Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Amaç = Hayat

Mr.Twain

Adapte ol ya da yok ol!
Katılım
6 Nis 2023
Mesajlar
134
Tepki puanı
101
Puanları
49
Amaç, insanı genç ve hayatta tutan şeydir. Bunu, karanlık ve acılı geçen bir kış mevsiminde, derin düşünceler sonucunda buldum. Bazılarında vardır, keyif kaçıran, dünyayı siyah-beyaz gösteren bir acı. Hah, işte bende de bir tanesi mevcuttu. Tadımı kaçıran bu acı, amaçlarımın önüne koskocaman bir dağ yerleştirdi; ne tırmanmaya gücüm vardı ne de başımı kaldırıp yüksekliğine bakmaya.

Salıverdim dünyayı, amaçları, söylentileri. Bir de böyle denemek istedim: "Amaçsız yaşam." Kalk, yemek ye, reels izle, yat. Varsa birkaç işe git, tekrar eve dön, reels izle, yat. Ne oldu dersiniz? Açıklayayım:

Bu amaçsız geçen kış mevsiminde, durgun bir suyun yosunlaşması gibi yosunlaştım. Bedenim, zihnim yok oluyordu sanki. Birkaç hayat sorgulaması yaşıyordum elbet, lakin bunlar o kadar kısaydı ki ne bir karar verdiriyordu ne de bir yol çizdiriyordu. Zevk peşinde koşan, sessiz, iradesiz, güçsüz biri olmuştum. Her aldığım sahte zevk, hayatımın iyi olduğuna dair koskocaman bir yanılgının içine sokuyordu beni. Eylemlerimi kısıtlıyor, düşünmeme izin dahi vermiyordu. Anlayacağınız, zombi gibi bir şeye dönüştürüyordu beni.

Bir gün aynaya baktığımda, gözlerimdeki yaşam sevincinin artık kalmadığını gördüm. Ne acıydı! Resmen kendime acımaya başlamıştım. O an, aylar sonra ilk defa ayna karşısında kendimi izlerken, uzun soluklu bir tefekküre daldım:

"Neden buradaydım?
Ne için yaşıyordum?"

Sorularıma verdiğim cevaplar, yeni sorulara sebep oluyor; bu sorular da bilinçaltımdaki daha önce açılmamış kapıları aralamamı sağlıyordu. Tüm kapılara baktım, hepsinin artısını ve eksisini çıkardım. Ve sonunda, kendime uygun bir amaç belirleyebilmiştim.

Hissi, tıpkı koskocaman bir okyanusun ortasında boğulacakken, son anda bir ağaç parçasına sarılıp nefes almak gibiydi. Beni hayatta tutan o ağaç parçasıydı.(Amaç) Çok mutluydum. Sanki yeniden dünyaya gelmiş gibiydim.

Ama şimdi şöyle bir sıkıntı vardı: Ben koskocaman bir okyanusun ortasındaydım. Karayı göremiyordum. Burada sabit beklersem, zaman beni öldürecekti. Karaya (başarıya) ulaşmak için harekete geçmem gerekiyordu. Uçsuz bucaksız okyanusta, kara için daima yüzmem lazımdı.

Yavaş yavaş başladım yüzmeye. Hâlâ kara yoktu, ama umudumu kaybetmedim. Sürekli yüzdüm, yüzüyorum. Fark ettim ki bacaklarım gelişti, kondisyonum arttı. Artık daha hızlı ve uzun süre yüzebiliyorum... (Hâlâ yüzüyorum.)

Dostlar, bu Dünyada size bir hayat verecek olan en değerli nimet amaçtır. Lütfen, amacınızı bulmak için sürekli sorgulayın, düşünün. Ve onu bulduktan sonra, daima ilerleyin. Kendinizi geliştirin. Karayı bulamasanız bile, geçen bir geminin peşinden yüzecek hıza erişeceksiniz.

Başarının nereden geleceği belli olmaz, umutlarımızı yitirmeden devamlı çabalayalım.
 

kartel

Yeni Fapstronot
Katılım
15 Kas 2020
Mesajlar
35
Tepki puanı
38
Puanları
19
Bulduğun amaç nedir? Ne için yaşamını sürdürüyorsun, gelecekte olmak istediğini ideal benlik
 

oldschool

Hapishaneden Kaçan Adam
Meydan Okuma Rozeti
Katılım
30 Eyl 2022
Mesajlar
175
Tepki puanı
326
Puanları
91
Bu yazı bana Viktot Frank'ın İnsanın Anlam Arayışı kitabını hatırlattı. Teşekkürler dostum.
 

SlaveToMaster

Ay Yolcusu
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
47
Tepki puanı
46
Puanları
21
Kalk, yemek ye, reels izle, yat. Varsa birkaç işe git, tekrar eve dön, reels izle, yat.
Bu aslında şu an bırak Türkiye'deki, dünyadaki çoğu insanın döngüsü hâline gelmiş durumda. Sosyal medya/Teknoloji bağımlılığı çok genç yaşlara çekildi (9-10 yaşlarında başlıyor artık çoğu kişide). Çocuklar sıkılmasın diye eline kitap vermek yerine telefon/tablet vs verilince ortaya çıkan sonuç bu oluyor. Yurt dışında sırf teknoloji bağımlılığı için klinikler mevcut ve tıklım tıklım dolular. İngiltere'de Yalnızlık Bakanlığı diye bir bakanlık var. Neden? Çünkü herkes artık izole yaşıyor. Evet belki etrafımız insanlarla çevrili ama bu insanların kaçıyla iletişime geçiyoruz/geçebiliyoruz? Kaçıyla bağ kuruyoruz? Bence neredeyse hiçbirisiyle kurmuyoruz.

Şöyle bir örnek vereyim kendimden: (Bitireceğim ama) ben sanaldan insanlarla yazışıyorum (çoğu kızlar oluyor normalde). Yazışmak deyince de öyle romantik (zaten sanaldan romantik ne olabilir ki?) bir şey değil. Düz sohbet ediyorum. Bu insanların çoğu benim anlattığım şeyleri merak etme zahmetinde bulunmuyor. Onlara nasıl birisi olduğunu sorduğumda verdikleri cevap "Düz bir insanım işte. İş-ev arası gidip geliyorum" tarzı cevaplar oluyor. Yazıktır günahtır resmen. İlgi alanları da olmayan kişiler bunlar. Onların "kafasını şişirmemle" suçluyorlar beni. Ya da "kafalarını açmamla". Yeni bir şeyler öğrenecek kapasitede değil çoğu.
 

vayulaula

Full Power Mode Activated
Katılım
18 Mar 2025
Mesajlar
24
Tepki puanı
22
Puanları
4
Yaşama amacı bence hedeflerini yerine getirmek, bir şeyler öğrenmek/öğretmek, sosyal bir etkinlikte yarışmak , bir şekilde kendini geliştirmek, hayatın tadını çıkarmak, sokağa çıkıp her gün farklı aksiyonlara katılmak (tehlikeli olsun ya da olmasın), kısacası yaşamak.
 

SlaveToMaster

Ay Yolcusu
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
47
Tepki puanı
46
Puanları
21
Yaşama amacı bence hedeflerini yerine getirmek, bir şeyler öğrenmek/öğretmek, sosyal bir etkinlikte yarışmak , bir şekilde kendini geliştirmek, hayatın tadını çıkarmak, sokağa çıkıp her gün farklı aksiyonlara katılmak (tehlikeli olsun ya da olmasın), kısacası yaşamak.
İşin özünde düşünmeden harekete geçmek var. Düşünmeye başladığın zaman onun sonu gelmiyor ve her düşündüğünde aslında analiz felcine uğradığın için bir şey yapmaktan mahrum kalıyorsun. Yeni öğrendiğim bir konsept var. "Düşünücüyü gözlemle" adı bu konseptin. Kısaca şunu diyor: Her şeyi yargılayan senle o anda bulunan sen aynı kişiler değil. O yargılayan sen senden tamamen bağımsız biri. Bunun dışında bir de duygularını gözlemlemek var. Duygular da aslında bir çeşit enerji. Nasıl ki düşünceler aslında sadece birer elektrik sinyalinden ibaretse (EEG taramaları bize bunu gösteriyor), duygular da birer maddeden ibaret. Ve nasıl hissedersen öyle düşünürsün. Bir zincirleme ilişki var aralarında. Olumsuz duygulardan kaçınmak lazım ve bu da ilk dediğim alıştırma sayesinde mümkün.
 

vayulaula

Full Power Mode Activated
Katılım
18 Mar 2025
Mesajlar
24
Tepki puanı
22
Puanları
4
İşin özünde düşünmeden harekete geçmek var. Düşünmeye başladığın zaman onun sonu gelmiyor ve her düşündüğünde aslında analiz felcine uğradığın için bir şey yapmaktan mahrum kalıyorsun. Yeni öğrendiğim bir konsept var. "Düşünücüyü gözlemle" adı bu konseptin. Kısaca şunu diyor: Her şeyi yargılayan senle o anda bulunan sen aynı kişiler değil. O yargılayan sen senden tamamen bağımsız biri. Bunun dışında bir de duygularını gözlemlemek var. Duygular da aslında bir çeşit enerji. Nasıl ki düşünceler aslında sadece birer elektrik sinyalinden ibaretse (EEG taramaları bize bunu gösteriyor), duygular da birer maddeden ibaret. Ve nasıl hissedersen öyle düşünürsün. Bir zincirleme ilişki var aralarında. Olumsuz duygulardan kaçınmak lazım ve bu da ilk dediğim alıştırma sayesinde mümkün.
Kesinlikle çok iyi özetledin. Düşünmeden harekete geçmek, mantıklı. Fazla düşün, fazla kompleks, fazla paranoya.
 

SlaveToMaster

Ay Yolcusu
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
47
Tepki puanı
46
Puanları
21
Kesinlikle çok iyi özetledin. Düşünmeden harekete geçmek, mantıklı. Fazla düşün, fazla kompleks, fazla paranoya.
İlgin var mı ya da izliyor musun bilmiyorum ama ben mesela güreş maçlarını izliyorum ve oradaki karakterleri gözlemliyorum. Bir maç var, efsanedir: WM 13 - Bret "The Hitman" Hart vs. Steve "Stone Cold" Austin. Bu maç hepimizin hayata karşı nasıl olmamız gerektiğinin özeti. Steve Austin Bret Hart sağaya girer girmez üzerine atlıyor (biz de hayata düşünmeden atılmalıyız). Sonra Bret Hart ile Steve Austin durmadan birbirlerini yumrukluyorlar (hayat bize yumruk attığında biz de ona yumrukla karşılık vermeliyiz). Sonra durmadan birbirlerini pinlemeye çalışıyorlar. Birisi kalkıp diğeri yere pinleniyor (hayat da hep bize öyle yapmıyor mu zaten?) Ama öyle bir sahne var ki, o sahneye romanlar yazılır. Bret Hart Steve Austin'in sırtına geçip bacaklarını kilitliyor. Tabii Steve Austin'in yüzü kanlar içinde. Acı çeke çeke iplere tutunmaya çalışıyor (hayat da bazen bizi kanlar içinde bırakır; önemli olan o "ipe" tutunmak için uğraşmak).

Böyle anlatınca heyecanı olmaz. O yüzden direkt maçın kendisini koyuyorum:


Ama günün sonunda da hayatla barışık olmalısın:

 
Son düzenleme:

vayulaula

Full Power Mode Activated
Katılım
18 Mar 2025
Mesajlar
24
Tepki puanı
22
Puanları
4
İlgin var mı ya da izliyor musun bilmiyorum ama ben mesela güreş maçlarını izliyorum ve oradaki karakterleri gözlemliyorum. Bir maç var, efsanedir: WM 13 - Bret "The Hitman" Hart vs. Steve "Stone Cold" Austin. Bu maç hepimizin hayata karşı nasıl olmamız gerektiğinin özeti. Steve Austin Bret Hart sağaya girer girmez üzerine atlıyor (biz de hayata düşünmeden atılmalıyız). Sonra Bret Hart ile Steve Austin durmadan birbirlerini yumrukluyorlar (hayat bize yumruk attığında biz de ona yumrukla karşılık vermeliyiz). Sonra durmadan birbirlerini pinlemeye çalışıyorlar. Birisi kalkıp diğeri yere pinleniyor (hayat da hep bize öyle yapmıyor mu zaten?) Ama öyle bir sahne var ki, o sahneye romanlar yazılır. Bret Hart Steve Austin'in sırtına geçip bacaklarını kilitliyor. Tabii Steve Austin'in yüzü kanlar içinde. Acı çeke çeke iplere tutunmaya çalışıyor (hayat da bazen bizi kanlar içinde bırakır; önemli olan o "ipe" tutunmak için uğraşmak).

Böyle anlatınca heyecanı olmaz. O yüzden direkt maçın kendisini koyuyorum:


Ama günün sonunda da hayatla barışık olmalısın:

Çok iyi olay. Evet Steve Austini "Stone Cold"'u severim, taşaklı bir adam. Kesinlikle dediğin gibi her ne olursa olsun pes etmemek güçlü bir insan oldugunu gosterir. Steve Austin'in 1991 yapımı Stone Cold motorcu filminide öneririm bu arada. İyi günler..
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst