Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Hayatınızı Kökten Değiştirecek Olay!

Newman

Yeni Üye
Katılım
27 Şub 2021
Mesajlar
11
Tepki puanı
8
Puanları
3
On numara kavram ve motivasyon yazısı oldu benim için gerçekten emeğinize sağlık .
 

AktifAdam

Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2021
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
1
2013 yılında yazmıştı sanırım öyle hatırlıyorum
 

Xo Xo

Yeni Üye
Katılım
22 Kas 2020
Mesajlar
6
Tepki puanı
8
Puanları
3
Yazıyı okuduktan sonda neverfap ı en iyi şekilde temsil edebilecek yazı olduğunu düşündüm aylarca relapseden sıkılıp buna artık alışan bırakma isteğini yitirmiş ama hayatını da bitiren birşey olduğunu bildiği için fap yapmayı bırakmayı bırakmıyor ve 3-4 günde bir relapseye düşüyor ama bu yazı bence bu döngüden çekip alabilir hatta forumun girişine koyalım bu yazıyı ahahah neyse iyi fapsız günler.
Bende aynı durumdayım maksimum üç günde relapse oluyorum şuan birinci günümü tamamladım yapmamak için kararlıyım umarım tekrar aynı leyi yaşamam
 

BloodRien

Yoda
Katılım
8 Haz 2021
Mesajlar
476
Tepki puanı
733
Puanları
160
Orijinal Yazar :
Tarih: Haziran 18, 2019, 19:22:01
Post:

NOT: Yazı İnci Sözlük'ten 351986 nickli yazara aittir. Türkiye'de bu konuyu detaylı bir şekilde ele alan ve bireysel deneyimlere yer veren ilk yazılardan birisi olduğu için yazıyı, konu dışı bölümleri kırparak forumda paylaşmayı uygun gördük.


Hayatınızı kökten değiştirecek olan şeyi açıklıyorum beyler.

Öncelikle şaka, fake vs. değildir.

Anlatılması gereken ve sadece kafasını yoranların anlayabileceği bir olay.

Çok 31 çeken arkadaşlar, hayatında bazı zevklere bağımlı olanlar, tehlikenin farkında mısınız?

Bu bir yazı dizisi, ve uygularsanız hayatınızın büyük olumlu değişikliklere uğradığını göreceksiniz.

Fakat biraz acı çekeceksiniz, ne derler no pain, no gain işte o hesap.


Kazanacaklarınız :

- İş hayatında başarı

- Kız mevzularında başarı

- Okulda başarı

- Kısacası hayatın her alanında başarı

Ekli dosyayı görüntüle 261

Biliyorum en başta bana küfür edeceksiniz, lanet edeceksiniz, defalarca vazgeçeceksiniz, ama gerçek kurtuluşun bu yolda olduğunu eninde sonunda farkedeceksiniz ve anlayacaksınız.. Unutmayın, burda anlattıgım herşey sizin kendi iyiliğiniz için. evet acı ve ızdırap çekeceksiniz, ama mükafatı da büyük olacaktır beyler.

Önemli not : Her birey kendi sıkıntısına sebep olan değişkenleri değerlendirip kendi önlemini kendi hayatını göz önünde bulundurarak almalıdır. Başkasının yöntemini uygulayıp değişim görmeyen bir insanın bunalıma girme ihtimali hayattan beklentisini tamamen kesme ihtimali de mevcuttur. Burada anlatılan yöntemler her birey için farklı olgular üzerinden etkisini göstermektedir. Başlıkta anlatılan kendime özgü bir hikayedir ve her bireyde değişiklik gösterecektir.

Biraz ön bilgi, anlatacağım hikaye biraz biyolojik beyler. Bizde hurafe, efsane, masal yok, bizde bilim var beyler ve herşey bilimsel temelli. Dediğim gibi biyolojik çıkarımlar ve kavramanız gereken bazı şeyler olacak. Örneğin beyninizin kimyasal yapısındaki değişmelerden haberdar olacaksınız artık. Ve bu değişimleri yönetmeyi öğreneceksiniz!

Öncelikle kendimden başliyorum nasıl bir insan olduğumdan ve nasıl bi karakterden geldiğimden. Kendimi tam bir p***o ve cinsel ilişki bağımlısı olarak nitelendirsem yalan olmaz. İlk 31 imi 12.5 yaşında falan çekmiştim ki hiç unutmam. Gerçekten küçüktüm, arkadaşlarım 15 yaşında başlarken ben onlardan 2.5 sene önce başlamıştım bu işe. Müthiş bi zevkti ve bu zevkin hayatıma girmesinden son derece memnundum. Annemin aldığı Cosmopolitan dergilerine bakıp günde 3 posta giderken, yaş 15 e geldiğinde 4-5 e kadar çıkmıştı. 15'ten sonra cinsel ilişki dergileri furyası başladı... Gidip oradan buradan sıfır kuşe kağıda baskı cinsel ilişki dergileri alır, onlara bakarak çekerdim. Türk dergilerinin yanında Hustler ve Penthouse favorilerimdi. Adamın penisi bir sayfadan başlar karşı sayfaya kadar uzardı, aradan zımbalanmış şekilde, biraz dalgalı ilerlerdi. Hey gidi günler... Düşünün beyler 12.5 13 yaşından 15 yaşına kadar 2 sene her gün 3-4 yerine göre 5 posta 31 çektiğinizi düşünün...

Bu arada yaşım 27 beyler, gel zaman git zaman Öss vakitleri geldi. Ben bu arada ekseriyetle 31 çekiyorum. Gece yatmadan, o zaman bu zaman. duş almaya yetişemiyorum. Babam bıyık altından gülüyor. Lise yıllarım 31 dolu yıllardır. Okulda gördüğüm envayi çeşit külot, bacak, çatallarla öyle güzel öyle zevki 31 ler düzüyordum ki...

Yaş geldi 17-18'e Öss zamanları başladı. Beyler çok enteresan bişey farkettim o zamanlar, kendimi gözlemeye başlamıştım yavaştan. 31 çekmeden derse asla konsantre olamiyordum. 31 çekmeden ders çalışmak işkenceydi. 31'i çektikten sonra rahatça dersimi çalışıyordum.

Evet beyler olayın kilidi işte burada. Neden 31 e ihtiyaç duyuyoruz, neden kritik bi işe başlamadan önce, sigara yakıp öyle başlıyoruz, neden gergin, endişeli konsantre olmak istediğimiz zaman sigara içiyoruz, 31 çekiyoruz? Beyler herşey neden sorusuyla başlar...

Evet kendi hayatımdan devam ediyorum. Yaşım gelmiş 22'ye, hala tamgaz 31 e devam... 10 senedir istisnasız hergün 31 çeken, çekmediğim günlerde de bunun acısını çıkararak ekstra 31 çeken bir adamdım. Hayatım pek iyi gitmiyordu açıkcası. Çocukluğumda, 9-10-11 yaşlarımda hayatı güzel yaşadığımı, mutlu olduğumu daha iyi hayat sürdüğümü farkettim. 22 yaşımdaki halimi, 31 ile tanışmadan önceki halimle kıyasladığım zaman;

1. Çok daha duygusaldım, depresiftim.

2. Çok daha fazla konsantrasyon sorunu çekiyordum. 31 çekmeden ders çalışamiyordum.

3. Konuşmalarım biraz malca olmaya başlamıştı, akıcı konuşamıyordum, konuşurken sebep sonuç ilişkileri kurup, çıkarımlar yapamiyor ve karşımdakini ikna yeteneğimi yitirmiştim.

4. Ve en önemlisi, hayattan eskisi kadar keyif almiyordum.


Ve beyler gel zaman git zaman, ben biz kıza aşık olup 5 kere red edilip ağır bi depresyona girince, kayışlar koptu. Beyler hayatınızın aşkıyla gerçekten karşılaştıysanız, ve o kızın size ait olması fırsatını ilelebet elinizden kaçırdıysanız, ve koy götüne rahvan gitsin kafasında değilseniz major depresyona girmeniz bi nevi kaçınılmazdır. Major depresyon yanında promosyon olarak gelen hastalıklar vardı ki, bunlar anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, ve okb gibi hastalıklardır. Kısacası bütün ruhsal dengemi yitirmiştim.

Psikiyatriste gittim, bana ilaçlar verdi. Paxil, Xanax, Cipralex vs. alayını denedim, hem de kısa süreler de değil, faydasını görmek için muntazam bir düzen içinde aylarca bu ilaçları kullandım. Ama bi faydasını göremedim. Bu ilaçların faydasını göremeyince kendim araştırmaya başladım. Ve araştırınca gördüm ki, modern tıbbın öngördüğü bütün ilaçları insanlar, deneyenler, yıllarca kullananlar çöp olarak addediyor. Fakat hepsi tek bir noktada birleşiyor. Beyin sağlığı, hayat kalitesi, sosyallik, liderlik ve etkileyicilik açısından elzem olan tek bir hormonda bitiyor olay. Bu hormonu öyle veya böyle duymuşsunuzdur, sizce bu hormon hangisi beyler?

Beyler bu hormon dopamindir. Şimdi dopamin hormonunu biraz inceleyelim.

- Dopamin hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır, hayattaki çoğu aktivitede dopamin can yoldaşımızdır.

- Su içerken bile salgılanır, bi insan zevk aldığı bütün aktiviteleri yaparken dopamin salgılar.

- Dopamin konsantrasyonu ve motivasyonu sağlayan hormondur. O yüzden sevdiğiniz işleri yaparken daha konstantre ve motive bi şekilde yaparsiniz.

- Aşırı miktarda dopamin baş dönmesi ve sersemleme yapar. Aynı ilk uyuşturucu kullandığınızda, ilk otu çektiğinizde, ilk sigarayi içtiğinizde ve çok 31 çektiğinizde olduğu gibi.

- Sigara içmek ve 31 gibi aktiviteler dopamin salgısını arttırır.

- Dopamin eksikliği anksiyete, depresyon gibi ruhsal bozuklukların nedeni olarak görülür. Bu nedenle en etkili antidepresanlar dopamini arttirma mantalitesi üzerine kurulmuştur.

- Dopamini eksik olan bireyler hayattan haz alamayan insanlardır.

- Ek olaraktan, su içmek, yemek yemek gibi aktiviteler dopamini arttırır ama dopamini en çok kökleyen şeyler 31, sigara, ot, çöp, nargile vs. dir.


Ayrıca beyler birkaç ek daha;

Dopamin = Analitik zeka demektir, sayısal zekası yüksek olan insanlar dopamince baskın insanlardır. Doktor ve mühendislerin dopamince baskın insanlar oldukları, duygusal yönleri yerine analitik ve gerçekçi yönlerinin ağır bastığı bilinir. Dopamin = Hırs ve başarıdır.

Bunun tersi dopamin eksikliği ise biraz depresifliktir beyler... Fakat dopamini eksik olanların biraz daha yaratıcı, hayattaki şeylerden zevk alamadıkları ve hayattan biraz kopuk ve izole oldukları için kendileriyle başbaşa kalmayı seven, sezgisel yönden gelişmiş, yani biraz loser yaşayan fakat iç dünyasında ve zevklerinde büyüyen adamlar oldukları gösterilmiştir. Fakat sosyal yönden baskın olanlar, sözünü geçirenler, otorite olanlar dopamince baskın olanlardır. Dopamini eksik olanlar bir nevi Halil Sezai'dir.

O zaman beyler, hergün 31 çeken ve dopamini kökleyen bir adam olarak;

1. Analitik zekanın dibine vurmam, çok kaliteli doktor veya mühendis olmam

2. Hayattan zevk almam, mutlu olmam

3. Sosyal ve liderlik yönlerinden süper olmam gerekirdi...


Ama durum tam tersiydi lan, depresiftim, derslerim kötüydü, hayattan zevk alamıyordum. Asosyaldim, liderlik mi? O kadar uzaktım ki liderlikten, çünkü yapılan muhabbetler, konuşulan konular zerre ilgimi çekmezdi, karışamazdım muhabbetlere, tartışmalara girip galip çıkamazdım. İlgimi çekmiyordu ki...

Sizce neden böyle oldu beyler hadi bakalım? Beyler şimdi size hayatınızı değiştirecek bi kavramı tanıtıyorum. Bunu aklınızın bi kenara kazıyın.

"Dopamin Reseptörleri"

Şimdi nedir bu dopamin reseptörleri ve mekanizması nedir onu anlatacağım. Beyler beyinde zevk veren her aktivitede dopamin salgılandığını söylemiştik. Beyinde günün belli saatlerinde az veya çok herzaman belli miktarda dopamin bulunur. Sigara içince dopamin tavan yapar, 31 çekince tavan yapar, sevdiğiniz filmi izleyince artar, susayıp su içince artar, pes oynarken artar. O yüzden sevdiginiz filmleri daha motive ve konstantre izlersiniz, pes oynarken ekrana kilitlenirsiniz. O yüzden aylarca içmedikten sonra biricik sigaranizi köklediğinizde kafanız bi döner, sersemlersiniz.(fazla dopaminin sersemlik ve başdönmesi yaptığını söylemiştik dimi beyler)

Peki bu dopamin reseptörleri ne ola ki? Beyler bu dopamin reseptörleri, dopaminle bağ kurup, beyin sinyali üreten arkadaşlardır. Dopaminlerin bağlandığı yerlerdir. İnsan beyninde bir dopamin bir de bu dopaminin reseptörü bulunur ki bu 2 arkadaş birleşip sinyal üretince asıl zevk ve haz o anda gerçekleşir. Beyler beyinde günün belli saatlerinde ne kadar dopamin varsa belli miktarda da dopamin reseptörü bulunur.

Belki de hikayeyi sonlandıracak, size yetecek cümle geliyor:

"Beyinde ne kadar fazla dopamin reseptörü varsa, beyin varolan dopaminden o kadar fazla yararlanır."

Ama bu cümleyi açmak ve sindirmek, iyice anlamak gerekiyor beyler. Şimdi beyindeki dopamin ve reseptörü arasındaki ilişkiden bahsedeceğim beyler.

1. Beyinde dopamin ne kadar azsa, beyin o kadar fazla dopamin reseptörü üretir. Fakat bu kısa süreli, saatlik bişey değildir, haftalar ve aylar alan bir süreçtir. Beyinde dopamin azaldıkça, beyin var olan dopamini daha iyi değerlendirmek için sürekli reseptör üretir.

2. Bunun tam tersi olarak, eğer beyinde çok fazla miktarda dopamin var ise, beyin nasıl olsa dopamin bol diye, varolan reseptörlerini yok etmeye başlar. Beyne göre bolca varolan dopaminden faydalanmak için az sayıda reseptör yeterlidir, kıtlık değil bolluk zamanıdır.

Yani beyindeki dopamin ile dopamin reseptörü sayısı ters orantılıdır. Dopamininiz çok ise reseptörünüz azdır, dopamininiz az ise reseptörünüz çoktur. Yani beyler dopamin reseptörünüz fazla ise, beyniniz sigara ve 31 gibi şeylerle penisilip atılmamışsa, reseptörlerinizin amına koyulmamışsa, hayattan zevk almak için daha fazla imkanınız olur demektir bu. Gözlerinizin içi güler, sosyal iletişimden, kızlarla konuşmaktan daha çok zevk alırsınız, çünkü zaten beyniniz azıcık dopamin salgılasa, onu alıp beyninizde haz duygusunu tetikleyecek birsürü reseptörünüz vardır. Dopamin reseptörü fazla olan insanların sosyal, kültürel ve bilimsel potansiyelleri yükselir...

Beyler bu yazıyı iyi okuyun derim, beni daha iyi anlarsınız: "Buraya link gelecek"

"Dr. Martinez and colleagues found that increased social status and increased social support correlated with the density of dopamine D2/D3 receptors in the striatum, a region of the brain that plays a central role in reward and motivation, where dopamine plays a critical role in both of these behavioral processes. The researchers looked at social status and social support in normal healthy volunteers who were scanned using positron emission tomography (PET), a technology that allowed them to image dopamine type 2 receptors in the brain. This data suggests that people who achieve greater social status are more likely to be able to experience life as rewarding and stimulating because they have more targets for dopamine to act upon within the striatum. Dr. Martinez explains their findings: "We showed that low levels of dopamine receptors were associated with low social status and that high levels of dopamine receptors were associated with higher social status. The same type of association was seen with the volunteer's reports of social support they experience from their friends, family, or significant other."

"We showed that low levels of dopamine receptors were associated with low social status and that high levels of dopamine receptors were associated with higher social status. the same type of association was seen with the volunteer's reports of social support they experience from their friends, family, or significant other."

Beyler şu yazdıklarımı azıcık okuyan adam bile asıl olayın dopamin miktarı olmadığını anlamıştır. Asıl olay anlattiğim gibi "dopamin reseptörü" miktarıdır. Dopamin reseptörü miktarınız hayattaki kalitenizi ve yerinizi belirler. O yüzden hayatınızı kökünden değiştirecek şey diye başlık açtım ve sazan.avi olmadığını üstüne basa basa söyledim.

cinsel ilişki de dopamini arttırır fakat seksin mekanizması biraz farklı. 31, sigara gibi şeyler sadece haz için, fakat sekste beynin sosyalleşme ve arkadaşlık alanlarını tetikleyen bölgeler de bolca çalışır. Seksin ve 31 in beyin üzerinde farkını anlamak için:

Beyler bu arada ilginç gelecek ama açlık da dopamin reseptör miktarını arttırıyor : "Buraya link gelecek" Bu da orucun mantalitesini anlatiyor aslında. Oruç esnasında hayatta haz verici çoğu şey yasaklanmıştır. Yemek yemek, su içmek, cinsel ilişki yapmak vs. Böylece 1 ay oruçtan sonra dopamin reseptör miktarınız maksimuma ulaşır ve hayatınıza bir denge gelir. Tabii ramazandan sonra ***unu çıkarmazsanız.

Bu arada, beyninizi yıllarca esrar, eroin, sigara ve 31 ile peniserseniz, reseptörleriniz ilelebet geri gelmeyebilir. Dikkatli olmakta fayda var.

Beyler hayatında belli hobileri olan, pes oynayan, bilardo oynayan, hayatın kendisini haz mekanizması olarak gören, ayda maksimum 2-3 kere 31 çeken, sigara kullanmayan insanlara lafım yok. Çünkü onlar zaten dopamin reseptörü olarak zengin durumdalar.

Şimdi kendim ne yaptım onu anlatıcam. Beyler bunun için malesef sihirli bi yöntem yok, keşke olsaydı. Hikayenin başında ne dedim, azim ve kararlılık önemli demiştim, no pain no gain demiştim.

Beyler 3 sene öncesine gidiyorum şimdi. O zamanlar üniversite öğrencisiydim. Bir ton projem vizem finalim var, hiçbirine 31 çekmeden, sigara içmeden çalışamıyorum. Çünkü beyin dopamin istiyor, konsantre olmak için, dikkat toplamak için. 31'imi çekiyorum, sigarami içiyorum, beyni dopamin doldurup başlıyorum çalışmaya. Bu arada hayattan gram zevk almıyorum, çünkü hayatta en haz verici şeyler bile, benim reseptörleri gram kıpırdatmıyor. Çünkü beynim sigara ve 31 ile bol miktarda dopamine alışmış, diğer olaylar az dopamin sağladığı için ilgimi bile çekmiyor. Reseptör miktarim az olduğu için, ancak bol dopamin beni tatmin edebiliyor.

Böyle bir durumdaydım. Derken yaz geldi okul tatil oldu, ortalamalamam rezil, hayatta başarısızım, tatminsizim, zevk almıyorum, hayata beni bağlayan bişey kalmamış. Bu dopamin mekanizmasını çözdüğüm an kafamda parlayan ampülü hayal edebilirsiniz herhalde. 2010 yazına denk gelir beyler. Ama çok zor olacağını biliyodum zaten, hayata lanet edip küfürler edeceğimi, peniserim şu 31'i de çekeyim, şu sigarayı da içeyim bidaha asla içmem diyeceğimi. Çok ciddi bir karar almak durumundaydım, kendi iyiliğim için.

Ve 2010 yılı haziran ayının sonunda, bana haz veren bütün herşeyi aniden kestim. Bu durumu nasıl tasvir ederim bilmiyorum beyler, beynin kıvrım kıvrım kıvranması, yalvarması, ağlaması bağırması *** beynin penisilmesi resmen... Hani şu beynin dili olsa konuşsa, ******tme belanı çek 31'i bas sigarayı diye yalvarır yani o derece manyamış bir haldeydim. Beynimin kasılmasını ve zorlanmasını hiç bu kadar net hissetmemiştim.

Beyler 1 hafta ne penisime, ne sigaraya elimi sürmemiştim, eve kapandım, 1 hafta çıkmadım. Ve 1 hafta sonunda evden çıktım, anneanneme gittim ayiptir söylemesi, yengem ile dayım ve kızları da oradaydı. Beyler bilenler bilir, 31 testosteron miktarını bariz şekilde azaltır. 31 çekmeden önce, yani pornoyu izleyip kudurunca, testosteron miktarınız zirve yapar ve boşalınca testosteronunuz minimuma iner. Aynı şekilde sigara, testosteron miktarını bariz şekilde azaltır.

Beyler 1 hafta ne sigara içmişim ne 31 çekmişim. reseptör seviyem ve beynim çok ızdıraplı 1 hafta sonucunda birazcık da olsa kendine gelmiş. Sigara içmediğim ve 31 çekmediğim için testosteron seviyem tavan yapmış. Anneannemlere bi gittim, lan sebepsiz gülüyorum, ama öyle içten gülüyorum ki... Durup dururken olduğum yerde sürekli gülümsüyorum. Testosteron seviyem tavan yapmış, cinsel çekicilik olarak maksimumdayım, dayımın kızları bile yavşamaya, ilgilenmeye filan başladı. Bir de sürekli içten içten gülümsüyorum, bendeki değişikliği farkettiler, insanların da bana olan tavirlarında değişmeler hissettim açıkcası. En bariz örnek, sokakta yürürken kızların bana bakışları, çok çok olumlu yönde değişmişti. Önceden öylece sanki herkes gibiymişim gibi bakan kızlar, güzel güzel süzmeye başladı. E çünkü sürekli gülümsüyorum, sahte de gülmüyorum içten gülüyorum, zaten testosteronum tavan olmuş, hareketlerime, davranışlarıma yansımış, erkek gibi duruyorum, davranıyorum. Çok güzel anlardı beyler...

Beyler unutmayın, siz nasıl olursanız insanlar da size karşı öyle olur. Anneannemlerde somurtkan, memnuniyetsiz, ve hayattan bezmiş olan ben gitmiş, yerine tatli tatli gülümseyen ve cinsel çekiciliği olan, hayatla barışık başka bi adam gelmişti. Ve ordayken sevildiğimi farkettim, insanların benimle iken ilk defa memnun olduğunu farkettim. Ortamdayken kayıp adam değildim artık, birlikte bulunmaktan zevk alınan bir adam olmaya başladığımı farkettim. Çocukluktaki hallerime dönüyordum açıkcası. Dayımın 2 kızı vardı beraber büyümüştük, seni çok iyi gördük dediler, zaten yanımdan ayrılmadılar bütün gün. Ama en büyük hediye, tanımadığınız kızların size gülümseyerek bakması, tatlı tatlı süzmesiydi, beğenilen adam olmaktı.

Bu olumlu gelişmeleri gördükten sonra, resmen hayatın anahtarını bulduğuma kanaat getirdim. O yüzden en başta hayatınızı kökünden değiştiricem dedim ama en başta azim, kararlılık ve ızdırap çekmek gerekiyor dedim. Akabinde, birdaha sigaraya ve penisime elimi sürmemeye karar verdim. Eğer boşalacaksam, ya gece rüyamda boşalırdım, ya da cinsel ilişki yapıp boşalırdım ki, uykuda boşalmak dopamini hemen hemen hiç etkilemiyor, cinsel ilişki ise 31'den kat kat daha az etkiliyordu. Zaten beyin sağlığı açısından normal olan cinsel ilişki yapıp boşalmaktı, 31 çekip boşalmak değil.

Ama beyler 1 hafta ne demek ki, sadece bi başlangıçtı, önümde daha çekilecek çok ızdırap vardı, tabi karşılığında alınacak mükafatlar. Ne demiştik : no pain no gain.

Bu arada şu kızların tatlı tatlı süzmesi olayının sebebini biraz açayım. Beyler testosteron cinsel çekicilik hormonudur. Kimileri erkeklerden yayılan hormon moleküllerinin kızları çektiğini söyler. Doğru mudur bilmiyorum, ama testosteronu fazla olan kişi, erkekliğin vücut bulmuş halidir. Kendine güvenlidir, tavırları davranışları nettir, zindedir, yani erkektir işte, bunu kızlar hareketlerinizden ve tavırlarınızdan da anlayabilir. Bir de reseptör miktarınız fazla olduğunda yaşadığınız her andan keyif aldığınızda, gülümsediğinizde kızlar için bi çekim kaynağı olursunuz.

Biraz ön bilgi:

Mesela şişmanlar neden duygusaldır? Beyler şişmanlar bizim 31 ve sigara bağımlısı olduğumuz gibi, onlar da yemek bağımlısıdır. Yaşamak için yemezler, yemek için yaşarlar, yemek yemek onlara acayip zevk verir. Gece gündüz bişeyler yiyip beyni dopamin dolmuş şişman arkadaşlarımızın, dopamin reseptör sayısı olarak dibe vurmasını bekleriz tabi ki beyler.

Size anlatmıştım, 22 yaşımda, üniversitede, 6-7 senedir 31 çeken bi kardeşiniz olarak, kendimi çocukluğumla karşılaştırdığım zaman çok daha depresif ve duygusal olduğumu söylemiştim. Evet beyler 1 hafta 31 ve sigara diyetinden sonra hayatın çok değiştiğini, sürekli gülümsediğimi, ve kızları mıknatıs gibi çektiğimi söylemiştim. İlk hafta böyle olduysa, sonraki haftalar da böyle gitmesini beklerdim tabi ki. 1 ay boyunca, ilk 1 haftakinden çok daha fazla acı çekmiştim, çünkü reseptör üretimi haftalık bir şey değildir, aylar alan bi süreçtir beyler. 1.5 ayın sonunda beynim hala günde 3-4 kere ara ara kasılıyor, dopamin istiyordu, ama ben ona dopamini vermedikçe yine reseptör üretiyordu.

Kendimde farkettiğim ekstra değişiklikler:

1. Çok daha iyi konuşuyordum. Konuşurken daha önce hiç kullanmadığım kelimeleri kullanıp cümleleri çeşitlendirip, bir şey anlatirken tatmin oluyordum resmen, anlatmaktan ve konuşmaktan zevk alır olmuştum.

2. Amatör olarak kendim evde, arkadaşlar arasında şarkı söylerdim, çok daha iyi şarkı söylediğimi farkettim beyler.

3. Daha önce bende hiçbir kıpırdanma yaratmayan, sıkıcı gelen şarkıların beni vurmaya başladığını farkettim, şarkılar daha anlamlı geliyordu, daha çok haz vermeye başlamıştı.

4. Kısacası beyler şarkılardan, konuşmaktan, dinlemekten, kısacası hayattaki herşeyden daha çok keyif alır olmuştum.


Not:

p***o de dopamin salgılatır insana, dolayısıyla reseptör miktarını düşürür. Ben pornoyu kestim, 31'i kestim, sigarayı kestim. zaten p***o izledikten sonra çekmemek benim için imkansız gibi bir şeydi.

Testosteron hormonu seviyesini spor yanında iyi uykuyla arttırabilirsiniz beyler. Testosteron seviyesi açısından az uyuyan ve çok uyuyan, uykusunu alan erkekler arasında karşılaştırma yapılmıştı beyler, ve uykusunu alıp, uzun uyuyan erkeklerin testosteron olarak çok daha baskın olduğu gösterilmişti.

1.5 ayın sonunda baya düzelmiştim, duygusal anlarda hemen ağlamaya meyilli olan ben, artık böyle anlarda metanetimi koruyabiliyordum. Bazı durumlarda hemen endişelenen, paniğe meyilli olan ben gitmiş, yerine olayları daha aklıselim ele alabilen başka bi adam gelmişti. Düzgün ve akıcı konuşabilen, dikkat toplayip insanları dinleyebilen, ve dinlerken sıkılmayan biri olmuştum.

Ve beyler, o yaz Vadideki Zambak gibi tarihteki en sıkıcı kitabı okumaya başladım. Öyle bi ızdırap görmedim ***, ilk 100 sayfa ölümdü resmen, 50 sayfa bi kadının omzunu anlatıyordu, onu bile okuma başarısı gösterdim ahaaha. Sonra roman sardı baya, güzel gitmeye başladı, Balzac romanın bazı yerlerinde insanları analiz ediyordu ve beyler romanın bi yerinde, "Hayatın zevklerinin içinde kaybolmuş, sümüklü böceğe, jöle kıvamına gelmiş bi adam" gibi bi tabir geçti. Lan dedim bu benim. Üstat bile farketmiş, ama tabi onlar bu mekanizmadan haberdar değillerdi, sadece sonuçlar üzerinden konuşuyorlardı.

Beyler hayatınızdaki herşey dopamin miktarını arttırabilir. Yazdıklarımı azıcık okuyan bile, amacın spordan, sosyal aktiviteden, konuşmaktan, yemek yemek ve su içmekten kısacası hayattan alınan hazzı arttırmak olduğunu anlayabilir. Sen spordan zevk al, salgıladığın dopamin beynine etki yapsın, yeterli reseptörün olsun ki spordan salgıladığın dopaminden maksimum fayda sağlansın diye uğraşıyoruz burada. Beyler içerisinde mücadele olan her aktivite serbesttir. Futbol, bilardo, bilgisayar oyunları, spor vb. mücadele gerektiren, kazanmak için mücadele yapmayı gerektiren şeyler serbesttir. Hatta bu mücadele esnasında dopamin reseptör miktarı artar. Yasak olanlar hayatta kolay zevk sağlayanlardır beyler. 31, p***o, sigara, uyuşturucu vb.

Beyler farkettiniz mi, sigarayı bırakanların ilk lafı, yemeklerin tadını daha iyi alabiliyorum, hayattan daha çok zevk alıyorum, ben hiç yaşamamışım gibi şeylerdir. Nedenini adınız gibi biliyorsunuz artık, çünkü mekanizmaya hakimsiniz beyler.

Beyler hayatımdan 1.5 ay boyunca sigara ve 31 i çıkarınca başka bişeyi farkettim, hayatımda bana kolay haz sağlayan başka şeyler de vardı. Allah için güzel yemek yerdim, yani 100 kilo olmuştum, boyum vardı Allahtan da çok göstermezdim, yemekten haz almayı bırakmalıydım. Peygamber efendimiz doymadan kalkın demişti, yani hazzı yarısında kesip sofradan kalkmak beyler, ne güzel söylemiş lan. Artık porsiyonları yarıya düşürmüştüm, doymadan kalkmaya başlamıştım. Beyin yine zorlanıyordu ***. Daha sonra internet bağımlılığımı farkettim, facebooktan, sözlüklerde gezinmekten haz aldığımı farkettim, kısacası hayatımda bunlar olmazsa çok zorlanacağımı farkettim. Yani kolay haz detected beyler. Facebook'a, milliyet.com.tr'ye, sözlüklere günde 1 kere girmeye başladım, ve bunları bırakmak nerdeyse sigara ve 31 i bırakmak kadar zorladı beni ***.

2 ay boyunca yaz böyle geçti, ders seçimleri geldi, ve eylül ayında, benim için çok verimli geçen bir yaz sonunda, üniversiteye döndüm. Bir entryde sorulmuştu, mimar mısın diye, mimar değilim beyler bilgisayar mühendisiyim. Bilenler bilir bilgisayar mühendisliğinde hayvan gibi ödev, proje vize final olur, bütün dönem nefes alamazsınız. Beyler üniversitedeki son senemde neler oldu tahmin bile edemezsiniz ***. Yurtta kalırdım ben üniversitede, 4 sene yurtta kaldım, yurtta İTÜ Vadi Yurdu, yine bilenler bilir tam bir p***o cenneti, 31 center gibi bir yerdir.

Ben gittim, 31'i, pornoyu bırakmışım, internete sadece işim düştüğünde giriyorum, girdiğimde de Face'de, milliyet.com.tr'de, sözlüklerde kaybolmamak için büyük çaba sarfediyorum. Yurtta aldıgım yemeğin yarısını bırakıyorum. Hergün güzel güzel dersime gidiyorum, ama bu sefer dersleri bi başka dinliyorum. Dinlediğim dersten sıkılma durumum baya baya azalmıştı, ve anlatilanlar eskisinden çok daha fazla aklımda kalıyordu. Eskiden derste dinlediğim şeylerin maksimum %10'u aklımda kalırken bu oran %65-70'lere çıkmıştı. Bunun da sebebini sonradan anladım beyler, dopamin hafıza, zeka ve hırs sağlar insana, fakat bunun yanında başka etkenler de var. 31 çekince beyler, vücuttaki bütün değerli vitaminler, mineraller, demirler, magnezyumlar, yani beyninizi ve hafizanızı doğrudan etkileyen mineral ve vitaminler sperm ile birlikte dışarıya atılır. Yani vücut biriktirdiği bütün değerli şeyleri, spermle beraber kaybediyor beyler. 31 çekmeyince de bunlar size kalıyor ve hafıza, zeka, öğrenme yetileriniz gelişiyor, zaten dopamin reseptörü olarak iyi durumda olunca da başarı kaçınılmaz oluyor

Müzik de kolay haz sağlayan şeylerdendir, benim tavsiyem bazı görevleri, taskları başarınca kendinize ödül olarak vermeniz ve çok abartmamanız. İşin garibi ben bu haz veren çoğu şeyi bıraktığım an, müziğe de fazla ihtiyaç duymadığım farkettim. Bir nevi duygusal yönü biraz zayıflamış, analitik ve sayısal zeka sahibi, disiplinli bi adam olmuştum. Müzik vb. konularda da herşeyde olduğu gibi, hayatınıza bi denge getirmenizi tavsiye ederim. Yani hiçbirşeyde aşırıya kaçmamanız, tadında bırakmanız önemli, çünkü zevk veren şeyleri aşırı miktarda yaptığınız an fazla dopaminden reseptörleriniz kaybolmaya başlıyor, ve başka şeyler eskisi kadar zevk vermemeye başlıyor. O yüzden hayatınızın her alanında, her konuda belli bir denge gözetmeyi ihmal etmeyin ve aşırıya kaçmaktan sakının beyler.

Devam ediyorum, Vadi yurduna geldim, ne 31'im var ne sigaram ne internet bağımlılığım. Derse gidiyorum, dersi aklıma kazıyorum, anlıyorum ve projelerime, derslerime çalışıyorum. Vadide gördüğüm manzara beni üzdü açıkcası, herkes mi 31 çeker ***, 31 yaygındı türk gençleri arasında, hala da yaygın. Beyler düşünsenize, herkes 31'i, sigarayı vb. kolay haz veren şeyleri bıraksa, hayattan zevk alsa, derslerine gitse halimiz nasıl olurdu, Türkiye'nin şu andaki konumu nasıl olurdu?

Düşünmeye başladım beyler, dünyaya pohpohlanan cinsel ilişki içerikli videolar, p***o sitelerin milyar dolarlar kazanması, erotizm pompalanan videolar, heryerde gözümüze sokulan cinsellik öğeleri... Bir gücün insanları mastürbasyon ve sigara gibi zevklerle mala bağlaması, bunların içinde yitip gitmesine neden olduğunu gördüm beyler. Bu bilerek mi bilmeden mi yapılıyor fikrim yok ama dünyada yayılan cinsellik fırtınası, bizleri kötü etkiliyor, hayat kalitemizi etkiliyor beyler. (Bu konu hakkında daha fazla bilgi için: )

Bizim zamanımızda vadide dc vardi ne pornolar dönüyor *** orda, bir adam vardı herifte 100 gb p***o arşivi vardı Allah akıl fikir versin dedim. Kampüste ve dc denen ortamda kızlara asılınıyor ama öyle kalitesiz, onursuz ve embesil bir şekilde ki... Benim de bir vakitler aynı durumda olduğumu gördüm, çok değil lan 3 ay önce. Artık kızlar karşısında daha dik durabilen, kendine daha güvenli, daha mantıklı cümleler kurabilen, daha akıcı konuşabilen ve gülümseyen bir adam vardı. Bu adamların haline üzülmüştüm gerçekten. O zamanlar bunları anlatabileceğim bir mecra yoktu şimdi inci var anlatıyoruz işte. Beyler dediğim gibi tek hayatım dersler olmuştu. Projelerimi verildiği gibi yapıyordum, üşenme duygum gitmişti, hiçbir şeye üşenmeyen bir adam olmuştum. Projelerimi eksiksiz ve tam yapıyordum, bitirince de büyük bir tatmin duygusu sarıyordu beni. Vizelerime finallerime oturup adam akıllı çalışır olmuştum, işin garibi fena da vakit geçmiyordu, oturduğum an 2-3 saat aralıksız, konsantre olmuş bir şekilde çalışabiliyordum.

Beyler o güz dönemi, benim için imkansız bir ortalama yaptım, ortalamamı transkriptte görünce ağlamamak için zor tuttum lan kendimi. İtü bilgisayar gibi bir bölümde, 3 sene boyunca 2.20 ortalamayı göremeyen ben o güz dönemi 3.20 ortalama yapmışım ***, hayvanlaşmışım resmen. Böyle bir tatmin ve mutluluk yok. Biraz da üzüldüm, bi burukluk oldu gerçi, düşünsenize, öss zamanı bu olayların farkında olsam, İtü bilgisayar ne *** Mit'ye giderdim. Üniversitede çok daha başarılı olurdum. Kızlarla olan etkileşimim çok daha olumlu olurdu. Bunları 22 23 yaşında farkettiğim için kendime kızıyordum biyandan da ama olsun zararın neresinden dönsek kardır.

Evet beyler artık hikayenin sonlarına geldik... Ben üniversitedeki son dönemimde yine 3.25 gibi bi ortalamayla okulu bitirdim. 2.20'lerde sürünen ben, son senemde hayvanlaşıp güzel sayılabilecek bi ortalamayla mezun olmuştum. Annem babam şaşkın, takdir edilmek, beğenilmek, imrenilmek, taklit edilmek gibi duyguları tattım ki, 31'in vereceği zevki 5'e katlar beyler. Bence hayattaki asıl zevkler bunlardır.

Velhasıl kelam iş hayatına girdik. o da ayrı bi olay. Beyler güzel bir işe, güzel bir ekibe düşmüştüm. İyi bi şirket ve pozisyonumuz bell zaten : yazılım mühendisi.

İş hayatında gördüklerimi anlatıyorum :

1. İnsanlar yaptıkları işten zevk almıyor.

2. İnsanlar çoğu şeye üşeniyor ve angarya olarak görüyor.

3. İnsanlar yine hayattan zevk almıyor

4. Kısacası üniversitede 31'in sigaranın dibine vuranlar burda da kendini belli ediyor.


Beyler bilenler yine bilir, yazılım mühendisliği yoğun öğrenme isteyen bir iştir, sürekli bir şeyler öğrenip bu öğrendiklerinizi uygulamak durumunda kalırsınız. 1 haftadan sonra yavaştan bana bişeyler anlatmaya başladılar bak işte bizim sistem şöyledir böyledir, o ordan çalışır bu burdan çalışır vs. kavramakta hiçbir zorluk yaşamıyordum, öğreniyordum ve birdaha unutmuyordum beyler.Yıllarını vermiş profesyonel adamların anlattıklarını ikilettirmiyordum, bir kere anlatılınca beyne kazıyor ve devam ediyordum. Zamanla meslektaşlarımdan farkım ortaya çıkmaya başladı. 5-6 ayda farkımı ortaya koydum diyebilirim, çünkü yeni başlayan bir mühendis olarak, üst pozisyondaki mühendis abilerime hemen hemen hiç sıkıntı çıkarmadan işlerimi temiz ve sorunsuz hallediyordum, çok çabuk öğreniyordum. Müdürlerim bu durumu görünce beni acayip sevmeye başladılar, nerdeyse şirketin süperstarı olacaktım ***. Herkes benden iyi bahsediyordu. Üstümdeki uzman mühendis kritik işleri hep bana veriyordu, çünkü sorunsuz ve temiz bir iş çıkaracağımı biliyordu.

Şirkette istesem de surat asamazdım zaten, ama sürekli somurtan, herşeyden şikayet eden, memnuniyetsiz, sürekli istifa edicem diye ortalarda dolaşıp zırlayan adamlar da gördüm. Bense tam tersine, gülümseyen bir adamdım artık, buna karşılık olarak insanlardan da çok olumlu tepkiler alıyordum, işimde mükemmeliyetçiydim, zevk alıyordum ve hafızam, öğrenme yetilerim çok gelişmişti. Beyler, başarılı, güleryüzlü, ve düzgün bir adamsanız, zaten ister istemez herkesin beğenisi üzerinizde oluyor. Önce taklit edildim, ve çok mutlu oldum, meslektaşlarım resmen beni örnek alıyordu ***, böyle mutluluk olur mu? Şirketteki bayanların ilgisi üzerimdeydi, birebir konuşurken, mantıklı, olgun, gülümseyen ve kendine güvenli bir adam profili çiziyordum ki 8 ay önceki halimi görseler dünya başlarına yıkılırdı. Ve sonunda beyler, şirketteki en güzel kızlardan biriyle, uzun uzun birebir takıldıktan sonra resmen sevgili olduk.İlk sekste, nerdeyse yarım saat boşalmadığımı hatırlıyorum ki, karşımdaki bu süre zarfında bir kere boşalmıştı. Böyle şey nerde görülmüş, kız boşalıyor ben boşalamıyorum ***.

Beyler buraya bi ekleme yapıyorum: Neden yarım saatte boşaldım? Çok 31 çekmek erken boşalmanın en etkili nedenleri arasındadır. Bu yüzden aylarca 31 çekmedikten sonra 5 dakikada boşalmak yerine yarım saatte boşalmıştım. Google'a "Premature ejaculation"(erken boşalma) yazarsanız bir sürü sonuç görebilirsiniz beyler. Tabi güvenilir kaynaklara bakmak da önemli, çünkü tartışılan bir konudur, kimse 31'i 4-5 ay bırakıp sonucu görecek kadar sabırlı ve azimli değil zaten. Buyrun : "Buraya link gelecek"

Beyler acı ve ızdırap dolu günlerden beynimi yeniden toparlayıp kendine getirince hayatımın nasıl değiştiğini gördünüz. Güzel bir işim, güzel bir hatunum vardı, hayat hiç de fena değildi. 1 seneyi doldurduktan sonra işyerimde, uzman mühendis oldum. Normalde bu süre 2-3 senedir beyler, bense 1 sene sonunda artık meslektaşlarımın teknik sorunlarını çözen, onlara yol gösteren adam olmuştum ki, onların sizi dinleyip önerdiğiniz şeyleri yapmaları, 10 posta gitmekten daha zevkli bir şey.

Ama yetmiyordu beyler, hayatta 31, sigara, ot gibi tatmin mekanizmaları kullanmadığınızda, hayatın kendisini bir tatmin mekanizması olarak görmeye başlıyorsunuz. İş bitiriyorsunuz tatmin oluyorsunuz, kitap okuyorsunuz tatmin oluyorsunuz, futbol oynuyorsunuz, mücadele edip kazanıyorsunuz, zevk alıyorsunuz beyler. Birileri anlatiyor siz anlatiyorsunuz dinleyip konuşuyorsunuz zevk alıyorsunuz. Kısacası hayat sizin için bir ödül mekanizması, bir tatmin sahası oluyor. ne kadar çok iş başarırsanız, ne kadar mücadele edip bişeyler kazanırsanız, o kadar memnun oluyorsunuz. Yani kısacası hayatın mücadele edip kazananı oluyorsunuz beyler. Asıl sahanızda yarışmaya başlıyorsunuz, 31 ve sigara gibi yapay tatminleri değil, peste çok çekişmeli mücadeleler sonunda kazanmayı tadıyorsunuz, çok zor bir işi halledince aldığınız maaş zammını tadıyorsunuz, patronlarınızın takdirini tadıyorsunuz, kızların beğenisini, istediğiniz kızı mücadele edip kazanmayi görüyosunuz beyler.

Beyler son öneriler :

31'i tamamen kesmenizi tavsiye ederim, ama ilk etapta ayda 1'e indirebilirsiniz.

Sigarayı ilelebet hayatınızdan çıkarmanızı, ot çöp gibi beyninizi anormal miktarda dopaminle dolduracak şeylerden kaçınmanızı tavsiye ederim. Kısacası hayatınızda kolay haz olarak nitelendirebileceğimiz herşeyi, yemek ve internet dahil çıkarmanızı, azaltmanızı bi dengeye oturtmanızı tavsiye ederim. Hayatta zevk veren her aktivitede bi denge gözetin beyler, az ve öz yapın derim.

Omega-3 balık yağı, kan yoğunluğunuzu düşürür, daha akışkan yapar, beyninizin daha iyi beslenmesini sağlar ve beyninizin lipit yapısının çok daha sağlıklı olmasını sağlar. Yeterince balık tüketilmeyen türk toplumunda, günde 1000mg en kaliteli omega-3 takviyesini almanızı tavsiye ederim. Gelişiminizi tamamlayıcı etki gösterir.

Çok stresli bir adamsanız, herşeyden gerilip sıkılıp kasıntı yapıyorsanız, c vitaminini bol tüketmenizi tavsiye ederim. C vitamini tam bir kortizol düşmanıdır. Yer bitirir kortizolu, bir nevi kahramandır. Kortizol hormonunu duymuşsunuzdur, vücutta stres anında üretilen ve bütün hücrelerin oksidasyonuna(yani yaşlanmasına) neden olan hormondur. O yüzden stresli adamlar çabuk yaşlanır. Kortizol yüzünden hücreleri yaşlanmış ve yıpranmıştır.

Beyler c vitaminini 1000 mg'a kadar alabilirsiniz ve bol bol çay içebilirsiniz çayın içerisindeki bi madde tam bir kortizol düşmanıdır. Türk halkı olarak çay içmesek çok daha stresli bi toplum olurduk herhalde.
Çok faydalı öğretici oldu eyvallah iyiki varsınız.
 

bocchi

Uranüs Yolcusu
Katılım
19 Tem 2021
Mesajlar
210
Tepki puanı
443
Puanları
111
Web Sitesi
1000kitap.com
Orijinal Yazar :
Tarih: Haziran 18, 2019, 19:22:01
Post:

NOT: Yazı İnci Sözlük'ten 351986 nickli yazara aittir. Türkiye'de bu konuyu detaylı bir şekilde ele alan ve bireysel deneyimlere yer veren ilk yazılardan birisi olduğu için yazıyı, konu dışı bölümleri kırparak forumda paylaşmayı uygun gördük.


Hayatınızı kökten değiştirecek olan şeyi açıklıyorum beyler.

Öncelikle şaka, fake vs. değildir.

Anlatılması gereken ve sadece kafasını yoranların anlayabileceği bir olay.

Çok 31 çeken arkadaşlar, hayatında bazı zevklere bağımlı olanlar, tehlikenin farkında mısınız?

Bu bir yazı dizisi, ve uygularsanız hayatınızın büyük olumlu değişikliklere uğradığını göreceksiniz.

Fakat biraz acı çekeceksiniz, ne derler no pain, no gain işte o hesap.


Kazanacaklarınız :

- İş hayatında başarı

- Kız mevzularında başarı

- Okulda başarı

- Kısacası hayatın her alanında başarı

Ekli dosyayı görüntüle 261

Biliyorum en başta bana küfür edeceksiniz, lanet edeceksiniz, defalarca vazgeçeceksiniz, ama gerçek kurtuluşun bu yolda olduğunu eninde sonunda farkedeceksiniz ve anlayacaksınız.. Unutmayın, burda anlattıgım herşey sizin kendi iyiliğiniz için. evet acı ve ızdırap çekeceksiniz, ama mükafatı da büyük olacaktır beyler.

Önemli not : Her birey kendi sıkıntısına sebep olan değişkenleri değerlendirip kendi önlemini kendi hayatını göz önünde bulundurarak almalıdır. Başkasının yöntemini uygulayıp değişim görmeyen bir insanın bunalıma girme ihtimali hayattan beklentisini tamamen kesme ihtimali de mevcuttur. Burada anlatılan yöntemler her birey için farklı olgular üzerinden etkisini göstermektedir. Başlıkta anlatılan kendime özgü bir hikayedir ve her bireyde değişiklik gösterecektir.

Biraz ön bilgi, anlatacağım hikaye biraz biyolojik beyler. Bizde hurafe, efsane, masal yok, bizde bilim var beyler ve herşey bilimsel temelli. Dediğim gibi biyolojik çıkarımlar ve kavramanız gereken bazı şeyler olacak. Örneğin beyninizin kimyasal yapısındaki değişmelerden haberdar olacaksınız artık. Ve bu değişimleri yönetmeyi öğreneceksiniz!

Öncelikle kendimden başliyorum nasıl bir insan olduğumdan ve nasıl bi karakterden geldiğimden. Kendimi tam bir p***o ve cinsel ilişki bağımlısı olarak nitelendirsem yalan olmaz. İlk 31 imi 12.5 yaşında falan çekmiştim ki hiç unutmam. Gerçekten küçüktüm, arkadaşlarım 15 yaşında başlarken ben onlardan 2.5 sene önce başlamıştım bu işe. Müthiş bi zevkti ve bu zevkin hayatıma girmesinden son derece memnundum. Annemin aldığı Cosmopolitan dergilerine bakıp günde 3 posta giderken, yaş 15 e geldiğinde 4-5 e kadar çıkmıştı. 15'ten sonra cinsel ilişki dergileri furyası başladı... Gidip oradan buradan sıfır kuşe kağıda baskı cinsel ilişki dergileri alır, onlara bakarak çekerdim. Türk dergilerinin yanında Hustler ve Penthouse favorilerimdi. Adamın penisi bir sayfadan başlar karşı sayfaya kadar uzardı, aradan zımbalanmış şekilde, biraz dalgalı ilerlerdi. Hey gidi günler... Düşünün beyler 12.5 13 yaşından 15 yaşına kadar 2 sene her gün 3-4 yerine göre 5 posta 31 çektiğinizi düşünün...

Bu arada yaşım 27 beyler, gel zaman git zaman Öss vakitleri geldi. Ben bu arada ekseriyetle 31 çekiyorum. Gece yatmadan, o zaman bu zaman. duş almaya yetişemiyorum. Babam bıyık altından gülüyor. Lise yıllarım 31 dolu yıllardır. Okulda gördüğüm envayi çeşit külot, bacak, çatallarla öyle güzel öyle zevki 31 ler düzüyordum ki...

Yaş geldi 17-18'e Öss zamanları başladı. Beyler çok enteresan bişey farkettim o zamanlar, kendimi gözlemeye başlamıştım yavaştan. 31 çekmeden derse asla konsantre olamiyordum. 31 çekmeden ders çalışmak işkenceydi. 31'i çektikten sonra rahatça dersimi çalışıyordum.

Evet beyler olayın kilidi işte burada. Neden 31 e ihtiyaç duyuyoruz, neden kritik bi işe başlamadan önce, sigara yakıp öyle başlıyoruz, neden gergin, endişeli konsantre olmak istediğimiz zaman sigara içiyoruz, 31 çekiyoruz? Beyler herşey neden sorusuyla başlar...

Evet kendi hayatımdan devam ediyorum. Yaşım gelmiş 22'ye, hala tamgaz 31 e devam... 10 senedir istisnasız hergün 31 çeken, çekmediğim günlerde de bunun acısını çıkararak ekstra 31 çeken bir adamdım. Hayatım pek iyi gitmiyordu açıkcası. Çocukluğumda, 9-10-11 yaşlarımda hayatı güzel yaşadığımı, mutlu olduğumu daha iyi hayat sürdüğümü farkettim. 22 yaşımdaki halimi, 31 ile tanışmadan önceki halimle kıyasladığım zaman;

1. Çok daha duygusaldım, depresiftim.

2. Çok daha fazla konsantrasyon sorunu çekiyordum. 31 çekmeden ders çalışamiyordum.

3. Konuşmalarım biraz malca olmaya başlamıştı, akıcı konuşamıyordum, konuşurken sebep sonuç ilişkileri kurup, çıkarımlar yapamiyor ve karşımdakini ikna yeteneğimi yitirmiştim.

4. Ve en önemlisi, hayattan eskisi kadar keyif almiyordum.


Ve beyler gel zaman git zaman, ben biz kıza aşık olup 5 kere red edilip ağır bi depresyona girince, kayışlar koptu. Beyler hayatınızın aşkıyla gerçekten karşılaştıysanız, ve o kızın size ait olması fırsatını ilelebet elinizden kaçırdıysanız, ve koy götüne rahvan gitsin kafasında değilseniz major depresyona girmeniz bi nevi kaçınılmazdır. Major depresyon yanında promosyon olarak gelen hastalıklar vardı ki, bunlar anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, ve okb gibi hastalıklardır. Kısacası bütün ruhsal dengemi yitirmiştim.

Psikiyatriste gittim, bana ilaçlar verdi. Paxil, Xanax, Cipralex vs. alayını denedim, hem de kısa süreler de değil, faydasını görmek için muntazam bir düzen içinde aylarca bu ilaçları kullandım. Ama bi faydasını göremedim. Bu ilaçların faydasını göremeyince kendim araştırmaya başladım. Ve araştırınca gördüm ki, modern tıbbın öngördüğü bütün ilaçları insanlar, deneyenler, yıllarca kullananlar çöp olarak addediyor. Fakat hepsi tek bir noktada birleşiyor. Beyin sağlığı, hayat kalitesi, sosyallik, liderlik ve etkileyicilik açısından elzem olan tek bir hormonda bitiyor olay. Bu hormonu öyle veya böyle duymuşsunuzdur, sizce bu hormon hangisi beyler?

Beyler bu hormon dopamindir. Şimdi dopamin hormonunu biraz inceleyelim.

- Dopamin hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır, hayattaki çoğu aktivitede dopamin can yoldaşımızdır.

- Su içerken bile salgılanır, bi insan zevk aldığı bütün aktiviteleri yaparken dopamin salgılar.

- Dopamin konsantrasyonu ve motivasyonu sağlayan hormondur. O yüzden sevdiğiniz işleri yaparken daha konstantre ve motive bi şekilde yaparsiniz.

- Aşırı miktarda dopamin baş dönmesi ve sersemleme yapar. Aynı ilk uyuşturucu kullandığınızda, ilk otu çektiğinizde, ilk sigarayi içtiğinizde ve çok 31 çektiğinizde olduğu gibi.

- Sigara içmek ve 31 gibi aktiviteler dopamin salgısını arttırır.

- Dopamin eksikliği anksiyete, depresyon gibi ruhsal bozuklukların nedeni olarak görülür. Bu nedenle en etkili antidepresanlar dopamini arttirma mantalitesi üzerine kurulmuştur.

- Dopamini eksik olan bireyler hayattan haz alamayan insanlardır.

- Ek olaraktan, su içmek, yemek yemek gibi aktiviteler dopamini arttırır ama dopamini en çok kökleyen şeyler 31, sigara, ot, çöp, nargile vs. dir.


Ayrıca beyler birkaç ek daha;

Dopamin = Analitik zeka demektir, sayısal zekası yüksek olan insanlar dopamince baskın insanlardır. Doktor ve mühendislerin dopamince baskın insanlar oldukları, duygusal yönleri yerine analitik ve gerçekçi yönlerinin ağır bastığı bilinir. Dopamin = Hırs ve başarıdır.

Bunun tersi dopamin eksikliği ise biraz depresifliktir beyler... Fakat dopamini eksik olanların biraz daha yaratıcı, hayattaki şeylerden zevk alamadıkları ve hayattan biraz kopuk ve izole oldukları için kendileriyle başbaşa kalmayı seven, sezgisel yönden gelişmiş, yani biraz loser yaşayan fakat iç dünyasında ve zevklerinde büyüyen adamlar oldukları gösterilmiştir. Fakat sosyal yönden baskın olanlar, sözünü geçirenler, otorite olanlar dopamince baskın olanlardır. Dopamini eksik olanlar bir nevi Halil Sezai'dir.

O zaman beyler, hergün 31 çeken ve dopamini kökleyen bir adam olarak;

1. Analitik zekanın dibine vurmam, çok kaliteli doktor veya mühendis olmam

2. Hayattan zevk almam, mutlu olmam

3. Sosyal ve liderlik yönlerinden süper olmam gerekirdi...


Ama durum tam tersiydi lan, depresiftim, derslerim kötüydü, hayattan zevk alamıyordum. Asosyaldim, liderlik mi? O kadar uzaktım ki liderlikten, çünkü yapılan muhabbetler, konuşulan konular zerre ilgimi çekmezdi, karışamazdım muhabbetlere, tartışmalara girip galip çıkamazdım. İlgimi çekmiyordu ki...

Sizce neden böyle oldu beyler hadi bakalım? Beyler şimdi size hayatınızı değiştirecek bi kavramı tanıtıyorum. Bunu aklınızın bi kenara kazıyın.

"Dopamin Reseptörleri"

Şimdi nedir bu dopamin reseptörleri ve mekanizması nedir onu anlatacağım. Beyler beyinde zevk veren her aktivitede dopamin salgılandığını söylemiştik. Beyinde günün belli saatlerinde az veya çok herzaman belli miktarda dopamin bulunur. Sigara içince dopamin tavan yapar, 31 çekince tavan yapar, sevdiğiniz filmi izleyince artar, susayıp su içince artar, pes oynarken artar. O yüzden sevdiginiz filmleri daha motive ve konstantre izlersiniz, pes oynarken ekrana kilitlenirsiniz. O yüzden aylarca içmedikten sonra biricik sigaranizi köklediğinizde kafanız bi döner, sersemlersiniz.(fazla dopaminin sersemlik ve başdönmesi yaptığını söylemiştik dimi beyler)

Peki bu dopamin reseptörleri ne ola ki? Beyler bu dopamin reseptörleri, dopaminle bağ kurup, beyin sinyali üreten arkadaşlardır. Dopaminlerin bağlandığı yerlerdir. İnsan beyninde bir dopamin bir de bu dopaminin reseptörü bulunur ki bu 2 arkadaş birleşip sinyal üretince asıl zevk ve haz o anda gerçekleşir. Beyler beyinde günün belli saatlerinde ne kadar dopamin varsa belli miktarda da dopamin reseptörü bulunur.

Belki de hikayeyi sonlandıracak, size yetecek cümle geliyor:

"Beyinde ne kadar fazla dopamin reseptörü varsa, beyin varolan dopaminden o kadar fazla yararlanır."

Ama bu cümleyi açmak ve sindirmek, iyice anlamak gerekiyor beyler. Şimdi beyindeki dopamin ve reseptörü arasındaki ilişkiden bahsedeceğim beyler.

1. Beyinde dopamin ne kadar azsa, beyin o kadar fazla dopamin reseptörü üretir. Fakat bu kısa süreli, saatlik bişey değildir, haftalar ve aylar alan bir süreçtir. Beyinde dopamin azaldıkça, beyin var olan dopamini daha iyi değerlendirmek için sürekli reseptör üretir.

2. Bunun tam tersi olarak, eğer beyinde çok fazla miktarda dopamin var ise, beyin nasıl olsa dopamin bol diye, varolan reseptörlerini yok etmeye başlar. Beyne göre bolca varolan dopaminden faydalanmak için az sayıda reseptör yeterlidir, kıtlık değil bolluk zamanıdır.

Yani beyindeki dopamin ile dopamin reseptörü sayısı ters orantılıdır. Dopamininiz çok ise reseptörünüz azdır, dopamininiz az ise reseptörünüz çoktur. Yani beyler dopamin reseptörünüz fazla ise, beyniniz sigara ve 31 gibi şeylerle penisilip atılmamışsa, reseptörlerinizin amına koyulmamışsa, hayattan zevk almak için daha fazla imkanınız olur demektir bu. Gözlerinizin içi güler, sosyal iletişimden, kızlarla konuşmaktan daha çok zevk alırsınız, çünkü zaten beyniniz azıcık dopamin salgılasa, onu alıp beyninizde haz duygusunu tetikleyecek birsürü reseptörünüz vardır. Dopamin reseptörü fazla olan insanların sosyal, kültürel ve bilimsel potansiyelleri yükselir...

Beyler bu yazıyı iyi okuyun derim, beni daha iyi anlarsınız: "Buraya link gelecek"

"Dr. Martinez and colleagues found that increased social status and increased social support correlated with the density of dopamine D2/D3 receptors in the striatum, a region of the brain that plays a central role in reward and motivation, where dopamine plays a critical role in both of these behavioral processes. The researchers looked at social status and social support in normal healthy volunteers who were scanned using positron emission tomography (PET), a technology that allowed them to image dopamine type 2 receptors in the brain. This data suggests that people who achieve greater social status are more likely to be able to experience life as rewarding and stimulating because they have more targets for dopamine to act upon within the striatum. Dr. Martinez explains their findings: "We showed that low levels of dopamine receptors were associated with low social status and that high levels of dopamine receptors were associated with higher social status. The same type of association was seen with the volunteer's reports of social support they experience from their friends, family, or significant other."

"We showed that low levels of dopamine receptors were associated with low social status and that high levels of dopamine receptors were associated with higher social status. the same type of association was seen with the volunteer's reports of social support they experience from their friends, family, or significant other."

Beyler şu yazdıklarımı azıcık okuyan adam bile asıl olayın dopamin miktarı olmadığını anlamıştır. Asıl olay anlattiğim gibi "dopamin reseptörü" miktarıdır. Dopamin reseptörü miktarınız hayattaki kalitenizi ve yerinizi belirler. O yüzden hayatınızı kökünden değiştirecek şey diye başlık açtım ve sazan.avi olmadığını üstüne basa basa söyledim.

cinsel ilişki de dopamini arttırır fakat seksin mekanizması biraz farklı. 31, sigara gibi şeyler sadece haz için, fakat sekste beynin sosyalleşme ve arkadaşlık alanlarını tetikleyen bölgeler de bolca çalışır. Seksin ve 31 in beyin üzerinde farkını anlamak için:

Beyler bu arada ilginç gelecek ama açlık da dopamin reseptör miktarını arttırıyor : "Buraya link gelecek" Bu da orucun mantalitesini anlatiyor aslında. Oruç esnasında hayatta haz verici çoğu şey yasaklanmıştır. Yemek yemek, su içmek, cinsel ilişki yapmak vs. Böylece 1 ay oruçtan sonra dopamin reseptör miktarınız maksimuma ulaşır ve hayatınıza bir denge gelir. Tabii ramazandan sonra ***unu çıkarmazsanız.

Bu arada, beyninizi yıllarca esrar, eroin, sigara ve 31 ile peniserseniz, reseptörleriniz ilelebet geri gelmeyebilir. Dikkatli olmakta fayda var.

Beyler hayatında belli hobileri olan, pes oynayan, bilardo oynayan, hayatın kendisini haz mekanizması olarak gören, ayda maksimum 2-3 kere 31 çeken, sigara kullanmayan insanlara lafım yok. Çünkü onlar zaten dopamin reseptörü olarak zengin durumdalar.

Şimdi kendim ne yaptım onu anlatıcam. Beyler bunun için malesef sihirli bi yöntem yok, keşke olsaydı. Hikayenin başında ne dedim, azim ve kararlılık önemli demiştim, no pain no gain demiştim.

Beyler 3 sene öncesine gidiyorum şimdi. O zamanlar üniversite öğrencisiydim. Bir ton projem vizem finalim var, hiçbirine 31 çekmeden, sigara içmeden çalışamıyorum. Çünkü beyin dopamin istiyor, konsantre olmak için, dikkat toplamak için. 31'imi çekiyorum, sigarami içiyorum, beyni dopamin doldurup başlıyorum çalışmaya. Bu arada hayattan gram zevk almıyorum, çünkü hayatta en haz verici şeyler bile, benim reseptörleri gram kıpırdatmıyor. Çünkü beynim sigara ve 31 ile bol miktarda dopamine alışmış, diğer olaylar az dopamin sağladığı için ilgimi bile çekmiyor. Reseptör miktarim az olduğu için, ancak bol dopamin beni tatmin edebiliyor.

Böyle bir durumdaydım. Derken yaz geldi okul tatil oldu, ortalamalamam rezil, hayatta başarısızım, tatminsizim, zevk almıyorum, hayata beni bağlayan bişey kalmamış. Bu dopamin mekanizmasını çözdüğüm an kafamda parlayan ampülü hayal edebilirsiniz herhalde. 2010 yazına denk gelir beyler. Ama çok zor olacağını biliyodum zaten, hayata lanet edip küfürler edeceğimi, peniserim şu 31'i de çekeyim, şu sigarayı da içeyim bidaha asla içmem diyeceğimi. Çok ciddi bir karar almak durumundaydım, kendi iyiliğim için.

Ve 2010 yılı haziran ayının sonunda, bana haz veren bütün herşeyi aniden kestim. Bu durumu nasıl tasvir ederim bilmiyorum beyler, beynin kıvrım kıvrım kıvranması, yalvarması, ağlaması bağırması *** beynin penisilmesi resmen... Hani şu beynin dili olsa konuşsa, ******tme belanı çek 31'i bas sigarayı diye yalvarır yani o derece manyamış bir haldeydim. Beynimin kasılmasını ve zorlanmasını hiç bu kadar net hissetmemiştim.

Beyler 1 hafta ne penisime, ne sigaraya elimi sürmemiştim, eve kapandım, 1 hafta çıkmadım. Ve 1 hafta sonunda evden çıktım, anneanneme gittim ayiptir söylemesi, yengem ile dayım ve kızları da oradaydı. Beyler bilenler bilir, 31 testosteron miktarını bariz şekilde azaltır. 31 çekmeden önce, yani pornoyu izleyip kudurunca, testosteron miktarınız zirve yapar ve boşalınca testosteronunuz minimuma iner. Aynı şekilde sigara, testosteron miktarını bariz şekilde azaltır.

Beyler 1 hafta ne sigara içmişim ne 31 çekmişim. reseptör seviyem ve beynim çok ızdıraplı 1 hafta sonucunda birazcık da olsa kendine gelmiş. Sigara içmediğim ve 31 çekmediğim için testosteron seviyem tavan yapmış. Anneannemlere bi gittim, lan sebepsiz gülüyorum, ama öyle içten gülüyorum ki... Durup dururken olduğum yerde sürekli gülümsüyorum. Testosteron seviyem tavan yapmış, cinsel çekicilik olarak maksimumdayım, dayımın kızları bile yavşamaya, ilgilenmeye filan başladı. Bir de sürekli içten içten gülümsüyorum, bendeki değişikliği farkettiler, insanların da bana olan tavirlarında değişmeler hissettim açıkcası. En bariz örnek, sokakta yürürken kızların bana bakışları, çok çok olumlu yönde değişmişti. Önceden öylece sanki herkes gibiymişim gibi bakan kızlar, güzel güzel süzmeye başladı. E çünkü sürekli gülümsüyorum, sahte de gülmüyorum içten gülüyorum, zaten testosteronum tavan olmuş, hareketlerime, davranışlarıma yansımış, erkek gibi duruyorum, davranıyorum. Çok güzel anlardı beyler...

Beyler unutmayın, siz nasıl olursanız insanlar da size karşı öyle olur. Anneannemlerde somurtkan, memnuniyetsiz, ve hayattan bezmiş olan ben gitmiş, yerine tatli tatli gülümseyen ve cinsel çekiciliği olan, hayatla barışık başka bi adam gelmişti. Ve ordayken sevildiğimi farkettim, insanların benimle iken ilk defa memnun olduğunu farkettim. Ortamdayken kayıp adam değildim artık, birlikte bulunmaktan zevk alınan bir adam olmaya başladığımı farkettim. Çocukluktaki hallerime dönüyordum açıkcası. Dayımın 2 kızı vardı beraber büyümüştük, seni çok iyi gördük dediler, zaten yanımdan ayrılmadılar bütün gün. Ama en büyük hediye, tanımadığınız kızların size gülümseyerek bakması, tatlı tatlı süzmesiydi, beğenilen adam olmaktı.

Bu olumlu gelişmeleri gördükten sonra, resmen hayatın anahtarını bulduğuma kanaat getirdim. O yüzden en başta hayatınızı kökünden değiştiricem dedim ama en başta azim, kararlılık ve ızdırap çekmek gerekiyor dedim. Akabinde, birdaha sigaraya ve penisime elimi sürmemeye karar verdim. Eğer boşalacaksam, ya gece rüyamda boşalırdım, ya da cinsel ilişki yapıp boşalırdım ki, uykuda boşalmak dopamini hemen hemen hiç etkilemiyor, cinsel ilişki ise 31'den kat kat daha az etkiliyordu. Zaten beyin sağlığı açısından normal olan cinsel ilişki yapıp boşalmaktı, 31 çekip boşalmak değil.

Ama beyler 1 hafta ne demek ki, sadece bi başlangıçtı, önümde daha çekilecek çok ızdırap vardı, tabi karşılığında alınacak mükafatlar. Ne demiştik : no pain no gain.

Bu arada şu kızların tatlı tatlı süzmesi olayının sebebini biraz açayım. Beyler testosteron cinsel çekicilik hormonudur. Kimileri erkeklerden yayılan hormon moleküllerinin kızları çektiğini söyler. Doğru mudur bilmiyorum, ama testosteronu fazla olan kişi, erkekliğin vücut bulmuş halidir. Kendine güvenlidir, tavırları davranışları nettir, zindedir, yani erkektir işte, bunu kızlar hareketlerinizden ve tavırlarınızdan da anlayabilir. Bir de reseptör miktarınız fazla olduğunda yaşadığınız her andan keyif aldığınızda, gülümsediğinizde kızlar için bi çekim kaynağı olursunuz.

Biraz ön bilgi:

Mesela şişmanlar neden duygusaldır? Beyler şişmanlar bizim 31 ve sigara bağımlısı olduğumuz gibi, onlar da yemek bağımlısıdır. Yaşamak için yemezler, yemek için yaşarlar, yemek yemek onlara acayip zevk verir. Gece gündüz bişeyler yiyip beyni dopamin dolmuş şişman arkadaşlarımızın, dopamin reseptör sayısı olarak dibe vurmasını bekleriz tabi ki beyler.

Size anlatmıştım, 22 yaşımda, üniversitede, 6-7 senedir 31 çeken bi kardeşiniz olarak, kendimi çocukluğumla karşılaştırdığım zaman çok daha depresif ve duygusal olduğumu söylemiştim. Evet beyler 1 hafta 31 ve sigara diyetinden sonra hayatın çok değiştiğini, sürekli gülümsediğimi, ve kızları mıknatıs gibi çektiğimi söylemiştim. İlk hafta böyle olduysa, sonraki haftalar da böyle gitmesini beklerdim tabi ki. 1 ay boyunca, ilk 1 haftakinden çok daha fazla acı çekmiştim, çünkü reseptör üretimi haftalık bir şey değildir, aylar alan bi süreçtir beyler. 1.5 ayın sonunda beynim hala günde 3-4 kere ara ara kasılıyor, dopamin istiyordu, ama ben ona dopamini vermedikçe yine reseptör üretiyordu.

Kendimde farkettiğim ekstra değişiklikler:

1. Çok daha iyi konuşuyordum. Konuşurken daha önce hiç kullanmadığım kelimeleri kullanıp cümleleri çeşitlendirip, bir şey anlatirken tatmin oluyordum resmen, anlatmaktan ve konuşmaktan zevk alır olmuştum.

2. Amatör olarak kendim evde, arkadaşlar arasında şarkı söylerdim, çok daha iyi şarkı söylediğimi farkettim beyler.

3. Daha önce bende hiçbir kıpırdanma yaratmayan, sıkıcı gelen şarkıların beni vurmaya başladığını farkettim, şarkılar daha anlamlı geliyordu, daha çok haz vermeye başlamıştı.

4. Kısacası beyler şarkılardan, konuşmaktan, dinlemekten, kısacası hayattaki herşeyden daha çok keyif alır olmuştum.


Not:

p***o de dopamin salgılatır insana, dolayısıyla reseptör miktarını düşürür. Ben pornoyu kestim, 31'i kestim, sigarayı kestim. zaten p***o izledikten sonra çekmemek benim için imkansız gibi bir şeydi.

Testosteron hormonu seviyesini spor yanında iyi uykuyla arttırabilirsiniz beyler. Testosteron seviyesi açısından az uyuyan ve çok uyuyan, uykusunu alan erkekler arasında karşılaştırma yapılmıştı beyler, ve uykusunu alıp, uzun uyuyan erkeklerin testosteron olarak çok daha baskın olduğu gösterilmişti.

1.5 ayın sonunda baya düzelmiştim, duygusal anlarda hemen ağlamaya meyilli olan ben, artık böyle anlarda metanetimi koruyabiliyordum. Bazı durumlarda hemen endişelenen, paniğe meyilli olan ben gitmiş, yerine olayları daha aklıselim ele alabilen başka bi adam gelmişti. Düzgün ve akıcı konuşabilen, dikkat toplayip insanları dinleyebilen, ve dinlerken sıkılmayan biri olmuştum.

Ve beyler, o yaz Vadideki Zambak gibi tarihteki en sıkıcı kitabı okumaya başladım. Öyle bi ızdırap görmedim ***, ilk 100 sayfa ölümdü resmen, 50 sayfa bi kadının omzunu anlatıyordu, onu bile okuma başarısı gösterdim ahaaha. Sonra roman sardı baya, güzel gitmeye başladı, Balzac romanın bazı yerlerinde insanları analiz ediyordu ve beyler romanın bi yerinde, "Hayatın zevklerinin içinde kaybolmuş, sümüklü böceğe, jöle kıvamına gelmiş bi adam" gibi bi tabir geçti. Lan dedim bu benim. Üstat bile farketmiş, ama tabi onlar bu mekanizmadan haberdar değillerdi, sadece sonuçlar üzerinden konuşuyorlardı.

Beyler hayatınızdaki herşey dopamin miktarını arttırabilir. Yazdıklarımı azıcık okuyan bile, amacın spordan, sosyal aktiviteden, konuşmaktan, yemek yemek ve su içmekten kısacası hayattan alınan hazzı arttırmak olduğunu anlayabilir. Sen spordan zevk al, salgıladığın dopamin beynine etki yapsın, yeterli reseptörün olsun ki spordan salgıladığın dopaminden maksimum fayda sağlansın diye uğraşıyoruz burada. Beyler içerisinde mücadele olan her aktivite serbesttir. Futbol, bilardo, bilgisayar oyunları, spor vb. mücadele gerektiren, kazanmak için mücadele yapmayı gerektiren şeyler serbesttir. Hatta bu mücadele esnasında dopamin reseptör miktarı artar. Yasak olanlar hayatta kolay zevk sağlayanlardır beyler. 31, p***o, sigara, uyuşturucu vb.

Beyler farkettiniz mi, sigarayı bırakanların ilk lafı, yemeklerin tadını daha iyi alabiliyorum, hayattan daha çok zevk alıyorum, ben hiç yaşamamışım gibi şeylerdir. Nedenini adınız gibi biliyorsunuz artık, çünkü mekanizmaya hakimsiniz beyler.

Beyler hayatımdan 1.5 ay boyunca sigara ve 31 i çıkarınca başka bişeyi farkettim, hayatımda bana kolay haz sağlayan başka şeyler de vardı. Allah için güzel yemek yerdim, yani 100 kilo olmuştum, boyum vardı Allahtan da çok göstermezdim, yemekten haz almayı bırakmalıydım. Peygamber efendimiz doymadan kalkın demişti, yani hazzı yarısında kesip sofradan kalkmak beyler, ne güzel söylemiş lan. Artık porsiyonları yarıya düşürmüştüm, doymadan kalkmaya başlamıştım. Beyin yine zorlanıyordu ***. Daha sonra internet bağımlılığımı farkettim, facebooktan, sözlüklerde gezinmekten haz aldığımı farkettim, kısacası hayatımda bunlar olmazsa çok zorlanacağımı farkettim. Yani kolay haz detected beyler. Facebook'a, milliyet.com.tr'ye, sözlüklere günde 1 kere girmeye başladım, ve bunları bırakmak nerdeyse sigara ve 31 i bırakmak kadar zorladı beni ***.

2 ay boyunca yaz böyle geçti, ders seçimleri geldi, ve eylül ayında, benim için çok verimli geçen bir yaz sonunda, üniversiteye döndüm. Bir entryde sorulmuştu, mimar mısın diye, mimar değilim beyler bilgisayar mühendisiyim. Bilenler bilir bilgisayar mühendisliğinde hayvan gibi ödev, proje vize final olur, bütün dönem nefes alamazsınız. Beyler üniversitedeki son senemde neler oldu tahmin bile edemezsiniz ***. Yurtta kalırdım ben üniversitede, 4 sene yurtta kaldım, yurtta İTÜ Vadi Yurdu, yine bilenler bilir tam bir p***o cenneti, 31 center gibi bir yerdir.

Ben gittim, 31'i, pornoyu bırakmışım, internete sadece işim düştüğünde giriyorum, girdiğimde de Face'de, milliyet.com.tr'de, sözlüklerde kaybolmamak için büyük çaba sarfediyorum. Yurtta aldıgım yemeğin yarısını bırakıyorum. Hergün güzel güzel dersime gidiyorum, ama bu sefer dersleri bi başka dinliyorum. Dinlediğim dersten sıkılma durumum baya baya azalmıştı, ve anlatilanlar eskisinden çok daha fazla aklımda kalıyordu. Eskiden derste dinlediğim şeylerin maksimum %10'u aklımda kalırken bu oran %65-70'lere çıkmıştı. Bunun da sebebini sonradan anladım beyler, dopamin hafıza, zeka ve hırs sağlar insana, fakat bunun yanında başka etkenler de var. 31 çekince beyler, vücuttaki bütün değerli vitaminler, mineraller, demirler, magnezyumlar, yani beyninizi ve hafizanızı doğrudan etkileyen mineral ve vitaminler sperm ile birlikte dışarıya atılır. Yani vücut biriktirdiği bütün değerli şeyleri, spermle beraber kaybediyor beyler. 31 çekmeyince de bunlar size kalıyor ve hafıza, zeka, öğrenme yetileriniz gelişiyor, zaten dopamin reseptörü olarak iyi durumda olunca da başarı kaçınılmaz oluyor

Müzik de kolay haz sağlayan şeylerdendir, benim tavsiyem bazı görevleri, taskları başarınca kendinize ödül olarak vermeniz ve çok abartmamanız. İşin garibi ben bu haz veren çoğu şeyi bıraktığım an, müziğe de fazla ihtiyaç duymadığım farkettim. Bir nevi duygusal yönü biraz zayıflamış, analitik ve sayısal zeka sahibi, disiplinli bi adam olmuştum. Müzik vb. konularda da herşeyde olduğu gibi, hayatınıza bi denge getirmenizi tavsiye ederim. Yani hiçbirşeyde aşırıya kaçmamanız, tadında bırakmanız önemli, çünkü zevk veren şeyleri aşırı miktarda yaptığınız an fazla dopaminden reseptörleriniz kaybolmaya başlıyor, ve başka şeyler eskisi kadar zevk vermemeye başlıyor. O yüzden hayatınızın her alanında, her konuda belli bir denge gözetmeyi ihmal etmeyin ve aşırıya kaçmaktan sakının beyler.

Devam ediyorum, Vadi yurduna geldim, ne 31'im var ne sigaram ne internet bağımlılığım. Derse gidiyorum, dersi aklıma kazıyorum, anlıyorum ve projelerime, derslerime çalışıyorum. Vadide gördüğüm manzara beni üzdü açıkcası, herkes mi 31 çeker ***, 31 yaygındı türk gençleri arasında, hala da yaygın. Beyler düşünsenize, herkes 31'i, sigarayı vb. kolay haz veren şeyleri bıraksa, hayattan zevk alsa, derslerine gitse halimiz nasıl olurdu, Türkiye'nin şu andaki konumu nasıl olurdu?

Düşünmeye başladım beyler, dünyaya pohpohlanan cinsel ilişki içerikli videolar, p***o sitelerin milyar dolarlar kazanması, erotizm pompalanan videolar, heryerde gözümüze sokulan cinsellik öğeleri... Bir gücün insanları mastürbasyon ve sigara gibi zevklerle mala bağlaması, bunların içinde yitip gitmesine neden olduğunu gördüm beyler. Bu bilerek mi bilmeden mi yapılıyor fikrim yok ama dünyada yayılan cinsellik fırtınası, bizleri kötü etkiliyor, hayat kalitemizi etkiliyor beyler. (Bu konu hakkında daha fazla bilgi için: )

Bizim zamanımızda vadide dc vardi ne pornolar dönüyor *** orda, bir adam vardı herifte 100 gb p***o arşivi vardı Allah akıl fikir versin dedim. Kampüste ve dc denen ortamda kızlara asılınıyor ama öyle kalitesiz, onursuz ve embesil bir şekilde ki... Benim de bir vakitler aynı durumda olduğumu gördüm, çok değil lan 3 ay önce. Artık kızlar karşısında daha dik durabilen, kendine daha güvenli, daha mantıklı cümleler kurabilen, daha akıcı konuşabilen ve gülümseyen bir adam vardı. Bu adamların haline üzülmüştüm gerçekten. O zamanlar bunları anlatabileceğim bir mecra yoktu şimdi inci var anlatıyoruz işte. Beyler dediğim gibi tek hayatım dersler olmuştu. Projelerimi verildiği gibi yapıyordum, üşenme duygum gitmişti, hiçbir şeye üşenmeyen bir adam olmuştum. Projelerimi eksiksiz ve tam yapıyordum, bitirince de büyük bir tatmin duygusu sarıyordu beni. Vizelerime finallerime oturup adam akıllı çalışır olmuştum, işin garibi fena da vakit geçmiyordu, oturduğum an 2-3 saat aralıksız, konsantre olmuş bir şekilde çalışabiliyordum.

Beyler o güz dönemi, benim için imkansız bir ortalama yaptım, ortalamamı transkriptte görünce ağlamamak için zor tuttum lan kendimi. İtü bilgisayar gibi bir bölümde, 3 sene boyunca 2.20 ortalamayı göremeyen ben o güz dönemi 3.20 ortalama yapmışım ***, hayvanlaşmışım resmen. Böyle bir tatmin ve mutluluk yok. Biraz da üzüldüm, bi burukluk oldu gerçi, düşünsenize, öss zamanı bu olayların farkında olsam, İtü bilgisayar ne *** Mit'ye giderdim. Üniversitede çok daha başarılı olurdum. Kızlarla olan etkileşimim çok daha olumlu olurdu. Bunları 22 23 yaşında farkettiğim için kendime kızıyordum biyandan da ama olsun zararın neresinden dönsek kardır.

Evet beyler artık hikayenin sonlarına geldik... Ben üniversitedeki son dönemimde yine 3.25 gibi bi ortalamayla okulu bitirdim. 2.20'lerde sürünen ben, son senemde hayvanlaşıp güzel sayılabilecek bi ortalamayla mezun olmuştum. Annem babam şaşkın, takdir edilmek, beğenilmek, imrenilmek, taklit edilmek gibi duyguları tattım ki, 31'in vereceği zevki 5'e katlar beyler. Bence hayattaki asıl zevkler bunlardır.

Velhasıl kelam iş hayatına girdik. o da ayrı bi olay. Beyler güzel bir işe, güzel bir ekibe düşmüştüm. İyi bi şirket ve pozisyonumuz bell zaten : yazılım mühendisi.

İş hayatında gördüklerimi anlatıyorum :

1. İnsanlar yaptıkları işten zevk almıyor.

2. İnsanlar çoğu şeye üşeniyor ve angarya olarak görüyor.

3. İnsanlar yine hayattan zevk almıyor

4. Kısacası üniversitede 31'in sigaranın dibine vuranlar burda da kendini belli ediyor.


Beyler bilenler yine bilir, yazılım mühendisliği yoğun öğrenme isteyen bir iştir, sürekli bir şeyler öğrenip bu öğrendiklerinizi uygulamak durumunda kalırsınız. 1 haftadan sonra yavaştan bana bişeyler anlatmaya başladılar bak işte bizim sistem şöyledir böyledir, o ordan çalışır bu burdan çalışır vs. kavramakta hiçbir zorluk yaşamıyordum, öğreniyordum ve birdaha unutmuyordum beyler.Yıllarını vermiş profesyonel adamların anlattıklarını ikilettirmiyordum, bir kere anlatılınca beyne kazıyor ve devam ediyordum. Zamanla meslektaşlarımdan farkım ortaya çıkmaya başladı. 5-6 ayda farkımı ortaya koydum diyebilirim, çünkü yeni başlayan bir mühendis olarak, üst pozisyondaki mühendis abilerime hemen hemen hiç sıkıntı çıkarmadan işlerimi temiz ve sorunsuz hallediyordum, çok çabuk öğreniyordum. Müdürlerim bu durumu görünce beni acayip sevmeye başladılar, nerdeyse şirketin süperstarı olacaktım ***. Herkes benden iyi bahsediyordu. Üstümdeki uzman mühendis kritik işleri hep bana veriyordu, çünkü sorunsuz ve temiz bir iş çıkaracağımı biliyordu.

Şirkette istesem de surat asamazdım zaten, ama sürekli somurtan, herşeyden şikayet eden, memnuniyetsiz, sürekli istifa edicem diye ortalarda dolaşıp zırlayan adamlar da gördüm. Bense tam tersine, gülümseyen bir adamdım artık, buna karşılık olarak insanlardan da çok olumlu tepkiler alıyordum, işimde mükemmeliyetçiydim, zevk alıyordum ve hafızam, öğrenme yetilerim çok gelişmişti. Beyler, başarılı, güleryüzlü, ve düzgün bir adamsanız, zaten ister istemez herkesin beğenisi üzerinizde oluyor. Önce taklit edildim, ve çok mutlu oldum, meslektaşlarım resmen beni örnek alıyordu ***, böyle mutluluk olur mu? Şirketteki bayanların ilgisi üzerimdeydi, birebir konuşurken, mantıklı, olgun, gülümseyen ve kendine güvenli bir adam profili çiziyordum ki 8 ay önceki halimi görseler dünya başlarına yıkılırdı. Ve sonunda beyler, şirketteki en güzel kızlardan biriyle, uzun uzun birebir takıldıktan sonra resmen sevgili olduk.İlk sekste, nerdeyse yarım saat boşalmadığımı hatırlıyorum ki, karşımdaki bu süre zarfında bir kere boşalmıştı. Böyle şey nerde görülmüş, kız boşalıyor ben boşalamıyorum ***.

Beyler buraya bi ekleme yapıyorum: Neden yarım saatte boşaldım? Çok 31 çekmek erken boşalmanın en etkili nedenleri arasındadır. Bu yüzden aylarca 31 çekmedikten sonra 5 dakikada boşalmak yerine yarım saatte boşalmıştım. Google'a "Premature ejaculation"(erken boşalma) yazarsanız bir sürü sonuç görebilirsiniz beyler. Tabi güvenilir kaynaklara bakmak da önemli, çünkü tartışılan bir konudur, kimse 31'i 4-5 ay bırakıp sonucu görecek kadar sabırlı ve azimli değil zaten. Buyrun : "Buraya link gelecek"

Beyler acı ve ızdırap dolu günlerden beynimi yeniden toparlayıp kendine getirince hayatımın nasıl değiştiğini gördünüz. Güzel bir işim, güzel bir hatunum vardı, hayat hiç de fena değildi. 1 seneyi doldurduktan sonra işyerimde, uzman mühendis oldum. Normalde bu süre 2-3 senedir beyler, bense 1 sene sonunda artık meslektaşlarımın teknik sorunlarını çözen, onlara yol gösteren adam olmuştum ki, onların sizi dinleyip önerdiğiniz şeyleri yapmaları, 10 posta gitmekten daha zevkli bir şey.

Ama yetmiyordu beyler, hayatta 31, sigara, ot gibi tatmin mekanizmaları kullanmadığınızda, hayatın kendisini bir tatmin mekanizması olarak görmeye başlıyorsunuz. İş bitiriyorsunuz tatmin oluyorsunuz, kitap okuyorsunuz tatmin oluyorsunuz, futbol oynuyorsunuz, mücadele edip kazanıyorsunuz, zevk alıyorsunuz beyler. Birileri anlatiyor siz anlatiyorsunuz dinleyip konuşuyorsunuz zevk alıyorsunuz. Kısacası hayat sizin için bir ödül mekanizması, bir tatmin sahası oluyor. ne kadar çok iş başarırsanız, ne kadar mücadele edip bişeyler kazanırsanız, o kadar memnun oluyorsunuz. Yani kısacası hayatın mücadele edip kazananı oluyorsunuz beyler. Asıl sahanızda yarışmaya başlıyorsunuz, 31 ve sigara gibi yapay tatminleri değil, peste çok çekişmeli mücadeleler sonunda kazanmayı tadıyorsunuz, çok zor bir işi halledince aldığınız maaş zammını tadıyorsunuz, patronlarınızın takdirini tadıyorsunuz, kızların beğenisini, istediğiniz kızı mücadele edip kazanmayi görüyosunuz beyler.

Beyler son öneriler :

31'i tamamen kesmenizi tavsiye ederim, ama ilk etapta ayda 1'e indirebilirsiniz.

Sigarayı ilelebet hayatınızdan çıkarmanızı, ot çöp gibi beyninizi anormal miktarda dopaminle dolduracak şeylerden kaçınmanızı tavsiye ederim. Kısacası hayatınızda kolay haz olarak nitelendirebileceğimiz herşeyi, yemek ve internet dahil çıkarmanızı, azaltmanızı bi dengeye oturtmanızı tavsiye ederim. Hayatta zevk veren her aktivitede bi denge gözetin beyler, az ve öz yapın derim.

Omega-3 balık yağı, kan yoğunluğunuzu düşürür, daha akışkan yapar, beyninizin daha iyi beslenmesini sağlar ve beyninizin lipit yapısının çok daha sağlıklı olmasını sağlar. Yeterince balık tüketilmeyen türk toplumunda, günde 1000mg en kaliteli omega-3 takviyesini almanızı tavsiye ederim. Gelişiminizi tamamlayıcı etki gösterir.

Çok stresli bir adamsanız, herşeyden gerilip sıkılıp kasıntı yapıyorsanız, c vitaminini bol tüketmenizi tavsiye ederim. C vitamini tam bir kortizol düşmanıdır. Yer bitirir kortizolu, bir nevi kahramandır. Kortizol hormonunu duymuşsunuzdur, vücutta stres anında üretilen ve bütün hücrelerin oksidasyonuna(yani yaşlanmasına) neden olan hormondur. O yüzden stresli adamlar çabuk yaşlanır. Kortizol yüzünden hücreleri yaşlanmış ve yıpranmıştır.

Beyler c vitaminini 1000 mg'a kadar alabilirsiniz ve bol bol çay içebilirsiniz çayın içerisindeki bi madde tam bir kortizol düşmanıdır. Türk halkı olarak çay içmesek çok daha stresli bi toplum olurduk herhalde.
Neredeyse 2 kere okudum efsane yazmış reis. Öncelikle bu dopamin olayını anlamamız gerekiyor bence çünkü PMO yapmazsin tamam bu da iyi ama diğer şeyler de var; sigara, sosyal medya, ot gibi bunları da bırakmak daha iyi olacaktır beyler. Abimizin de dediği gibi Türk gençleri artık bu illeti bırakıp kendini ve ülkeyi ileri götürmeli. Son olarak etrafinizdakikere anlatın bu dopamin mevzusunu herkes bilgilensin. No pain no gain
 

IHG

Yedek Moderatör
Yardımcı Moderatör
Katılım
31 Tem 2021
Mesajlar
81
Tepki puanı
119
Puanları
39
Bu yazıyı okuduktan sonra, fapi
bırakmaya karar verdim.
 

Dot

Merkür Yolcusu
Katılım
12 Kas 2021
Mesajlar
153
Tepki puanı
186
Puanları
58
Çok güzel bir yazı. Birçok insana yardımcı oldu. Yazan ve paylaşanlara teşekkürler.
 
Son düzenleme:

Silent Scream

Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2022
Mesajlar
3
Tepki puanı
3
Puanları
3
İncide girip girip okuduğum bir yazıydı, böyle tek yazıda toplanmış olması gayet güzel olmuş teşekkürler ?
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst