Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Kendini Kandırmak: Başarının Sessiz Düşmanı

Kaptan Tsubasa

Merkür Yolcusu
Katılım
15 May 2025
Mesajlar
89
Tepki puanı
201
Puanları
48
En tehlikeli yalanlar, insanın kendisine söylediği yalanlardır.

Her insan, kendine her gün defalarca kez yalan söyler. Bu yalanlar, başarısızlığın önündeki en büyük engeldir. Dikkat ettiyseniz “engellerden biridir” demedim, en büyük engeldir dedim. Çünkü neredeyse tüm engeller, kendini kandırmanın alt dalıdır.

Sürekli bir şeyleri erteliyor musunuz? O zaman o anda kendinizi kandırıyorsunuz.
Notlarınız mı kötü geldi? Öğretmeninizin kötü olduğuna inanarak kendinizi kandırıyorsunuz.
Sigara veya PMO bağımlısı mısınız? O zaman bağımlılığınızın “o kadar da kötü olmadığına” inanarak kendinizi kandırmışsınız.


Bu yalanlar, konfor alanınızın dışına çıkmanızı engeller. Sizi küçük dünyanızda mutlu eder, oradan çıkmak gereksiz görünür. Ama gün gelir, o konfor alanından çıktığınızda bu yalanlar tokat gibi yüzünüze çarpar.


Kendini kandırmak aslında bir savunma mekanizmasıdır. Gerçekle yüzleşmek acıtır çünkü. “Birazdan başlarım” demek kolaydır. “Bu son sigaram” demek kolaydır. “Benim suçum değil” demek kolaydır. Ama hepsi aynı kapıya çıkar: değişimden kaçış.
Zihin acıya tahammül etmek istemez ve bu yüzden mantıklı görünen bahaneler üretir. Kendini korumaya çalışır, ama bunu yaparken seni zincirlerine daha sıkı bağlar. Böylece bir döngü oluşur: Bir hata yaparsın, bahaneyle örtbas edersin, vicdanını susturursun, sonra aynı hatayı yeniden yaparsın. Ve bir gün fark edersin ki, artık sen yalan olmuşsun.


Kendini kandırdığını fark etmenin ilk adımı, dürüstçe gözlem yapmaktır. Ne zaman bir bahane aklına geliyorsa, orada genelde bir yalan vardır. Bir şeyleri sürekli erteliyorsan, “henüz hazır değilim” diyorsan, aslında hazır olmadığın şey o iş değil—gerçekle yüzleşmektir. Fark etmek acı verir ama o acı uyanıştır. Kendini kandırdığını fark ettiğin anda, zincirin ilk halkası çözülür.


İlk tepkin genelde kaçmak olur. “Yok ya o kadar da değil” dersin, geçiştirirsin. Ama işte tam o anda durman gerekir. Kaçmadan, bahanesiz, açıklamasız, o gerçekle kalman gerekir. Bu kolay değildir. Utanç gelir, suçluluk gelir, öfke bile gelir. Ama kaçmadığın her saniye, zincirlerinden biri daha çözülür. Kendini kandırdığını fark ettiğinde yapman gereken şey yargılamak değil, gözlemlemektir. Sadece “evet, şu anda kendimi kandırıyorum” de.
Ve sonra kendine tek bir soru sor: “Bu bahaneyi üretmek yerine şu anda ne yapabilirim?” Bazen sadece bir dakika harekete geçmek yeterlidir. Bir dakika boyunca doğru olanı yapmak, o yalanın gücünü kırar. Gerçekle yüzleşmek sancılıdır ama kısa sürer; kendini kandırmak huzurludur ama sancısı ömür boyu sürer. Potansiyelinin önündeki en büyük tehdit, kendini kandırmandır.

Peki nasıl kendimizi kandırmaktan vazgeçebiliriz?
İnanın, ben de tam olarak bilmiyorum. Hatta şu an bu yazıyı yazarken bile kendimi kandırıyor olabilirim. Ama aklıma gelen birkaç şey var. İlki, kendini olumlu yönde kandırmak—yani telkin. “Bir şeyi kırk kez söylersen olur” sözü o kadar da efsanevi değildir. Beyin tekrarlarla şekillenir. Kendine doğru cümleleri yeterince tekrarlarsan, bir noktada beynin o söze inanır. “Fake it till you make it” (Başarana kadar taklit et) sözü de tam bu noktada devreye girer. İlgilendiğin alanda başarılı olmuş birinin iyi özelliklerini taklit etmek, zamanla gerçekten o kişinin başardığı şeyleri başarmanı sağlayabilir. Veya bir işin çok az bir kısmını yapacağımıza dair kendimizi kandırabiliriz. Örneğin "sadece 5 soru çözeceğim." gibi. Merak etmeyin masanın başına oturursanız 5 sorudan çok daha fazlasını çözeceksiniz.

Bunların yanında bir başka yol daha var: acıya dürüstçe bakmak. Kendini kandırmayı bırakmanın ilk adımı, bazı şeylerin gerçekten zor olduğunu kabul etmektir. Kendine “zor ama mümkün” demek, “kolaydır” demekten çok daha güçlüdür. Çünkü zoru kabul eden insan, bahaneyi susturur. Kendine her gün küçük dürüstlük anları oluştur. Bir hedefi tutturamadığında bahaneyi değil, nedeni sor: “Neden yapmadım?” Bu basit soru, yıllardır sakladığın bütün yalanları birer birer ortaya çıkarır.


Ve en önemlisi, sessiz anlardan kaçma. O anlar, zihninin senden hesap sorduğu anlardır. Orada dürüstlüğe alan açarsan, değişim yavaş yavaş başlar.


Gerçekle yüzleşmeyen, kendi yalanında boğulur.


Not:
Son kısım yapay zeka ile yazıldı. Nedense belirtme ihtiyacı duyuyorum bunu. İyi okumalar..
 

cENtD

Yeni Fapstronot
Katılım
24 Tem 2025
Mesajlar
28
Tepki puanı
28
Puanları
14
Bu yazıyı tebrik etmek lazım, konu hakkında çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş.

Bu sözdeki mânâ çok büyük.

(Başarana kadar taklit et.)
 

Kaptan Tsubasa

Merkür Yolcusu
Katılım
15 May 2025
Mesajlar
89
Tepki puanı
201
Puanları
48
Forumda bu tarz kavramlar hakkında daha çok tartışılması gerekiyor. Birbirimizin ufkunu açmalıyız deneyimlerimizi veya görüşlerimizi paylaşarak. Son zamanlarda forum çok pasif maalesef
 

Stoic Legionnaire

Mars Yolcusu
Katılım
1 Tem 2022
Mesajlar
120
Tepki puanı
166
Puanları
53
Yaş
22
Konum
İzmir
Forumda bu tarz kavramlar hakkında daha çok tartışılması gerekiyor. Birbirimizin ufkunu açmalıyız deneyimlerimizi veya görüşlerimizi paylaşarak. Son zamanlarda forum çok pasif maalesef
Hocam "Fake it until you make it" yani Türkçe olarak "Olana kadar öyleymiş gibi davran." cümlesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Edit: Zaten yazıda yazmışsınız. Sizin çevrim içi olduğunuzu görünce, kaçırmadan hemen yorumlara yazdım, şimdi okuyorum yazıyı.
 

Kaptan Tsubasa

Merkür Yolcusu
Katılım
15 May 2025
Mesajlar
89
Tepki puanı
201
Puanları
48
Hocam "Fake it until you make it" yani Türkçe olarak "Olana kadar öyleymiş gibi davran." cümlesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Edit: Zaten yazıda yazmışsınız. Sizin çevrim içi olduğunuzu görünce, kaçırmadan hemen yorumlara yazdım, şimdi okuyorum yazıyı.
Bir hayat mottosu olarak değil de bir motivasyon aracı olarak kesinlikle kullanılabilir bence . Örnek aldığımız kişilerden aslında temelde hiçbir farkımız yok. Aynı beyin yapısına sahibiz sonuçta. Örnek aldığımız kişilere bakarak hayatımızda neyi yanlış yaptığımızı bulmak ve buna göre hayatımızı düzeltmek bana mantıksız gelmiyor. Aslında düşününce taklit edeceğimiz şey bir kişi olmak zorunda değil. Bir yaşam tarzını da taklit edebiliriz. Mesela disiplinli bir yaşam tarzını. Böyle söyleyince çok soyut kalıyor biraz daha araştırmak lazım bu konuyu. Güzel bir şeyler bulursam üstteki yazıyı editlerim.
 

Stoic Legionnaire

Mars Yolcusu
Katılım
1 Tem 2022
Mesajlar
120
Tepki puanı
166
Puanları
53
Yaş
22
Konum
İzmir
Bir hayat mottosu olarak değil de bir motivasyon aracı olarak kesinlikle kullanılabilir bence . Örnek aldığımız kişilerden aslında temelde hiçbir farkımız yok. Aynı beyin yapısına sahibiz sonuçta. Örnek aldığımız kişilere bakarak hayatımızda neyi yanlış yaptığımızı bulmak ve buna göre hayatımızı düzeltmek bana mantıksız gelmiyor. Aslında düşününce taklit edeceğimiz şey bir kişi olmak zorunda değil. Bir yaşam tarzını da taklit edebiliriz. Mesela disiplinli bir yaşam tarzını. Böyle söyleyince çok soyut kalıyor biraz daha araştırmak lazım bu konuyu. Güzel bir şeyler bulursam üstteki yazıyı editlerim.
Zaten biz daha el kadar bebekken taklit yeteneği sayesinde hayatta kalıp gelişiyoruz. Dikkat edin bebeklere, HER ŞEYİ taklit ederler. Yenidoğan bebeklere bakın, dışarıdan oyuncak gibi gözükür ama beyni sünger gibidir. Ne görse hemen alır. Bakmayı, ellerini kollarını hareket ettirmeyi, konuşmayı, mimik yapmayı, yürümeyi vb. her şeyi taklit ederek öğreniriz.

Dolayısıyla, istediğimiz şey olana kadar kendimize yalan söylemek yani GELECEKTEKİ GELİŞMİŞ HALİMİZİ TAKLİT ETMEK, bence son derece mantıklı ve doğamıza uygun bir harekettir. Teşekkürler.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst