Merhaba değerli okuyucular. 2005'li yıllardan kalan forum konuları gibi başladığımın farkındayım. Öncelikle kendimi tanıtayım. İsmim Emre, 29 yaşındayım. 30'lu yaşlarıma girmeden önce deli gibi aklımda dolaşan ve haftalardır hiç aklımdan çıkmayan bir konuyu aktarmak istiyorum. Sanırım OKB ve DEHB gibi psikolojik rahatsızlıklarımın etkisiyle çok fazla uzattım biliyorum.
İlk ve orta okul çağlarım çok güzel geçmişti. Çocukluğumu deli gibi doyasıya yaşadığımı hatırlıyorum. Neydi o 2000'ler? Sararmış bir fotoğraf filtresinden kalan geçmiş bir dünya gibi hatırlıyorum. Özellikle 2003-2007 arası. Ancak 30'lu yaşlarıma girmeden önceki son günlerimde verimli bir 14-21 yaş dönemi geçiremediğimi fark ettim. Lise yılları yada ergenlik yılları her ne derseniz diyebilirsiniz. İlk ve ortaokul yıllarımda sosyal zorbalığa maruz kaldım. Hemen ergenlik öncesi yaşanan travma dönemleri olduğu için o günlerde pek umrumda değildi sadece deli gibi bisiklet sürüp, futbol, seksek, saklambaç gibi aktiviteler yaparken, bisikletle Fatih-Laleli arası turlar atıyordum. Sıradan okul dönemim vardı. Sabahları zor kalkan ve haftanın 5 gününü çile günü olarak nitelendirdiğim günler.
Bahsettiğim gibi bu sosyal zorbalık olayları ergenliğin hemen ardından bende özgüvensizlik, sosyal fobi ve anksiyete gibi şeylere sebep oldu. Hatta DEHB tanısı aldım ve ilaç tedavisine başladım 13 yaşımda. Ortaokulu son sınıfın bitmeye çok az kala terk ettiğimi hatırlıyorum. O yaşlarda sigara başladım. 1 yıl evden hiç çıkmadığımı hatırlıyorum. Artık ondan mıdır yoksa başka sebepten midir bilinmez ama kifoskolyoz rahatsızlığına 14 yaşımdayken yakalandım ve 15 yaşımda ameliyat oldum. Çocukken hep asker-polis gibi mesleklerin hayalini kurardım. Ameliyat olmadan önceye kadar omurgamı artık bükemeyeceğimi bile bilmiyordum ancak bunu ameliyat olduktan sonra fark etmiştim ve artık geri dönüşü yoktu. Zaten çok ileri bir vakaydı ve her türlü ameliyat olmak zorundaydım. Hayatımın dönüm noktası olmuştu. Askerlik polislik sağlık yönetmeliğini araştırırken, onlardan biri olamayacağım için günlerce ağlamıştım.
Ailem beni açık öğretime yazdırdı. Ortaokulu bitmek üzereyken terk ettiğim için ne yazık ki baştan başlamak zorunda kaldım ancak 1-1.5 yıl gibi bir sürede bunu hallettiğimi hatırlıyorum. O ergenlik dönemimin büyük kısmını oyun oynarak geçirdim. 18'lerimde hayatımın tek anlamı CSGO'da global olmaktı. Türlü türlü hikayeleri oyunlar bitiriyordum. Bilimkurgu filmleri de seviyordum. Ancak her ne kadar kitap okumak istesemde DEHB buna engel olmuştu. Fitness gibi kendimi geliştirecek aktivitelere yöneldim. Hayata karşı derin düşünüyordum. Analitik düşünme yeteneğim gelişmişti. O zamanlar gençliğimi iyi yaşamak için çok çırpınmıştım ancak ayrıntıların arasında boğulduğumu hatırlıyorum.
Açık liseye yazıldım ve mezun olduktan bir kaç ay sonra iş başı yaptım. İş başı yapana kadar hiç bir şekilde sosyalleşmediğim ve özgüvensizliğin yanında sosyal anksiyete yaşadığım için gerçekten çok masum bir çalışandım. Çalıştığım sektör giyim mağazası üzerineydi. Gerçekten kasadan para çalınmış ve ben çalmadığım halde iş arkadaşlarım üzerime yürüyünce hazır ol halinde onların bağırışını dinledim ve diğer iş arkadaşlarım nasıl bu kadar sessiz kalabildiğimi sordu. O parayı gerçekten ben çalmamıştım ve ortaya çıkmıştı zaten. Müşteriler ile yaşadığım diyalogları tahmin edebilirsiniz ve müşterilerin mağazada çalışan elemanlara yaptığı muamelenin farkında olduğunuzu varsayacağım.
Her neyse eski bir okul arkadaşına borç verdim. O zamana göre maaşımın %10 fazlası gibi bir şeydi bu ve peyderpey verdiğim için gerçekten net rakamın farkında değildim ve durmam gerektiğini anlamadım. Tabi geri dönmedi o para. İş yerinde artık yorulduğum için istifalı olmam sebebiyle o paraya çok ihtiyacım vardı ve giden gitmişti. O arkadaşı yolda uzaktan görmüştüm ancak bulunduğu yer belediye binasının orasıydı ve etraftaki insanlar kalabalıktı. Sosyal fobim dolayısıyla hakkımı arayamamıştım. Bundan bir kaç gün sonra askerlik yoklaması yaptırdım ve muaf olmuştum. Sonradan fark ettim ki ilk başta rahatsızlığı belirtmezsek sorgusuz askere alıyorlarmış. Bunu aylarca kafaya taktım. Bu yetmedi üstüne ailevi bazı problemler meydana geldi. Derken OKB, DEHB, Anksiyete gibi tıp dünyasında bilinen 5 psikolojik ve bilinmeyen bilmem kaç tane sorunum patlak verdi. O dönemi sadece yatağım ve ekranı kırık cep telefonum olarak hatırlıyorum.
Derken 21. yaşıma girdikten aylar sonra artık bir şeyler yapma vaktinin geldiğini hissettim ve üniveriste hazırlanıyordum. Mezuna kalmıştım. Tekrar hazırlandım ve yine mezuna kaldım. Sıkılmıştım ve vazgeçtim. Ağır iş şartlarında, teknoloji şirketlerinin depolarında çalışıyordum. Hayalim ABD'ye gitmek ve polis-asker gibi şeyler olmaktı. Orada yeni bir hayata başlayabileceğimi ve bunun beni çok heyecanlandırdığını hatırlıyorum.
22 yaşında ilk kez genel eve gidip tabiri caize milli olmuştum. O dönem maaşımın hatrı sayılır bir miktarını bu işe yatırmıştım. O dönemlerden bu güne gerçekten dümdüz bir çizgi gibi. Halen aynı işte çalışıyorum ve işten çıkmak istiyorum çünkü çok yorucu. Ameliyatım sebebiyle ara sıra ağrılarım oluyor ancak doktorumun tavsiyesi üzerine işyerinde yaptığım aktivitelerde sakınca olmadığını söyledi. İçeride 8 yıllık bir tazminatım var ve istifa edemiyorum. Ayrıca hiç bir şekilde sevgilim olmadı. Sosyal çevrem olmadı. Gençliği yaşayacak hiç bir aktivite yapmadım. Yapamadım. Bir kaç gün sonra 30. yaşıma gireceğim ve bu olay gerçekten canımı sıkmaya başladı ve kafamdan atamıyorum. Metrolarda liseli çiftleri görünce kendim için üzülüyorum. Psikiyatriye gittim ve yaptığı tek şey kullandığım prozac'ın dozunu arttırmak oldu.
Eğer buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Nedensizce yazmak rahatlatıyor. Bu konu hakkında ne yapabilirim abilerim ablalarım tavsiye bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.
İlk ve orta okul çağlarım çok güzel geçmişti. Çocukluğumu deli gibi doyasıya yaşadığımı hatırlıyorum. Neydi o 2000'ler? Sararmış bir fotoğraf filtresinden kalan geçmiş bir dünya gibi hatırlıyorum. Özellikle 2003-2007 arası. Ancak 30'lu yaşlarıma girmeden önceki son günlerimde verimli bir 14-21 yaş dönemi geçiremediğimi fark ettim. Lise yılları yada ergenlik yılları her ne derseniz diyebilirsiniz. İlk ve ortaokul yıllarımda sosyal zorbalığa maruz kaldım. Hemen ergenlik öncesi yaşanan travma dönemleri olduğu için o günlerde pek umrumda değildi sadece deli gibi bisiklet sürüp, futbol, seksek, saklambaç gibi aktiviteler yaparken, bisikletle Fatih-Laleli arası turlar atıyordum. Sıradan okul dönemim vardı. Sabahları zor kalkan ve haftanın 5 gününü çile günü olarak nitelendirdiğim günler.
Bahsettiğim gibi bu sosyal zorbalık olayları ergenliğin hemen ardından bende özgüvensizlik, sosyal fobi ve anksiyete gibi şeylere sebep oldu. Hatta DEHB tanısı aldım ve ilaç tedavisine başladım 13 yaşımda. Ortaokulu son sınıfın bitmeye çok az kala terk ettiğimi hatırlıyorum. O yaşlarda sigara başladım. 1 yıl evden hiç çıkmadığımı hatırlıyorum. Artık ondan mıdır yoksa başka sebepten midir bilinmez ama kifoskolyoz rahatsızlığına 14 yaşımdayken yakalandım ve 15 yaşımda ameliyat oldum. Çocukken hep asker-polis gibi mesleklerin hayalini kurardım. Ameliyat olmadan önceye kadar omurgamı artık bükemeyeceğimi bile bilmiyordum ancak bunu ameliyat olduktan sonra fark etmiştim ve artık geri dönüşü yoktu. Zaten çok ileri bir vakaydı ve her türlü ameliyat olmak zorundaydım. Hayatımın dönüm noktası olmuştu. Askerlik polislik sağlık yönetmeliğini araştırırken, onlardan biri olamayacağım için günlerce ağlamıştım.
Ailem beni açık öğretime yazdırdı. Ortaokulu bitmek üzereyken terk ettiğim için ne yazık ki baştan başlamak zorunda kaldım ancak 1-1.5 yıl gibi bir sürede bunu hallettiğimi hatırlıyorum. O ergenlik dönemimin büyük kısmını oyun oynarak geçirdim. 18'lerimde hayatımın tek anlamı CSGO'da global olmaktı. Türlü türlü hikayeleri oyunlar bitiriyordum. Bilimkurgu filmleri de seviyordum. Ancak her ne kadar kitap okumak istesemde DEHB buna engel olmuştu. Fitness gibi kendimi geliştirecek aktivitelere yöneldim. Hayata karşı derin düşünüyordum. Analitik düşünme yeteneğim gelişmişti. O zamanlar gençliğimi iyi yaşamak için çok çırpınmıştım ancak ayrıntıların arasında boğulduğumu hatırlıyorum.
Açık liseye yazıldım ve mezun olduktan bir kaç ay sonra iş başı yaptım. İş başı yapana kadar hiç bir şekilde sosyalleşmediğim ve özgüvensizliğin yanında sosyal anksiyete yaşadığım için gerçekten çok masum bir çalışandım. Çalıştığım sektör giyim mağazası üzerineydi. Gerçekten kasadan para çalınmış ve ben çalmadığım halde iş arkadaşlarım üzerime yürüyünce hazır ol halinde onların bağırışını dinledim ve diğer iş arkadaşlarım nasıl bu kadar sessiz kalabildiğimi sordu. O parayı gerçekten ben çalmamıştım ve ortaya çıkmıştı zaten. Müşteriler ile yaşadığım diyalogları tahmin edebilirsiniz ve müşterilerin mağazada çalışan elemanlara yaptığı muamelenin farkında olduğunuzu varsayacağım.
Her neyse eski bir okul arkadaşına borç verdim. O zamana göre maaşımın %10 fazlası gibi bir şeydi bu ve peyderpey verdiğim için gerçekten net rakamın farkında değildim ve durmam gerektiğini anlamadım. Tabi geri dönmedi o para. İş yerinde artık yorulduğum için istifalı olmam sebebiyle o paraya çok ihtiyacım vardı ve giden gitmişti. O arkadaşı yolda uzaktan görmüştüm ancak bulunduğu yer belediye binasının orasıydı ve etraftaki insanlar kalabalıktı. Sosyal fobim dolayısıyla hakkımı arayamamıştım. Bundan bir kaç gün sonra askerlik yoklaması yaptırdım ve muaf olmuştum. Sonradan fark ettim ki ilk başta rahatsızlığı belirtmezsek sorgusuz askere alıyorlarmış. Bunu aylarca kafaya taktım. Bu yetmedi üstüne ailevi bazı problemler meydana geldi. Derken OKB, DEHB, Anksiyete gibi tıp dünyasında bilinen 5 psikolojik ve bilinmeyen bilmem kaç tane sorunum patlak verdi. O dönemi sadece yatağım ve ekranı kırık cep telefonum olarak hatırlıyorum.
Derken 21. yaşıma girdikten aylar sonra artık bir şeyler yapma vaktinin geldiğini hissettim ve üniveriste hazırlanıyordum. Mezuna kalmıştım. Tekrar hazırlandım ve yine mezuna kaldım. Sıkılmıştım ve vazgeçtim. Ağır iş şartlarında, teknoloji şirketlerinin depolarında çalışıyordum. Hayalim ABD'ye gitmek ve polis-asker gibi şeyler olmaktı. Orada yeni bir hayata başlayabileceğimi ve bunun beni çok heyecanlandırdığını hatırlıyorum.
22 yaşında ilk kez genel eve gidip tabiri caize milli olmuştum. O dönem maaşımın hatrı sayılır bir miktarını bu işe yatırmıştım. O dönemlerden bu güne gerçekten dümdüz bir çizgi gibi. Halen aynı işte çalışıyorum ve işten çıkmak istiyorum çünkü çok yorucu. Ameliyatım sebebiyle ara sıra ağrılarım oluyor ancak doktorumun tavsiyesi üzerine işyerinde yaptığım aktivitelerde sakınca olmadığını söyledi. İçeride 8 yıllık bir tazminatım var ve istifa edemiyorum. Ayrıca hiç bir şekilde sevgilim olmadı. Sosyal çevrem olmadı. Gençliği yaşayacak hiç bir aktivite yapmadım. Yapamadım. Bir kaç gün sonra 30. yaşıma gireceğim ve bu olay gerçekten canımı sıkmaya başladı ve kafamdan atamıyorum. Metrolarda liseli çiftleri görünce kendim için üzülüyorum. Psikiyatriye gittim ve yaptığı tek şey kullandığım prozac'ın dozunu arttırmak oldu.
Eğer buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Nedensizce yazmak rahatlatıyor. Bu konu hakkında ne yapabilirim abilerim ablalarım tavsiye bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.