HAFIZA TEKNİKLERİ
1. Bellek
Bellek, zihnin daha önceki yaşantılarda edindiği tecrübeleri, öğrendiği bilgileri kayıt altına alan bir zihin işlevidir. Hatırlamak ise öğrenilen bilgilerin çağrılması işlemidir. Bellek sürekli aktiftir. Hiç durmadan çalışır. Davranışlarımızın büyük bir bölümü öğrenilmiş davranışlardır. Bunların dışında kalanlar ise refleksler, dürtü ve içgüdülerdir. Öğrenilen bilgileri hafızamızda saklamak için kullanılan sürece de kodlama adı verilir. Öğrenilenlerin hafızada saklanması ve geri çağırma süreçlerinin tamamı bellek olarak adlandırılır. Bellek 3 kısma ayrılır.
Belleğin aşamaları
Belleğe gelen bilgiler sırayla duyusal kayıt, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafızada yer alır. Beyin bilginini öğrenilmek istenip istenmediğine göre ya da bilginin önemli olup olmadığına bakarak bilgiyi bu 3 hafıza türünden birinde işler. Mesela etraftan duyduğunuz sesler duyusal kayıtta tutulur ve saniyeler içinde unutulur. Çünkü onlarca uyaran almamıza rağmen onlara dikkat etmemizi gerektiren bir neden yoktur. Ya da alışveriş listesini kısa süreli belleğe alırız. Çünkü bir süre sonra o liste işe yaramayacak. Ancak üniversite eğitimi esnasında öğreneceklerimiz ya da vatandaşlık numaramız uzun süreli hafızaya alınır. Çünkü önemlidir ve ilerde işimize yarayacaktır. Bellek bilgiyi şu şekilde işler:
KODLAMA > DEPOLAMA > GERİ ÇAĞIRMA
Belleğin aşamaları şu şekildedir.
1- Duyusal Kayıt (duyusal bellek ya da duyusal hafıza)
2- Kısa Süreli Bellek (kısa süreli hafıza)
3- Uzun Süreli Bellek (uzun süreli hafıza)
2. Duyusal Kayıt
Duyusal kayıt anlık olarak tüm uyaranların kabul edildiği hafıza alanıdır. Süresi çok kısadır. Bu bölüm ilk uyaranların alındığı alandır. Bir nesne görüldüğünde ya da bir ses duyulduğunda 200-500 milisaniye duyusal bellekte kalır. Duyusal kayıtta insanlar birçok şeyi fark edebilir ama bunları hatırlayamazlar yapılan bir deneyde insanlara 12 farklı harf sırası çok kısa süre gösterilmiş, ardından harflerin sırası sorulmuştur. İnsanlar harfleri gördüklerine emindir. Hatırlayabildikleri çok sınırlı harf vardır. Ama çok daha fazlası olduğuna hepsi hemfikirdir. Bu da bize duyusal kayıt kısmının oldukça geniş bir kapasitesi olduğunu ancak buradaki bilgilerin çok hızlı unutulduğunu göstermiştir. Duyusal kayıt egzersiz ya da tekrarla geliştirilemez.
3. Kısa Süreli Bellek
Kısa süreli bellek seçilen uyarıcıların algılanmasıyla başlar. Duyusal hafızadan yönlendirilen bilgiler kısa süreli hafızaya gelir. Kısa süreli hafıza bu bilgileri birkaç dakikaya kadar tutabilir. Ancak bu hafıza sınırlı bir hafızadır. En fazla 7 birim bilgiyi akılda tutabilir. O yüzden kısa süre işinize yarayacak olan alışveriş listesini sürekli tekrar edersiniz ki aklınızda kalsın! Aksi halde unutursunuz. Yani o bilgi uzun süreli hafıza için gereksizdir. Duyusal kayıttan gelen her bilgi kısa süreli hafızaya alınmaz. Kısa süreli hafızaya almak için bilginin seçilmesi gerekir. Aksi halde zihnimiz yüzlerce gereksiz bilgi ile dolup taşardı. Seçme şansımızın olması bilgiyi tasniflememizi sağlar. Kısa süreli hafızada bilgiler biriktikçe öncekilerin silinmesine neden olur. 7 birimlik bir kısa süreli belleğe sahip olduğumuzu varsayalım. Bu bize söylenen 7 nesneyi aklımızda zor da olsa tutabiliriz. Ancak 8. Ve 9. Nesnelerden sonra ilk 7 bilgide kaybolmalar meydana gelir.
Örneğin: Yandaki kavramları hızlıca arkadaşınıza okuyun ve aklında kalanları sorun. “Okul, para, ayakkabı, sistem, gönül, murat, sahip, cengaver” arkadaşınız bunları yüksek ihtimalle sayabilir. Ancak bu 8 kavrama 5 kavram daha eklerseniz bu kavramlar içinde kayıplar yaşanır. Yani unutulur. Çünkü kısa süreli hafızanın belli bir kapasitesi vardır. Dolduğu zaman yeniler için yer açar.
Kısa süreli hafızayı artırmak mümkün mü?
Kısa süreli hafızanın ortalama sınırı 4-5 birim olsa da gruplama yaparak bu sayı artırılabilir.
Hızlı okumak için kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza önemli bir çalışma alanıdır. Bu nedenle hızlı okumak isteyenlerin ve eğitim hayatında başarılı olmak isteyenlerin hafızalarını geliştirmeleri şarttır. Örneğin: WHOMİTTAPDKMEBİBB şeklindeki harf dizisini doğrudan okuyup hatırlamaya çalışırsanız, harflerin sırasını şaşırmanız olasıdır. Ancak WHO MİT TAPDK MEB İBB şeklinde gruplar ve kodlarsanız aklınıza daha uzun süre kalacaktır. Başka bir örnekle anlatacak olursak elimizde 7 adet boş kasamız var. Bu kasaların sayısını artırmamız mümkün değil ancak kasaları genişletmemiz ve derinleştirmemiz mümkündür. O halde bilgileri gruplayarak kasaları genişletelim ve daha fazlasını hatırlayalım. Kısa süreli hafızanın başka bir engeli ise kodlamanın işitsel olarak yapılmasıdır. Yani birbirine benzeyen harfler ve heceleri hatırlamak daha zordur. Mar, ber, dur, bür, bır, der, mur, Bor, pür, bar gibi kelimeleri bir arada tek seferde okuyup hatırlamanız neredeyse imkânsızdır. Fotografik hafıza sahibi olmak demek, görülenleri işitsel olarak değil görsel olarak hafızaya kaydetmek demektir. Bunun için de ciddi çalışmalar gerekir.
Kısa süreli hafıza hızlı okuma ilişkisi
Okuma yaparken okuduklarımızı kısa süreli hafızaya atarız. Oradan geçtikten sonra uzun süreli hafızaya geçilir. Ne kadar çok kısa süreli hafıza bilgisi toplarsak o kadar çok okuma sonrası hatırlama şansımız olur. Hızlı okumak demek sadece okumak demek değildir. Okuduklarımızı anlamamız da şarttır. Eğer anladıklarımız %60’ın altındaysa hızlı okumuş sayılmayız. Bu nedenle kısa süreli hafızada gruplama (kümeleme) yaparak ya da hikâye oluşturarak veyahut kişiye özel kodlar oluşturarak kısa süreli hafızayı güçlendirebiliriz.
4. Uzun Süreli Hafıza
Uzun süreli hafıza ile kısa süreli hafızanın yapıları çok farklıdır. Kısa süreli hafıza, nöronların bilgi alışverişini sağlayan yapılar tarafından işletilir. Genellikle kafanın ön kısmında bulunan dorsolateral prefrontal korte ve paryetal lobu bu işlevi üstlenir. Ancak uzun süreli hafıza da beyin içine yayılmış nöronlar, snapslar kalıcı bağlantılar söz konusudur. Kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya bilginin aktarılması işini de beynin hippocampus bölgesi gerçekleştirir. Bunu daha kolay açıklamak için şöyle bir örnek verebiliriz. “Kısa süreli hafıza bir kütüphanede doğru kitapları doğru raflara yerleştiren kütüphane görevlisidir. Uzun süreli hafıza ise kütüphanenin kendisidir.” Uzun süreli belleği geliştirmek mümkündür. Ancak bu yargıyı doğru anlamak gerekir. Aslında ne kısa süreli belleği ne de uzun süreli belleği geliştirmek mümkün değildir. Ancak yapılan çalışmalarla bilginin saklanmadan önce bilginin hangi şekle sokulduğu, ne şekilde kodlandığı o bilgiyi uzun süreli hafızada kalıcı hale getirme şansını artırır. Eğer doğuştan yüksek bir hafıza kapasitesi ile doğduysanız daha iyi hatırlarsınız. Daha düşük bir kapasite ile doğduysanız daha az hatırlarsınız. Fakat daha az kapasite ile doğmuş birisi yapacağı çalışma ve egzersizlerle kapasitesi yüksek kişilerden kat be kat fazlasını hatırlayabilir. O halde fiziksel olarak gelişen bir şey yok bilişsel olarak hafızamı geliştirmemiz mümkündür.
5. Bellek Geliştirme Yöntemleri
Kodlama - Kısaltma: Edindiğiniz bilgileri kodlayarak aklınızda daha kolay tutabilirsiniz. Tarih öğretmenimiz Fatih Sultan Mehmet’in aldığı adaları anlatırken bize şu kodlamayla öğretmişti Fatih Sultan Mehmet’in Ege’de aldığı adalar: Eğriboz, İmroz, Semadirek, Taşöz, Bozcaada, Limni, Midilli Yukarıdaki gibi anlatsa kesinlikle unuturduk ama şöyle öğretti:
- Taşöz
- Eğriboz
- Limni
- Semadirek
- İmroz
- Midilli
- Bozcaada
Yukarıdaki adaların baş harflerini daire içine aldı ve okumamızı söyledi “TELSİM-B” İşte o dersten sonra asla bu adaların isimlerini unutmadım çünkü telsim o dönemde kullandığım GSM operatörünün adıydı.
Anahtar Kelime Çağrışımı: özellikle dil eğitiminde çok etkili olan bu yöntemde yabancı dildeki kelimeler Türkçeleri ile kodlamak için bir ilgi yaratılır. Mesela “cut” kesmek demek ve kat şeklinde okunuyor. Türkçe olarak aklınızda kalması için terzi kumaşı “kat kat” kesti şeklinde bir imgemeleme yapabilirsiniz.
Saçma Hikâyeler: Başka bir bellek yöntemi ise bilgileri saçma hikâyelerle bağdaştırmaktır. Özellikle sosyal bilimlerde çok işe yarar. Mesela
“Balamir Avrupa hunlarının kurucusudur. Atilla ise en parlak dönemini yaşatmıştır”
Yukarıdaki bilgi Avrupa Hunları ile ilgili önemli bir bilgi öğrenci kafasında aşağıdaki saçma hikâyeyi kurarsa ya da öğretmen o öğrenciye söylerse o bilgi asla unutulmaz.
“Balamir bal gibi bir amirmiş tüm Türklerin amiriymiş. İlk o harekete geçmiş ve Hunları kurmuş. Atilla ise “illa at” dermiş atı severmiş ondan Atilla demişler. Onun zamanı tüm Avrupa at dolmuş”
Yukarıda bahsettiğimiz, sıradan, arşivlik bilgileri bir hikâye içine oturttuk. Böylece bu hikaye, özgün ve hatırlanabilir hale geldi.