Merhabalar dostlar, bu yazıyı yazmak 2021'deki eski benliğime bir borcum. "Erkekliğimizi kayıp mı ediyoruz?(Red Pill)" isimli yazım o dönem yazıldığında oldukça ses getirmişti. 20 yaşındaki bir bireyin bunları sözden öte eyleme geçirebileceğine inanmak zor olmalı. 24 yaşında bu yazıyı tekrar yazıyorum. Kendi gençliğimi hatırlarım ya da kendi yaşımdaki gençleri hatırlarım, bizler bileğimizin hakkıyla parasını kazanması gereken, hayatın her türlü zorluğunu tatmış bireylerdik. Gerçi kimi kandırıyorum, bu tür gençler bizim zamanımızda bile oldukça azdı hem okuyup hem çalışan, şu an ise samanlıkta iğne aramak gibi. İşçilerce zorbalığa uğramak çocuk yaşta, işten işe koşturmak, patronun cins cins şakaları derken günümüz gencinin yaşasa ağlayacağı çok şey yaşadım. Lisede hatırlarım, görüştüğüm kız saygı duymuyordu bana, tek tük arkadaş gruplarında sürünüp gidiyordum, potansiyel diğer kızları görmüyordum, babamı anlayacak bir psikolojide değildim o yaşlarda. Babamın ketumluğu, sessizliği, her şeye rağmen ailesi için çabalaması, kendi yorulsa da acı çekse de savaşmaya devam etmesi... Babam benim için bir Tanrı figürü 24 yaşımda! Ben ise lisede ota boka kavga çıkartıyordum ama güç her zaman yumruğu savuşturmaktan gelmez, bazen bir parça kara korkunun karşısına delikanlı gibi çıkıp savaşmaktan gelir. PMO'yu yapıp köşede uzanmaktan ve keyif çatıp oyun oynamaktan, sigara tüttürmekten gelmez; gerektiği yerde keyfinden kısmaktan gelir, zevk alarak yediğin bir döneri yememek ve onun yerine koşuya çıkmaktan, sporda kas ağrısından gelir ya da yumurta kırmaya üşenen adamların gidip dünyayı fethetme hayallerinden oluşmaz dünya, kanın yüreğinin en kökünden fışkırsa bile son damlaya kadar savaşmaktan gelir.
Ben kimsenin acısını küçümsemem çünkü ben de hepiniz gibi acı çektim. 18 yaşında bir kızdan dolayı çektim, her zerremle ağladım geceleri; 20'de bir dersten çaktığım için çektim, 22'de stajda yakıcı güneşin altında tıbbi araştırma yaparken çektim, 23'te iftiraya uğradım ve çektim, 24'te geçinme derdi ile çekeceğim, geleceğim ve kariyerim uğruna, kafamdaki ideali gerçekleştirmenin uğruna çekeceğim. Yalnızlıkta çekeceğim, kaslarım ağrıdan bağırırken çekeceğim, zihnim çalışmaktan aktığında çekeceğim ama ne olursa çekeceğim. Bunu hepimiz yaşayacağız, öyle ya da böyle. Günümüz insanı acı çekmekten ve huzursuzluktan kaçıyor, özellikle günümüz feminen düzeninde dünya artık ne erkeğe ne de kadına yar olmuş durumda. Kimse söylemiyor ancak dünyanın her yeri yavaş yavaş çöküyor, bizler kendi ülkemizi kötülerken aslında diğer ülkelerin de bizden iyi olsalar bile kendi içlerinde büyük sıkıntıları olduğunu görüyoruz. Dünyanın neresine gidersek gidelim kendi içimizde huzursuz olduğumuz bir yerde efektif olamayız. Kendi içimde barışı sağlamalı ve kendi dünyamızı başka dünyalardan ilham alarak inşa etmeliyiz.
2021'deki yazıyı Red Pill temel alarak yazmışım. Uzun süre Red Pill okudum ancak okudum sadece. Red Pill aslında gerçekten faydalı olabilecek bir akım, çoğunluğun aksine düşünüyorum. Ekstremiteye girmeden okunduğunda ve kadın düşmanlığına kaymadığında veya erkek narsisizmine dönüşmediğinde ve doğru uygulandığında pratiği hayat bile kurtarabilecek bir akım. Yine de Red Pill hiçbir zaman her şey olmayacak, dünya sizin görüşünüzle inşa edilecek, sizin vizyonunuzla yorumlanacak. Bir internet akımını esas alarak yaşamak sadece doğanın düzenine düşmanlar yaratacak. Cinsiyetlerin savaşı olmamalı, cinsler cinsine göre davranmalı kesinlikle. Yine bazı siteleri okumanız sizin faydanıza olur genç yaşta (18-25) çünkü büyüklerimizin verdiği tecrübeler bazen her şeyden daha değerli oluyor.
Son olarak, her zaman söylediğim gibi, sizden başka kimseniz yok. Erkek olmak ya da kadın olmak bir şanstır demiyorum, insan olarak dünyaya gelmenin şansını hatırlayın ve acılarınıza gülümseyin. Bu topraklar ne hayalleri gömdü kendine, ne yaşamları kendi içine yuttu. Kendinizi inşa edin, doğanıza uygun yani bir insan olarak yaşayın. Etiğinizi hatırlayın, kendinizi ve idealinize verdiğiniz çabayı unutmayın çünkü zamanı geldiğinde ondan başka bir şeyle hatırlanmayacaksınız. Gerektiği yerde kavga edin, gerektiği yerde acımayın kimseye ama asla benliğinize ihanet etmeyin.
Rudyard Kipling'den IF şiirini bırakıyorum buraya: "
Ben kimsenin acısını küçümsemem çünkü ben de hepiniz gibi acı çektim. 18 yaşında bir kızdan dolayı çektim, her zerremle ağladım geceleri; 20'de bir dersten çaktığım için çektim, 22'de stajda yakıcı güneşin altında tıbbi araştırma yaparken çektim, 23'te iftiraya uğradım ve çektim, 24'te geçinme derdi ile çekeceğim, geleceğim ve kariyerim uğruna, kafamdaki ideali gerçekleştirmenin uğruna çekeceğim. Yalnızlıkta çekeceğim, kaslarım ağrıdan bağırırken çekeceğim, zihnim çalışmaktan aktığında çekeceğim ama ne olursa çekeceğim. Bunu hepimiz yaşayacağız, öyle ya da böyle. Günümüz insanı acı çekmekten ve huzursuzluktan kaçıyor, özellikle günümüz feminen düzeninde dünya artık ne erkeğe ne de kadına yar olmuş durumda. Kimse söylemiyor ancak dünyanın her yeri yavaş yavaş çöküyor, bizler kendi ülkemizi kötülerken aslında diğer ülkelerin de bizden iyi olsalar bile kendi içlerinde büyük sıkıntıları olduğunu görüyoruz. Dünyanın neresine gidersek gidelim kendi içimizde huzursuz olduğumuz bir yerde efektif olamayız. Kendi içimde barışı sağlamalı ve kendi dünyamızı başka dünyalardan ilham alarak inşa etmeliyiz.
2021'deki yazıyı Red Pill temel alarak yazmışım. Uzun süre Red Pill okudum ancak okudum sadece. Red Pill aslında gerçekten faydalı olabilecek bir akım, çoğunluğun aksine düşünüyorum. Ekstremiteye girmeden okunduğunda ve kadın düşmanlığına kaymadığında veya erkek narsisizmine dönüşmediğinde ve doğru uygulandığında pratiği hayat bile kurtarabilecek bir akım. Yine de Red Pill hiçbir zaman her şey olmayacak, dünya sizin görüşünüzle inşa edilecek, sizin vizyonunuzla yorumlanacak. Bir internet akımını esas alarak yaşamak sadece doğanın düzenine düşmanlar yaratacak. Cinsiyetlerin savaşı olmamalı, cinsler cinsine göre davranmalı kesinlikle. Yine bazı siteleri okumanız sizin faydanıza olur genç yaşta (18-25) çünkü büyüklerimizin verdiği tecrübeler bazen her şeyden daha değerli oluyor.
Son olarak, her zaman söylediğim gibi, sizden başka kimseniz yok. Erkek olmak ya da kadın olmak bir şanstır demiyorum, insan olarak dünyaya gelmenin şansını hatırlayın ve acılarınıza gülümseyin. Bu topraklar ne hayalleri gömdü kendine, ne yaşamları kendi içine yuttu. Kendinizi inşa edin, doğanıza uygun yani bir insan olarak yaşayın. Etiğinizi hatırlayın, kendinizi ve idealinize verdiğiniz çabayı unutmayın çünkü zamanı geldiğinde ondan başka bir şeyle hatırlanmayacaksınız. Gerektiği yerde kavga edin, gerektiği yerde acımayın kimseye ama asla benliğinize ihanet etmeyin.
Rudyard Kipling'den IF şiirini bırakıyorum buraya: "
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için üye olunuz.
Giriş yapın veya üye olun.
" Şahsen insanlık tarihinin en derin 10 şiiri gireceğinden yanayım, anlayana. Sevgilerle...