Noneverrrr+impasıbıl
Deneyimli Üye
- Katılım
- 10 Kas 2020
- Mesajlar
- 179
- Tepki puanı
- 302
- Puanları
- 111
Depresyon; giderek artan bir halk sağlığı sorunu haline geliyor. Birkaç yıl içinde küresel halk sağlığı yüküne katkıda bulunan 3 büyük hastalıktan biri haline geleceği tahmin ediliyor. Üstelik depresyon sadece sağlık harcamalarının önemli bir kısmını tüketmekle kalmıyor, aynı zamanda metabolik, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik bozukluklar için bağımsız bir risk faktörü.
Loading video
Depresyon için öngörülen güncel tedaviler ise serotonin-depresyon teorisine dayanıyor ve cinsel disfonksiyondan cinayete kadar değişen zararlı etkileri ürkütücü boyutlara ulaşıyor.
Depresyon tedavisinde kullanılan antidepresanların özellikle kalp hastalığı olan kişilerde ölüm riskini arttırdığını gösteren birkaç çalışma, bazı araştırmacıların bu ilaç sınıfını genel popülasyon için zararlı olarak görmelerine neden oluyor. Hatta antidepresanların klinik olarak plaseboya eşdeğer olduğunu gösteren veriler bilim adamlarını yeni çözüm yolları bulmaya yönlendiriyor.
Magnezyum
İşte bu aşamada akıllara ilk gelen alternatif Magnezyum olmaya başladı. Magnezyumun majör depresyon ve diğer psikiyatrik bozukluklardaki etkinliğini destekleyen bulgularla birlikte, magnezyum eksikliğinin test edildiği ve hangi form ve dozajların en etkili olduğunu araştıran bilimsel çalışmaların sayısı artıyor.
Çünkü Magnezyum, aslında üç yüzün üzerindeki enzimatik reaksiyonda kofaktör olarak görev yapıyor ve mucizevi mineral olarak adlandırılıyor. Magnezyum depresyonun fizyopatolojisinde de yer alıyor.
Magnezyum temel olarak protein üretimi, nükleik asitlerin sentezi, hücre büyümesi ve bölünmesi ve hücrelerimizin hassas elektrolit bileşiminin korunmasında rol oynar . Ayrıca mitokondri olarak adlandırılan hücrelerimizin enerji fabrikalarının zarlarına stabilite kazandırır . Nöron aktivitesi, kardiyak uyarılabilirlik, nöromüsküler transmisyon, kas kasılması, vazomotor tonus ve kan basıncının kontrolünde önemli rolleri vardır.
Magnezyumun vücudumuzda birçok biyolojik etkisi vardır. Magnezyum eksikliği sistemik inflamasyonla ilişkilidir. Sadece magnezyum yeterliliği bile, kalp damar sağlığını iyileştirmekle kalmaz, kan damarları çeperlerindeki düz kasları gevşetir ve hipertansiyona neden olan yüksek düzeylerdeki damar direncini önler, aynı zamanda kas iskelet sağlığında rol oynar ve sarkopeni, osteoporoz ve kırıkları önler . Ayrıca magnezyum, uyku düzenlenmesi ve D vitamini metabolizmasının yanı sıra nöroplastisite ve bilişsel işlev için çok önemlidir.
Gıdalarla Magnezyum alımı giderek azalıyor
Magnezyumun bütün bu faydalarına karşın , monokültür tarım uygulamaları , magnezyumdan yoksun gübre kullanımı gibi endüstriyel tarım uygulamaları, modern gıda işleme teknikleri toprak erozyonuna ve gıdalarımızdaki magnezyum içeriğinin tükenmesine yol açmıştır. Üstelik çoğu zaman magnezyum içme sularından uzaklaştırılarak magnezyum eksikliği kaçınılmaz kılınmaktadır . Tüm bu nedenlere bağlı olarak günlük magnezyum alımımız günde 500 miligramdan günde 175 mg’a düzenli olarak düşmüştür . Sanayileşmiş toplumlara egemen olan besleyiciliği zayıf, enerjisi yoğun diyet kalıpları, magnezyum içeren lif bakımından zengin meyve ve sebze tüketimini giderek azaltmaktadır.
Çalışmalar
Laboratuvar hayvanları ile yapılan bazı çalışmalar, farelerin diyetindeki magnezyum kaldırıldığında depresyon ve anksiyete benzeri davranışlara yol açtığına ve bu nedenle, depresyonda magnezyumun rolüne dikkat çekmektedir.
İnsanlar üzerinde yapılan birçok çalışma da magnezyumun depresyondaki rolünü doğrulamaktadır.
Şimdilik spesifik mikro besinlerin depresyondaki etkisi üzerine araştırmalar yetersizdir ve sonuçlar tutarsızdır, ancak birçok çalışmada depresyonda serum magnezyumunun düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin, stres ile birlikte diyetle yeterince magnezyum alınmaması nöropatolojilere ve psikiyatrik bozuklukların belirtilerine neden olabilmektedir. Araştırmacılara göre “Diyetteki Magnezyumun yetersizlikliği, aşırı kalsiyum ve stres ile birlikte ajitasyon, anksiyete, sinirlilik, bilinç bulanıklığı, güç kaybı, uykusuzluk, baş ağrısı, deliryum, halüsinasyonlar ve aşırı uyarılma hali gibi birçok diğer belirtilere neden olabilir ”
Norveçte yapılan bir çalışma, standardize edilmiş enerji ayarlı magnezyum alımı ve depresyon puanları arasında ters bir ilişki olduğunu, yani daha az magnezyum tüketenlerin daha yüksek depresyon oranlarına sahip olduğunu göstermiştir. Şiddetli depresyonun ana belirtilerinden biri olan intihara eğilim olgularında, kalsiyum seviyeleri normal, buna karşın beyin omurilik sıvısı magnezyum seviyeleri düşük olarak bulunmuştur ve bu da magnezyumun pozitif duygusallıktaki rolünü desteklemektedir.
Bir çalışmada şiddetli hızlı döngülü bipolar bozukluğu olan hastalara magnezyum aspartat hidroklorür formülasyonu uygulandığında duygudurum dengeleyici etkilere yol açtığı , hatta bu hasta popülasyonu için standart bir tedavi olan lityum ile eşdeğer sonuçlara sahip olduğu bulunmuştur. Ancak şüphesiz daha fazla klinik araştırma gerekmektedir.
Şiddetli, tedaviye dirençli manilerde ek tedavi olarak kullanıldığında, magnezyum sülfat infüzyonları lityum, benzodiazepinler ve nöroleptiklerin kullanımını önemli ölçüde azaltmış, şiddetli manik ajitasyonarda klinik tedavi için yararlı bir tamamlayıcı tedavi olabileceği sonucuna varılmıştır.
Tip 2 diyabet ve magnezyum eksikliği olan yaşlı hastalarda yapılan randomize başka bir çalışmada, magnezyumun, depresif semptomların tedavisinde antidepresan ilaçlar ile eşdeğer etkinliğine sahip olduğu bulunmuştur.Fibromiyaljili hastalarda magnezyum sitratın depresyon ve diğer semptomları azalttığı da gösterilmiştir.
Premenstrüel sendromu (PMS) olan kadınlara, döngünün ikinci yarısında günde üç kez uygulanan magnezyum takviyesinin, premenstrüel sendromun olumsuz etkileri ve ilişkili diğer duygudurum semptomları için de etkili olduğunu göstermektedir.
Son olarak, altı hafta boyunca her hafta uygulanan intramüsküler magnezyum sülfatın, kronik yorgunluk sendromunda duygusal durumu ve diğer parametreleri iyileştirmede etkili olduğu kanıtlanmıştır .
2017 yılında ABD de depresyon tanısı almış 126 yetişkin üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada deneklere, altı hafta boyunca elementer magnezyum klorür uygulanmış ve altı haftalık tedavisiz bir dönemle karşılaştırılıp, depresif semptomlardaki değişiklikler için değerlendirilmiştir.Çalışma bitiminde Magnezyumun erişkinlerde hafif ve orta şiddette depresyon için etkili olduğu, hızlı çalıştığı ve toksisite açısından yakın izlemeye gerek kalmadan iyi tolere edildiği sonucuna varılmıştır
Araştırmacılar, magnezyumun genel kullanımının depresyon tedavisinde genellikle etkili olduğunu ve ayrıca depresyona eşlik eden travmatik beyin hasarı, baş ağrısı, intihar düşüncesi, anksiyete, sinirlilik, uykusuzluk, doğum sonrası depresyon, kokain, alkol ve tütün istismarı gibi durumlarda da etkili olduğu kanaatine varmışlardır.
Yine Amerika Birleşik devletlerinde yapılan bir çalışmada 2005-2006 yıllarında nüfusun %48 inin önerilen günlük magnezyum düzeyinin altında magnezyum aldığı ve magnezyum alımının 2001-2002 yıllarına oranla % 56 azaldığı bulunmuştur.
Magnezyum belirli hastalıklarda aşırı derecede kaybedilebileceği gibi, stres hormonlarının aşırı derecede üretilmesinin yanı sıra terleme, idrar yapma ve dışkılama gibi biyolojik aktivitelerin bir sonucu olarak da vücuttan atılır.
Araştırmacılar magnezyumun yeterince alınmaması ve vücutta yeterince bulunamamasının tip 2 diyabet, metabolik sendrom, yüksek C-reaktif protein, hipertansiyon, aterosklerotik vasküler hastalık, ani kalp ölümü, osteoporoz, migren tipi baş ağrısı, astım ve kolon kanseri ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Ek olarak, hücresel düzeyde magnezyum eksikliği sistemik inflamasyonla ilişkilidir ve inflamasyon çoğu kronik ve dejeneratif hastalığın kökeninde yatmaktadır.
Bazı hekimlerin magnezyum yetersizliğinin tesbiti için , yaygın olarak kullandıkları serum veya plazma magnezyum değerlerini ölçen testler, diğer dokularda depolanan magnezyum seviyelerini doğru şekilde yansıtmamaktadır . Eritrosit magnezyum seviyesi, ciddi magnezyum yoksunluğu oluşana kadar olumsuz olarak etkilenmez. Bu nedenle, bu testler magnezyum eksikliği tanısı koymada yetersiz kalmaktadır.
İlacınızı veya nutrasötik rejiminizi değiştirmeden önce, kontrendikasyonlar için mutlaka bir tıp doktoruna danışın.
Loading video
Depresyon için öngörülen güncel tedaviler ise serotonin-depresyon teorisine dayanıyor ve cinsel disfonksiyondan cinayete kadar değişen zararlı etkileri ürkütücü boyutlara ulaşıyor.
Depresyon tedavisinde kullanılan antidepresanların özellikle kalp hastalığı olan kişilerde ölüm riskini arttırdığını gösteren birkaç çalışma, bazı araştırmacıların bu ilaç sınıfını genel popülasyon için zararlı olarak görmelerine neden oluyor. Hatta antidepresanların klinik olarak plaseboya eşdeğer olduğunu gösteren veriler bilim adamlarını yeni çözüm yolları bulmaya yönlendiriyor.
Magnezyum
İşte bu aşamada akıllara ilk gelen alternatif Magnezyum olmaya başladı. Magnezyumun majör depresyon ve diğer psikiyatrik bozukluklardaki etkinliğini destekleyen bulgularla birlikte, magnezyum eksikliğinin test edildiği ve hangi form ve dozajların en etkili olduğunu araştıran bilimsel çalışmaların sayısı artıyor.
Çünkü Magnezyum, aslında üç yüzün üzerindeki enzimatik reaksiyonda kofaktör olarak görev yapıyor ve mucizevi mineral olarak adlandırılıyor. Magnezyum depresyonun fizyopatolojisinde de yer alıyor.
Magnezyum temel olarak protein üretimi, nükleik asitlerin sentezi, hücre büyümesi ve bölünmesi ve hücrelerimizin hassas elektrolit bileşiminin korunmasında rol oynar . Ayrıca mitokondri olarak adlandırılan hücrelerimizin enerji fabrikalarının zarlarına stabilite kazandırır . Nöron aktivitesi, kardiyak uyarılabilirlik, nöromüsküler transmisyon, kas kasılması, vazomotor tonus ve kan basıncının kontrolünde önemli rolleri vardır.
Magnezyumun vücudumuzda birçok biyolojik etkisi vardır. Magnezyum eksikliği sistemik inflamasyonla ilişkilidir. Sadece magnezyum yeterliliği bile, kalp damar sağlığını iyileştirmekle kalmaz, kan damarları çeperlerindeki düz kasları gevşetir ve hipertansiyona neden olan yüksek düzeylerdeki damar direncini önler, aynı zamanda kas iskelet sağlığında rol oynar ve sarkopeni, osteoporoz ve kırıkları önler . Ayrıca magnezyum, uyku düzenlenmesi ve D vitamini metabolizmasının yanı sıra nöroplastisite ve bilişsel işlev için çok önemlidir.
Gıdalarla Magnezyum alımı giderek azalıyor
Magnezyumun bütün bu faydalarına karşın , monokültür tarım uygulamaları , magnezyumdan yoksun gübre kullanımı gibi endüstriyel tarım uygulamaları, modern gıda işleme teknikleri toprak erozyonuna ve gıdalarımızdaki magnezyum içeriğinin tükenmesine yol açmıştır. Üstelik çoğu zaman magnezyum içme sularından uzaklaştırılarak magnezyum eksikliği kaçınılmaz kılınmaktadır . Tüm bu nedenlere bağlı olarak günlük magnezyum alımımız günde 500 miligramdan günde 175 mg’a düzenli olarak düşmüştür . Sanayileşmiş toplumlara egemen olan besleyiciliği zayıf, enerjisi yoğun diyet kalıpları, magnezyum içeren lif bakımından zengin meyve ve sebze tüketimini giderek azaltmaktadır.
Çalışmalar
Laboratuvar hayvanları ile yapılan bazı çalışmalar, farelerin diyetindeki magnezyum kaldırıldığında depresyon ve anksiyete benzeri davranışlara yol açtığına ve bu nedenle, depresyonda magnezyumun rolüne dikkat çekmektedir.
İnsanlar üzerinde yapılan birçok çalışma da magnezyumun depresyondaki rolünü doğrulamaktadır.
Şimdilik spesifik mikro besinlerin depresyondaki etkisi üzerine araştırmalar yetersizdir ve sonuçlar tutarsızdır, ancak birçok çalışmada depresyonda serum magnezyumunun düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin, stres ile birlikte diyetle yeterince magnezyum alınmaması nöropatolojilere ve psikiyatrik bozuklukların belirtilerine neden olabilmektedir. Araştırmacılara göre “Diyetteki Magnezyumun yetersizlikliği, aşırı kalsiyum ve stres ile birlikte ajitasyon, anksiyete, sinirlilik, bilinç bulanıklığı, güç kaybı, uykusuzluk, baş ağrısı, deliryum, halüsinasyonlar ve aşırı uyarılma hali gibi birçok diğer belirtilere neden olabilir ”
Norveçte yapılan bir çalışma, standardize edilmiş enerji ayarlı magnezyum alımı ve depresyon puanları arasında ters bir ilişki olduğunu, yani daha az magnezyum tüketenlerin daha yüksek depresyon oranlarına sahip olduğunu göstermiştir. Şiddetli depresyonun ana belirtilerinden biri olan intihara eğilim olgularında, kalsiyum seviyeleri normal, buna karşın beyin omurilik sıvısı magnezyum seviyeleri düşük olarak bulunmuştur ve bu da magnezyumun pozitif duygusallıktaki rolünü desteklemektedir.
Bir çalışmada şiddetli hızlı döngülü bipolar bozukluğu olan hastalara magnezyum aspartat hidroklorür formülasyonu uygulandığında duygudurum dengeleyici etkilere yol açtığı , hatta bu hasta popülasyonu için standart bir tedavi olan lityum ile eşdeğer sonuçlara sahip olduğu bulunmuştur. Ancak şüphesiz daha fazla klinik araştırma gerekmektedir.
Şiddetli, tedaviye dirençli manilerde ek tedavi olarak kullanıldığında, magnezyum sülfat infüzyonları lityum, benzodiazepinler ve nöroleptiklerin kullanımını önemli ölçüde azaltmış, şiddetli manik ajitasyonarda klinik tedavi için yararlı bir tamamlayıcı tedavi olabileceği sonucuna varılmıştır.
Tip 2 diyabet ve magnezyum eksikliği olan yaşlı hastalarda yapılan randomize başka bir çalışmada, magnezyumun, depresif semptomların tedavisinde antidepresan ilaçlar ile eşdeğer etkinliğine sahip olduğu bulunmuştur.Fibromiyaljili hastalarda magnezyum sitratın depresyon ve diğer semptomları azalttığı da gösterilmiştir.
Premenstrüel sendromu (PMS) olan kadınlara, döngünün ikinci yarısında günde üç kez uygulanan magnezyum takviyesinin, premenstrüel sendromun olumsuz etkileri ve ilişkili diğer duygudurum semptomları için de etkili olduğunu göstermektedir.
Son olarak, altı hafta boyunca her hafta uygulanan intramüsküler magnezyum sülfatın, kronik yorgunluk sendromunda duygusal durumu ve diğer parametreleri iyileştirmede etkili olduğu kanıtlanmıştır .
2017 yılında ABD de depresyon tanısı almış 126 yetişkin üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada deneklere, altı hafta boyunca elementer magnezyum klorür uygulanmış ve altı haftalık tedavisiz bir dönemle karşılaştırılıp, depresif semptomlardaki değişiklikler için değerlendirilmiştir.Çalışma bitiminde Magnezyumun erişkinlerde hafif ve orta şiddette depresyon için etkili olduğu, hızlı çalıştığı ve toksisite açısından yakın izlemeye gerek kalmadan iyi tolere edildiği sonucuna varılmıştır
Araştırmacılar, magnezyumun genel kullanımının depresyon tedavisinde genellikle etkili olduğunu ve ayrıca depresyona eşlik eden travmatik beyin hasarı, baş ağrısı, intihar düşüncesi, anksiyete, sinirlilik, uykusuzluk, doğum sonrası depresyon, kokain, alkol ve tütün istismarı gibi durumlarda da etkili olduğu kanaatine varmışlardır.
Yine Amerika Birleşik devletlerinde yapılan bir çalışmada 2005-2006 yıllarında nüfusun %48 inin önerilen günlük magnezyum düzeyinin altında magnezyum aldığı ve magnezyum alımının 2001-2002 yıllarına oranla % 56 azaldığı bulunmuştur.
Magnezyum belirli hastalıklarda aşırı derecede kaybedilebileceği gibi, stres hormonlarının aşırı derecede üretilmesinin yanı sıra terleme, idrar yapma ve dışkılama gibi biyolojik aktivitelerin bir sonucu olarak da vücuttan atılır.
Araştırmacılar magnezyumun yeterince alınmaması ve vücutta yeterince bulunamamasının tip 2 diyabet, metabolik sendrom, yüksek C-reaktif protein, hipertansiyon, aterosklerotik vasküler hastalık, ani kalp ölümü, osteoporoz, migren tipi baş ağrısı, astım ve kolon kanseri ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Ek olarak, hücresel düzeyde magnezyum eksikliği sistemik inflamasyonla ilişkilidir ve inflamasyon çoğu kronik ve dejeneratif hastalığın kökeninde yatmaktadır.
Bazı hekimlerin magnezyum yetersizliğinin tesbiti için , yaygın olarak kullandıkları serum veya plazma magnezyum değerlerini ölçen testler, diğer dokularda depolanan magnezyum seviyelerini doğru şekilde yansıtmamaktadır . Eritrosit magnezyum seviyesi, ciddi magnezyum yoksunluğu oluşana kadar olumsuz olarak etkilenmez. Bu nedenle, bu testler magnezyum eksikliği tanısı koymada yetersiz kalmaktadır.
İlacınızı veya nutrasötik rejiminizi değiştirmeden önce, kontrendikasyonlar için mutlaka bir tıp doktoruna danışın.