Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Rahip Modu (Monk Mode) Günlüğüm

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
Merhabalar.
Üst üste yaşadığım relapselerden ötürü kendime kızmak veya üzülmek yerine bir şeylerin farkına varıp monk mode'a giriş yaptım.
Uzun zamandır istediğim denediğim ama gözümü korkutan bir moddu.
Bugün ilk günü bitirdim ve bunun bir günlük olmasını, deneyimlerimi sizinle paylaşmayı ve kalıcı hale gelmesini istedim o yüzden bu yazıyı yazıyorum.

İlk gün etkileri:
Sabah normal uyandım heves ve isteğim yoktu ama dershaneye gittim.
Sosyallik konusunda sıkıntı yaşamadım sadece algılamam biraz yavaştı.
Plan yapma yetim biraz yavaş da olsa çalışıyodu.
Deneme çözerken dikkatim çok çabuk dağıldı, ilk 5 10 soruda iyi gidiyodum oysaki. Son sınavda dershane rekorunu kırmıştım bu kadar düşük net üzmedi değil.
Genel olarak yüksek bir baş ağrısı vardı ve dopamin kaynağı kullandığım zaman bu ağrı geçiyordu, burdan bunun tamamen dopamin yoksunluğuyla alakalı olduğunu anladım.
Çalışma performansım düşüktü, canım sosyal medya istedi ama erişemediğim için sıkıntı olmadı.
Müzik konusunda sıkıntı yaşamadım günde 30dkdan fazla dinlemem zaten, ama dopamin sağlamasın ve beynimi boşa doldurmasın diye dinlemedim. Tadında dinlediğimi fark ettim.
Oyunlar yasak bu yüzden birazdan bilgisayarı kapatacağım zaten sildim çoğunu.
Baş ağrısı dışında bir sıkıntı yok, biraz yorgunluk var. Normalde süreçlerimde testosteron arttığı andan itibaren enerjim gelir, bugünkü düşük enerjiyi relapselere bağlıyorum.
Devam edeceğim...
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
2.Gün
Bugün oldukça yoruldum, sabah 6da uyandım. Biraz ders çalışayım desem de boşver diyip müzik dinledim keyifliydi, uykumu alıp dinç bir şekilde kalktım. Sabah yetişme telaşı olmadan rahat rahat hazırlandım iyiydi. Gayet sosyal ve mutluydum ortamda, dersleri rahat takip edebiliyodum ve baş ağrısı çok çok azaldı. Uzun bir süre hiçbir şey haz vermedi. Ne haz ne acı hiçbir şey hissetmedim ama odaklanınca anlıyodum istediğim şeyi. Dün çalışmayan beynimin aksine çat çat soruları çözdüm, dışarıdaki tetikleyiciler ilgimi çekmedi pek sahte olduklarını idrak ettiğim için... Onun dışında yemek yedim o bile haz vermedi. Tabi yerini tutmuyor o kadarcık dopamin pmonun. Onun dışında insanlarla etkileşime baya girdim zaten sosyal bir insanım sorun olmadı, yine tanımadığım kişilerle bile rahat ve samimi konuştum.
Kütüphanede çok güzel bir kızın yanına oturdum ve gerçekten etkilendim, beni etkilemek zordur. Onunla da tatlı kısa bir diyalog geçti aramızda. Çıkışta sahilde yürüdük arkadaşımla ve sahilde yürümek ilk defa acayip haz verdi. Doğal ve güzel bir haz olmasından herhalde. Günbatımı bulutlar ve o küçücük hilali görmek bile girdiğim yolun ne kadar doğru olduğunu bana anlatıyordu. Doğana uygun yaşa çünkü doğa güzel, doğa senin için var. Bakalım ilerleyen günlerde ne gibi tuzaklar sunacak sayın pmo, oyun ve p izleme isteği biraz var ama onun yerine başka aktivite yapınca çenesini kapatıyor.
Son olarak da testosteron biraz yerine gelmeye başladı, barfiks falan çektim onun da etkisi olur. Dik durmaya ve kendime gelmeye başladım.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
3.Gün
Bugün beklediğimden güzeldi, sabah gayet enerjiktim yataktan rahat çıktım. Kahvaltı yapmadım çünkü canım bir şey yemek istemedi. Uzun süre açlığa rağmen (22 saat) herhangi bir şey hissetmedim vücudun aç kalması iyi geldi. Arkadaşlarla baya eğlendim baya rahattım. Dersleri dinledim anladım sorun olmadı baş ağrım da geçmişti. Genel olarak yüksek enerjili ve mutluydum. Bugün telefonum kapanmış ben bozuldu sandım telefona ne kadar bağımlı olduğumu fark ettim artık sık sık kapatacağım. Onun dışında dışarıdaki kadınlardan da ilgi görmek hoştu. Monk mod olmasa bir şeyler düşünülürdü hehe. Kütüphanede ders çalışmaksa oldukça keyifliydi hızlıca anladım. Sokakta yürümek ise bana en çok haz veren aktivite herhalde. Onun dışında bugün ilk defa güzel giyinerek ve kokarak gittim, saçımı falan taradım onun da özgüvenime olan etkisi güzeldi. İri ve uzun olduğum için (fitness) sanırım benden büyük kadınlar da beni büyük sanıyor ve onların da bakış ve vücut dillerinden ilgilendiklerini anlıyorum. Bakalım belki sonra ekmeğini yeriz :D

gece editi: pmo mudur nedir bilmem ama beynim benden taviz vermemi sadece sosyal medya sitesine girmemi istiyor. Tek bir tavizin beni nerelere götürdüğünü biliyorum bu yüzden taviz vermeyeceğim.
 
Son düzenleme:

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
4.Gün

Hepiniz küçükken izlemişsinizdir. Güreşçiler güreşir, birbirini devirir, biri diğerine üstün gelir yumruklaşırlar falan. Sonra ikisi de bitkin düşer. Şu an hem beynim hem ben o haldeyiz. Ne o dopaminini aldı, ne ben bağımlılıktan kurtuldum. O bana acı verdi, ben istediklerimi yaptım. O stres oldu, ben onu rahatlattım. Benim eğlenceli ve sosyal olmam gerekti, bunun için uygun moda geçti. Aslında tek istediği iyileşmekti fakat yanlış şeylere inanmıştı. Tek istediği mutlu olmak, sosyal olmak, doğasına göre yaşamak, çiftleşmek, bir şeyler tecrübe etmekti. Geçmişte cahilce yaptığım tercihler yüzünden bu haldeydi. Tüm bu davranışları benim dünyayı okuma şeklimdi, belki onu kandırma şeklimdi, belki çevremdekilerden gördüğümdü. Neden acı veriyordu? Çünkü bir şeyler yanlıştı, doğasına uygun değildi. Şimdi neden yorgun ve tatminkar? Çünkü doğasına uygun yaşayıp bundan haz almaya çalışıyor. Neden hala pmo gibi şeyler istiyor? Çünkü reseptör sayısı az ve yapısı gereği dopamine ihtiyaç duyuyor. Aslında bu acılar yanlış alışkanlıklarımızın sonucu ve o anlık hazların bedelini ödüyoruz. Sonrasında ise doğasına uygun yaşatıyor seni ve bunun ödülünü alıyorsun. Erkek beyni üretmek istiyor, yönetmek istiyor, dostlarıyla sosyal aktiviteler yapmak istiyor, kızların arasında ilgi görmek beğenilmek istiyor. Bunun yerine piksellerden oluşmuş bir ekranda görsel sahte iğrençlikler içinde onu kandırdığında ise sana cezanı kesiyor. 1 şans veriyor 2 şans veriyor, en son artık düzel diye sana sürekli acı veriyor.
Bataklığın dibine inmen bile bir süre alıyor. Belki bi kaç hafta belki 1 ay belki 3 ay. İyileşmek de uzun sürecek. Bizim olanı alacağız. O çürümüş kokuşmuş beynini öldüren %99dan olmayacağız. Aradan sıyrılıp hayallerimizi YAŞAYACAĞIZ. pmo bir virüs ve güzel beynimizi bu virüsten kurtaracağız. Sizin değerli beyninizi zevk kölesi haline getirip sizi yok eden bu virüsün hiçbir iyi yanı yok. Senin paranı, yaşam enerjini, potansiyelini, o hayalindeki kadını, arkadaşlarını, o hayalini süsleyen mesleğini, senin en iyi halini elinden alıyor ve sana HİÇBİR ŞEY VERMİYOR.
Bunlar içimden gelenlerdi. Belki bugün düşündüklerim. Ama bir şey itiraf edeyim, bu sahte zevkler umrumda değil. Artık olur yanı yok. Yıllarca samanla beslenmiş ve etin tadını almış bir aslan gibiyim. Doğamın bu olduğunu fark ettim. Ne istediğimi biliyorum. Nasıl alacağımı bulmaya çalışıyorum. Yol uzun ve geç değil. Hiçbir zaman geç değil. Ama yaşamaya bugün başlamak yarın başlamaktan çok daha iyi. Ertelediğin şeyden vazgeçersin. Hayallerinden bile. Nolur ertelemeyin ve şu toplumdaki bilinçli kendini geliştirmiş bireylerin sayısı artsın ki artık kendimizi yalnız hissetmeyelim. Umarım bu yazı size motivasyon olur.

Günü kısaca özetlersem: Hedeflediğim kızlarla bir şekilde etkileşime girdim. Birisiyle baya samimi diğeriyle ise daha arkadaşçıl. Önceden kriterlerim çok yüksekti ''p daki hayali kadınlar'' şu an ise daha realist bakıyorum. Testosteron artışı sesime ve enerjime yansıdı, ayrıca çok çok sağlam erekte oldum. Kendi sesimin kalınlığına ben bile şaşırdım. Kafamı rahatlatmak için 1 el golf oyunu oynayayım dedim sonuçta pek zevkli bir şey değil beynim kabul etmedi gerçek dopamini istedi. İnsanlara karşı sert ve güvensiz bakış açım gevşedi ve düşman olarak gördüğüm kişiyi artık dost olabilirim olarak görüyorum. Sağanak yağmurda millet kaçışırken ''işte hayat bu'' diye şemsiyemi indirip kafamı ıslattım ve özgürlüğü hissettim. Bilerek aldığım büyük şemsiyede eve yalnız yürümedim :D . Sınavda başarısız olsam bile pek umursamadım, karnım açtı ve gerçekten sınıfımdan mutluydum o yüzden pek kasmadım, sadece potansiyelimi görmek için 2dkda 5 sosyal, 5 dkda 10 Türkçe gibi sınırlarımı zorladım. Mata bakmadım bile baş ağrısından. Birazdan spor yapacağım. Aktiviteler pek zevk vermiyor ama neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyorum. Genel durum nötr. Bazı aktiviteler haz verse bile şimdilik onu pek algılayamıyorum. Tatlılar oyunlar sosyal medya vs.den kapanan reseptörler geri geldikçe çok daha fazla teşvik edileceğimi biliyorum. Neyse işim çok, yazasım da pek yoktu. İstemediğin şeyleri yaptıkça orda çok önemli şeyler bulacaksın gibi bir laf vardı gram hatırlamıyorum. İstemediğim şeyleri yapıyorum işte. Pişman mıyım? Hayır aksine hepsinden sonra memnun oluyorum şu an olduğu gibi. Neyse çok kafanızı ağrıtmıyım bugün yazasım varmış, görüşürüz.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
5. Gün
Flatline evresine girdim, normalde 7.günde falan girerdim ve uzun sürerdi. Cinsellikten ziyade duygusal bir ilişkiyi istediğimi fark ettim.
Sınav iyi geçti aytye girdim. Dikkatimi biraz daha iyi topladım diyebilirim. Sosyal fobiyi yenmek için üzerine gittim, geçen yıl bu hislere sahip olmadığım zamanları hatırlayıp. O hisleri yaşayıp hüzünlendim biraz. En son ne zaman doğal kendim olarak sosyalleştiğimi anımsadım ve uzun zaman olmuş. 1 yılda yaşayabileceğim o kadar güzel şey varken boşuna acı çekmişim. Bencil kibirli ve gururlu olmanın kötü yanı. PMO bana zarar veremez, ben ondan güçlüyüm, sadece arada bir, istesem birini bulurum (ki başta gerçekten öyleydi) diye kendimi kandırırken hayatımın nereye gittiğini görememişim. Alışkanlıklar gerçekten bizim kim olduğumuzu belirliyor. Sağlıklı, sportif, entelektüel alışkanlıkları olan biri olmak sizin beyninizi bile değiştiriyor. Kibrimden dolayı bunları göremediğime veya kabul etmek istemediğime üzülüyorum sadece. Neyse. Kim olduğumu hatırladım, ne istediğimi biliyorum. Bakalım ne gibi süprizlerle karşılaşacağım.
Not: Spora 1 yıldır aralıksız devam ediyorum, aç kalıyorum. Bu modda aç kalmanızı da tavsiye ederim beyin daha temiz düşünüyor. Üstelik şişmiş 90 kiloyu geçmiştim 4 5 günde 87nin altına düştüm. Spordan önce ve sonra beslenerek kas kaybını da minimalize ediyorum. Yürüyüş ise olmazsa olmazım.

Gece editi: Yaşayabileceğim en kötü hisleri yaşıyorum. O kadar kötü ki. HİÇBİR ŞEYE HEVESİM YOK.
 
Son düzenleme:

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
6.Gün
Sabah çok güzel keyifli uyandım. Daha sonra dışarı çağırdılar gittim. Yaşadığım bir kaç olay sebebiyle eve dönerken blue balls a yakalandım. 4 saat falan geçmek bilmez bir ağrı yaşadım ölüm gibiydi. Şu saatlerde ise muazzam baş ağrısı geri döndü. Sanırım flatline etkisiyle acayip geri çekiliyor dopamin ve beyin kendini yeniliyor. Acı büyük kazanç da büyük hayırlısı.
 
Son düzenleme:

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
7-
Erken kalktım. Ders çalışmak zordu. Eski dostlarımla sosyalleşmeye çalıştım, satıldım. Buna sinirlenip gidip söve saya içtim. Biraz neşelenince yeni tanıştığım kızlarla buluştum onlarla takıldım 5 saat. Bu saatten sonra bana yapılan tek yanlışı affetmeyeceğim. Affetmek erdem falan değil insanlar kendini bir b** sanıyor affedince. Hak etmeyen kimseyi hayatımda tutmayacağım. Bu o***** *****larına ayıracağım vakti keşke kızlara ayırsaydım, hem mutlu olurdum zevk alırdım hem de istediğim şeyi yapardım. Yemin ediyorum 1 insana 1 kıza küstüm diye tüm kızları bırakıp arkadaşlarla aileyle takılmak kadar saçma bir şey yok. Şu saatten sonra hayatta gram korkum yok. Görüp beğendiğim tüm hatunlarla konuşacağım. Depresyon, travma bunlar umrumda değil. Kimin ne düşündüğü de. Gencim, yakışıklıyım, uzun boyluyum, kaslıyım. Bunun 2 3 ap***ın arasında heba olmasına izin vermeyeceğim. Sırf o sadece kızlarla takılan yav*** adam olmak istemediğim için her türlü ortam yaptım ama yok abi kafam almıyor. sal** kezbanlara yavşamayı da kafam almıyor, beyin yoksunu yaşıtlarımla takılmayı da. Bundan sonra zihnimin, benliğimin ve bedenimin istediği gibi yaşıcam. İstemediğim hiçbir şeyi yapmıcam sırf bana faydalı diye. Bu yüzden depresyona girdim ya. Zorla kitap okumacayağım zorla spor yapmayacağım zorla sevmediğim kişilerle takılmayacağım. Zihnime ve bedenime iyi bakacağım. Kendimi mutlu etmeye çalışacağım.
Ulan her şeyimi heba ettim be. Taviz verdikçe yaşayacak alanım kalmadı, kavga etmekten, bağırmaktan, kızmaktan sıkıldım. İnsanların bana sövüp saymasından sıkıldım. Onlar için yaşamaktan sıkıldım. Onlara iyi gözükmeye çalışmaktan sıkıldım. Sırf olay çıkmasın diye alttan almaktan sıkıldım. Sırf mutlu olsunlar diye bir şey yapmaktan...
Neyse beyler anladınız..
Yaşamdaki amacım başarmak, zevk almak, ve istediklerimi yapmak... Bir şeylerden korktukça üstüme geliyorlar. Kızlarla da çok iyi anlaşıyorum, hem beni çok seviyorlar hem de güldürmesi kolay. Yumuşaklar tatlılar ne bileyim.
Erkekler niyeyse beni rekabet aracı olarak görüyor, ezildiği zaman da aşağılık psikolojisine giriyorlar yemin ederim erkek kalmadı çevremde. Kaç yıllık arkadaşların yapınca koyuyor işte. Sevgilimi kıskanan oldu lan... Her derdinde her yardıma ihtiyacı olduğunda yanında olup sırt çevirmediğim adam. Beyler yemin ediyorum enayi olarak gelmişim şu dünyaya. Sayısız insana yardım ettim samimi söylüyorum. Kimisinin psikolojisine, kimisinin maddi, kimisinin manevi. Kimisi yalnız olduğu için. Ama bugün ben yalnızsam, ben satılıyorsam bir şeyler yanlış demek ki.
Biraz kendimden bahsedeyim artık. Yaşım 18. Türkiye'nin en güzel şehrinde yaşıyorum. 190 boyunda 86 kiloyum. 2 Yıldır fitness ile uğraşıyorum. Araba sürmeye, hıza, adrenaline acayip aşığım. Dersler konusunda tyt'de dershane rekorum, ayt'ye yeni başladığım için pek bir şeyim yok. 10 Dakika çalışarak 80 90 alırdım lisede. 12. Sınıfta en sevdiğim aktivite pick up yapmaktı. Korona dalgası çıkınca üniye gidemeyeceğimi anlayıp mezuna kaldım 1 yılım boşa gitmesin diye. Eve kapanınca da pmo ya sardım ve aylardır kurtulamıyorum. Son 2 aydır 2 haftalık süreçlere falan girip bozuyorum. 1 Yılda depresyon stres anksiyete sosyal fobi okb falan gelişti. Psikolojim bitik duruma geldi. Hissizleştim. Acıya duyarsızlaştım. Bayağı kötü halde ayakta durmaya çalışıyorum. Buna rağmen milletle ilgilenip arkadaşlarımı satmıyorum. Gördüğüm muamele ise açıklanabilecek bir şey değil. İnsanlara şans vermeyi bırakıp ''kötü adam'' olacağım tekrar. Beni sömürenleri hayatımdan atınca kötü adam olmuştum. Yapım böyle herhalde 1 yıl geçmedi tekrar sömürmelerine izin verdim. Tekrar kötü adam olma zamanı.
Ha bir de... Yüksek tensel temastan dolayı blue balls oldum. Bu sorunu çözmem lazım.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
26. Gün sanırım
Beyin ağrıları, bol bol tecrübe, bol bol acı, sevilmek, yaşadığını hissetmek ve gerçek hazlar.
İnsanların sana saygı duyması, kendine sonsuz güvenmen, hayallerini bir bir gerçekleştirmen.
Yolda yürümeye çekinirken caddenin ortasında binlerce kişiyi umursamadan karnını doyurmak ve sadece özgüveninden ötürü senden etkilenen onlarca kız. Senin fark etmediğin ama insanların senden etkilenmesini sağlayan etkiler. İstediğin ideal vücut. Okuduğunu anlamak, kendinle barışmak, kendine saygı duymak. İnsanları sevmek, kendine verdiğin değerin artması. Her şeye cesaret edebilmek. Potansiyelini tamamen çıkarmak... Daha sayayım mı?
Yaşadığım o *oktan ayrılıktan sonra tam olarak 365 gün geçti, gerçi 9 nisan da olabilir hatırlamıyorum. Fap batağına düşmüş, gözü yaşlı 17 yaşında, evden çıkamayan (karantina) sanal hazlarla oyunlarla kendini uyuşturan bir kişi. Mayısta tekrar dışarı çıktı ama hiçbir şey eskisi gibi değildi.
1- Çekici değildi
2- Kendinden ve özgüveninden şüphe ediyordu
3- Ayrılık acısı yaşıyordu ve bıraktığı kişiye bağımlı olmuştu
Peki bunlarla kaldı mı? tabiki hayır, aylarca o istemediği kızın peşinden koştu. Sürekli yalnız ve acı içinde bir yaz geçirdi. Bozuk bir psikolojiyle eski dostluyla barıştı, eski dost düşman olmaz derlermiş. Onun da rehberliği sayesinde kendini biraz toparladı. Daha sonra başka bir dostu sayesinde dersaneye başladı ve aylarca birlikte ders çalışıp sosyalleştiler. Tabi peri masalı gibi değildi, fazlaca acı doluydu.
Bir sebepten şehir dışına gitti ve sadece kendisi gibi davranarak son derece güzel kızları etkileyebildiğini fark etti.

Kafamdaki tüm şimşekler o anda koptu ve neler yapabileceğim ve potansiyelim gözümün önüne geldi.
Şimdi genel durumu bir inceleyim:
-Ayrılık acısı devam ediyor
-Sigara, pmo ve alkol bağımlısı
-Dersler Allah'a emanet
-Arkadaş sayısı bir elin parmağını geçmiyor, tek takılıyor
-Sürekli okuyup araştırıyor ve spor yapıyor, meditasyon yapıyor
-Her şeyin farkında

Yapmam gereken şey belliydi aslında, ama hiç de kolay değildi ve ne hevesim ne cesaretim vardı, bu da bu sürecin bayağı uzamasına sebep oldu.
Kasım ayından şubat ayına kadar böyle geçti birsürü deneme yaptım ve her başarısızlıkta bir şeyler öğrendim. Kendime daha çok baktım, daha çok spor yaptım, daha iyi beslendim, giyimimi komple güzelleştirdim. Güzel parfümler sıktım, yürüyüşümü değiştirdim, saçımı uzatmaya başladım, her bulduğum fırsatta kızlarla, insanlarla konuştum iletişime geçtim. Her gün dışarı çıkmaya başladım, bunun yanısıra dersleri de aksatmayı bıraktım. Çalışıp başarmanın hazzını tattım. Kendime verdiğim değer, saygı, sevgi arttıkça özgüvenim de arşa ulaştı ve bu bile beni tanımayan kızları bana çekmeye yetti. İri vücutlu, uzun boylu, iyi giyinen, rahat özgüvenli birini bulunca kızların aklı kayıyor tabi. Geçen yılki fotoğraflara baktığım zaman yüz şeklim, duruşum bakışlarım o kadar değişmiş ki. Yaşadığım o cehennemvari acılara şükrediyorum. Onlar olmasa bu hale gelemezdim çünkü. Ve bu değişim sürecini tamamladığım DÜN. Acılar kesildi. Tam 1 yıl önce dün ayrılmıştım ve dün yeni bir ilişkiye başlamak için ilk adımı attım. Beden dili ve davranışlarından anladığım kadarıyla hislerimiz karşılıklı.
Geçen yıl, içimde hep potansiyelime ihanet ettiğime dair bir his vardı. Karantinaya girdiğimiz anda zar zor sabrettim ve ayrıldık. Dostlar tam 365 günde yaşadığımı bir ben bir Allah biliriz. Ama inanın her bir acıya değdi. Asla unutmayacağım ve o acılar aklıma gelince bile inatla hayata sarılasım, çalışasım, bir şeyler başarma isteğim körükleniyor. Uzun ve detaylı bir yazıyı bir gün başarı hikayelerime yazacağım. Şu an gerçekleştirmek istediğim şeylere biraz var. Benden bağımsız bir durum. Sürecin olgunlaşması gerekiyor ve benim yeni bakış açımın ve karakterimin de. Yeni karakter dediğim kendimin en iyi hali yani, başkasını taklit ederek yaşayamazsınız illa ki tökezlersin ve asla mutlu olamazsın. Şimdilik bu kadar adios.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
27-
Her şeyi geride bırakıp gitmek. Kendi hayatına başlamak.
Sanırım hayatta en çok yapmak istediğim şey bu.
Tamamen kendi çıkarlarımı gözeterek yaşamak.
İyi insan olma masalları altında sömürülmeyi bırakmak.
Vicdanıma ve beynime neyin iyi neyin kötü olduğunu, içten pazarlıklı bencil insanlara hak ettiği gibi davranmak gerektiğini.
Ve beni hak eden kişilerle birlikte olmam gerektiğini anlatmam lazım.
-kron1k çalıyor arkada-
İstediğim 2 şey var.
1- o kişiyi tavlamak, 2- başarmak
Yani ufak bir cesaret dışında hiçbir şeye ihtiyacım yok.
75 gün kaldı.
İlki çok kolay. Esas korktuğum 2.si. Kendimi ders dışında her alanda geliştirdim; övünmek için söylemiyorum onlarca kitap bitirdim, vücut yaptım, yüzlerce makale okudum, günde 15 16 saat bir amaç uğruna uğraştım. Sosyalleşmem gereken süreleri bile kendimi geliştirmeye adadım ve 18imde yaşıtlarımın acayip önünde başladım hayata. Öğrendiklerimi test etmek için çok fazla da sosyalleştim, sürekli öğrendiklerimi denedim ve içselleştirdim.
Ama bu sürede sınavlara son gün bir bakmak dışında pek bir şey yapmadım, bu yüzden mezuna kaldım zaten. Kişisel gelişimim tamamlanınca üniye başlamak için. Bakalım 75 günde neler yapacağım. Sosyalliği sınıftaki arkadaşlara ve o hatuna bağlayacağım. Eski dostlarımla görüşmeyi o kadar istemiyorum ki... Sıkıldım ve bıktım aynı düz muhabbetler aynı konular aynı aktiviteler. İnsanın beyni küçülüyor yemin ederim. İğrenç dar kafalarda beni şekillendirdiklerini düşününce bile direkt soğuyorum. Değiştiğimi kabullenip kendilerini benden ne zaman üstün görmeyi bırakacaklar bunu merak ediyorum. Peki çok yardımları dokundu ama nereye kadar. Hayat kısa ve kimse için çarçur etmek istemiyorum. En fazla günde 15dk şuraya girip günlüğümü yazmak istiyorum. Sanırım artık ben yaşamak istiyorum. Bir kuşun yumurtasını kırmaya çalışması gibi şu an yaşadığım. Zamanın geldiğini söyleyebilirim. Şimdi biraz spor yapıp, bakım yapıp haftayı planlayıp derse gömüleceğim. İri vücut acayip işe yarıyor eskiden pek iplemeyen kızlar gelip koluma giriyor xd şımardım biraz... Neyse görüşürüz... Şimdilik... Fena geri döneceğim.
 

whatWasfap

Uranüs Yolcusu
Katılım
10 Kas 2020
Mesajlar
138
Tepki puanı
366
Puanları
91
Konum
İzmir
konuyu kapatıyorum olmadı arkadaşlar iyi ki de olmamış hayattaki en büyük hatamı fark ettim
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst