dougles
Venüs Yolcusu
- Katılım
- 3 Ocak 2021
- Mesajlar
- 34
- Tepki puanı
- 89
- Puanları
- 24
Merhaba,
30'lu yıllarıma yaklaşmaktayım. Bağımlılığım, 12 - 13 yaşında iken cine5 isimli televizyon kanalının gece akışında oynatılan belli belirsiz erotik filmleri izlemem ile başladı. O zamandan bu zamana hala devam etmekte. Bazı vakitler çok sık yaptığım, bazı vakitler ise bir kaçış rampası olarak gördüğüm bu bağımlılık, hayatımın ortasına zakkum ağacı dikti. Bırakmaya 20 yaşların başında karar vermiş olmama rağmen yaklaşın 7-8 yıldır mücadele içerisindeyim. İnsanoğlu ve üreme içgüdüsü var olduğu müddetçe de bu mücadelenin devam edeceğine inananlardanım. Özellikle bekarlar için bir imtihan vesilesi.. Evli değilim. Bu yılın başlarında kurduğum bir işim var. İşimi kurmadan önce ise hem bağımlılıkla hem de onun getirdiği işsizlik psikolojisi ile çok mücadele ettim. Anladım ki bu iş mücadele ile filan olacak değil. Denemediğim yöntem kalmadı. Foruma girdim olmadı. Telefonu bıraktım, insanlardan kaçtım olmadı. Hatta toplumdan o denli uzaklaştım ki kendi benliğimi unuttuğumu anladım. Oysaki değerimiz ancak toplum içerisinde belli olur. Bütün dünya altın olsa ne fayda? Altının kıymeti azlığından ve diğer her şeyin çokluğuna mukabil kendi değerini koruyor. Topluma karışmak aslında dinlerinde temelinde olan bir şey değil mi? Semavi dinlerde insanları hep bir araya getirme düşüncesi var. Kendi dinimiz İslam dahi günde 5 vakit toplanmaya çağırırken, kendini yalnızlığa boğmak neden? İnsanın kıymeti zaman ile değil mi? Neyse...
İşi kurduk, ilk işimizi aldık ama ne fayda! Bağımlılık peşimizi bırakmıyor. Üç gündür üst üste dağıttım. İlk 2 gün kendime kızmadım. Ama dün kendime çok kızdım. Çünkü artık zevk dahi alamadım. Doymuştum. Gecenin 5'inde temizlenirken "Yetiştirmen gereken bir iş varken elinde ne diye boş işlerle iştigal edersin bre!" dedim kendime. Beni bu duruma sokan ana neden neydi ki? Bazen sebepsiz yere sanki bu benim görevimmiş gibi yapıyorum. Eskisi gibi toparlanma sürecim uzun değil. Bir işim ve meşgul olduğum şeyler olduğu için 3-4 güne kendime gelmeye başlıyorum. Ama artık makine yaşlandı gibi hissediyorum. Sanki eskisi gibi sert değilim. Her manada.. Eskiden çok gözü karaydım, özellikle çocukluğumda. Şimdi yoldaki itten dahi ürküyorum. Aslında itten değil de bütün bu zerrenin hakimi olandan korkuyorum belki de. Bütün mevcudat onun emrindeyse köpekler neden onun emrinde olmasın ki? Son iki gündür olmadık yerde köpekler üstüme havlıyor. Halbuki köpekten korkan biri değilim. Ama yaptığım cürümlerden sonra Tek olan Allah'tan korkum azalıyor, onun dışındaki her şeye karşı korkum artıyor. Sonra diyorum ki kendime Tek olandan korkmayan birçok şeyden korkabilir. O halde tek bir şeyden korkmak, inanmasan dahi çok bir şeyden korkmaktan daha mantıklıdır. İnancımı sorguladığım zamanlarda aklımda kalan bir vecize sadece.
Şu aralar insanlarla tanışmak, derdim anlatmak, doğru cümle kurmak çok zor geliyor bana. Daha da yalnız kalmak, hatta yalnızlığın dibine vurmak istiyorum. İbadet etmek istemiyorum. Hal ve durum böyle iken kendi kendime bir şans daha vermek istedim. Belki de beni feraha erdirecek son bir çırpınıştır bu. Bugüne tarih olsun.
30'lu yıllarıma yaklaşmaktayım. Bağımlılığım, 12 - 13 yaşında iken cine5 isimli televizyon kanalının gece akışında oynatılan belli belirsiz erotik filmleri izlemem ile başladı. O zamandan bu zamana hala devam etmekte. Bazı vakitler çok sık yaptığım, bazı vakitler ise bir kaçış rampası olarak gördüğüm bu bağımlılık, hayatımın ortasına zakkum ağacı dikti. Bırakmaya 20 yaşların başında karar vermiş olmama rağmen yaklaşın 7-8 yıldır mücadele içerisindeyim. İnsanoğlu ve üreme içgüdüsü var olduğu müddetçe de bu mücadelenin devam edeceğine inananlardanım. Özellikle bekarlar için bir imtihan vesilesi.. Evli değilim. Bu yılın başlarında kurduğum bir işim var. İşimi kurmadan önce ise hem bağımlılıkla hem de onun getirdiği işsizlik psikolojisi ile çok mücadele ettim. Anladım ki bu iş mücadele ile filan olacak değil. Denemediğim yöntem kalmadı. Foruma girdim olmadı. Telefonu bıraktım, insanlardan kaçtım olmadı. Hatta toplumdan o denli uzaklaştım ki kendi benliğimi unuttuğumu anladım. Oysaki değerimiz ancak toplum içerisinde belli olur. Bütün dünya altın olsa ne fayda? Altının kıymeti azlığından ve diğer her şeyin çokluğuna mukabil kendi değerini koruyor. Topluma karışmak aslında dinlerinde temelinde olan bir şey değil mi? Semavi dinlerde insanları hep bir araya getirme düşüncesi var. Kendi dinimiz İslam dahi günde 5 vakit toplanmaya çağırırken, kendini yalnızlığa boğmak neden? İnsanın kıymeti zaman ile değil mi? Neyse...
İşi kurduk, ilk işimizi aldık ama ne fayda! Bağımlılık peşimizi bırakmıyor. Üç gündür üst üste dağıttım. İlk 2 gün kendime kızmadım. Ama dün kendime çok kızdım. Çünkü artık zevk dahi alamadım. Doymuştum. Gecenin 5'inde temizlenirken "Yetiştirmen gereken bir iş varken elinde ne diye boş işlerle iştigal edersin bre!" dedim kendime. Beni bu duruma sokan ana neden neydi ki? Bazen sebepsiz yere sanki bu benim görevimmiş gibi yapıyorum. Eskisi gibi toparlanma sürecim uzun değil. Bir işim ve meşgul olduğum şeyler olduğu için 3-4 güne kendime gelmeye başlıyorum. Ama artık makine yaşlandı gibi hissediyorum. Sanki eskisi gibi sert değilim. Her manada.. Eskiden çok gözü karaydım, özellikle çocukluğumda. Şimdi yoldaki itten dahi ürküyorum. Aslında itten değil de bütün bu zerrenin hakimi olandan korkuyorum belki de. Bütün mevcudat onun emrindeyse köpekler neden onun emrinde olmasın ki? Son iki gündür olmadık yerde köpekler üstüme havlıyor. Halbuki köpekten korkan biri değilim. Ama yaptığım cürümlerden sonra Tek olan Allah'tan korkum azalıyor, onun dışındaki her şeye karşı korkum artıyor. Sonra diyorum ki kendime Tek olandan korkmayan birçok şeyden korkabilir. O halde tek bir şeyden korkmak, inanmasan dahi çok bir şeyden korkmaktan daha mantıklıdır. İnancımı sorguladığım zamanlarda aklımda kalan bir vecize sadece.
Şu aralar insanlarla tanışmak, derdim anlatmak, doğru cümle kurmak çok zor geliyor bana. Daha da yalnız kalmak, hatta yalnızlığın dibine vurmak istiyorum. İbadet etmek istemiyorum. Hal ve durum böyle iken kendi kendime bir şans daha vermek istedim. Belki de beni feraha erdirecek son bir çırpınıştır bu. Bugüne tarih olsun.