Ekleme 2 – Kırılmanın Derinleştiği Yıllar (11. ve 12. Sınıf)
1. Snapchat ve Sosyal Medya ile Başlayan Düşüş
Pandeminin son döneminde, içimdeki boşluğu doldurmak için sosyal medyaya sığınmaya başladım. Bir abimin tavsiyesiyle Snapchat indirdim; rastgele kızlara yazmaya başladım. Bu iletişimler, aslında yüzeysel bir bağlantıdan öteye geçmiyordu ama o an için yetiyor gibiydi. Yaklaşık 6 ay sonra biriyle daha yoğun bir konuşma sürecine girdim. Bu ilişki beni Instagram’a da taşıdı — ilk kez o renkli ama zehirli dünyaya adım attım. Günde 4–5 saat mesajlaşıyor, kalan zamanı da reels kaydırarak geçiriyordum. Instagram artık sadece bir platform değil, zihinsel bir çöküşün kapısıydı. PMO alışkanlığı da bu dönemde keskin bir tırmanışa geçti. Artık dopamin döngüsünün içindeydim. Kısa hazlar, uzun boşluklar...
---
2. 11. Sınıfa Dönüş: Çevre, Akademik Kayıp ve Umutsuzluk
11. sınıfa geçtiğimde çevremde bir miktar toparlanma vardı. Sınıfta arkadaşlarım olmuştu. Ama bu, dıştan bir iyileşmeydi sadece. Şehrimdeki eski arkadaş çevremle ilişkim iyice bozulmuştu. Tartışmalar artıyor, bağlar kopuyordu. Akademik anlamda ise işler daha da kötüleşiyordu. Pandeminin ardından bana kalan “miras” sadece dikkat dağınıklığı ve uyku bozukluğuydu. PMO ve Instagram bağımlılığı zihnimi kemiriyor, ders çalışma düzenimi yok ediyordu. Üstüne bir de en çok sevdiğim ve başarılı olduğum alan olan matematikte, öğretmenim yüzünden tam anlamıyla dibe vurdum. Haksızlık, adaletsizlik, öfke… Beni o dersten ve kendimden soğuttu. İçimde “belki toparlanırım” diyen ses giderek kısıldı.
---
3. Yaz Tatili: Sessizlik ve Sakatlık
Yıl sonunda eve döndüm. Üç ay vardı önümde — belki de nefes almak, yeniden başlamak için. Ama o üç ayı da çürüttüm. PMO ve sosyal medya, günümün omurgası olmuştu artık. Şehirdeki arkadaşlarımla yaşadığım gerginlikler son perdesine gelmişti. Göz göre göre dışlanıyordum. Ve sonra bir gün, voleybol oynarken ayağımı sakatladım. Sağ bileğim çatladı, yan bağlarım yırtıldı. Oyun sırasında fark etmemiş gibi yapıp 1.5 saat daha oynamaya devam ettim. Ayağımı yere sürte sürte koştum. Sanki o acıyla başka bir acının üzerini örtüyordum. Ertesi gün ayağım iflas etti.1 hafta yürüyemedim ailem ilk başta çok ciddiye almadı buz ve merhemle geçer diye düşünde ve birazda dinlenme ile. Bir yıl sonra doktora gittiğimde, o zamanki sakatlığın kalıcı bir hasar bıraktığını öğrendim. O yaz, fiziksel anlamda jübilemi yaptığım gibi, içimdeki son direnci de kaybetmiştim.
---
4. 12. Sınıfın İlk Dönemi: Çürümüşlük ve Yalnızlık
12. sınıfa büyük umutlarla girdim. “Bu yıl her şey değişecek” diyordum. Ama bu dönem, çöküşün en keskin yüzünü gösterdi. Döneme 51 TYT – 7 AYT netiyle başladım. Fen lisesinde okuyordum ama bu rakamlar, yaşadığım zihinsel dağınıklığın ispatı gibiydi. OBP düşmesin diye okulda sınavlarda kopya serbestti. Ben prensip gereği çekmiyordum. Bu yüzden, özellikle matematik hocasıyla bir kez daha karşı karşıya geldim. Bir sınavda, ben ve sıra arkadaşım kopya çekmediğimiz için tüm sınıfın ortasında hakarete uğradık. Herkes susuyordu. Sessizce yalnızlaştırıldım.
Aynı dönemde arkadaş çevrem de parçalandı. Grubumuz önce ikiye, sonra dörde bölündü. Sıra arkadaşım ve iki kişiyle kaldık. Zihinsel çöküş artık bedenime de yansımaya başladı. Uyku problemleri, sinir sistemi bozuklukları, dikkat dağınıklığı… Yetmezmiş gibi kalp çarpıntıları ve zatürre peşimi bırakmadı. Uyanıyordum ama içinde yaşadığım günün bir anlamı yoktu.
Ben oradaydım, ama kendimle birlikte değildim artık.
---
5. 12. Sınıfın İkinci Dönemi: Zorla Kopya, Tükenmişlik, İçsel Çöküş
Birinci dönemin sonunda verilen 15 günlük tatil, bana kısa bir nefes aralığı gibi gelmişti. Zatürrem geçmiş, biraz toparlamıştım. Ama okula döner dönmez, cehennem kaldığı yerden devam etti. Sosyal çevrem tamamen dağılmıştı. Akademik olarak hâlâ yerlerdeydim. Bu dönemde kopya neredeyse zorunluydu. Direnmeye çalıştım ama bana da zorla çektirdiler. Bu sadece eğitim değil, karakter ezilmesiydi benim için.
Günlerim aynı döngüyle geçiyordu: Instagram reels, PMO, uyku… Araya ders sıkıştırmaya çalışıyordum ama zihnim çoktan yorgundu. Anksiyete, panik atak, OKB gibi belirtiler yaşıyordum. Depresyon tükenmişliğe dönüşmüştü.
Ve o dönemde çok büyük bir hata yaptım: Friendzone aldığım kıza tekrar yazdım. “Sadece arkadaşça,” dedim ama zaman geçtikçe kendi onurumu nasıl ayaklar altına aldığımı fark ettim. Kendimi küçültmüştüm, farkına bile varmadan.
Sınava 1.5 ay kala eve gönderildik. Evde biraz daha rahat çalışabildim. Netlerim TYT’de 90, AYT’de 40'a çıktı. Psikolojik olarak toparlanıyordum. Bir ay kala geçirdiğim mental çöküş dışında… Ama sağ olsun annem ve babam beni taşıdılar. Ve o kriz sonrası şunu fark ettim:
Hâlâ buradayım.
---
6. YKS: En Sert Düşüş
Ve o gün geldi. TYT iyiydi. AYT’de ise ilk sorular beni paniğe sürükledi. Özellikle matematik — bir zamanlar en iyi olduğum, sonra çürüyen alanım — orada beni yüzüstü bıraktı. Fen kısmında biraz toparlasam da beklentimin çok altında kaldım. 80 TYT, 23 AYT netiyle 241 bin sıralama geldi.
Tercih günü...
Gece saat 11’de sisteme girdik.
“Kırklareli Üniversitesi – Mekatronik Mühendisliği.”
O an içimde bir şey koptu. Kalbimi sökseler daha az canım acırdı.
Odaya kapandım. Babam bir şey yapmamdan korktu, peşimden gelmedi. Cam açıktı. Göz göze geldik. Ve içimden şu sorular geçti:
“Neden buradayım? Neden hâlâ çabalıyorum? Neden bu kadar inatla acı çekiyorum?”
Ne ileri, ne geri adım atabildim. Araftaydım.
Sonra düşündüm:
Annem, babam… Hayalini kurduğum bölüm… Oynamak istediğim oyunlar…
İçimde hâlâ yaşamak isteyen bir yer vardı.
---
7. Yaz Tatili: Sessiz Çöküşün Son Halkası
Sınav sonrası babamın çalıştığı fabrikada işe başladım. Kafamı dağıtıyordu. Ama kısa sürdü. Sonuçların etkisiyle mentalim çöktü. Sakatlığım nüksetti. İşten ayrıldım.
Sonraki 15–20 gün...
Ne yemek, ne uyku. Sessizlik ve karanlık. Günlerin geçtiğini bile fark etmeden yaşadım. Gerçek anlamda bir depresyon boşluğuydu.
Sonra okul açıldı. Zaman yeniden akmaya başladı.
Ve ben, içimde kırık dökük kalmış yanlarımla birlikte yeniden yürümeye başladım.
(Bu metini yazarken darma dağan anılarımı toplayabilmek için chatgpt den yardım aldım çünkü mühtemelen beynim kalıc izler bırakmasın diye bu travmaları budadı çünkü hatırlayamıyorum bazı kısımları ve baya zorlandım yaklaşık 2 saat sürdü