EyesOnTheWord
Merkür Yolcusu
- Katılım
- 26 Kas 2020
- Mesajlar
- 97
- Tepki puanı
- 173
- Puanları
- 48
Herkese merhaba,
Bugün, belki de hayatımda en zor olanı yapıyorum: Kendimle yüzleşiyorum. Bu yazıyı yazarken kendimi açıkça ifşa ettiğimi biliyorum ama biliyorum ki bu yazı sadece bir itiraf değil, bir çağrı. Kendi iç yolculuğumu anlatmak, başkalarına da ışık tutabilir, belki birinin duygusal bir dönüşümüne vesile olabilir. Çünkü fark ettim ki, hepimiz bir şekilde hayatın farklı alanlarında bağımlılıklara yakalanıyoruz ama aslında bu bağımlılıklar, aradığımız derin duygusal ihtiyaçların bir yansıması.
Beni PMO'ya yönelten şeyin sadece fiziksel bir ihtiyaç olmadığını şimdi fark ediyorum. Evet, bu bir tür alışkanlık, belki bir bağımlılık gibi görünüyordu ama temelde duygusal açlığımın ve derin bir boşluğun yansımasıydı. Bağımlılık dediğimiz şey aslında bir şekilde içsel bir boşluk, sevgisizlik, anlaşılmamışlık ve duygusal tatminsizlikle ilişkili. Bu tür bir boşluk, insanın hep bir şey aramasıyla sonuçlanır. Bazen bu arayış, dışarıda, çevremizde, başkalarında, hatta ekranlarda gerçekleşir.
Ama işin asıl gerçeği şu ki, bağımlılıklar, yaralı taraflarımızın dışa vurumudur. Bunu fark etmek, benim için büyük bir aydınlanma oldu. Kendime sorular sordum, ve her birine cevap aradım. “Neden bunu yapıyorum?” diyorum. “Neden tekrar tekrar bu döngüyü yaşıyorum?” Her seferinde aynı duyguları, aynı boşlukları hissediyorum, ama hiçbir zaman gerçek bir tatmin bulamıyorum. Çünkü ben sadece fiziksel değil, duygusal bir tatmin arıyorum.
İçsel dünyamda yıllarca eksiklik duygusu taşıdım. Küçükken belki de annemden ya da babamdan aldığım sevgiyi, ilgi ve şefkati tam anlamıyla hissedemedim. Bunun etkisiyle büyüdüm ve her fırsatta bu duygusal eksiklikleri dış dünyada, insanlarda ve özellikle de dijital dünyada aradım. Evet, ekranlar, ilişkiler, sosyal medya, hepsi kısa süreli bir tatmin sağlıyordu ama içimdeki boşluk bir türlü dolmadı.
Şimdi bir farkındalıkla diyebilirim ki; benim bağımlılığım bir arayıştı. Duygusal bir boşluğun, eksikliğin, sevgiye olan açlığımın sonucu olarak bu davranışları tekrarladım. Ve bu farkındalığı kazanmak, beni daha güçlü biri haline getirdi. Çünkü artık anlamaya başladım: Bağımlılık değil, duygusal tatminsizlikle savaşmam gerekiyor.
Duygusal dünyamızda bu kadar yoğun bir boşluk hissiyle yaşarken, doğal olarak dışarıdan bir şeyler arıyoruz. Ama dışarıda bulduğumuz her şey geçici ve yüzeysel. Gerçek tatmini içsel dünyamızda bulmalıyız. Bunu fark ettiğimde, gerçekten kendime dönmeye başladım. Kendimi onaylamayı, sevmenin, değerli hissetmenin ve hayatımda sağlıklı ilişkiler kurmanın zamanının geldiğini düşündüm.
PMO gibi alışkanlıklar, sadece zevk arayışımızın bir yansımasıdır. Bu alışkanlıkları terk etmek, sadece fiziksel bir eylemi bırakmak değil, kendimize olan derin sevgi ve şefkatimizi de yeniden keşfetmek demek. Kendi duygusal ihtiyaçlarımızı dışarıda bir şeyle değil, içimizde bulmalıyız.
Bunu yapabilmek için, kendimizi tam anlamıyla kabul etmemiz ve sevmemiz gerekiyor. İçsel güç ve gerçek özgürlük, kendimizi kabul etmekle başlar. Bunu yaparken, duygusal dünyamızı inşa etmek, sevinç ve tatmin için dışarıya değil, kendi içimize yönelmek şarttır.
Şimdi burada durup şunu soruyorum kendime: “Bütün bu yıllar boyunca neden hep dışarıda aradım? Neden içsel dünyama yeterince saygı gösteremedim?” Ama öğrendim ki, hayat bize her zaman yeni fırsatlar sunuyor. İçsel bir dönüşüm geçirebiliriz, yeter ki kendimizi sevmeye ve onaylamaya başlarsak.
Ve burada size bir şey söylemek istiyorum: Evet, duygusal olarak yaralı olabiliriz. Hepimizin geçmişinde travmalar ve eksiklikler olabilir. Ama bu yaralar bizi tanımlamaz. Onlar sadece geçmişin izleridir, biz onları dönüştürebiliriz. Ben bunu yapmaya kararlıyım ve sizleri de aynı şekilde yapmaya çağırıyorum. Çünkü sizler değerli, güçlü ve özgürsünüz. Bağımlılıklar sadece bir alışkanlık değil, bir arayışın sonucu. O yüzden gerçek özgürlüğü, gerçek huzuru ve tatmini içsel dünyamızda bulmak zorundayız.
Özetle, şunları unutmamalıyız:
Hepimiz farklıyız, farklı yaralarımız var, ama hepimizin içinde bir güç var. Kendinizi sevin, kabul edin ve kendi hikâyenizin kahramanı olun.
Başarılar, yolculuğunuzda size güç ve sabır dilerim.
Bugün, belki de hayatımda en zor olanı yapıyorum: Kendimle yüzleşiyorum. Bu yazıyı yazarken kendimi açıkça ifşa ettiğimi biliyorum ama biliyorum ki bu yazı sadece bir itiraf değil, bir çağrı. Kendi iç yolculuğumu anlatmak, başkalarına da ışık tutabilir, belki birinin duygusal bir dönüşümüne vesile olabilir. Çünkü fark ettim ki, hepimiz bir şekilde hayatın farklı alanlarında bağımlılıklara yakalanıyoruz ama aslında bu bağımlılıklar, aradığımız derin duygusal ihtiyaçların bir yansıması.
Beni PMO'ya yönelten şeyin sadece fiziksel bir ihtiyaç olmadığını şimdi fark ediyorum. Evet, bu bir tür alışkanlık, belki bir bağımlılık gibi görünüyordu ama temelde duygusal açlığımın ve derin bir boşluğun yansımasıydı. Bağımlılık dediğimiz şey aslında bir şekilde içsel bir boşluk, sevgisizlik, anlaşılmamışlık ve duygusal tatminsizlikle ilişkili. Bu tür bir boşluk, insanın hep bir şey aramasıyla sonuçlanır. Bazen bu arayış, dışarıda, çevremizde, başkalarında, hatta ekranlarda gerçekleşir.
Ama işin asıl gerçeği şu ki, bağımlılıklar, yaralı taraflarımızın dışa vurumudur. Bunu fark etmek, benim için büyük bir aydınlanma oldu. Kendime sorular sordum, ve her birine cevap aradım. “Neden bunu yapıyorum?” diyorum. “Neden tekrar tekrar bu döngüyü yaşıyorum?” Her seferinde aynı duyguları, aynı boşlukları hissediyorum, ama hiçbir zaman gerçek bir tatmin bulamıyorum. Çünkü ben sadece fiziksel değil, duygusal bir tatmin arıyorum.
İçsel dünyamda yıllarca eksiklik duygusu taşıdım. Küçükken belki de annemden ya da babamdan aldığım sevgiyi, ilgi ve şefkati tam anlamıyla hissedemedim. Bunun etkisiyle büyüdüm ve her fırsatta bu duygusal eksiklikleri dış dünyada, insanlarda ve özellikle de dijital dünyada aradım. Evet, ekranlar, ilişkiler, sosyal medya, hepsi kısa süreli bir tatmin sağlıyordu ama içimdeki boşluk bir türlü dolmadı.
Şimdi bir farkındalıkla diyebilirim ki; benim bağımlılığım bir arayıştı. Duygusal bir boşluğun, eksikliğin, sevgiye olan açlığımın sonucu olarak bu davranışları tekrarladım. Ve bu farkındalığı kazanmak, beni daha güçlü biri haline getirdi. Çünkü artık anlamaya başladım: Bağımlılık değil, duygusal tatminsizlikle savaşmam gerekiyor.
Duygusal dünyamızda bu kadar yoğun bir boşluk hissiyle yaşarken, doğal olarak dışarıdan bir şeyler arıyoruz. Ama dışarıda bulduğumuz her şey geçici ve yüzeysel. Gerçek tatmini içsel dünyamızda bulmalıyız. Bunu fark ettiğimde, gerçekten kendime dönmeye başladım. Kendimi onaylamayı, sevmenin, değerli hissetmenin ve hayatımda sağlıklı ilişkiler kurmanın zamanının geldiğini düşündüm.
PMO gibi alışkanlıklar, sadece zevk arayışımızın bir yansımasıdır. Bu alışkanlıkları terk etmek, sadece fiziksel bir eylemi bırakmak değil, kendimize olan derin sevgi ve şefkatimizi de yeniden keşfetmek demek. Kendi duygusal ihtiyaçlarımızı dışarıda bir şeyle değil, içimizde bulmalıyız.
Bunu yapabilmek için, kendimizi tam anlamıyla kabul etmemiz ve sevmemiz gerekiyor. İçsel güç ve gerçek özgürlük, kendimizi kabul etmekle başlar. Bunu yaparken, duygusal dünyamızı inşa etmek, sevinç ve tatmin için dışarıya değil, kendi içimize yönelmek şarttır.
Şimdi burada durup şunu soruyorum kendime: “Bütün bu yıllar boyunca neden hep dışarıda aradım? Neden içsel dünyama yeterince saygı gösteremedim?” Ama öğrendim ki, hayat bize her zaman yeni fırsatlar sunuyor. İçsel bir dönüşüm geçirebiliriz, yeter ki kendimizi sevmeye ve onaylamaya başlarsak.
Ve burada size bir şey söylemek istiyorum: Evet, duygusal olarak yaralı olabiliriz. Hepimizin geçmişinde travmalar ve eksiklikler olabilir. Ama bu yaralar bizi tanımlamaz. Onlar sadece geçmişin izleridir, biz onları dönüştürebiliriz. Ben bunu yapmaya kararlıyım ve sizleri de aynı şekilde yapmaya çağırıyorum. Çünkü sizler değerli, güçlü ve özgürsünüz. Bağımlılıklar sadece bir alışkanlık değil, bir arayışın sonucu. O yüzden gerçek özgürlüğü, gerçek huzuru ve tatmini içsel dünyamızda bulmak zorundayız.
Özetle, şunları unutmamalıyız:
- Kendinizi onaylayın ve sevin. Başkalarından onay almadan, önce kendinizi değerli hissedin.
- Duygusal ihtiyaçlarınızı dışarıda aramayın. İçsel gücünüz ve tatmininiz her zaman iç dünyanızda var.
- Gerçek dönüşüm, kendinizi tanımaktan ve kabul etmekten gelir. Bu yolculuk kolay olmayacak ama her adım sizi daha güçlü yapacak.
- Bağımlılıklar sadece bir kaçış yoludur. Onları terk ettiğinizde, gerçek özgürlüğe ulaşacaksınız.
Hepimiz farklıyız, farklı yaralarımız var, ama hepimizin içinde bir güç var. Kendinizi sevin, kabul edin ve kendi hikâyenizin kahramanı olun.
Başarılar, yolculuğunuzda size güç ve sabır dilerim.