Yazar: kilickan
Selamlar.
Takvime baktığımda 30 günü geçtiğimi fark ettim. Zaten epeydir böyle bir konu açıp sizlere tek tek bütün gerçekleri anlatmak istiyordum. Şimdiye kısmet oldu. Ve uyarayım, kendim dahil pek çok bilgi vereceğim için yazı uzun olacak; eğer süreci bozmakla, bozmamak arasında gidip geliyorsanız okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü şu 30 günde yaşadıklarım sizinkilerden farklı şeyler değildi. Yine de gördüğüm üzere forumda kimse realist gözlemleri ve farkındalıkları okumak istemiyor; kısa yazılmış, başarı toplamış yazılar herkesin daha çok işine geliyor. Her neyse, önce kendimden bahsedeyim.
Nofaptan birkaç ay önce haberim olmuştu ve hayatım çok yoğun olduğu için bu işe başlayacak dirayeti kendimde göremiyordum. Zaten porno veya mastürbasyonla da dostluğum yoktu. Haftada 1-2 kere yapmakla beraber, bazen iki haftada bir kere yapıyordum. Heyhat şimdiye kıyasladığım zaman bunun bile üzerimdeki olumsuz tesiri aşikar. Yani bu işin azı veya çoğu çok da fark oluşturmuyor. Sürece dönelim.
İşlerim mart ayına doğru taze bitmişti. Biraz rahatlamıştım; vaktimi daha çok kendime ve okuluma ayırabilecektim. Bu sırada
foruma kayıt oldum ve ardından, kesin bir karar alarak sürece başladım. Kim ne derse desin, sürecin başının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yalandan nofap'e başlamakla, kesin karar almak arasında fark vardır: Siz o haftadaki buhranınızdan kurtulmak için anlık bir telaşla nofap'e sığınıyor ve sürece başladığınızı varsayıyorsanız, ardınızda yalnızca çalınan günler görürsünüz. Çünkü orada, aklınızın ucunda hemen süreci bozmak için hazırda bekleyen bir komut var. O komutu kullanmak için de birazcık farklılaşmak veya zoru görmeniz yeterli; anında bas ve anlık rahatla! Ben iyi bir hırsız değildim arkadaşlar. Kendi günlerimi sizinki kadar iyi çalmıyordum. Bazı gerçekliklerin farkına nofap'ten önce de varmıştım ve bu beni tamamlamıştı. Bunu bir zaruret olarak gördüğümde, sürecimin ilk haftası durağandı. Ben yine buradan edindiğim tecrübelere göre ilk haftanın zorlu geçeceğini biliyordum. Fakat motivasyonum tazeydi. Kendimi rahatsız etmekten çekinmedim; kotla yattım, yatağımdan uzaklaştım. Küçük bir kanepeye sığmaya çalışırken sabahın ne zaman geldiğini bile bilmiyordum. Biraz bel ağrısıyla kalkıyordum; fakat bu acı, aldığım soğuk duştan sonra bana daha keskin, bilenmiş olarak geri dönüyordu. Sosyal hayatımı gözden geçirdiğimde istemediğim durumlara şahit oldum. O sıra kendi işlerimde her ne kadar başarılı olsam da pmo nun beni bu dozajda dahi yeterince mallaştırdığını fark ettim. Aklımda lüzumsuz düşünceler oluşuyordu ve onlar benim daha büyük sorunları görmemi engelliyorlardı. Şimdi nofap'te eskiden uzun zaman geçirmiş, ancak şimdi devamlı relapse olan kişiler ne demek istediğimi anlayabilirler. Bu mallaştırma olarak nitelendirdiğim şey çok garip. Gözlerinizin önüne bir perde iniyor, her şeyi adeta ters görüyorsunuz. Ve eğer şu sıralarda yeni relapse olduysanız eminim ki aklınızın işleyişi kireçlendi.
Sürecimde ikinci ve üçüncü haftada, kendimi çevreme tam olarak tanıtamadığıma kanaat getirdim. Bu sene üniversitemi ve şehrimi değiştirmiştim. Şubat ayına kadar geçen süre boyunca ise kimseyle içli dışlı olmadım ve çoğunlukla asık bir yüz ifadesiyle geziyordum. Mental açıdan biraz yorgundum zira. Fakat sonraları, yani nofap sürecime başlamadan önce ise samimiyet ortamı oluştuduğunda bunu beğenmediğimi fark ettim. Beklediğim saygıyı görmüyordum. Fazlasını hak ettiğime emindim oysaki. Kadınlar konusunda ise, onlara gerçekten vakit ayırmıyordum. Kendi halimde planlarımı ve projelerimi sürdürüyor, yıl sonuna kadar hazırladığım çalışmalarımı analiz ediyordum. Fakat az evvel söylediğim gibi, yani nofapte ikinci haftaya ulaştıktan sonra yüzümdeki asık ifade düştü. Daha temiz ve taarruza daha hazır hissediyordum. Laf aralarında söylenip de beni eskiden huzursuz eden şeyler artık önemsizleşmeye başlamıştı. Bu doğrudan beni ılımlı birisi yaptı. Ve en kötüsü, bu zaten benim doğal halimdi. O sıra, bir gün evime gittiğimde şöyle düşündüm:
"Uzun zamandır çalışıyorum. Dünya artık gözümde o kadar farklılaştı ki, her şeye biraz biraz uzaklaştım. Yine umursamıyorum ama geçerli bir sebep değil."
Sonra, ilerleyen günlerde karşı cinse olan ilgim %120 oranında arttı. Ancak ilginç olanı, bu sadece cinsel anlamda değil. Onların yanımda bulunması hoşuma gidiyordu. Nitekim sosyal hayatımda en az 4 kat daha başarılı oldum. Orada, kampüsün içinde bir yerlerdeyken bunun artık kesinlikle plasebo etkisi olmadığına inanıyordum. Ulan günden güne farklılaşıyorum. Değişim bu kadar tez mi olur? Konuştuğum zaman yanlış yapmadan, tıpkı şu an yazdığım gibi mükemmel cümleler üretebiliyordum. (Yazı yazmanın, anlık cümle kurmaya olan pozitif etkisine hep inanmıştım.)
Çekingenliğim, az da olsa karşı taraftan onay bekleme hâlim silinmişti. Günler artıyor ve hiçbir şeyden utanmamaya başlıyordum. Bu eminim ki hepinizde vardır: 'Sessiz kalarak, uzak durarak ilgi çekmeye çalışmak; kendine kurduğun imajın karizmatik olduğunu varsaymak'
Ben üçüncü haftaya doğru bunun kelimenin tam anlamıyla fiyasko olduğunu gördüm. Öte yandan bunun şahsımdaki karşılığı da şöyleydi: "Bunca şey başarmışken insanlara yakın durup kendini sıradanlaştırmanın ne manası var? Ben olağanüstüm"
Halbuki durum öyle değildi. Yani sen insanlara yaklaşıp onların içine karıştırdığında farklılığını yitirmiyorsun; yine sensin.
Bu son yıllarda, bazı alanlarda yükseldikçe beni darlayan bir düşünce yapısıydı. Nofapin en önemli katkısı ise bu ahmakça düşünce yapımı yıkması oldu. Ve diğeri ise, kendimi çok beğenirdim. Evet kızların çoğunun dikkatini çekecek kadar yakışıklıyım; fakat bunun için kendimi kasmama gerek yok ki, ben böyle soğuk durdukça zaten kızlar yanıma yanaşmaya korkuyorlardı. Yani karşı cinsten herhangi birini beğenmeme durumu, aman benden uzak dursunlar diye düşünmek tamamen israf. Ben böyleyken çekiniyorlar zaten. Nofapin dördüncü haftasına doğru ise, önceki bu üç haftanın her birinde ayrı ayrı elde ettiğim kazanımlar birleşti. Kelimenin tam anlamıyla bir utanmaz olmuştum ve bundan memnundum. Şimdi düşündüğümde, yine pmo nun beni mallaştırdığını onaylayabiliyorum. Erkek olmanın, en önemli kurallarından birisi bu değil miydi? Çekinmek için hiçbir sebebin yok. Tanımadığın birisinin yanına gidip konuşmamak için hiçbir sebebin yok. Pmo bunları unutup, büyük resmi görmeme hep engel oluyordu. Hep bir şeyleri eksik gösteriyordu bana. Örneğin, kampüs içi araçta bir yere giderken bir tek boş kalan koltuk bir kızın yanı ise oturmazdım. Nedeni ne olabilir? Hala bulabilmiş değilim.
Şimdi ise hiç çekinmeden oturuyorum ve onun farkında bile olmuyorum. Hakkımda ister çapkın, ister cana yakın, ister sapık diye düşünebilir. Sikimde değil. Şimdi özetle toplamak gerekirse en çok keyif alıp okumayı sevdiğiniz bir bölüme geçiyorum.
Faydaları örneklerle beraber teyit edelim.
Çevreden gördüğüm net saygı, sevgi ve güven hissi
Nedenini bilmiyorum; fakat adını bilmediğiniz bir yıldızın ışığı sizinle beraber yürüyor. İnsanların içinde dikkat çekiyorsunuz. Kalabalık size daha yakın durmak istiyor. Söyledikleriniz daha çok önemseniyor ve kendinizi net ifade edebildiğiniz için sözünüz geçiyor. Öte yandan, kendim için konuşuyorum; olumlu olan umursamamazlıkla beraber espri kabiliyetiniz varsa inanılmaz pozitif bir intiba bırakıyorsunuz. Bunu şu şekilde örnekleyebilirim: Kalabalığın içinde bir konu geçer ve herkes durgundur. Siz orayı harekete geçirecek, sessizliği söndürecek bir şeyler söylerseniz size hayran olurlar. Bunu defalarca yaptım ve peşinden, nereye yürürsem oraya geldiler. Bunu fiziksel olarak söylüyorum. Millet bildiğiniz takip ediyor. Yanınızda bulunmak istiyorlar.
Karşı cinsle olan pozitif etkileşim
Ben en çok bu alanda yarar gördüm diyebilirim. Ulan önceden yürürken ben mi başımı kaldırmıyordum dediğim zamanlar oluyor. Karşıdan gelen kadın gözlerimin içine gülümseyerek bakıyor resmen. Bunları dinlemeyi seviyorsunuz diye anlatıyorum
Geçen gün otobüse binmek için karşıdan karşıya geçiyordum. Sonra bir anda birilerinin beni süzdüğünü fark ettim. Kaldırımın, simitçi tezgahının arkasında duran 6-7 kişilik kız grubu komple bana bakıyordu. Normalde bu tür durumlarla motive olan birisi değilim; fakat içime yansıyan olumlu telkinlerin fayda sağlamasına sevindim. Bir de şu günlerde sürecimin sağlıklı ilerlemesinde kesinlikle bir kızdan hoşlanmamın payı var. Onu geçen hafta yemekhanede gördüm. Birkaç kez göz göze geldik fakat sonra beni başka bir kıza bakarken yakaladı ve bir daha yüzüme bakmadı Şimdilerde yeniden karşısına çıkmak için fırsat kolluyorum fakat bir türlü saati denk getiremedik. Bu durumda konuyu saptırmadan bir şeye değinmek istiyorum: Utangaçlığı yerle bir ettiğinizi söylemiştim. Aranızda bazıları, kızlara hayatta takılmam, benim için vakit kaybılar vs. şeyler diyebilir. Onlardaki bu durumun tamamen içgüdüsel olmadığını söylemek istiyorum. Senin hormonların normal çalışıyorsa bundan kaçamazsın. Ancak kendine oluşturduğun, kızlara takılmaz imajıyla beraber bir savunma mekanizması kurabilirsin. Ve bunun mantıklı olmadığını da en iyi kendin bilirsin. Şimdilerde o kızı gördüğüm an direk bir kenara çekip konuşmak istiyorum. Daha önce hiçbir muhabbetimiz olmaması bunu yapmama engel değil bence. Bir de düzenli bir ilişki kurmanın da, sağlıklı olduğu müddetçe, erkeğe faydası olduğu fikrindeyim. Çünkü şu an o kız olmasaydı aklımda en az 8-9 ayrı kız vardı. Ve gerçekten birini sevmediğim için aralarından seçim yapmak bana etik bir davranış gibi gelmiyor. En fazla , fiziksel olarak en çok hoşuma gideni seçecektim büyük ihtimal.
Düşüncelerimi birazcık meşgul etse de birinden hoşlandığım için memnunum; zira bu, otomatikman diğer kızları çekici bulmamama sebep oluyor. Onlar adeta artık yoklar. Daha önce aşık olmuş kişiler anlayabilirler; siz bir kıza endekslenirseniz diğerleri eskisi gibi güzel gelmezler. Yine de kimseye bağlanmamak da fayda var; bu benim hayat görüşüm.
Son olarak da, fiziksel ve mental açıdan daha çok kadına hitap ettiğimi söylemek istiyorum. Testosteron kaynaklı mı acaba diye düşünüyorum; yüzünüze yerleşen hafif sert ifade sizi çekici kılıyor. Artık göz göze geldiğim kadınların yaş skalası epey genişledi. Benden üst sınıf kızların, hatta en az 3-4 yaş büyük olanların dahi bakışlarından kaçamıyorum. Bu başlık altında anlatacak çok daha şey var lakin fazlasını anlatmanın gereksiz olduğunu düşündüğüm için yazmıyorum. Fakat bilmeniz gerek ki, bununla sahip olduğunuz özgüven muazzam bir his. Karşı cinsin yanında hiç teklememeyi, damarlarınıza kadar işleyen o gücü hissetmelisiniz.
Dikkat, Ses, Odaklanma
Bu üçünü tek başlıkta alayım. Şu günlerde çalışmalarımı daha uzun soluklu sürdürebildiğimi fark ettim. İrademi bozguna uğratmamış olmamdan kaynaklı olabilir; herhangi bir dürtüyü, televizyon izleme, oyun oynama gibi, anında reddedebiliyorum. Derslerde dikkatimi oraya verip yerinde sorularla hocaları çok kez şaşırttığım oldu. Bu parlak düşünceler sizin zekasını gösteriyor; çevrenizin de takdirini alıyorsunuz. Sesim de daha net ve kalın çıkıyor. Bir ortamdaki erkeklerden daha ön planda oluyorum, ben istemesem bile.
Fiziksel Güç, Fiziksel Görünüm
Artık bedenim daha dinamik. Sabah dinç uyanmaktan tutun da akşam rahat uyuyabilmeye kadar pek çok fayda sağladım. Gün içinde çok fazla özgüven patlamaları yaşıyorum. Bu bazen o kadar doluyor ki, soğuk duşla almak bile keyifli hale geliyor. Kaslarıma, uzuvlarıma o buz gibi titreten su değdiğinde kendimi daha çok güçlü hissediyorum. Kas kütlemin artık yağ oranımın azalması beni memnun ediyor. Bu arada aylardır beyaz ekmek tüketmediğimi de eklemek istiyorum. Yüzümün iyice temizlendiği ve cildimin parladığı da bariz.
Kendi yaşam stilini oluşturma, yalnızlığın gücü
Yıllarca kırmızı hap, erkek forumları v.s gibi şeyler açıldı. Ben büyük çoğunlukla hepsine saçma ve zaman kaybı diyorum. Bir erkeğin kadınları etkilemek için bu kadar derin uğraşlara girmesi acizliktir. Bu arada işin sadece bu kısmına eleştiri yapıyorum, bunu kendine öncü alanlar darılmasın. Siz hayatla bir kavga başlatır ve mücadele ederseniz düğümler çözülür.
Kadınları sadece ilişki yaşayacak bedenler olarak değil, tanrının yarattığı bir diğer cins olarak da görürsünüz. Bu önemli.
Bu başlıkta kendimde gördüğüm yarar ise dönüşümleri rahat sentezleyebiliyor olmam. Psikolojik güç ve yalnızlık sizi var eden en önemli iki etken. Başrolünde yalnızca kendinizin olduğu bir hayat, doğrudan diğer insanların gözündeki intibanızı yüceltir. Bu durumda bütün tespitler ve makaleler yanlıştır. Bir şey olmak için çabalamayın. Ben artık kendi yaşam stilimi inşa ediyorum; yanımda kimsenin olup olmaması umurumda değil.
Son başlık hayata bakışımızın bir kez daha değişmesi
Şimdi kafamı pencereden çıkartıp dışarıdaki havayı içime çektiğimde, eskisinin üç misli huzur doluyorum. Eskiden çok sık olmasa da depresif parçalar dinler, insanların beni anlamadığına ve dünyanın kötü bir yer olduğuna dert yanardım.
Şimdi ise benim dünyamın bana ait olduğunu bilerek daha güçlü uyanıyorum. Depresyon, stres gibi bir erkeği derdest edecek vahim vakaları yaşamıyorum. Hatta onları sahiden unuttum. Belki de bu yüzden bu kadar iyi hissediyorumdur. Yalnızca enerji veren, hayat tarzıma uygun bulduğum yabancı parçaları dinliyorum. İlginç ve umursamaz adamları geçmişten beri kendimle bağdaştırdığım için dinlediğim müziklerin bununla paralel seyrettiğini söylemek isterim. Kendime oluşturmaya çalıştığım yaşam tarzı bu yönde ilerliyor.
Artık komik bir an yaşadığımda, rezil olma kaygısından çok dalga geçme moduna girebiliyorum. Ve bu da benimle adeta örtüşüyor. Burda kadınlarla ilgili açtığım başlığa da bir gönderme yapmak istiyorum:
Siz tamamen doğal ve sempatik olursanız, her ne yaşarsanız yaşayın kendi lehinize çevirebiliyorsunuz. Bu durumu da defalarca yaşadım. Bir çoğunuzun o an utançtan kızaracağı anlarda, üstüne birkaç mimikle sıyrıldığımı hatırlıyorum. Onlardan geriye kalanlar ise karşı cinsten yakaladığım hayran dolu bakışlardı. Sanırım insanlar pozitif yüzlere hasretler...
Sonuca gelecek olursak
Tam aktif, sosyal bir hayatın içinde olduğum için kendimi her alanda gözlemledim. Yeri geldi sürecimle ilgili çaktırmadan bazı tüyolar paylaştım; yeri geldi başka konularda çaktırmadan kendimi anlattım. Fakat ben bu bir ay boyunca o kadar farklı evrelerden geçtim ki, bu bütün seneye bedeldi. Şimdi bir ay için bunca uzun yazmamı tuhaf karşılıyor olabilirsiniz, ancak emin olun buna değecek. Bozmak için yeltenenlere şöyle bir öneri tablosu sunayım:
-İlk haftalar bazı kişilerin, ben de dahil olmak üzere, ciddi baş ağrıları çekebilirsiniz.
-Ruh halinizde ani değişimler, hayatın anlamsız gelişi duygu-durum geçişleri yaşayabilirsiniz.
-Tükenmiş hissedebilirsiniz, bitmiş hissedebilirsiniz
-Hiçbir şey yolunda gitmiyor olabilir.
Bunlar sizin süreci bozmanız için geçerli sebepler değil. Zaten bir hafta sonra yine bu forumda kendinizi bulacaksınız ve kendi hayatını çalan iyi bir hırsız olarak yaşamaya devam edeceksiniz. Benim sürecimi 0 riskle atlatmanın en temel sebebi ise kendime yük olmayışımdı.
Kendime ağır bir yapılacaklar listesi koymadım. Bazı günler hiçbir şey yapmadığım oldu, işlerimi aksattığım oldu. Çünkü zaten nofap yaparak irademi büyük ölçüde kullanıyordum; bu nedenle kendimi fazladan yormama gerek yoktu. Dozajı ilerleyen haftalarda biraz biraz arttırdım.
Sonra şok diyetler yapıp kendimi yıkmadım. Kısacası mükemmel olmaya çalışmadım. Ancak hayatım şimdi mükemmel gitmeye başladı. Bu tezatlığı ilerleyen günlerde yeneceksiniz, korkmayın. Ve kötü bir gün geçirirseniz kaçışı pmo da aramayın. İnanın bu bana çok oldu. İstemediğim durumlar gerçekleşti ve eve girdiğimde pmo yapmak mantıklı geliyordu. Ben o acıya tahammül ederek direnmeyi seçtim. Bir gün ise saatlerce geçmeyen bir kriz yüzünden saatlerce yürüdüğüm oldu. Fakat nihayetinde saçma krizler bitti. Bunlara saçma diyorum çünkü pornonun ve mastürbasyonun saçma olduğunu ileride kavrayacaksınız. Hiçbir anlamı yok. Bu yüzden yazımın başında mallaştırma terimine sık sık değindim. Bu öyle garip bir şey ki, yaparken o rüyanın içinde kaybolursunuz. Fakat nofap'le uyandığınızda rüyanın ne kadar saçma olduğunu anlayabilirsiniz. Şu an relapse olanlar o rüyanın içindeler.
Her neyse millet. Daha anlatacaklarım var elbet; lakin şimdilik yazımı kesmek istiyorum. Haliyle uzun oldu ve zaten üç beş kişi dışında diğerlerinin okuyacağı muğlak.
Ben şu an, bu gece berbat bir kabus görmüş ve hemen unutmuş biri olarak söylüyorum, gerçekten güçlendim.
Kendinize iyi bakın
Selamlar.
Takvime baktığımda 30 günü geçtiğimi fark ettim. Zaten epeydir böyle bir konu açıp sizlere tek tek bütün gerçekleri anlatmak istiyordum. Şimdiye kısmet oldu. Ve uyarayım, kendim dahil pek çok bilgi vereceğim için yazı uzun olacak; eğer süreci bozmakla, bozmamak arasında gidip geliyorsanız okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü şu 30 günde yaşadıklarım sizinkilerden farklı şeyler değildi. Yine de gördüğüm üzere forumda kimse realist gözlemleri ve farkındalıkları okumak istemiyor; kısa yazılmış, başarı toplamış yazılar herkesin daha çok işine geliyor. Her neyse, önce kendimden bahsedeyim.
Nofaptan birkaç ay önce haberim olmuştu ve hayatım çok yoğun olduğu için bu işe başlayacak dirayeti kendimde göremiyordum. Zaten porno veya mastürbasyonla da dostluğum yoktu. Haftada 1-2 kere yapmakla beraber, bazen iki haftada bir kere yapıyordum. Heyhat şimdiye kıyasladığım zaman bunun bile üzerimdeki olumsuz tesiri aşikar. Yani bu işin azı veya çoğu çok da fark oluşturmuyor. Sürece dönelim.
İşlerim mart ayına doğru taze bitmişti. Biraz rahatlamıştım; vaktimi daha çok kendime ve okuluma ayırabilecektim. Bu sırada
foruma kayıt oldum ve ardından, kesin bir karar alarak sürece başladım. Kim ne derse desin, sürecin başının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yalandan nofap'e başlamakla, kesin karar almak arasında fark vardır: Siz o haftadaki buhranınızdan kurtulmak için anlık bir telaşla nofap'e sığınıyor ve sürece başladığınızı varsayıyorsanız, ardınızda yalnızca çalınan günler görürsünüz. Çünkü orada, aklınızın ucunda hemen süreci bozmak için hazırda bekleyen bir komut var. O komutu kullanmak için de birazcık farklılaşmak veya zoru görmeniz yeterli; anında bas ve anlık rahatla! Ben iyi bir hırsız değildim arkadaşlar. Kendi günlerimi sizinki kadar iyi çalmıyordum. Bazı gerçekliklerin farkına nofap'ten önce de varmıştım ve bu beni tamamlamıştı. Bunu bir zaruret olarak gördüğümde, sürecimin ilk haftası durağandı. Ben yine buradan edindiğim tecrübelere göre ilk haftanın zorlu geçeceğini biliyordum. Fakat motivasyonum tazeydi. Kendimi rahatsız etmekten çekinmedim; kotla yattım, yatağımdan uzaklaştım. Küçük bir kanepeye sığmaya çalışırken sabahın ne zaman geldiğini bile bilmiyordum. Biraz bel ağrısıyla kalkıyordum; fakat bu acı, aldığım soğuk duştan sonra bana daha keskin, bilenmiş olarak geri dönüyordu. Sosyal hayatımı gözden geçirdiğimde istemediğim durumlara şahit oldum. O sıra kendi işlerimde her ne kadar başarılı olsam da pmo nun beni bu dozajda dahi yeterince mallaştırdığını fark ettim. Aklımda lüzumsuz düşünceler oluşuyordu ve onlar benim daha büyük sorunları görmemi engelliyorlardı. Şimdi nofap'te eskiden uzun zaman geçirmiş, ancak şimdi devamlı relapse olan kişiler ne demek istediğimi anlayabilirler. Bu mallaştırma olarak nitelendirdiğim şey çok garip. Gözlerinizin önüne bir perde iniyor, her şeyi adeta ters görüyorsunuz. Ve eğer şu sıralarda yeni relapse olduysanız eminim ki aklınızın işleyişi kireçlendi.
Sürecimde ikinci ve üçüncü haftada, kendimi çevreme tam olarak tanıtamadığıma kanaat getirdim. Bu sene üniversitemi ve şehrimi değiştirmiştim. Şubat ayına kadar geçen süre boyunca ise kimseyle içli dışlı olmadım ve çoğunlukla asık bir yüz ifadesiyle geziyordum. Mental açıdan biraz yorgundum zira. Fakat sonraları, yani nofap sürecime başlamadan önce ise samimiyet ortamı oluştuduğunda bunu beğenmediğimi fark ettim. Beklediğim saygıyı görmüyordum. Fazlasını hak ettiğime emindim oysaki. Kadınlar konusunda ise, onlara gerçekten vakit ayırmıyordum. Kendi halimde planlarımı ve projelerimi sürdürüyor, yıl sonuna kadar hazırladığım çalışmalarımı analiz ediyordum. Fakat az evvel söylediğim gibi, yani nofapte ikinci haftaya ulaştıktan sonra yüzümdeki asık ifade düştü. Daha temiz ve taarruza daha hazır hissediyordum. Laf aralarında söylenip de beni eskiden huzursuz eden şeyler artık önemsizleşmeye başlamıştı. Bu doğrudan beni ılımlı birisi yaptı. Ve en kötüsü, bu zaten benim doğal halimdi. O sıra, bir gün evime gittiğimde şöyle düşündüm:
"Uzun zamandır çalışıyorum. Dünya artık gözümde o kadar farklılaştı ki, her şeye biraz biraz uzaklaştım. Yine umursamıyorum ama geçerli bir sebep değil."
Sonra, ilerleyen günlerde karşı cinse olan ilgim %120 oranında arttı. Ancak ilginç olanı, bu sadece cinsel anlamda değil. Onların yanımda bulunması hoşuma gidiyordu. Nitekim sosyal hayatımda en az 4 kat daha başarılı oldum. Orada, kampüsün içinde bir yerlerdeyken bunun artık kesinlikle plasebo etkisi olmadığına inanıyordum. Ulan günden güne farklılaşıyorum. Değişim bu kadar tez mi olur? Konuştuğum zaman yanlış yapmadan, tıpkı şu an yazdığım gibi mükemmel cümleler üretebiliyordum. (Yazı yazmanın, anlık cümle kurmaya olan pozitif etkisine hep inanmıştım.)
Çekingenliğim, az da olsa karşı taraftan onay bekleme hâlim silinmişti. Günler artıyor ve hiçbir şeyden utanmamaya başlıyordum. Bu eminim ki hepinizde vardır: 'Sessiz kalarak, uzak durarak ilgi çekmeye çalışmak; kendine kurduğun imajın karizmatik olduğunu varsaymak'
Ben üçüncü haftaya doğru bunun kelimenin tam anlamıyla fiyasko olduğunu gördüm. Öte yandan bunun şahsımdaki karşılığı da şöyleydi: "Bunca şey başarmışken insanlara yakın durup kendini sıradanlaştırmanın ne manası var? Ben olağanüstüm"
Halbuki durum öyle değildi. Yani sen insanlara yaklaşıp onların içine karıştırdığında farklılığını yitirmiyorsun; yine sensin.
Bu son yıllarda, bazı alanlarda yükseldikçe beni darlayan bir düşünce yapısıydı. Nofapin en önemli katkısı ise bu ahmakça düşünce yapımı yıkması oldu. Ve diğeri ise, kendimi çok beğenirdim. Evet kızların çoğunun dikkatini çekecek kadar yakışıklıyım; fakat bunun için kendimi kasmama gerek yok ki, ben böyle soğuk durdukça zaten kızlar yanıma yanaşmaya korkuyorlardı. Yani karşı cinsten herhangi birini beğenmeme durumu, aman benden uzak dursunlar diye düşünmek tamamen israf. Ben böyleyken çekiniyorlar zaten. Nofapin dördüncü haftasına doğru ise, önceki bu üç haftanın her birinde ayrı ayrı elde ettiğim kazanımlar birleşti. Kelimenin tam anlamıyla bir utanmaz olmuştum ve bundan memnundum. Şimdi düşündüğümde, yine pmo nun beni mallaştırdığını onaylayabiliyorum. Erkek olmanın, en önemli kurallarından birisi bu değil miydi? Çekinmek için hiçbir sebebin yok. Tanımadığın birisinin yanına gidip konuşmamak için hiçbir sebebin yok. Pmo bunları unutup, büyük resmi görmeme hep engel oluyordu. Hep bir şeyleri eksik gösteriyordu bana. Örneğin, kampüs içi araçta bir yere giderken bir tek boş kalan koltuk bir kızın yanı ise oturmazdım. Nedeni ne olabilir? Hala bulabilmiş değilim.
Şimdi ise hiç çekinmeden oturuyorum ve onun farkında bile olmuyorum. Hakkımda ister çapkın, ister cana yakın, ister sapık diye düşünebilir. Sikimde değil. Şimdi özetle toplamak gerekirse en çok keyif alıp okumayı sevdiğiniz bir bölüme geçiyorum.
Faydaları örneklerle beraber teyit edelim.
Çevreden gördüğüm net saygı, sevgi ve güven hissi
Nedenini bilmiyorum; fakat adını bilmediğiniz bir yıldızın ışığı sizinle beraber yürüyor. İnsanların içinde dikkat çekiyorsunuz. Kalabalık size daha yakın durmak istiyor. Söyledikleriniz daha çok önemseniyor ve kendinizi net ifade edebildiğiniz için sözünüz geçiyor. Öte yandan, kendim için konuşuyorum; olumlu olan umursamamazlıkla beraber espri kabiliyetiniz varsa inanılmaz pozitif bir intiba bırakıyorsunuz. Bunu şu şekilde örnekleyebilirim: Kalabalığın içinde bir konu geçer ve herkes durgundur. Siz orayı harekete geçirecek, sessizliği söndürecek bir şeyler söylerseniz size hayran olurlar. Bunu defalarca yaptım ve peşinden, nereye yürürsem oraya geldiler. Bunu fiziksel olarak söylüyorum. Millet bildiğiniz takip ediyor. Yanınızda bulunmak istiyorlar.
Karşı cinsle olan pozitif etkileşim
Ben en çok bu alanda yarar gördüm diyebilirim. Ulan önceden yürürken ben mi başımı kaldırmıyordum dediğim zamanlar oluyor. Karşıdan gelen kadın gözlerimin içine gülümseyerek bakıyor resmen. Bunları dinlemeyi seviyorsunuz diye anlatıyorum
Geçen gün otobüse binmek için karşıdan karşıya geçiyordum. Sonra bir anda birilerinin beni süzdüğünü fark ettim. Kaldırımın, simitçi tezgahının arkasında duran 6-7 kişilik kız grubu komple bana bakıyordu. Normalde bu tür durumlarla motive olan birisi değilim; fakat içime yansıyan olumlu telkinlerin fayda sağlamasına sevindim. Bir de şu günlerde sürecimin sağlıklı ilerlemesinde kesinlikle bir kızdan hoşlanmamın payı var. Onu geçen hafta yemekhanede gördüm. Birkaç kez göz göze geldik fakat sonra beni başka bir kıza bakarken yakaladı ve bir daha yüzüme bakmadı Şimdilerde yeniden karşısına çıkmak için fırsat kolluyorum fakat bir türlü saati denk getiremedik. Bu durumda konuyu saptırmadan bir şeye değinmek istiyorum: Utangaçlığı yerle bir ettiğinizi söylemiştim. Aranızda bazıları, kızlara hayatta takılmam, benim için vakit kaybılar vs. şeyler diyebilir. Onlardaki bu durumun tamamen içgüdüsel olmadığını söylemek istiyorum. Senin hormonların normal çalışıyorsa bundan kaçamazsın. Ancak kendine oluşturduğun, kızlara takılmaz imajıyla beraber bir savunma mekanizması kurabilirsin. Ve bunun mantıklı olmadığını da en iyi kendin bilirsin. Şimdilerde o kızı gördüğüm an direk bir kenara çekip konuşmak istiyorum. Daha önce hiçbir muhabbetimiz olmaması bunu yapmama engel değil bence. Bir de düzenli bir ilişki kurmanın da, sağlıklı olduğu müddetçe, erkeğe faydası olduğu fikrindeyim. Çünkü şu an o kız olmasaydı aklımda en az 8-9 ayrı kız vardı. Ve gerçekten birini sevmediğim için aralarından seçim yapmak bana etik bir davranış gibi gelmiyor. En fazla , fiziksel olarak en çok hoşuma gideni seçecektim büyük ihtimal.
Düşüncelerimi birazcık meşgul etse de birinden hoşlandığım için memnunum; zira bu, otomatikman diğer kızları çekici bulmamama sebep oluyor. Onlar adeta artık yoklar. Daha önce aşık olmuş kişiler anlayabilirler; siz bir kıza endekslenirseniz diğerleri eskisi gibi güzel gelmezler. Yine de kimseye bağlanmamak da fayda var; bu benim hayat görüşüm.
Son olarak da, fiziksel ve mental açıdan daha çok kadına hitap ettiğimi söylemek istiyorum. Testosteron kaynaklı mı acaba diye düşünüyorum; yüzünüze yerleşen hafif sert ifade sizi çekici kılıyor. Artık göz göze geldiğim kadınların yaş skalası epey genişledi. Benden üst sınıf kızların, hatta en az 3-4 yaş büyük olanların dahi bakışlarından kaçamıyorum. Bu başlık altında anlatacak çok daha şey var lakin fazlasını anlatmanın gereksiz olduğunu düşündüğüm için yazmıyorum. Fakat bilmeniz gerek ki, bununla sahip olduğunuz özgüven muazzam bir his. Karşı cinsin yanında hiç teklememeyi, damarlarınıza kadar işleyen o gücü hissetmelisiniz.
Dikkat, Ses, Odaklanma
Bu üçünü tek başlıkta alayım. Şu günlerde çalışmalarımı daha uzun soluklu sürdürebildiğimi fark ettim. İrademi bozguna uğratmamış olmamdan kaynaklı olabilir; herhangi bir dürtüyü, televizyon izleme, oyun oynama gibi, anında reddedebiliyorum. Derslerde dikkatimi oraya verip yerinde sorularla hocaları çok kez şaşırttığım oldu. Bu parlak düşünceler sizin zekasını gösteriyor; çevrenizin de takdirini alıyorsunuz. Sesim de daha net ve kalın çıkıyor. Bir ortamdaki erkeklerden daha ön planda oluyorum, ben istemesem bile.
Fiziksel Güç, Fiziksel Görünüm
Artık bedenim daha dinamik. Sabah dinç uyanmaktan tutun da akşam rahat uyuyabilmeye kadar pek çok fayda sağladım. Gün içinde çok fazla özgüven patlamaları yaşıyorum. Bu bazen o kadar doluyor ki, soğuk duşla almak bile keyifli hale geliyor. Kaslarıma, uzuvlarıma o buz gibi titreten su değdiğinde kendimi daha çok güçlü hissediyorum. Kas kütlemin artık yağ oranımın azalması beni memnun ediyor. Bu arada aylardır beyaz ekmek tüketmediğimi de eklemek istiyorum. Yüzümün iyice temizlendiği ve cildimin parladığı da bariz.
Kendi yaşam stilini oluşturma, yalnızlığın gücü
Yıllarca kırmızı hap, erkek forumları v.s gibi şeyler açıldı. Ben büyük çoğunlukla hepsine saçma ve zaman kaybı diyorum. Bir erkeğin kadınları etkilemek için bu kadar derin uğraşlara girmesi acizliktir. Bu arada işin sadece bu kısmına eleştiri yapıyorum, bunu kendine öncü alanlar darılmasın. Siz hayatla bir kavga başlatır ve mücadele ederseniz düğümler çözülür.
Kadınları sadece ilişki yaşayacak bedenler olarak değil, tanrının yarattığı bir diğer cins olarak da görürsünüz. Bu önemli.
Bu başlıkta kendimde gördüğüm yarar ise dönüşümleri rahat sentezleyebiliyor olmam. Psikolojik güç ve yalnızlık sizi var eden en önemli iki etken. Başrolünde yalnızca kendinizin olduğu bir hayat, doğrudan diğer insanların gözündeki intibanızı yüceltir. Bu durumda bütün tespitler ve makaleler yanlıştır. Bir şey olmak için çabalamayın. Ben artık kendi yaşam stilimi inşa ediyorum; yanımda kimsenin olup olmaması umurumda değil.
Son başlık hayata bakışımızın bir kez daha değişmesi
Şimdi kafamı pencereden çıkartıp dışarıdaki havayı içime çektiğimde, eskisinin üç misli huzur doluyorum. Eskiden çok sık olmasa da depresif parçalar dinler, insanların beni anlamadığına ve dünyanın kötü bir yer olduğuna dert yanardım.
Şimdi ise benim dünyamın bana ait olduğunu bilerek daha güçlü uyanıyorum. Depresyon, stres gibi bir erkeği derdest edecek vahim vakaları yaşamıyorum. Hatta onları sahiden unuttum. Belki de bu yüzden bu kadar iyi hissediyorumdur. Yalnızca enerji veren, hayat tarzıma uygun bulduğum yabancı parçaları dinliyorum. İlginç ve umursamaz adamları geçmişten beri kendimle bağdaştırdığım için dinlediğim müziklerin bununla paralel seyrettiğini söylemek isterim. Kendime oluşturmaya çalıştığım yaşam tarzı bu yönde ilerliyor.
Artık komik bir an yaşadığımda, rezil olma kaygısından çok dalga geçme moduna girebiliyorum. Ve bu da benimle adeta örtüşüyor. Burda kadınlarla ilgili açtığım başlığa da bir gönderme yapmak istiyorum:
Siz tamamen doğal ve sempatik olursanız, her ne yaşarsanız yaşayın kendi lehinize çevirebiliyorsunuz. Bu durumu da defalarca yaşadım. Bir çoğunuzun o an utançtan kızaracağı anlarda, üstüne birkaç mimikle sıyrıldığımı hatırlıyorum. Onlardan geriye kalanlar ise karşı cinsten yakaladığım hayran dolu bakışlardı. Sanırım insanlar pozitif yüzlere hasretler...
Sonuca gelecek olursak
Tam aktif, sosyal bir hayatın içinde olduğum için kendimi her alanda gözlemledim. Yeri geldi sürecimle ilgili çaktırmadan bazı tüyolar paylaştım; yeri geldi başka konularda çaktırmadan kendimi anlattım. Fakat ben bu bir ay boyunca o kadar farklı evrelerden geçtim ki, bu bütün seneye bedeldi. Şimdi bir ay için bunca uzun yazmamı tuhaf karşılıyor olabilirsiniz, ancak emin olun buna değecek. Bozmak için yeltenenlere şöyle bir öneri tablosu sunayım:
-İlk haftalar bazı kişilerin, ben de dahil olmak üzere, ciddi baş ağrıları çekebilirsiniz.
-Ruh halinizde ani değişimler, hayatın anlamsız gelişi duygu-durum geçişleri yaşayabilirsiniz.
-Tükenmiş hissedebilirsiniz, bitmiş hissedebilirsiniz
-Hiçbir şey yolunda gitmiyor olabilir.
Bunlar sizin süreci bozmanız için geçerli sebepler değil. Zaten bir hafta sonra yine bu forumda kendinizi bulacaksınız ve kendi hayatını çalan iyi bir hırsız olarak yaşamaya devam edeceksiniz. Benim sürecimi 0 riskle atlatmanın en temel sebebi ise kendime yük olmayışımdı.
Kendime ağır bir yapılacaklar listesi koymadım. Bazı günler hiçbir şey yapmadığım oldu, işlerimi aksattığım oldu. Çünkü zaten nofap yaparak irademi büyük ölçüde kullanıyordum; bu nedenle kendimi fazladan yormama gerek yoktu. Dozajı ilerleyen haftalarda biraz biraz arttırdım.
Sonra şok diyetler yapıp kendimi yıkmadım. Kısacası mükemmel olmaya çalışmadım. Ancak hayatım şimdi mükemmel gitmeye başladı. Bu tezatlığı ilerleyen günlerde yeneceksiniz, korkmayın. Ve kötü bir gün geçirirseniz kaçışı pmo da aramayın. İnanın bu bana çok oldu. İstemediğim durumlar gerçekleşti ve eve girdiğimde pmo yapmak mantıklı geliyordu. Ben o acıya tahammül ederek direnmeyi seçtim. Bir gün ise saatlerce geçmeyen bir kriz yüzünden saatlerce yürüdüğüm oldu. Fakat nihayetinde saçma krizler bitti. Bunlara saçma diyorum çünkü pornonun ve mastürbasyonun saçma olduğunu ileride kavrayacaksınız. Hiçbir anlamı yok. Bu yüzden yazımın başında mallaştırma terimine sık sık değindim. Bu öyle garip bir şey ki, yaparken o rüyanın içinde kaybolursunuz. Fakat nofap'le uyandığınızda rüyanın ne kadar saçma olduğunu anlayabilirsiniz. Şu an relapse olanlar o rüyanın içindeler.
Her neyse millet. Daha anlatacaklarım var elbet; lakin şimdilik yazımı kesmek istiyorum. Haliyle uzun oldu ve zaten üç beş kişi dışında diğerlerinin okuyacağı muğlak.
Ben şu an, bu gece berbat bir kabus görmüş ve hemen unutmuş biri olarak söylüyorum, gerçekten güçlendim.
Kendinize iyi bakın