiye ederim. Yazar adı: Dr. Norman doidge
 
G

gordon

Misafir
Buraya bir paragraf daha eklemek istiyorum.
Düşünürken yararlı alışkanlıkları nasıl kazandığımı irdeledim. Ben normalde hiç yatağını toplayan biri değildim hatta küçük yaşlarda topla dediklerinde "akşama yeniden bozulacak neden toplayayım?" derdim. Düzene önem veren biriyim kitaplarımın, masamın derli toplu olmasına dikkat ederim. Ardından yatağımı toplamaya "İHTİYAÇ" duydum. Evet ihtiyaç duyduğum için çok kısa bir sürede alışkanlık haline geldi. Sabah kalktığımda ilk işim yatağımı toplamak oluyor.
Yani bir alışkanlık haline işi yapmak için yapmamanızı tavsiye ediyorum (bir liste yapıp şu alışkanlıkları kazanacağım gibi birşey yapmayı kastediyorum). Bir şeye gerçekten ihtiyaç duyuyorsanız onu elde edersiniz. (ucu açık bir cümle oldu fakat demek istediğimi anladığınızı düşünüyorum.)
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst