KUYUCAKLI YUSUF:
Ah Yusuf, vah Yusuf…
Kitabın başında annesiyle babasının ölümünü gördüğü halde muhafaza ettiği soğukkanlılığı ile bu çocuk çok mükemmel işler yapacak dediğim çocuk maalesef şehir hayatına, paraya, yargıya, geçim derdine yenildi. Gerçek hayatta olduğu gibi… Yusuf Kaymakam Selahattin Bey ile şehre geldiğinde düşündüğüm şey şuydu. Yusuf her zaman doğruyu yapacak, haksızlığa karşı gelecek, ne yapacağını hep bilecek, suçlulara, haksızlıklara karşı gelecek, sonunda mutlu olacak. Oysa hiç öyle olmadı. Sabahattin Ali gerçeklerden bahsediyordu. Ve gerçek hayatta böyle hayallere yer yoktu.
Yusuf sıradan ne yapacağını bilemeyen, sürekli ikilimde kalan, belirsizlik içinde yaşayan, dünyadaki konumunu bulamış birisi. Öyle güçlü, kuvvetli biri değil. Yusuf’u annesinin, babasının ölümü bile öldürmedi de şehir hayatının pisliği, iğrençliği, geçim derdinin acımasızlığı öldürdü.
Yusuf sevdiği kızla, arkadaşı Ali arasında kaldı. Arkadaşını öldüren Şakir’e bile hesap soramadı. Çünkü para, şöhret, nam, namusu da halleder, suçu da…
Yusuf bir türlü anlayamadı ne döndüğünü hep bir piyon oldu insanların arasında. Yaşamak, bir şeyler yapmak gerekti ama Yusuf bir türlü yanlışa girmeden ,doğru şeyi yapmanın yolunu bulamadı. Babası yerine koyduğu Selahattin bey varken de öldükten sonra da Yusuf hep yetim ve yalnız kaldı. Sevdiği kadınla olan Muazzez ile evlendi çok mutlu oldu. Ama dur dedi hayat nereye böyle çok mutlu oldun sen biraz ayrıl sevdiklerinden, yaşamak için gerekli işler yap, sevgi karın doyurmaz. Yusuf’ta tamam dedi yapacak başka bir şey yoktu. Hayat acımasızdı Yusuf ne yapsın.
Karısı Muazzez hep iyi düşündü, Yusuf için bir şeyler yapmalıyım dedi onu bu geçim derdinden kurtarmalıyım. Gitti Yusuf’un düşmanların arasına onlarla oturdu kalktı. Ama amacı Yusuf olduğu için vicdan azabı çekmedi hiç.
Yusuf dayanamadı buna ne sevdiği kadına doyabiliyor, ne karınları doyuyor. Bu şehir, bu hayat onlara hiç iyi gelmiyordu. Atladı atına gitti evine, aldı tabancasını sıktı birkaç kere sağa sola, vurdu sevdiğini gömdü toprağa. .. Yusuf iyidi aslında ama hayat işte…
Ah Yusuf, vah Yusuf…
Kitabın başında annesiyle babasının ölümünü gördüğü halde muhafaza ettiği soğukkanlılığı ile bu çocuk çok mükemmel işler yapacak dediğim çocuk maalesef şehir hayatına, paraya, yargıya, geçim derdine yenildi. Gerçek hayatta olduğu gibi… Yusuf Kaymakam Selahattin Bey ile şehre geldiğinde düşündüğüm şey şuydu. Yusuf her zaman doğruyu yapacak, haksızlığa karşı gelecek, ne yapacağını hep bilecek, suçlulara, haksızlıklara karşı gelecek, sonunda mutlu olacak. Oysa hiç öyle olmadı. Sabahattin Ali gerçeklerden bahsediyordu. Ve gerçek hayatta böyle hayallere yer yoktu.
Yusuf sıradan ne yapacağını bilemeyen, sürekli ikilimde kalan, belirsizlik içinde yaşayan, dünyadaki konumunu bulamış birisi. Öyle güçlü, kuvvetli biri değil. Yusuf’u annesinin, babasının ölümü bile öldürmedi de şehir hayatının pisliği, iğrençliği, geçim derdinin acımasızlığı öldürdü.
Yusuf sevdiği kızla, arkadaşı Ali arasında kaldı. Arkadaşını öldüren Şakir’e bile hesap soramadı. Çünkü para, şöhret, nam, namusu da halleder, suçu da…
Yusuf bir türlü anlayamadı ne döndüğünü hep bir piyon oldu insanların arasında. Yaşamak, bir şeyler yapmak gerekti ama Yusuf bir türlü yanlışa girmeden ,doğru şeyi yapmanın yolunu bulamadı. Babası yerine koyduğu Selahattin bey varken de öldükten sonra da Yusuf hep yetim ve yalnız kaldı. Sevdiği kadınla olan Muazzez ile evlendi çok mutlu oldu. Ama dur dedi hayat nereye böyle çok mutlu oldun sen biraz ayrıl sevdiklerinden, yaşamak için gerekli işler yap, sevgi karın doyurmaz. Yusuf’ta tamam dedi yapacak başka bir şey yoktu. Hayat acımasızdı Yusuf ne yapsın.
Karısı Muazzez hep iyi düşündü, Yusuf için bir şeyler yapmalıyım dedi onu bu geçim derdinden kurtarmalıyım. Gitti Yusuf’un düşmanların arasına onlarla oturdu kalktı. Ama amacı Yusuf olduğu için vicdan azabı çekmedi hiç.
Yusuf dayanamadı buna ne sevdiği kadına doyabiliyor, ne karınları doyuyor. Bu şehir, bu hayat onlara hiç iyi gelmiyordu. Atladı atına gitti evine, aldı tabancasını sıktı birkaç kere sağa sola, vurdu sevdiğini gömdü toprağa. .. Yusuf iyidi aslında ama hayat işte…