İyi bayramlar arkadaşlar. Naçizane deneyim ve tecrübelerimi aktarmaya çalıştığım yazı dizisinde öncelikle hayat hikayemden ve devamında bilinçaltı ile bilinç arasında kalmış olduğumu ve mücadelemi bu konu üzerine yoğunlaştırdığımı aktarmıştım.
Hayat hikayemi aktarırken anıları yani geçmişimi (özellikle geçmişteki hissiyatım ve hayata bakış açısı bakımından ) neverfap sayesinde güçlendiğini ve gelişimime inanılmaz katkısı olduğunu da aktarmıştım. Anıları veya henüz P yolu ile zihinlerimizin tertemiz olduğu dönemleri özlemle andığınızın ve çocukluğunuza sizin de özlemle baktığınızı biliyorum. Çocukken tüm dertlerimiz hiçbir derdimizin olmadığı zamanlardı. Yeterinde olgunlaştıktan sonra biyolojimiz adeta “Hadi bakalım sorumlulukların var. Kum saatini çevirdim. Zamanın başladı.” Dercesine belirli komutlarla iç dünyamızı baştan aşağıya yeniliyor ve değiştiriyor. Bahsettiğim dönemler erkek veya kadın olmaya başladığımız zamanlar.
Hayatta yetişkin olarak muamele gördüğümüz dönemlere kadar çocuk olmanın hayatın en tasasız yıllar olduğunun hiç de farkında değiliz. Şanslı isek yetişkin olmanın getirdiği sorumlulukları göğüslenecek bir altyapı ile donatılmışsak karşımıza çıkan herhangi bir sorunun üstesinden bir çırpıda gelebilecek donanıma sahibiz diyebiliriz. Ancak tersi durum oldukça can sıkıcı çünkü hayat boyu devam eden mücadelenin başladığını anlamayabiliyorsunuz bile.
Evet önceki yazımda değiştirmenin ve güncellemenin çok zor olduğu bilinçaltından bahsettim. Uzun süredir bu konuda araştırmalarım ve incelemelerim oldu. Kendi gelişimime katkısı bakımından araştırmalarımı devam ettirmem sebebi ile bilimsel makale seviyesinde bilgi aktarımı sağlayamayacağım. Ancak öğrendiklerimden anladığım ve kısa sürede netice alınabilecek yöntemlere alt bilgi olması açısından kısaca aktaracağım.
Hepinizin bildiği üzere biyolojik ihtiyaçlar sürüngen beyin olarak da tabir edilen iç beyin kısmından kontol ediliyor. Bu beyin evrimin ilk aşamalarında insansı özelliklerin henüz yeterince gelişmediği dönemlerde insanı hayatta tutmak üzere nefes almak yemek yemek ve üremek gibi hayati fonksiyonların ve salgıların düzenlenmesinde görevlidir ve günümüz dünyasında hemen hemen hiç bir değişikliğe uğramadan evrimi devam etmektedir. Bilgisayar dilinde rom veya BİOS çipi olarak düşünebiliriz bu beyin bölümünü. Sürüngen beynimiz bebeklik ve yetişkinlik arasında herhangi bir farklılık bulunmayacak derecede aynı düzeydedir. Bu beyin yapısının evrimi takip eden zamanlarda yerleşik hayat ile beraber insanların birbirleri ile etkileşime girdiği dönemde gelişen orta beyin yapısı takip etmektedir. Orta beynin evrimi ile insanda duygu kombinasyonlarını sağlayan salgı bezleri ve öğrenme fonksiyonlarında görevli hipokamp yer almaktadır. Bu evrim aşaması ile beraber günümüz insanına yakın özellikler gösteren değişimler yaşanmıştır. Karmaşık iş ve işlemleri hiç zorlanmadan yerine getirebilecek derecede organize olabilen bir beyin ve bedensel yapının oldukça uzun zaman içerisinde meydana geldiğini söyleyebiliriz. (Ayrıntılı bilgi : Değişen Beynim – Sinan Canan )
Yukarıda beynin bölümlerini çok kısa şekilde anlatmaya çalıştım. Konumuz açısından asıl dikkat kesilmemiz gereken evrimini henüz tamamlamış denilecek kadar yeni olan beyin bölümü Ön beyin bölümü üzerinde duracağım. Bu yazı ile çocukluktan yetişkinliğe ya da insani özelliklerimizin ortaya çıkmaya başladığı dönemlerde belirgin şekilde olgunlaşan bir yapı üzerinde durmaya çalıştım.
Ön beyin (preforontal korteks ) erginliğe geçiş döneminde belirgin olarak gelişmeye başlayan ve 30’lu yaşlara kadar gelişimini sürdüren beyin bölümümüzdür. Bizi insan yapan, yeterince gelişmiş ise dürtüleri ve fikirleri gerektiği şekilde kontrol altında tutabilen ve amaca uygun hareket için organize olabilen, bedenimizin ve beynimizin CEO’sudur ön beyin. İrademizin de aynı zamanda kontrol merkezidir. Bizi insan yapacak ve huzur ve mutluluğa götürecek adımları atmamıza kendimizi gerçekleştirmemize yardım edecek tek yapıdır aynı zamanda ön beyin. Bozulmuş dürtü kontrol merkezimizi kızağa çekecek olan da odur.
Bedeni iyileştirmek için insanı uyutmak; ruhu iyileştirmek için insanı uyandırmak gerekir..
Hayat hikayemi aktarırken anıları yani geçmişimi (özellikle geçmişteki hissiyatım ve hayata bakış açısı bakımından ) neverfap sayesinde güçlendiğini ve gelişimime inanılmaz katkısı olduğunu da aktarmıştım. Anıları veya henüz P yolu ile zihinlerimizin tertemiz olduğu dönemleri özlemle andığınızın ve çocukluğunuza sizin de özlemle baktığınızı biliyorum. Çocukken tüm dertlerimiz hiçbir derdimizin olmadığı zamanlardı. Yeterinde olgunlaştıktan sonra biyolojimiz adeta “Hadi bakalım sorumlulukların var. Kum saatini çevirdim. Zamanın başladı.” Dercesine belirli komutlarla iç dünyamızı baştan aşağıya yeniliyor ve değiştiriyor. Bahsettiğim dönemler erkek veya kadın olmaya başladığımız zamanlar.
Hayatta yetişkin olarak muamele gördüğümüz dönemlere kadar çocuk olmanın hayatın en tasasız yıllar olduğunun hiç de farkında değiliz. Şanslı isek yetişkin olmanın getirdiği sorumlulukları göğüslenecek bir altyapı ile donatılmışsak karşımıza çıkan herhangi bir sorunun üstesinden bir çırpıda gelebilecek donanıma sahibiz diyebiliriz. Ancak tersi durum oldukça can sıkıcı çünkü hayat boyu devam eden mücadelenin başladığını anlamayabiliyorsunuz bile.
Evet önceki yazımda değiştirmenin ve güncellemenin çok zor olduğu bilinçaltından bahsettim. Uzun süredir bu konuda araştırmalarım ve incelemelerim oldu. Kendi gelişimime katkısı bakımından araştırmalarımı devam ettirmem sebebi ile bilimsel makale seviyesinde bilgi aktarımı sağlayamayacağım. Ancak öğrendiklerimden anladığım ve kısa sürede netice alınabilecek yöntemlere alt bilgi olması açısından kısaca aktaracağım.
Hepinizin bildiği üzere biyolojik ihtiyaçlar sürüngen beyin olarak da tabir edilen iç beyin kısmından kontol ediliyor. Bu beyin evrimin ilk aşamalarında insansı özelliklerin henüz yeterince gelişmediği dönemlerde insanı hayatta tutmak üzere nefes almak yemek yemek ve üremek gibi hayati fonksiyonların ve salgıların düzenlenmesinde görevlidir ve günümüz dünyasında hemen hemen hiç bir değişikliğe uğramadan evrimi devam etmektedir. Bilgisayar dilinde rom veya BİOS çipi olarak düşünebiliriz bu beyin bölümünü. Sürüngen beynimiz bebeklik ve yetişkinlik arasında herhangi bir farklılık bulunmayacak derecede aynı düzeydedir. Bu beyin yapısının evrimi takip eden zamanlarda yerleşik hayat ile beraber insanların birbirleri ile etkileşime girdiği dönemde gelişen orta beyin yapısı takip etmektedir. Orta beynin evrimi ile insanda duygu kombinasyonlarını sağlayan salgı bezleri ve öğrenme fonksiyonlarında görevli hipokamp yer almaktadır. Bu evrim aşaması ile beraber günümüz insanına yakın özellikler gösteren değişimler yaşanmıştır. Karmaşık iş ve işlemleri hiç zorlanmadan yerine getirebilecek derecede organize olabilen bir beyin ve bedensel yapının oldukça uzun zaman içerisinde meydana geldiğini söyleyebiliriz. (Ayrıntılı bilgi : Değişen Beynim – Sinan Canan )
Yukarıda beynin bölümlerini çok kısa şekilde anlatmaya çalıştım. Konumuz açısından asıl dikkat kesilmemiz gereken evrimini henüz tamamlamış denilecek kadar yeni olan beyin bölümü Ön beyin bölümü üzerinde duracağım. Bu yazı ile çocukluktan yetişkinliğe ya da insani özelliklerimizin ortaya çıkmaya başladığı dönemlerde belirgin şekilde olgunlaşan bir yapı üzerinde durmaya çalıştım.
Ön beyin (preforontal korteks ) erginliğe geçiş döneminde belirgin olarak gelişmeye başlayan ve 30’lu yaşlara kadar gelişimini sürdüren beyin bölümümüzdür. Bizi insan yapan, yeterince gelişmiş ise dürtüleri ve fikirleri gerektiği şekilde kontrol altında tutabilen ve amaca uygun hareket için organize olabilen, bedenimizin ve beynimizin CEO’sudur ön beyin. İrademizin de aynı zamanda kontrol merkezidir. Bizi insan yapacak ve huzur ve mutluluğa götürecek adımları atmamıza kendimizi gerçekleştirmemize yardım edecek tek yapıdır aynı zamanda ön beyin. Bozulmuş dürtü kontrol merkezimizi kızağa çekecek olan da odur.
Bedeni iyileştirmek için insanı uyutmak; ruhu iyileştirmek için insanı uyandırmak gerekir..
