Loner
Yalnız Adam
- Katılım
- 7 Eki 2020
- Mesajlar
- 79
- Tepki puanı
- 211
- Puanları
- 71
- Yaş
- 23
Dostlar günaydın. Yurt dışını hiç ziyaret etmediğim için Türkiye hakkında konuşacağım çoğunlukla. Eleştirileriniz beni mutlu eder.
Milenyum çağının çocukları için şunu rahatlıkla söyleyebilir büyüklerimiz: Bizim zamanımızda böyle çocuklar değildik biz. Böyle değillerdi çoğu doğru. Zaman içerisinde değişen disiplin algısı ve yetişkinlerin kendilerinin yaşamasını istemediği zorlukları çocuklarına yaşatmak istememeleri nedeniyle günümüz neslinin çoğu zorluk yaşamadan, hayata dair zorluk görmeden basit yaşamlar sürdürüyorlar. Çok ciddi bir azınlıktaki istisnaları ele almazsak gelin ele alalım bu çağın çocuklarını.
1-Sosyal medya
Sosyal medya günümüz insanının yeni hastalığı diyebiliriz. İlgi çekme çabasından öte değil çoğunlukla. İnsanlara bilgi katacak kanallar dolup taşarken bunu takip eden azınlık, çoğunluğun çok azı. Günümüz gençlerinin instagram’da, Snapchat’te selfie çekindiği, efektlerle kendilerini değiştirdikleri, tiktok’da akıl yoksunu hareketler ve danslar yaptığı, faydalı içerikler üreten insanları gereksiz yere linçledikleri gözden kaçmaz bir gerçek. Bu ya ailenin ilgisizliğinden kaynaklı ya da günümüz çocukları gerçekten de mantıklarını kullanabilme yeteneklerini kaybediyor. Bu insanlar eline kitap almayıp, alsalar da günümüzün edebi değeri yerlerde eserlerini okuyup entel havası kasmaktan çekinmeyen insanlar. En basit soruyu bile bilemeyip(Atatürk’ün soyadı, İstiklal Marşı’nın ilk kıtası, matematiğin en temel konuları vs.) makyaj videoları çekmekten, genç yaşta kötü alışkanlıklara başlayıp hayatlarını daha da berbat etme konusunda üstlerine olmayan gençler.
Özellikle influencer olmayı kafayı takmış gençler, youtuber olmak istiyorum diyen çocuklar, hayatını kolay yoldan kazanmayı seçmiş çocuklar. Kimse zorluk görmek istemiyor ama bilmiyorlar ki zorluk görmeden bu hayatta tutunamazsınız.
2-İlgisizlik ve sevgisizlik
Her insanda eksikliğinde ağır travmalar yaratabilir ilgisizlik ve sevgisizlik. Ne katiller, ne tecavüzcüler görebilirsiniz toplumda en kötü ihtimalle, daha iyi ihtimalle bağımlılar ve ilgi çekme çabasındaki dolu insan. Yeni neslin eline verilen bir tablet, telefon, bilgisayar onların hayatını yok edebilir. Çocuğuna nasihat veren, az da olsa ilgilenen ve az da olsa donanımlı bir ailenin çocuğunun bu halde olacağını düşünmüyorum.
3-Farklı olana saldırma ihtiyacı
Kendimden bir bilgi vereyim, 12 yaşımdayken elimde dünya klasikleriyle gezerdim, okulun kütüphanesine inerdim ama diğer gençler öyle değildi, kendinden zayıf olana zorbalık etme hat safhadaydı. Telefonla gezerdi bu çocuklar o yaşlarda.
Bu çağın sorunu olmasa da farklı olanı dışlama tam olarak şu dönemde iyice zirveyi görmüş durumda. Adam gibi kitap okuyan kaç çocuk görebilirsiniz okullarda? Derslere bile doğru düzgün girmeyen öğrenciler var bu Covid döneminde. Derslerini hatta geleceğini bile önemsemeyen bir toplum yetişiyor ve bu insanlar bir yerlere gelebilecek mi, o bile meçhul.
4-Sevgili ve aile ilişkileri
Eskilerde sevgili olmak bile sakıncalı bulunan bir durumdu ki hala çoğu Doğu bölgesinde sakıncalı karşılanan bir durum. İnsanlar gizli flört ederdi, ailesinden saklarlardı, topluma karşı saygı vardı, aileye karşı saygı vardı. Ailenin bir değeri vardı. Sevgilinin bir değeri vardı. Daha doğrusu duyguların bir değeri vardı.
Şimdi sevgilisi için kavga eden, ailesine saldıran dolu insan görebilirsiniz. Ailesine küfürler eden, sevgiliyi sadece elde edilen skor gibi gören bir toplum yetişiyor. Aşkı ilahlaştıran ama gerçek sevgiyi, saygıyı ve samimiyeti unutan bir toplum yetişiyor.
PEKİ HER ŞEY ÇOCUKLARIN SUÇU MU?
Elbette hayır. Onların hiçbir suçu yok. Her şey ilgisiz ailelerin, zorba ve cahil toplumların suçu. Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı’da Selma hoca ne diyordu okuldan atılmalarını istediği öğrencilerinin aileleriyle konuştuktan sonra: ‘Onların hiçbir suçu yok.’ 70’li yıllarda görülen bir problemi hala yaşıyor olmamız ne kadar üzücü.
Sonuç olarak, eski toplumlar çoğunlukla daha az zekiydi ama daha her şeyin farkındaydı, yine yeni nesil ise çoğunlukla daha zeki ama ne zekasını ne de var olan mantığını kullanabiliyor. Toplumsal çöküşümüzün daha ilk adımları bunlar ama nasıl toparlanır bu ülke ve bu insanlık, bilemiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Milenyum çağının çocukları için şunu rahatlıkla söyleyebilir büyüklerimiz: Bizim zamanımızda böyle çocuklar değildik biz. Böyle değillerdi çoğu doğru. Zaman içerisinde değişen disiplin algısı ve yetişkinlerin kendilerinin yaşamasını istemediği zorlukları çocuklarına yaşatmak istememeleri nedeniyle günümüz neslinin çoğu zorluk yaşamadan, hayata dair zorluk görmeden basit yaşamlar sürdürüyorlar. Çok ciddi bir azınlıktaki istisnaları ele almazsak gelin ele alalım bu çağın çocuklarını.
1-Sosyal medya
Sosyal medya günümüz insanının yeni hastalığı diyebiliriz. İlgi çekme çabasından öte değil çoğunlukla. İnsanlara bilgi katacak kanallar dolup taşarken bunu takip eden azınlık, çoğunluğun çok azı. Günümüz gençlerinin instagram’da, Snapchat’te selfie çekindiği, efektlerle kendilerini değiştirdikleri, tiktok’da akıl yoksunu hareketler ve danslar yaptığı, faydalı içerikler üreten insanları gereksiz yere linçledikleri gözden kaçmaz bir gerçek. Bu ya ailenin ilgisizliğinden kaynaklı ya da günümüz çocukları gerçekten de mantıklarını kullanabilme yeteneklerini kaybediyor. Bu insanlar eline kitap almayıp, alsalar da günümüzün edebi değeri yerlerde eserlerini okuyup entel havası kasmaktan çekinmeyen insanlar. En basit soruyu bile bilemeyip(Atatürk’ün soyadı, İstiklal Marşı’nın ilk kıtası, matematiğin en temel konuları vs.) makyaj videoları çekmekten, genç yaşta kötü alışkanlıklara başlayıp hayatlarını daha da berbat etme konusunda üstlerine olmayan gençler.
Özellikle influencer olmayı kafayı takmış gençler, youtuber olmak istiyorum diyen çocuklar, hayatını kolay yoldan kazanmayı seçmiş çocuklar. Kimse zorluk görmek istemiyor ama bilmiyorlar ki zorluk görmeden bu hayatta tutunamazsınız.
2-İlgisizlik ve sevgisizlik
Her insanda eksikliğinde ağır travmalar yaratabilir ilgisizlik ve sevgisizlik. Ne katiller, ne tecavüzcüler görebilirsiniz toplumda en kötü ihtimalle, daha iyi ihtimalle bağımlılar ve ilgi çekme çabasındaki dolu insan. Yeni neslin eline verilen bir tablet, telefon, bilgisayar onların hayatını yok edebilir. Çocuğuna nasihat veren, az da olsa ilgilenen ve az da olsa donanımlı bir ailenin çocuğunun bu halde olacağını düşünmüyorum.
3-Farklı olana saldırma ihtiyacı
Kendimden bir bilgi vereyim, 12 yaşımdayken elimde dünya klasikleriyle gezerdim, okulun kütüphanesine inerdim ama diğer gençler öyle değildi, kendinden zayıf olana zorbalık etme hat safhadaydı. Telefonla gezerdi bu çocuklar o yaşlarda.
Bu çağın sorunu olmasa da farklı olanı dışlama tam olarak şu dönemde iyice zirveyi görmüş durumda. Adam gibi kitap okuyan kaç çocuk görebilirsiniz okullarda? Derslere bile doğru düzgün girmeyen öğrenciler var bu Covid döneminde. Derslerini hatta geleceğini bile önemsemeyen bir toplum yetişiyor ve bu insanlar bir yerlere gelebilecek mi, o bile meçhul.
4-Sevgili ve aile ilişkileri
Eskilerde sevgili olmak bile sakıncalı bulunan bir durumdu ki hala çoğu Doğu bölgesinde sakıncalı karşılanan bir durum. İnsanlar gizli flört ederdi, ailesinden saklarlardı, topluma karşı saygı vardı, aileye karşı saygı vardı. Ailenin bir değeri vardı. Sevgilinin bir değeri vardı. Daha doğrusu duyguların bir değeri vardı.
Şimdi sevgilisi için kavga eden, ailesine saldıran dolu insan görebilirsiniz. Ailesine küfürler eden, sevgiliyi sadece elde edilen skor gibi gören bir toplum yetişiyor. Aşkı ilahlaştıran ama gerçek sevgiyi, saygıyı ve samimiyeti unutan bir toplum yetişiyor.
PEKİ HER ŞEY ÇOCUKLARIN SUÇU MU?
Elbette hayır. Onların hiçbir suçu yok. Her şey ilgisiz ailelerin, zorba ve cahil toplumların suçu. Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı’da Selma hoca ne diyordu okuldan atılmalarını istediği öğrencilerinin aileleriyle konuştuktan sonra: ‘Onların hiçbir suçu yok.’ 70’li yıllarda görülen bir problemi hala yaşıyor olmamız ne kadar üzücü.
Sonuç olarak, eski toplumlar çoğunlukla daha az zekiydi ama daha her şeyin farkındaydı, yine yeni nesil ise çoğunlukla daha zeki ama ne zekasını ne de var olan mantığını kullanabiliyor. Toplumsal çöküşümüzün daha ilk adımları bunlar ama nasıl toparlanır bu ülke ve bu insanlık, bilemiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.