Dostum bilmek bir bağımlılık problemini çözmez.Çünkü bağımlılık duygusal bir problemdir ve bir umut krizidir. Duygusal problemlerde maalesef mantıkla açıklanamazlar.Bunların çözmenin zor olmasının nedenide budur.Onların birer formülü yoktur.
İki çeşit beynimiz vardır;Hisseden ve düşünen beyin.Ve bu iki beyin bilinç arabamızı kontrol eder.Herkes bilinç arabasını sürenin düşünen beyin,yardımcı rolün ise hisseden beyin olduğunu düşünür.Bu yüzden daha çok bilmek isterler, başarısızlıklarını bir irade problemi olarak ele alırlar ."Nasıl böyle bir hata yapabilirim,aklım yapma diyor ama ben yinede yapıyorum." gibi problemleri birer irade problemi olarak ele alırlar .Ama yanılırlar.Çünkü bilinç arabasını herkesin sandığının aksine düşünen beyin değil, hisseden beyin kontrol eder ve düşünen beyin ise yardımcı rolü oynar.Düşünen beynimiz kendini kahraman sanan yardımcı oyuncudur. Bu da birşeyin iradeniz ve aklınızın kontrolüyle değil,ne hissettirdiğiyle alakalı olduğunu açıklar
Hisseden beynimiz bir değer hiyerarşisi ile çalışır.Bu hiyerarşide geçmiş deneyimlerimize dayanır.Ve bu değer hiyerarşisi bir kütüphaneye benzer.Geçmişde bize kötü hissettiren deneyimler alttarda yer alırken,bize iyi hissettiren deneyimler üst raflarda yer alır.Hisseden beynimiz ise genellikle üst raftaki deneyimleri seçer. Eğer bu değer hiyerarşisi bir şekilde değişmezse düşünen beyin ne kadar tavsiye ederse etsin,bu hisseden zerre umrunda değildir.Bu yüzden birşeyi bilmek onu çözmez.Bu değer hiyerarşisine düşünen beyninde erişime vardır.Ve bu da onu değiştiribileceğimiz anlamına gelir.Bu değişim birşeyi öğrenip onu uygulama çevresinde şekillenmez.Bu değişim değer hiyerarşisi anlayıp ona göre çalışmakla mümkün olur ki o zaman aldığımız tavsiyeler bir işe yarayabilsin.Burda şuan ki değerlerimizin tersine deneyimler yaşamakla mümkün olur.Örneğin pornon kötülükleri okuduğumuz bir yazının bizde bir etki uyandırabilmesi için önce yaşadığımız geçmiş deneyimlere bakıp pornonun bize ne kadar kötü hissettirdiğini hatırlamamız gerekir,sonra bu kötü etkileri yaşamış insanlarla empati kurarak onların yaşadığı acıyı tecrübe etmeye çalışmamız gerekir.Örneğin kitap okumanın faydalarını okuduğumuz zaman bir etki yapabilmesi için kitapların bizlere vereceği yeni dünyaları ve yeni bilgileri düşünüp,heyecanlanıp ve merak etmemiz ve kitapların bize vereceği keyfi hissetmeye çalışmamız gerekir.Bu deneyim ufak da değer hiyerarşisinde bir değişim yapmaya başlar.Ama bu ufacıktır.Çünkü bu değişim zamanla olur ve deneyimin gücüne bağlı olarak süresi değişir. Güçlü bir deneyim daha şiddetli değişiklere yol açar.Ve değerlerimiz birer hikayedir.Her değerimize karşılık düşünen beynimiz birer hikaye üretir. "Porno izliyorum çünkü eziğim,eziğim çünkü hiçbir arkadaşım yok ve kızlarla konuşamıyorum." ya da " Porno kötüdür çünkü geçmişte bana çok zarar verdi,bu bana çok kötü hissetirdi,artık bu acıları çekmek istemiyorum.Pornonun insanlara verdiği zararları bana kötü hissettiyorum.Ben bu yüzden artık kendimi iyileştirmek istiyorum" gibi hikayeler değerlerimizi güçlendirir ve bu hikayelerin oluşması içinde deneyime ihtiyacımız vardır.
Bu değer hiyerarşisinde birşeyi değiştirdiğinizde birşeyi kaybetmezseniz.Hatta tam tersine geçmiş değerinize bakıp bu saçma şeye nasıl onca zaman harcadığınıza söylenirsiniz.Bu pişmanlık iyidir çünkü gelişmeye işaret eder. Çünkü ne olursa olsun hayattan ıstırabı sökemezseniz.Nerede ve kim olursanız olun durumunuza bakmaksızın ıstırap sizi bulur.
Kaynak olarak "Herşey B*ktan-Mark Manson" kitabını kullandım.İstersen okuyabilirsin.