Ciks
Mezun
- Katılım
- 7 Eki 2020
- Mesajlar
- 314
- Tepki puanı
- 860
- Puanları
- 160
Temizinden 30 Güne Nasıl Geldim
Temizinden 45 Güne Nasıl Geldim
Tıpkı 30-45. günler arası olduğu gibi bu 45-60 arasının da büyük bir kısmı pandemiden dolayı evde geçti. Son 15 günde sadece 6 gün işe gittim. Bu günleri evde odamda tek başıma, yüksek performanslı bilgisayarımla birlikte geçireceğimden bi açıdan benim için riskli bir durumdu. Daha 1-2 sene öcnesine kadar kriz anında elimin altında internet ve bilgisayar olduğunda dayanamayıp relapse olduğumdan evin internetini kesmiştim. Bu konuda büyük gelişme gösterdiğim ortada. Ayrıca akşama kadar bilgisayarla uğraşsam da uğraşmasam da odamda hep bilgisayarın karşısında oturmama rağmen p*rno izme isteğinin çok fazla gelmemesini kirlenmemişliğe yoruyorum. Tebdili mekanda ferahlık vardır derler ya, yeni odamı ve yeni bilgisayarımı henüz pmo ile bir iki istisna hariç kirletmediğimden bana çok fazla pmo’yu çağrıştırmıyorlar.
Daha önce de dediğim gibi bu aşamada da evden pek çıkamadığımdan hem bazı olumlu gelişme faktörlerini yeterince geliştiremedim. Hem de gelişmeleri yeterince gözlemleyemedim. Sanırım NoFap yapıp da “Hiçbir etkisi olmadı” diyenler bu yüzden yanılıyorlar. Çünkü esas etkisini dışarı çıkınca, insanlarla iletişime geçince görüyorsunuz. Mesela NoFap’taki 1. yılımın sonlarında -ki şu an 3. yılıma yaklaşıyorum – iş yerinde bi toplantı yapılacaktı ve bu toplantı benim gibi ileri derecede sosyal anksiyetesi olan biri için çok büyük bir olaydı. Çünkü böyle durumlarda anksiyeteyi kalp çarpıntısı, el titremesi, dudak ve yanakların titremesi gibi acınası bir halde yaşama olasılığım vardı. Sırf bu yüzden toplantının yapılacağı tarihe kadar relapse olmadım ve 26’lara kadar geldim (O zamanlar rekorum 32 civarıydı). Toplantıdan daha önce haberim olsaydı daha çok ilerlerdim. Ve ayrıca bu toplantı birkaç gün ardarda yapılacaktı. Yaklaşık 20 kişinin olduğu ve içlerinde kızların ve müdürlerin olduğu büyük toplantı salonunda söz sırası bana yaklaşırken çok heyecanlıydım ve Allah’a nasıl yalvarıyordum bilemezsiniz. “Allah’ım nolur rezil olmayım”… Söz sırası bana geldiğinde kalbim hızlı atmasına rağmen biraz da nefes kontrolü yaparak düşüncelerimi ifade ettim, hatta kimileriyle tartışmaya girdim, diğer titremeler minimum düzeyde olduğundan başka şeylerle bu kusurumun üzerine genelde örtmeyi başardım. Beni yakından uzaktan tanıyan çoğu kişi benim gibi birinden bunu beklemiyorlardı ve bunu da açık açık davranışlarıyla ve sözleriyle ifade ettiler. İçlerinden samimi olduğum birine heyecanımı belli edip etmediğimi sordum ve belli etmediğimi söyledi. Ve ondan sonra ardarda birkaç gün yapılan diğer toplantılarda da bu heyecan daha da azaldı ve daha rahattım… Yani o günleri evde geçiriyor olsaydım pek bir bir şey hissetmeyecektim. Şimdi benim fark etmediğim kim bilir ne ilerlemeler olmuştur da açığa çıkarmamı bekliyordur.
46. gün iş yerinde işler çok yoğundu. Diğer aşamada çok oyun oynadığımdan hala beyin sisi vardı ve iş yerindeki bu yoğunlukla birlikte işler içinden çıkılması zor bir duruma geldi. Çok stresli bir günde ve ardından müthiş bir baş ağrısı geldi, iftardan sonra da yavaş yavaş azaldı. O günden sonra 2 hafta boyunca oyun oynamama kararı aldım. Önce azaltarak ilerleyim dedim ama sonra vazgeçip birden bıraktım. Sonraki 2 günde bırakmamın olumlu etkilerini yavaş yavaş görmeye başladım ama araya yine 1 haftalık tatil girdi. Bu bir hafta boyunca 4-5 saat oyun oynamak yerine bol bol kitap okudum. Hatta bu sürecimdeki aşamalarda kitap okuma sayfa sayım yaklaşık şu şekilde:
0-30 gün : 0 sayfa
30-45 gün : 400 sayfa
45-60 gün : 900 sayfa
Aslında 1500 sayfa hedefim vardı. Ama hem yeterli iradeyi sonraki günlerde gösteremediğimden hem de çok yavaş kitap okuduğumdan olmadı… Hızlı kitap okuyan birisi benim bu okuduğumun en az 3 katını okuyabilirdi. Ama sürecin sonlarına doğru kitap okuma hızımın en az %10 arttığını farkettim. Ayrıca uzun zamandır hiç bu kadar yoğun kitap okumamıştım (Belki de hayatımda hiç okumadım bilemiyorum).
Ne diyorduk, oyunu bırakmış kendimi kitap okumaya vermiştim ve vaktimi daha faydalı geçiriyordum. Fakat bir haftalık tatilin son günü yani işe gitmeden önceki gün 54. günde ne olduysa sanki şalteri indirince makinanın durması gibi birden iradem dibe vurdu. Tetikleyiciye felan da maruz kalmamama rağmen birden bozma isteği geldi. Ve öyle bir durumdaydım ki yasaklar dolayısıyla dışarı çıkıp gezebileceğim, vakit geçirebileceğim bir olanağım da yoktu. Cinsel isteğimin düzeyini yokladığımda ise her zamanki seviyesindeydi. O zaman bunun ani irade çökmesinden kaynaklandığını anlayıp o günün kalan kısmını kendime tatil olarak belirleyip yine oyuna daldım ve her gün yediğimden daha fazla şekerli gıda tükettim. Bu çöküşü ve gelişmemi aşağıdaki grafiğimde de görebilirsiniz:
Ertesi gün bu irade çöküşü kayboldu ve günden güne kendimi tekrar toparladım. Ama yine az da olsa oyun oynamaya devam ettim… Zaten esas gelişimi de bu çöküşten sonra gördüm. 1 hafta sonra işe gittiğimde neredeyse hatasız makine gibi takır takır çalışıp işini bitirmenin zevkini yaşadım. Konuşmalarımın değiştiğini de farkettim. Biri bir şey sorduğunda duraksamadan kararlı bir şekilde cevap verebiliyordum. Ses tonumdan bakışlarımdan bunu karşı tarafa aktardığımı fark edebiliyordum. Normalde ciddi ve canım sıkılmış gibi dursa da bir insanla iletişime geçince daha canlı, gülümseyerek, göz teması kurarak konuşuyor ve az konuşmama rağmen karşı tarafın benimle konuşma isteğinin arttığını fark edebiliyordum… Ayrıca benim davranışlarım değişince insanların da bana karşı davranışları değişiyordu sanki... Sesim kalınlaştı mı ondan emin değilim. Bence kalınlaştı, ama emin olmam için durup dururken birinin “Senin sesine ne oldu?” diye sorması gerekiyor. Ama 57. günümdeyken Nofap sürecimdeki günümü bilen bi arkadaşım telefonda konuşurken sesimin çok net ve kararlı geldiğini ve duraksamadan konuştuğumu söylemişti. Ayrıca Nofap yaptığımı bilmeyen bi arkadaşım da daha erkeksi davrandığımı belirten ifadelerde bulundu -ki bu arkadaşım sürekli benim pısırık olduğumu ima eder dururdu… Ve dün de farkettim biriyle konuşurken evde kös kös oturmamın aksine daha neşeli, konuşkan ve enerjik oluyordum… Ayrıca birine karşı kendimi savunup tartışmam gerektiği zaman da heyecan yapmadan sakince tartışabiliyorum. Tabi bu gözlemlediklerim yakın çevremdeki birkaç insanda oldu sadece…
Henüz ulaşamadığım seviyeyi de söyleyeyim. Mesela geçen metroda adam beni bi konuda biraz kaba bi üslupla uyardı. Kendince haklıydı ama ben de kendimce haklıydım. 2 durak sonra ineceğini bildiğimden sesimi çıkarmadım. Adam sonra herkesin içinde söylenmeye devam etti. Biraz sonra metrodan inince adamın beni uyarmadan önceki halime geri dönüp uyardığı şeyi yapmaya devam ettim. Artık bu davranışımın adı neydi bilmiyorum. Korku mu anksiyete mi, yoksa sukünetini koruma mı?.. Çünkü adamla tartışmaya girsem belki derdimi anlatamayacaktım ve adam ya da ben öfkemizi kontrol edemeyip birbirimize girecektik ve sonunda suçlu olan ben olacaktım. Orda benim yaptığım gibi adamı geçiştirmek haricinde yapılabilecek en iyi davranış beyin sisinin hiç olmadığı ve toplum içinde seviyeli tartışma ve toplumu gerektiğinde manipüle edebilme kabiliyetini kullanarak adamın çevredekilerin desteğini almasına mani olup kararlı ve dominant bir tartışma gücüyle adamı psikolojik olarak mağlup etmek olurdu.
Neyse, başka şeylerden bahsedelim. Mesela cinsel istek… Özellikle 54. günden sonra gün içerisinde inişli çıkışlı olsa da beni çok zorlamaya başladı. Sırf bu isteğe karşı koymak için irademin harcadığı enerji sanki bir şehri aydınlatmaya yetecek kadar yüksekmiş gibi geliyor. Bazen sabahları yüksek cinsel istekle uyanıyorum. Sabah ereksiyonları ise her zamankinden daha şiddetli… Eskiden yataktan kalkıp yürüyünce giderdi, ilerleyen günlerde tuvalete gittikten sonra gitmeye başladı, şimdi ise tuvalete gittikten sonra bile bir süre devam ediyor... Bu yüksek cinsel isteğe rağmen hala rüyalanma olmadı. Gece istemsiz sürtünme ya da istemsiz mastürbasyon da yok denecek kadar az.
Sürecimin bu aşamasında da yine hiç mastürbasyon yapmadım ve tetikleyicilere bakmamaya çalıştım. Genelde hafif ve orta düzey, çok nadiren ileri düzey tetikleyiciye kısa süreli maruz kaldığım oldu. Ama çok ileri düzey yani çıplaklık içerene hiç bakmadım. 60 gündür gördüğüm tek çıplaklık birkaç gün önce sıkılarak izlediğim bi dövüş filmini ileri sararken bir anlık gördüğüm çıplaklıktan ibaret… Ama en başarılı olduğum konu ise sıfır mastürbasyon oldu…
Diğer bahsetmek istediğim konu ise slogan mevzusu… Belki bununla ilgili ayrı bir konu açarım. Eski süreçlerimde de yapardım ama bu sürecimde daha çok yapıyorum sanırım. Özellikle yaptığım bir şey değil, kendiliğinden ortaya çıktı… Bazen düşük veya yüksek şiddette kriz geliyor ve relapse olma isteğinin sinyalleri hayvani beyinimden korteksime geliyor. O zaman kendimi ikna etmek için seviyesine göre bazı sloganlarla cevap veriyorum. Mesela “Eski berbat günlere geri mi dönmek istiyorsun?” “Buraya kadar gelmişken vazgeçemezsin.” “Her şeye yeniden başlayamazsın” “Şu anki elde ettiğin birikimi ve yaşadığın huzuru birkaç dakikalık zevke mi değişeceksin?”… Ayrıca kendime sürekli “Başaracaksın, başaracaksın” deyip duruyorum. Bunu kendime gaza getirmek için söylemiyorum sanırım. Otomatik olarak çıkıyor. Nedense özellikle tuvaletteyken sürekli “Başaracaksın” deyip duruyorum. Tabi bazen karşı cevap olarak “hadi ordan, hiç bi şey başaramayacaksın” cevabının geldiği de oluyor.
Cilt konusundan bahsedelim biraz da… O dediğim stresli iş gününün ertesi günü küçük beyaz sivilcelerden birkaç tane çıktı. 55. Güne kadar ara ara bu küçük sivilcelerden çıkmaya devam etti. Ama bunlar çıktıktan 2 gün sonra iyileşip yok oldular. İz bırakacak cinsten sivilce sadece 1 tane çıktı. Sırtımda da hala orta büyüklükte sivilce çıkıyor arada. Ama ne yüzümde ne de başka bir yerde hiç akne çıkmadı… Psikolojik midir bilmiyorum ama aynaya bakınca kendimi sevimli görüyorum.
Duygu durumum biraz karışık ama bir kelimeyle özetleyecek olursak “umursamaz” diyebilirim. Çoğu şeyi umursamıyorum. Yani çoğu zaman cinsel istek duygusu çok baskın olduğundan olsa gerek diğer mutluluk, heyecan, üzüntü, korku, açlık, öfke gibi duyguları çoğu zaman yeterince hissedemiyorum. Özellikle geçmişimdeki derin acılar hüzünlü bir müzik çaldığında dahi üzeri örtülmüş veya uyuşmuşçasına bir kenarda duruyor ama etkili olup göz yaşına dönüşmüyor veya kafamı meşgul etmiyorlar. Ama birkaç kez gün içerisinde duygu geçişleri olduğu oldu. Yani karşıma çıkan bir olay karşısında birden moral bozukluğu ve öfke yaşayıp birkaç saat sonra neşeli olduğum oldu.
Bu seviyeye ulaşmamda Allah’a şükür yeni hayatımın daha az stresli olmasının da çok etkisi oldu. Bundan sonrası benim için daha zor. Çünkü rekorum olan 68’e yaklaşıyorum. Ve o 68 çok da temiz değildi ve yeni tanıştığım ve ciddi düşündüğüm bir kızı kaybetmemek için zoraki ulaştığım ve olumsuz cevabının ardından 3 postayla çöpe attığım bir seviyeydi. Şimdiki güne kendi irademle ve temiz bir şekilde geldiğim için 70 şu an garanti görünüyor. Sonrasını ise Allah bilir.
75. günde görüşürüz inşallah.
Temizinden 45 Güne Nasıl Geldim
Tıpkı 30-45. günler arası olduğu gibi bu 45-60 arasının da büyük bir kısmı pandemiden dolayı evde geçti. Son 15 günde sadece 6 gün işe gittim. Bu günleri evde odamda tek başıma, yüksek performanslı bilgisayarımla birlikte geçireceğimden bi açıdan benim için riskli bir durumdu. Daha 1-2 sene öcnesine kadar kriz anında elimin altında internet ve bilgisayar olduğunda dayanamayıp relapse olduğumdan evin internetini kesmiştim. Bu konuda büyük gelişme gösterdiğim ortada. Ayrıca akşama kadar bilgisayarla uğraşsam da uğraşmasam da odamda hep bilgisayarın karşısında oturmama rağmen p*rno izme isteğinin çok fazla gelmemesini kirlenmemişliğe yoruyorum. Tebdili mekanda ferahlık vardır derler ya, yeni odamı ve yeni bilgisayarımı henüz pmo ile bir iki istisna hariç kirletmediğimden bana çok fazla pmo’yu çağrıştırmıyorlar.
Daha önce de dediğim gibi bu aşamada da evden pek çıkamadığımdan hem bazı olumlu gelişme faktörlerini yeterince geliştiremedim. Hem de gelişmeleri yeterince gözlemleyemedim. Sanırım NoFap yapıp da “Hiçbir etkisi olmadı” diyenler bu yüzden yanılıyorlar. Çünkü esas etkisini dışarı çıkınca, insanlarla iletişime geçince görüyorsunuz. Mesela NoFap’taki 1. yılımın sonlarında -ki şu an 3. yılıma yaklaşıyorum – iş yerinde bi toplantı yapılacaktı ve bu toplantı benim gibi ileri derecede sosyal anksiyetesi olan biri için çok büyük bir olaydı. Çünkü böyle durumlarda anksiyeteyi kalp çarpıntısı, el titremesi, dudak ve yanakların titremesi gibi acınası bir halde yaşama olasılığım vardı. Sırf bu yüzden toplantının yapılacağı tarihe kadar relapse olmadım ve 26’lara kadar geldim (O zamanlar rekorum 32 civarıydı). Toplantıdan daha önce haberim olsaydı daha çok ilerlerdim. Ve ayrıca bu toplantı birkaç gün ardarda yapılacaktı. Yaklaşık 20 kişinin olduğu ve içlerinde kızların ve müdürlerin olduğu büyük toplantı salonunda söz sırası bana yaklaşırken çok heyecanlıydım ve Allah’a nasıl yalvarıyordum bilemezsiniz. “Allah’ım nolur rezil olmayım”… Söz sırası bana geldiğinde kalbim hızlı atmasına rağmen biraz da nefes kontrolü yaparak düşüncelerimi ifade ettim, hatta kimileriyle tartışmaya girdim, diğer titremeler minimum düzeyde olduğundan başka şeylerle bu kusurumun üzerine genelde örtmeyi başardım. Beni yakından uzaktan tanıyan çoğu kişi benim gibi birinden bunu beklemiyorlardı ve bunu da açık açık davranışlarıyla ve sözleriyle ifade ettiler. İçlerinden samimi olduğum birine heyecanımı belli edip etmediğimi sordum ve belli etmediğimi söyledi. Ve ondan sonra ardarda birkaç gün yapılan diğer toplantılarda da bu heyecan daha da azaldı ve daha rahattım… Yani o günleri evde geçiriyor olsaydım pek bir bir şey hissetmeyecektim. Şimdi benim fark etmediğim kim bilir ne ilerlemeler olmuştur da açığa çıkarmamı bekliyordur.
46. gün iş yerinde işler çok yoğundu. Diğer aşamada çok oyun oynadığımdan hala beyin sisi vardı ve iş yerindeki bu yoğunlukla birlikte işler içinden çıkılması zor bir duruma geldi. Çok stresli bir günde ve ardından müthiş bir baş ağrısı geldi, iftardan sonra da yavaş yavaş azaldı. O günden sonra 2 hafta boyunca oyun oynamama kararı aldım. Önce azaltarak ilerleyim dedim ama sonra vazgeçip birden bıraktım. Sonraki 2 günde bırakmamın olumlu etkilerini yavaş yavaş görmeye başladım ama araya yine 1 haftalık tatil girdi. Bu bir hafta boyunca 4-5 saat oyun oynamak yerine bol bol kitap okudum. Hatta bu sürecimdeki aşamalarda kitap okuma sayfa sayım yaklaşık şu şekilde:
0-30 gün : 0 sayfa
30-45 gün : 400 sayfa
45-60 gün : 900 sayfa
Aslında 1500 sayfa hedefim vardı. Ama hem yeterli iradeyi sonraki günlerde gösteremediğimden hem de çok yavaş kitap okuduğumdan olmadı… Hızlı kitap okuyan birisi benim bu okuduğumun en az 3 katını okuyabilirdi. Ama sürecin sonlarına doğru kitap okuma hızımın en az %10 arttığını farkettim. Ayrıca uzun zamandır hiç bu kadar yoğun kitap okumamıştım (Belki de hayatımda hiç okumadım bilemiyorum).
Ne diyorduk, oyunu bırakmış kendimi kitap okumaya vermiştim ve vaktimi daha faydalı geçiriyordum. Fakat bir haftalık tatilin son günü yani işe gitmeden önceki gün 54. günde ne olduysa sanki şalteri indirince makinanın durması gibi birden iradem dibe vurdu. Tetikleyiciye felan da maruz kalmamama rağmen birden bozma isteği geldi. Ve öyle bir durumdaydım ki yasaklar dolayısıyla dışarı çıkıp gezebileceğim, vakit geçirebileceğim bir olanağım da yoktu. Cinsel isteğimin düzeyini yokladığımda ise her zamanki seviyesindeydi. O zaman bunun ani irade çökmesinden kaynaklandığını anlayıp o günün kalan kısmını kendime tatil olarak belirleyip yine oyuna daldım ve her gün yediğimden daha fazla şekerli gıda tükettim. Bu çöküşü ve gelişmemi aşağıdaki grafiğimde de görebilirsiniz:
Ertesi gün bu irade çöküşü kayboldu ve günden güne kendimi tekrar toparladım. Ama yine az da olsa oyun oynamaya devam ettim… Zaten esas gelişimi de bu çöküşten sonra gördüm. 1 hafta sonra işe gittiğimde neredeyse hatasız makine gibi takır takır çalışıp işini bitirmenin zevkini yaşadım. Konuşmalarımın değiştiğini de farkettim. Biri bir şey sorduğunda duraksamadan kararlı bir şekilde cevap verebiliyordum. Ses tonumdan bakışlarımdan bunu karşı tarafa aktardığımı fark edebiliyordum. Normalde ciddi ve canım sıkılmış gibi dursa da bir insanla iletişime geçince daha canlı, gülümseyerek, göz teması kurarak konuşuyor ve az konuşmama rağmen karşı tarafın benimle konuşma isteğinin arttığını fark edebiliyordum… Ayrıca benim davranışlarım değişince insanların da bana karşı davranışları değişiyordu sanki... Sesim kalınlaştı mı ondan emin değilim. Bence kalınlaştı, ama emin olmam için durup dururken birinin “Senin sesine ne oldu?” diye sorması gerekiyor. Ama 57. günümdeyken Nofap sürecimdeki günümü bilen bi arkadaşım telefonda konuşurken sesimin çok net ve kararlı geldiğini ve duraksamadan konuştuğumu söylemişti. Ayrıca Nofap yaptığımı bilmeyen bi arkadaşım da daha erkeksi davrandığımı belirten ifadelerde bulundu -ki bu arkadaşım sürekli benim pısırık olduğumu ima eder dururdu… Ve dün de farkettim biriyle konuşurken evde kös kös oturmamın aksine daha neşeli, konuşkan ve enerjik oluyordum… Ayrıca birine karşı kendimi savunup tartışmam gerektiği zaman da heyecan yapmadan sakince tartışabiliyorum. Tabi bu gözlemlediklerim yakın çevremdeki birkaç insanda oldu sadece…
Henüz ulaşamadığım seviyeyi de söyleyeyim. Mesela geçen metroda adam beni bi konuda biraz kaba bi üslupla uyardı. Kendince haklıydı ama ben de kendimce haklıydım. 2 durak sonra ineceğini bildiğimden sesimi çıkarmadım. Adam sonra herkesin içinde söylenmeye devam etti. Biraz sonra metrodan inince adamın beni uyarmadan önceki halime geri dönüp uyardığı şeyi yapmaya devam ettim. Artık bu davranışımın adı neydi bilmiyorum. Korku mu anksiyete mi, yoksa sukünetini koruma mı?.. Çünkü adamla tartışmaya girsem belki derdimi anlatamayacaktım ve adam ya da ben öfkemizi kontrol edemeyip birbirimize girecektik ve sonunda suçlu olan ben olacaktım. Orda benim yaptığım gibi adamı geçiştirmek haricinde yapılabilecek en iyi davranış beyin sisinin hiç olmadığı ve toplum içinde seviyeli tartışma ve toplumu gerektiğinde manipüle edebilme kabiliyetini kullanarak adamın çevredekilerin desteğini almasına mani olup kararlı ve dominant bir tartışma gücüyle adamı psikolojik olarak mağlup etmek olurdu.
Neyse, başka şeylerden bahsedelim. Mesela cinsel istek… Özellikle 54. günden sonra gün içerisinde inişli çıkışlı olsa da beni çok zorlamaya başladı. Sırf bu isteğe karşı koymak için irademin harcadığı enerji sanki bir şehri aydınlatmaya yetecek kadar yüksekmiş gibi geliyor. Bazen sabahları yüksek cinsel istekle uyanıyorum. Sabah ereksiyonları ise her zamankinden daha şiddetli… Eskiden yataktan kalkıp yürüyünce giderdi, ilerleyen günlerde tuvalete gittikten sonra gitmeye başladı, şimdi ise tuvalete gittikten sonra bile bir süre devam ediyor... Bu yüksek cinsel isteğe rağmen hala rüyalanma olmadı. Gece istemsiz sürtünme ya da istemsiz mastürbasyon da yok denecek kadar az.
Sürecimin bu aşamasında da yine hiç mastürbasyon yapmadım ve tetikleyicilere bakmamaya çalıştım. Genelde hafif ve orta düzey, çok nadiren ileri düzey tetikleyiciye kısa süreli maruz kaldığım oldu. Ama çok ileri düzey yani çıplaklık içerene hiç bakmadım. 60 gündür gördüğüm tek çıplaklık birkaç gün önce sıkılarak izlediğim bi dövüş filmini ileri sararken bir anlık gördüğüm çıplaklıktan ibaret… Ama en başarılı olduğum konu ise sıfır mastürbasyon oldu…
Diğer bahsetmek istediğim konu ise slogan mevzusu… Belki bununla ilgili ayrı bir konu açarım. Eski süreçlerimde de yapardım ama bu sürecimde daha çok yapıyorum sanırım. Özellikle yaptığım bir şey değil, kendiliğinden ortaya çıktı… Bazen düşük veya yüksek şiddette kriz geliyor ve relapse olma isteğinin sinyalleri hayvani beyinimden korteksime geliyor. O zaman kendimi ikna etmek için seviyesine göre bazı sloganlarla cevap veriyorum. Mesela “Eski berbat günlere geri mi dönmek istiyorsun?” “Buraya kadar gelmişken vazgeçemezsin.” “Her şeye yeniden başlayamazsın” “Şu anki elde ettiğin birikimi ve yaşadığın huzuru birkaç dakikalık zevke mi değişeceksin?”… Ayrıca kendime sürekli “Başaracaksın, başaracaksın” deyip duruyorum. Bunu kendime gaza getirmek için söylemiyorum sanırım. Otomatik olarak çıkıyor. Nedense özellikle tuvaletteyken sürekli “Başaracaksın” deyip duruyorum. Tabi bazen karşı cevap olarak “hadi ordan, hiç bi şey başaramayacaksın” cevabının geldiği de oluyor.
Cilt konusundan bahsedelim biraz da… O dediğim stresli iş gününün ertesi günü küçük beyaz sivilcelerden birkaç tane çıktı. 55. Güne kadar ara ara bu küçük sivilcelerden çıkmaya devam etti. Ama bunlar çıktıktan 2 gün sonra iyileşip yok oldular. İz bırakacak cinsten sivilce sadece 1 tane çıktı. Sırtımda da hala orta büyüklükte sivilce çıkıyor arada. Ama ne yüzümde ne de başka bir yerde hiç akne çıkmadı… Psikolojik midir bilmiyorum ama aynaya bakınca kendimi sevimli görüyorum.
Duygu durumum biraz karışık ama bir kelimeyle özetleyecek olursak “umursamaz” diyebilirim. Çoğu şeyi umursamıyorum. Yani çoğu zaman cinsel istek duygusu çok baskın olduğundan olsa gerek diğer mutluluk, heyecan, üzüntü, korku, açlık, öfke gibi duyguları çoğu zaman yeterince hissedemiyorum. Özellikle geçmişimdeki derin acılar hüzünlü bir müzik çaldığında dahi üzeri örtülmüş veya uyuşmuşçasına bir kenarda duruyor ama etkili olup göz yaşına dönüşmüyor veya kafamı meşgul etmiyorlar. Ama birkaç kez gün içerisinde duygu geçişleri olduğu oldu. Yani karşıma çıkan bir olay karşısında birden moral bozukluğu ve öfke yaşayıp birkaç saat sonra neşeli olduğum oldu.
Bu seviyeye ulaşmamda Allah’a şükür yeni hayatımın daha az stresli olmasının da çok etkisi oldu. Bundan sonrası benim için daha zor. Çünkü rekorum olan 68’e yaklaşıyorum. Ve o 68 çok da temiz değildi ve yeni tanıştığım ve ciddi düşündüğüm bir kızı kaybetmemek için zoraki ulaştığım ve olumsuz cevabının ardından 3 postayla çöpe attığım bir seviyeydi. Şimdiki güne kendi irademle ve temiz bir şekilde geldiğim için 70 şu an garanti görünüyor. Sonrasını ise Allah bilir.
75. günde görüşürüz inşallah.
Son düzenleme: