Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Algıda seçicilik

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Arkadaşlar bildiğiniz ya da gördüğünüz üzere ben çevirmenlikle ilgileniyorum. Pornonun insanları nasıl ırkçılığa teşvik ettiği, nasıl kendi vücudumuzu sevmemize engel olduğu hakkındaki yazıları çeviriyorum fakat bunlar beni bırakmaya teşvik etmekten çok bir çeşit pmo isteğine sebep oluyor. Biri bana porno izlemenin kendi vücudumu sevmememe sebep olacağını, asla sevgili bulamayacağımı vs. anlatırken neden beynim daha çok pmo istiyor? Neden hayatımı kararttığını bilmek işe yaramıyor? Neden "porno hayatını karartıyor" cümlesinde en iyi algıladığım şey "porno" oluyor?
 
Son düzenleme:

Targetlock

Deneyimli Üye
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
654
Tepki puanı
909
Puanları
160
Beyninde güçlü bir devre kurmuş çünkü.
Eğer güçlü bir devreyi işlevsiz hale getirmek istiyorsan ondan daha iyisini üzerine inşa etmen gerekiyor.
Sonra aşağıda kalan devre git gide zayıflayacak. Fakat zayıflayana kadar da sana zorluk çılaracak. Somra üzerine kontrol sahibi olacaksın. Ayrıca üzerine inşa edeceğin diğer devre daha kırılgandor. Onu korumaya özen göster. Köklerini daha iyi serpiltene kadar ona sen bakacaksın. Yemini suyunu vereceksin mdmcöc
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Beyninde güçlü bir devre kurmuş çünkü.
Eğer güçlü bir devreyi işlevsiz hale getirmek istiyorsan ondan daha iyisini üzerine inşa etmen gerekiyor.
Sonra aşağıda kalan devre git gide zayıflayacak. Fakat zayıflayana kadar da sana zorluk çılaracak. Somra üzerine kontrol sahibi olacaksın. Ayrıca üzerine inşa edeceğin diğer devre daha kırılgandor. Onu korumaya özen göster. Köklerini daha iyi serpiltene kadar ona sen bakacaksın. Yemini suyunu vereceksin mdmcöc
Ya gerçekten çok saçma bir olay ya... Başka devreler kuruyorum fakat dediğin gibi çok kırılganlar. Daha çok çaba sarf etmem gerekiyor ama iradesizim. Sadece bunun yanı sıra inatçıyım da :D
 

Barrypepa

Venüs Yolcusu
Katılım
28 Ara 2020
Mesajlar
39
Tepki puanı
104
Puanları
39
çünkü bir insana fili düşünme dersen ilk düşüneceği şey fil olur da ondan :)
Cunku beynimiz boyle calisiyor buna Ters psikoloji diyorlar sevgiline bugun seni opmeyecegim dersen sen onu opmesen bile o seni opecektir.O yuzden beynine algi olarak yerlestirene kadar devam etmen lazim yani bilincaltina kodlatman lazim
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Pornoyu arzulamamak için yapılması gerekenlerden birisi de nefret etmek ve o nefreti uyanık tutmaktır. Nefret ve sevgi kullanıldığında çok güçlü birer silahtır.
Daha çok mastürbasyon yapmaktan nefret ediyorum. Porno hayatımda o kadar büyük bir sorun değil fakat tahmin edeceğiniz üzere bir tetikleyici. Çünkü o kadar çok aradığım veya yoksunluğuna düştüğüm bir şey değil açıkçası. Pornodan nefret etmekte bu düşünce tarzım yüzünden zorlanıyorum sanırım.
 

Black Rose

Admin/Üst Düzey Moderatör
Üst Düzey Moderatör
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
1,085
Tepki puanı
2,933
Puanları
180
Ya gerçekten çok saçma bir olay ya... Başka devreler kuruyorum fakat dediğin gibi çok kırılganlar. Daha çok çaba sarf etmem gerekiyor ama iradesizim. Sadece bunun yanı sıra inatçıyım da :D

Dostum çoğu mesajında "iradesizim/yapamıyorum" gibi şeyler yazıyorsun. Kendini resmen aşağı çekiyor, işi daha zorlaştırıyorsun. Bilinçaltın istemesen de bu sözlere inanıyor, etkileniyor. Bu tıpkı gerçekten gülmediğin halde vücutta endorfin hormonunun salgılanması gibi. Beynimiz ne kadar mucizevi olsa dahi, hangi gülümseme gerçek hangi gülümseme sahte ayırt edemiyor. Bu kendi kendine söylediğin bazı sözlerde de geçerli bir durum. İradesizim/yapamıyorum" demeyi bırak sen iradeli bir bireysin/canlısın, ana kontrol sende. İçindeki inatçı canavarı, nefsini sürekli dinlersen onun kölesi olursun. Sende inatçı ol ve karşı koy, kendini işlerine ver, fazla yalnız kalma vs. sen bunları zaten biliyorsun, farkına var !
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Dostum çoğu mesajında "iradesizim/yapamıyorum" gibi şeyler yazıyorsun. Kendini resmen aşağı çekiyor, işi daha zorlaştırıyorsun. Bilinçaltın istemesen de bu sözlere inanıyor, etkileniyor. Bu tıpkı gerçekten gülmediğin halde vücutta endorfin hormonunun salgılanması gibi. Beynimiz ne kadar mucizevi olsa dahi, hangi gülümseme gerçek hangi gülümseme sahte ayırt edemiyor. Bu kendi kendine söylediğin bazı sözlerde de geçerli bir durum. İradesizim/yapamıyorum" demeyi bırak sen iradeli bir bireysin/canlısın, ana kontrol sende. İçindeki inatçı canavarı, nefsini sürekli dinlersen onun kölesi olursun. Sende inatçı ol ve karşı koy, kendini işlerine ver, fazla yalnız kalma vs. sen bunları zaten biliyorsun, farkına var !
En ufak kriz anında karşı koymakta zorlandığım için böyle düşünüyorum. Ama düzelteceğim. Çok şeyi değiştirdim
 

Savascı

Deneyimli Üye
Katılım
22 Ağu 2020
Mesajlar
173
Tepki puanı
395
Puanları
99
Dostum bilmek bir bağımlılık problemini çözmez.Çünkü bağımlılık duygusal bir problemdir ve bir umut krizidir. Duygusal problemlerde maalesef mantıkla açıklanamazlar.Bunların çözmenin zor olmasının nedenide budur.Onların birer formülü yoktur.
İki çeşit beynimiz vardır;Hisseden ve düşünen beyin.Ve bu iki beyin bilinç arabamızı kontrol eder.Herkes bilinç arabasını sürenin düşünen beyin,yardımcı rolün ise hisseden beyin olduğunu düşünür.Bu yüzden daha çok bilmek isterler, başarısızlıklarını bir irade problemi olarak ele alırlar ."Nasıl böyle bir hata yapabilirim,aklım yapma diyor ama ben yinede yapıyorum." gibi problemleri birer irade problemi olarak ele alırlar .Ama yanılırlar.Çünkü bilinç arabasını herkesin sandığının aksine düşünen beyin değil, hisseden beyin kontrol eder ve düşünen beyin ise yardımcı rolü oynar.Düşünen beynimiz kendini kahraman sanan yardımcı oyuncudur. Bu da birşeyin iradeniz ve aklınızın kontrolüyle değil,ne hissettirdiğiyle alakalı olduğunu açıklar
Hisseden beynimiz bir değer hiyerarşisi ile çalışır.Bu hiyerarşide geçmiş deneyimlerimize dayanır.Ve bu değer hiyerarşisi bir kütüphaneye benzer.Geçmişde bize kötü hissettiren deneyimler alttarda yer alırken,bize iyi hissettiren deneyimler üst raflarda yer alır.Hisseden beynimiz ise genellikle üst raftaki deneyimleri seçer. Eğer bu değer hiyerarşisi bir şekilde değişmezse düşünen beyin ne kadar tavsiye ederse etsin,bu hisseden zerre umrunda değildir.Bu yüzden birşeyi bilmek onu çözmez.Bu değer hiyerarşisine düşünen beyninde erişime vardır.Ve bu da onu değiştiribileceğimiz anlamına gelir.Bu değişim birşeyi öğrenip onu uygulama çevresinde şekillenmez.Bu değişim değer hiyerarşisi anlayıp ona göre çalışmakla mümkün olur ki o zaman aldığımız tavsiyeler bir işe yarayabilsin.Burda şuan ki değerlerimizin tersine deneyimler yaşamakla mümkün olur.Örneğin pornon kötülükleri okuduğumuz bir yazının bizde bir etki uyandırabilmesi için önce yaşadığımız geçmiş deneyimlere bakıp pornonun bize ne kadar kötü hissettirdiğini hatırlamamız gerekir,sonra bu kötü etkileri yaşamış insanlarla empati kurarak onların yaşadığı acıyı tecrübe etmeye çalışmamız gerekir.Örneğin kitap okumanın faydalarını okuduğumuz zaman bir etki yapabilmesi için kitapların bizlere vereceği yeni dünyaları ve yeni bilgileri düşünüp,heyecanlanıp ve merak etmemiz ve kitapların bize vereceği keyfi hissetmeye çalışmamız gerekir.Bu deneyim ufak da değer hiyerarşisinde bir değişim yapmaya başlar.Ama bu ufacıktır.Çünkü bu değişim zamanla olur ve deneyimin gücüne bağlı olarak süresi değişir. Güçlü bir deneyim daha şiddetli değişiklere yol açar.Ve değerlerimiz birer hikayedir.Her değerimize karşılık düşünen beynimiz birer hikaye üretir. "Porno izliyorum çünkü eziğim,eziğim çünkü hiçbir arkadaşım yok ve kızlarla konuşamıyorum." ya da " Porno kötüdür çünkü geçmişte bana çok zarar verdi,bu bana çok kötü hissetirdi,artık bu acıları çekmek istemiyorum.Pornonun insanlara verdiği zararları bana kötü hissettiyorum.Ben bu yüzden artık kendimi iyileştirmek istiyorum" gibi hikayeler değerlerimizi güçlendirir ve bu hikayelerin oluşması içinde deneyime ihtiyacımız vardır.
Bu değer hiyerarşisinde birşeyi değiştirdiğinizde birşeyi kaybetmezseniz.Hatta tam tersine geçmiş değerinize bakıp bu saçma şeye nasıl onca zaman harcadığınıza söylenirsiniz.Bu pişmanlık iyidir çünkü gelişmeye işaret eder. Çünkü ne olursa olsun hayattan ıstırabı sökemezseniz.Nerede ve kim olursanız olun durumunuza bakmaksızın ıstırap sizi bulur.
Kaynak olarak "Herşey B*ktan-Mark Manson" kitabını kullandım.İstersen okuyabilirsin.
 
Son düzenleme:

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
Annesinden tokat yiyen çocuğun sarılıp annesine ağlaması gibi... Seni ne kadar strese sokarsa ona o kadar fazla yöneliyorsun. Bırakmanın kolay yolu kitabında bundan bahsediyor.
Görüntüleri beyninden silip arındırdığın zaman, gerçekten cinsellik yaşadığın zaman, kendini sevip kendinle ilgilenip kendine vakit ayırdığın zaman bedenini de organlarını da her şeyini de seviyorsun. Bir bataklığın içinde batarken o an düşündüğün şey kendimi neden sevmiyorum değil de ''Buradan nasıl kurtulurum?'' olmalı. Monk mod yapıp beynini temizleyebilirsin. Ama en önemli tavsiye stres anlarında ne yapacağını planla ve onu uygula. Bu anın geçeceğini ve düzeleceğini beynine anlat. Her şeyin iyiye gideceğini falan anlat.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
Ve dostum söylemeyi unuttum, o videoların hiçbiri gerçek değil. Gerçek cinsellik değil. Senin vücudunda kusur saydığın şeyler kusur değil. O videolardaki her şey sahte. Senin kadınlardan beklentilerini de aşırı yükseltiyor, kendinden beklentilerini de. Halbuki gerçekle gram alakası yok.
Dediğim gibi geç olmadan pmo dan nefret etsen iyi olur, beni etkilemiyor desen bile ki varsayalım gerçekten etkilemiyor. Bilinçaltına gönderdiğin sayısız mesaj yüzünden (yaptığın her aktivite bir mesaj yollar, bu yüzden alışkanlıkları değişen insanlar başarıya ulaşıyor) eninde sonunda sana çok fazla zarar verecek. Çok yüksek zararları görmeden bıraksan iyi olur. Bunun zararlarını köküne kadar yaşamış biri olarak dünyada bundan daha fazla nefret edebileceğim çok az şey var sanırım. Ha beyin istiyor orası ayrı, ama ben istemiyorum.
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Annesinden tokat yiyen çocuğun sarılıp annesine ağlaması gibi... Seni ne kadar strese sokarsa ona o kadar fazla yöneliyorsun. Bırakmanın kolay yolu kitabında bundan bahsediyor.
Görüntüleri beyninden silip arındırdığın zaman, gerçekten cinsellik yaşadığın zaman, kendini sevip kendinle ilgilenip kendine vakit ayırdığın zaman bedenini de organlarını da her şeyini de seviyorsun. Bir bataklığın içinde batarken o an düşündüğün şey kendimi neden sevmiyorum değil de ''Buradan nasıl kurtulurum?'' olmalı. Monk mod yapıp beynini temizleyebilirsin. Ama en önemli tavsiye stres anlarında ne yapacağını planla ve onu uygula. Bu anın geçeceğini ve düzeleceğini beynine anlat. Her şeyin iyiye gideceğini falan anlat.
Monk mod yapmaya çabalıyorum elimden geldiğince. İkinci günüm bugün. Kurtuluş önümde duruyor zaten. Sadece ben ona ulaşmak için yeterince inatçı ve azimli değildim
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Dostum bilmek bir bağımlılık problemini çözmez.Çünkü bağımlılık duygusal bir problemdir ve bir umut krizidir. Duygusal problemlerde maalesef mantıkla açıklanamazlar.Bunların çözmenin zor olmasının nedenide budur.Onların birer formülü yoktur.
İki çeşit beynimiz vardır;Hisseden ve düşünen beyin.Ve bu iki beyin bilinç arabamızı kontrol eder.Herkes bilinç arabasını sürenin düşünen beyin,yardımcı rolün ise hisseden beyin olduğunu düşünür.Bu yüzden daha çok bilmek isterler, başarısızlıklarını bir irade problemi olarak ele alırlar ."Nasıl böyle bir hata yapabilirim,aklım yapma diyor ama ben yinede yapıyorum." gibi problemleri birer irade problemi olarak ele alırlar .Ama yanılırlar.Çünkü bilinç arabasını herkesin sandığının aksine düşünen beyin değil, hisseden beyin kontrol eder ve düşünen beyin ise yardımcı rolü oynar.Düşünen beynimiz kendini kahraman sanan yardımcı oyuncudur. Bu da birşeyin iradeniz ve aklınızın kontrolüyle değil,ne hissettirdiğiyle alakalı olduğunu açıklar
Hisseden beynimiz bir değer hiyerarşisi ile çalışır.Bu hiyerarşide geçmiş deneyimlerimize dayanır.Ve bu değer hiyerarşisi bir kütüphaneye benzer.Geçmişde bize kötü hissettiren deneyimler alttarda yer alırken,bize iyi hissettiren deneyimler üst raflarda yer alır.Hisseden beynimiz ise genellikle üst raftaki deneyimleri seçer. Eğer bu değer hiyerarşisi bir şekilde değişmezse düşünen beyin ne kadar tavsiye ederse etsin,bu hisseden zerre umrunda değildir.Bu yüzden birşeyi bilmek onu çözmez.Bu değer hiyerarşisine düşünen beyninde erişime vardır.Ve bu da onu değiştiribileceğimiz anlamına gelir.Bu değişim birşeyi öğrenip onu uygulama çevresinde şekillenmez.Bu değişim değer hiyerarşisi anlayıp ona göre çalışmakla mümkün olur ki o zaman aldığımız tavsiyeler bir işe yarayabilsin.Burda şuan ki değerlerimizin tersine deneyimler yaşamakla mümkün olur.Örneğin pornon kötülükleri okuduğumuz bir yazının bizde bir etki uyandırabilmesi için önce yaşadığımız geçmiş deneyimlere bakıp pornonun bize ne kadar kötü hissettirdiğini hatırlamamız gerekir,sonra bu kötü etkileri yaşamış insanlarla empati kurarak onların yaşadığı acıyı tecrübe etmeye çalışmamız gerekir.Örneğin kitap okumanın faydalarını okuduğumuz zaman bir etki yapabilmesi için kitapların bizlere vereceği yeni dünyaları ve yeni bilgileri düşünüp,heyecanlanıp ve merak etmemiz ve kitapların bize vereceği keyfi hissetmeye çalışmamız gerekir.Bu deneyim ufak da değer hiyerarşisinde bir değişim yapmaya başlar.Ama bu ufacıktır.Çünkü bu değişim zamanla olur ve deneyimin gücüne bağlı olarak süresi değişir. Güçlü bir deneyim daha şiddetli değişiklere yol açar.Ve değerlerimiz birer hikayedir.Her değerimize karşılık düşünen beynimiz birer hikaye üretir. "p**** izliyorum çünkü eziğim,eziğim çünkü hiçbir arkadaşım yok ve kızlarla konuşamıyorum." ya da " p**** kötüdür çünkü geçmişte bana çok zarar verdi,bu bana çok kötü hissetirdi,artık bu acıları çekmek istemiyorum.Pornonun insanlara verdiği zararları bana kötü hissettiyorum.Ben bu yüzden artık kendimi iyileştirmek istiyorum" gibi hikayeler değerlerimizi güçlendirir ve bu hikayelerin oluşması içinde deneyime ihtiyacımız vardır.
Bu değer hiyerarşisinde birşeyi değiştirdiğinizde birşeyi kaybetmezseniz.Hatta tam tersine geçmiş değerinize bakıp bu saçma şeye nasıl onca zaman harcadığınıza söylenirsiniz.Bu pişmanlık iyidir çünkü gelişmeye işaret eder. Çünkü ne olursa olsun hayattan ıstırabı sökemezseniz.Nerede ve kim olursanız olun durumunuza bakmaksızın ıstırap sizi bulur.
Kaynak olarak "Herşey B*ktan-Mark Manson" kitabını kullandım.İstersen okuyabilirsin.
Bilmek gerçekten de hiçbir şeyi çözmüyor. Değer hiyerarşim de ben fark etmeden çok bozuldu. Aşırı hevesle aldığım gitar ilgimi çekmiyor. Müzik dinleyesim gelmiyor. Ama pmoya dayanamıyorum bile. Kurtulacağım bundan
 

Savascı

Deneyimli Üye
Katılım
22 Ağu 2020
Mesajlar
173
Tepki puanı
395
Puanları
99
Bilmek gerçekten de hiçbir şeyi çözmüyor. Değer hiyerarşim de ben fark etmeden çok bozuldu. Aşırı hevesle aldığım gitar ilgimi çekmiyor. Müzik dinleyesim gelmiyor. Ama pmoya dayanamıyorum bile. Kurtulacağım bundan
Dostumda belki de gitar konusunda bir yerde yanılıyorsundur. Her ne kadar insanlar sana başarısız olduğunu söylese de şöyle bir sıkıntı var;Belki sen zirveye aşıksındır. Belki sen gitarı çaldığında insanların seni beğenmesi için, yada kızlara hava atmak için istiyorsan ? Ya da başka şeyler için istiyorsan ? Zirveye aşık olmanın sorunu da budur. En ufak bir zorlukta vazgeçersin. Çünkü sen zirveye ulaşmak istersin ama sorunlar karşına çıkar.
Gerçek hayatta tüm değerli şeyler zorlukla elde edilir.Zaten zor olmasaydı değerli de olmazdı.Sevdiğimiz şeyleri zorluklarıylada sevmemiz gerekir.Ancak o zaman ondan vazgeçmeyiz. Bu yüzden gitar çalmayı seviyorsan arada bir yanlış notayı çalmayı, başlarda saçmalayı ve herşeyi karıştırmayı , belkide rezil olmayı vs. kabul etmen ve sevmen gerekir.
 

Mistakes

Yeni Fapstronot
Katılım
11 Kas 2020
Mesajlar
27
Tepki puanı
19
Puanları
9
Bir şeyi bilmek o şey için sadece farkındalık kazandırır o şeyi yapmak veya yapmayı bırakmak ise tamamen pratikte yapacağın şeylere bağlıdır.
 

chidori88

Jüpiter Yolcusu
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
228
Tepki puanı
280
Puanları
96
Dostumda belki de gitar konusunda bir yerde yanılıyorsundur. Her ne kadar insanlar sana başarısız olduğunu söylese de şöyle bir sıkıntı var;Belki sen zirveye aşıksındır. Belki sen gitarı çaldığında insanların seni beğenmesi için, yada kızlara hava atmak için istiyorsan ? Ya da başka şeyler için istiyorsan ? Zirveye aşık olmanın sorunu da budur. En ufak bir zorlukta vazgeçersin. Çünkü sen zirveye ulaşmak istersin ama sorunlar karşına çıkar.
Gerçek hayatta tüm değerli şeyler zorlukla elde edilir.Zaten zor olmasaydı değerli de olmazdı.Sevdiğimiz şeyleri zorluklarıylada sevmemiz gerekir.Ancak o zaman ondan vazgeçmeyiz. Bu yüzden gitar çalmayı seviyorsan arada bir yanlış notayı çalmayı, başlarda saçmalayı ve herşeyi karıştırmayı , belkide rezil olmayı vs. kabul etmen ve sevmen gerekir.
Valla bu söylediğini inkar etmek bariz bir yalan olurdu. Özgüveni çok da yüksek olmayan biri olarak kabul edilme veya beğenilme isteği oluyor. Agreeable bir kişi olmamla alakalı olabilir. Ama sorun tamamıyla bu değil. Zirvede olma fikrine değil de, zirvede olmanın kolaylığına da alıştım sanırım. 1 yıl boyunca hiçbir şey yapmadan bile üniversite sınavını kazanacağımı biliyordum ve çevremdeki herkes beni bu konuda övüp duruyorlardı. Ve zirvede olmanın kolaylığı tembelleşip, mükemmel olmadığım her şeyden gözümün korkmasına sebep oldu sanırım. Bunun farkına vardım ve son zamanlarda elimden geldiğince çabalıyorum ama bazı şeyleri doğru yapmıyorum
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst