Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Sabahattin Ali-İçimizdeki Şeytan İnceleme

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN:

Sahi ne bu şeytan ya. Nerde? Niçin göremiyoruz? Gerçekten var mı? Öyle ya insan bazen öyle bir hale geliyor ki yapmak istemediği her şeyi yapıyor. Böyle bir durumda bir şeytan lazım. Bunları benim yapacak halim yok ya! Peki kim bu veya ne? Bambaşka bir alemdeki bir varlık mı? İnsanlar mı? Yoksa…

Ömer Macide’yi gördüğünde dedi ki evet bu benim aşkım, hayatımın bundan önceki devrini bu kız için harcamış olmalıyım. Başka bir alemde ruhlarımız yüksek bir hususiyette birleşmiş, tanışmış, görüşmüş olmalı. Ve şimdi sıra bizde. Görevlerimizi yerine getirelim. Birleşelim ve sonsuza kadar mutlu olalım. Hop Ömer kardeş unuttuğun bir nokta var bu bir Sabahattin Ali romanı ve burada mutluluğa yer yok. Bende aslında kitabın başındaki kısmı görünce harika bir aşk romanı okuyorum sandım ve tabiiki de bir kavuşma bekledim. Ama derhal yazar aklıma geldi. Yazarın tüm kitaplarını okudum bir hikayesi hariç tüm hikayeleri gerçeklerden (olumsuzluklardan) bahsediyor. Bazı yazarlar hayallerindeki muhteşem dünyaları inşa ederken bazıları gerçekleri önümüze seriyor. İkiside gerekli bence.

Ömer yüksek hususiyetlere inanan, hayatın amaçları olduğunu düşünen, hayır diyemeyen, uç noktalarda yaşayan birisi. Hayatı dolu dolu yaşamayı seviyor. Her ne yapıyorsa çok coşkulu şekilde yapıyor. Ha bide unutmadan Ömer bir şeytana inanıyor içinde yaşayan bir şeytana. Ömer olmak istediği hayatı yaşamıyor. Hayatın akışında sürüklenmiş gitmiş. Kendi fikirleri ve düşünceleri var ama kimseye “hayır” diyemiyor. O yüzden bambaşka bir insan oluyor. Bunun kabahatlisi olarakta şeytanı görüyor. Ah yok mu o şeytan bizi bizden çok farklı insanlara çeviren, olmak istediğimiz kişi ile olduğumuz kişi arasındaki uçurumu oluşturan hain şeytan.



Ömer sevgisine çok güveniyor, böyle farklı bir noktada hissedilen hisler yalan olmamalı. Bir arzu veya tutku da olmaz. Hemen Macide ile evlenmeye karar veriyor. Macide gerek dünyadan gördüğü eziyet, etrafındaki insanların yüzsüzlüğü nedeniyle kendini bu ortama ait hissedemiyor. Ömer’in sevgisine inanıyor oda her şeyin sevgiyle çözüleceğini inanıyor ne olursa olsun yanında Ömer var artık yalnız değil. Çok kısa zamanda ne kadar farklı insanlar olduklarını anlasalar da aşkın sarhoşluğu gözlerini buğuluyor. Babasının ölümüne bile üzülmüyor nedense. Ama hayattaki çok önemli bir olayı ikisi de acı bir şekilde öğreniyor. Beklemek güzeldir, insan beklerken en azından bir amaca sahip olur hiçbir zaman ümitsizliğe düşmez. Sevdiğin bir insanı beklemek, ona kavuşmadan onu düşünmek, ne düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini gözlemlemek harika şeyler. Peki o insanla bir ömür geçirmek, evlenmek. Mevzu bahis burası ya biraderim zaten, bir ömür beraber olduğum bu insanı mutlu etmeliyim. Ama onu mutlu etmek için ise ondan vazgeçmeliyim, ayrı kalmalıyım. Ha bide para var demi. O melun para aşkı da satın alıyor bazen valla. Sevgi her şeyi halledermiş, yalan kardeşim yalan. Sevgi karnına yemek koyar mı? Eşimi mutlu eder mi? Soğuktan don bakalım sevgi ısıtır mı seni? Kilometrelerce uzaktan bende severim gel de bir ömür geçir bakalım. Sevgi kalır mı? Sevgi değil kardeşim, saygı, sadakat yaşatır evliliği. Evlilikte ben sevmiyorum diye çekip gidilmez. En çok kızdığın insanlara bak annen, baban, kardeşlerin, çevir kafanı en sevdiklerine, aynı yere bakacaksın.

Ömer Macide’yi hakikaten seviyor ona daha güzel bir hayat vermek istiyor ama önceden değim gibi hayatı uç noktalarda yaşıyor. Macide’yi unutuyor bazen, bambaşka şeylere dalıyor. Çocuk gibi tıpkı bir eşyaya dalıyor keşke param olsaydı da alsaydım diyor. Macide’yi fark ettiğinde ise dünyayı unutuyor. Kendini bir yere bağlayamıyor. Arkadaş kurbanı oluyor biraz da. Etrafı yüksek mertebeden yazarlar, profesörler, şairler ile dolu. Sıfatlara bakınca adam sanılıyor hepsi ne adamı be. Milyonlarca yüzü olan sahtekâr herifler işte. Bir kadın gördüklerinde abaza bir adamdan farkları kalmaz oysa hepsi insan ruhunun yüceliğinden bahseder.

Zaten Ömer’in suçu yok hep o şeytan onu sürüklüyor ah o şeytan.

Ömer evlendikten sonra o kadar garip şeyler yapıyor ki hırsızlığa, karısının yanında başkasına yazacak kadar ileri gidiyor. Ne Ömer’i ya şeytan yapıyor şeytan. Macide bunlara şaşırmıyor nedense ondan böyle şeyler görmeyi bekliyor. Artık fark ediyorlar ikisi de bambaşka bir alemde yaşadıklarının bambaşka ruhlara malik olduklarını.

Ömer arkadaşları yüzünden hapishaneye düşüyor. Tam çıkacakken anlıyor, şeytan meytan yok. Tembellik, iradesizlik düşüncesizlik kısaca yapılan tüm kötülükler... İnsan yaptığı kötülükleri kendine mal edemiyor. Bunu ben yapacak değilim ya diyor. Buluyor bir günah keçisi kendini savunamayacak birisi “şeytan”.

İşte o şeytan kim biliyor musun sensin be kardeşim sen. Yaptığın her şeyin sorumlusu sensin. Yaptığın yanlışların sensin. Herkesin kendisi bir şeytan. Ama kim bilir belki bir melek de vardır…
 

holy_war_hunter

Ay Yolcusu
Katılım
22 Tem 2021
Mesajlar
15
Tepki puanı
44
Puanları
16
İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN:

Sahi ne bu şeytan ya. Nerde? Niçin göremiyoruz? Gerçekten var mı? Öyle ya insan bazen öyle bir hale geliyor ki yapmak istemediği her şeyi yapıyor. Böyle bir durumda bir şeytan lazım. Bunları benim yapacak halim yok ya! Peki kim bu veya ne? Bambaşka bir alemdeki bir varlık mı? İnsanlar mı? Yoksa…

Ömer Macide’yi gördüğünde dedi ki evet bu benim aşkım, hayatımın bundan önceki devrini bu kız için harcamış olmalıyım. Başka bir alemde ruhlarımız yüksek bir hususiyette birleşmiş, tanışmış, görüşmüş olmalı. Ve şimdi sıra bizde. Görevlerimizi yerine getirelim. Birleşelim ve sonsuza kadar mutlu olalım. Hop Ömer kardeş unuttuğun bir nokta var bu bir Sabahattin Ali romanı ve burada mutluluğa yer yok. Bende aslında kitabın başındaki kısmı görünce harika bir aşk romanı okuyorum sandım ve tabiiki de bir kavuşma bekledim. Ama derhal yazar aklıma geldi. Yazarın tüm kitaplarını okudum bir hikayesi hariç tüm hikayeleri gerçeklerden (olumsuzluklardan) bahsediyor. Bazı yazarlar hayallerindeki muhteşem dünyaları inşa ederken bazıları gerçekleri önümüze seriyor. İkiside gerekli bence.

Ömer yüksek hususiyetlere inanan, hayatın amaçları olduğunu düşünen, hayır diyemeyen, uç noktalarda yaşayan birisi. Hayatı dolu dolu yaşamayı seviyor. Her ne yapıyorsa çok coşkulu şekilde yapıyor. Ha bide unutmadan Ömer bir şeytana inanıyor içinde yaşayan bir şeytana. Ömer olmak istediği hayatı yaşamıyor. Hayatın akışında sürüklenmiş gitmiş. Kendi fikirleri ve düşünceleri var ama kimseye “hayır” diyemiyor. O yüzden bambaşka bir insan oluyor. Bunun kabahatlisi olarakta şeytanı görüyor. Ah yok mu o şeytan bizi bizden çok farklı insanlara çeviren, olmak istediğimiz kişi ile olduğumuz kişi arasındaki uçurumu oluşturan hain şeytan.



Ömer sevgisine çok güveniyor, böyle farklı bir noktada hissedilen hisler yalan olmamalı. Bir arzu veya tutku da olmaz. Hemen Macide ile evlenmeye karar veriyor. Macide gerek dünyadan gördüğü eziyet, etrafındaki insanların yüzsüzlüğü nedeniyle kendini bu ortama ait hissedemiyor. Ömer’in sevgisine inanıyor oda her şeyin sevgiyle çözüleceğini inanıyor ne olursa olsun yanında Ömer var artık yalnız değil. Çok kısa zamanda ne kadar farklı insanlar olduklarını anlasalar da aşkın sarhoşluğu gözlerini buğuluyor. Babasının ölümüne bile üzülmüyor nedense. Ama hayattaki çok önemli bir olayı ikisi de acı bir şekilde öğreniyor. Beklemek güzeldir, insan beklerken en azından bir amaca sahip olur hiçbir zaman ümitsizliğe düşmez. Sevdiğin bir insanı beklemek, ona kavuşmadan onu düşünmek, ne düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini gözlemlemek harika şeyler. Peki o insanla bir ömür geçirmek, evlenmek. Mevzu bahis burası ya biraderim zaten, bir ömür beraber olduğum bu insanı mutlu etmeliyim. Ama onu mutlu etmek için ise ondan vazgeçmeliyim, ayrı kalmalıyım. Ha bide para var demi. O melun para aşkı da satın alıyor bazen valla. Sevgi her şeyi halledermiş, yalan kardeşim yalan. Sevgi karnına yemek koyar mı? Eşimi mutlu eder mi? Soğuktan don bakalım sevgi ısıtır mı seni? Kilometrelerce uzaktan bende severim gel de bir ömür geçir bakalım. Sevgi kalır mı? Sevgi değil kardeşim, saygı, sadakat yaşatır evliliği. Evlilikte ben sevmiyorum diye çekip gidilmez. En çok kızdığın insanlara bak annen, baban, kardeşlerin, çevir kafanı en sevdiklerine, aynı yere bakacaksın.

Ömer Macide’yi hakikaten seviyor ona daha güzel bir hayat vermek istiyor ama önceden değim gibi hayatı uç noktalarda yaşıyor. Macide’yi unutuyor bazen, bambaşka şeylere dalıyor. Çocuk gibi tıpkı bir eşyaya dalıyor keşke param olsaydı da alsaydım diyor. Macide’yi fark ettiğinde ise dünyayı unutuyor. Kendini bir yere bağlayamıyor. Arkadaş kurbanı oluyor biraz da. Etrafı yüksek mertebeden yazarlar, profesörler, şairler ile dolu. Sıfatlara bakınca adam sanılıyor hepsi ne adamı be. Milyonlarca yüzü olan sahtekâr herifler işte. Bir kadın gördüklerinde abaza bir adamdan farkları kalmaz oysa hepsi insan ruhunun yüceliğinden bahseder.

Zaten Ömer’in suçu yok hep o şeytan onu sürüklüyor ah o şeytan.

Ömer evlendikten sonra o kadar garip şeyler yapıyor ki hırsızlığa, karısının yanında başkasına yazacak kadar ileri gidiyor. Ne Ömer’i ya şeytan yapıyor şeytan. Macide bunlara şaşırmıyor nedense ondan böyle şeyler görmeyi bekliyor. Artık fark ediyorlar ikisi de bambaşka bir alemde yaşadıklarının bambaşka ruhlara malik olduklarını.

Ömer arkadaşları yüzünden hapishaneye düşüyor. Tam çıkacakken anlıyor, şeytan meytan yok. Tembellik, iradesizlik düşüncesizlik kısaca yapılan tüm kötülükler... İnsan yaptığı kötülükleri kendine mal edemiyor. Bunu ben yapacak değilim ya diyor. Buluyor bir günah keçisi kendini savunamayacak birisi “şeytan”.

İşte o şeytan kim biliyor musun sensin be kardeşim sen. Yaptığın her şeyin sorumlusu sensin. Yaptığın yanlışların sensin. Herkesin kendisi bir şeytan. Ama kim bilir belki bir melek de vardır…
Macide gibi bir kız Ömer' e nasıl uyar aklım almamıştı bu kitabı okurken
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Çaresizlik denebilir. Zaten mevzuda orda hiçbir sebep yokken birbirlerini seviyorlar. Sonrada aslında hiç uymadiklarini anliyorlar. Sevgi yetmiyor yani.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
903
Tepki puanı
2,168
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Bu kitabın sonu da hüzünlü mu bitiyor ?
Nerden baktığına bağlı . Ayrılık oluyor ama bunu bir doğal sonuç olarak görmek lazım. Böyle olmasa daha berbat durumda olurlardı belki de. Ömer'in kendini bulması gerekiyor. Yani bir nevi iyi bir sonla bitiyor. Bir taraftan da hüzünlü bir roman okuyoruz.
 

rum_kayzeri

Yeni Fapstronot
Katılım
6 Eki 2022
Mesajlar
20
Tepki puanı
20
Puanları
4
"İçimizde şeytan yok , içimizde aciz var.Tembellik,iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç birşey;
Hakikati görmekten kaçma itiyadı var..."
Kitabı genel olarak fazla beğenmesem de finali çok güzel yaptı.Surece de yeni başlamıştım ve buradaki sözü günlüğüme yazmıştım.O zamana kadar yapmadığım erteledigim işler aklıma geldi,tembelliğim aklıma geldi.Kahramanda kendimi buldum resmen.Beni bu yönden etkilemişti.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst