Üç Yıl Kuralı

Sosyal medya sitelerinin neden bu kadar bağımlılık yaptığını biliyor musunuz? Evet, elbette, temel bilgileri ele alalım: Kaydırdığınızda kendilerini çalan komik meme'ler ve kısa biçimli videolarla dolup taşıyorlar, tüm arkadaşlarınız sosyal medyada ve ayrıca son Uber deneyiminizle ilgili başka nerede dırdır edebilirsiniz? Ancak sizi Facebook ve Twitter'da eczanede bir kaçık gibi tutan tamamen başka bir şey daha var - anında geri bildirim. Ne yazık ki, bu aynı şey, aynı zamanda uzun vadeli projelerinizden vazgeçmenizin de sebebidir.

Çoğu zaman yazmak bana tek başına oturup kendi kendime konuşmak gibi geliyor. Bir şeyler yazıyorum, yayınlıyorum ve hiçbir şey olmuyor. İyi ya da kötü geribildirim eksikliği, yaptığım işten şüphe etmeme neden oluyor. Hemen kafamın içinde fısıldayan olumsuz düşünceleri aşılar, "Git başka bir şey yap, yazarken berbatsın. Anlıyorsun? Kimse fark etmiyor. "

Yeni başlıyorsanız, aynı şey başka herhangi bir girişim türü için de geçerlidir. Bir çevrimiçi mağaza açarsınız, kategorilerinizi dikkatlice düzenlersiniz, oturursunuz ve beklersiniz. Yeni sitenizden bir şeyler pazarlamazsanız, ne yaptığınızı kimse fark etmez - muhtemelen anneniz hariç. Satış yapmak istiyorsanız, başlangıçta temelde kendi eşyalarınızı satın almanız gerekir.

Ancak bu sadece iş dünyasıyla sınırlı değil, aynı ilke kilo vermek, yeni bir dil öğrenmek, yeni bir beceri edinmek, yeni bir alışkanlık edinmek ve sizi potansiyel olarak daha iyi bir insan yapabilecek her şey için de geçerlidir.

Diğerleri, "İyi şeyler zaman alır" diyor. Ancak tepki dünyasında gecikmeden sabırlı olmak zordur. Nihayet başarana kadar bir proje üzerinde yıllarca çalışmaya devam etmek gerçek kahramanlık gerektirir.

Anında geri bildirim eksikliği veya bu konuda herhangi bir geri bildirim eksikliği, şevkinizi kırabilir ve sizi çizim tahtasına geri götürebilir. İşte bu yüzden sosyal medya platformları bu kadar iyi hissettiriyor ve pek çok insan içeride oturuyor. Bir şey yayınlarsınız ve hemen bir tür tepki veya tepki alırsınız. Evet, sadece birkaç beğeni alabilirsin ama kesinlikle biri fark edene kadar yıllarca yazmaktan ya da sonunda o parçalanmış vücudu elde edene kadar spor salonunda huzursuzca terlemekten çok daha iyi hissettiriyor.

Neyse ki, kullanıcılardan yanıt gelmediğinde zihninizi tüketen yıkıcı düşüncelerin üstesinden gelmenin ve iş fikriniz üzerinde çalışmaya devam etmenin bir yolu var. Sadece bakış açınızı değiştirmeli ve üç yıllık kuralı kullanmalısınız.


Üç Yıl Kuralı Nedir?

Bugünlerde bir gecede bir şeyler olmasını bekliyoruz. Aynı gün teslimatlarımız, anlık mesajlaşma, çevrimiçi bir şeyler satın almanın hızlı bir yolu var, inceleme bırakıyoruz, para iadesi alıyoruz ve hepsinden önemlisi, sanki dünmüş gibi banka memuru olarak çalışan insanları görüyoruz, ancak bugün aynı kişiler multi-milyon dolarlık bir iş yürütüyor.

Medya kuruluşları, bir proje oluşturmanın yalnızca son kısmına, yani insanların artık başarılı olduğu kısma vurgu yapıyor. Uzun saatler, şüphe, tüm zor işler hakkında yeterince konuşmuyorlar. Sizin de büyük yapabileceğiniz fikrini size satmaya çalışıyorlar. Yapamayacağınızı da söylemiyorum, ama kesinlikle çevrimiçi uzmanların size söylediklerinden çok daha fazla zaman alacaktır.

Üç yıl kuralı burada devreye girer.

Bu komutun hiçbir şansı yok. Bir projeyi başarılı kılmak veya hayatınızda bazı olumlu değişiklikler yapmak istediğinizde size farklı bir bakış açısı verecektir.

Ay sonuna kadar başarılı olmayı ve bu olmadığında hayal kırıklığına uğramayı ummak yerine, kendinize başarma fırsatı verin. Kendinize üç yıl verin.

Üç Yıl Kuralı Neden Önemlidir?

Başarılı bir kişiye sorun. Tecrübeli herhangi bir kişiye sorun. Hepsi size aynı şeyi söyleyecek - Değerli bir şey yaratmak zaman alır. Yapmaya değer bir şey.

Yine de bu anlatıyı kabul edemiyoruz. Bir şeylerin şu anda olmasını istiyoruz çünkü çevremizdeki her şey çok hızlı hareket ediyor.

Bir proje üzerinde çalışmaya başladığımızda, yeni bir şeyler öğrenmeye başlayın, çevrimiçi mağazamızı açtığımızda sonuçları görmek isteriz. Bir tür ilerleme görmek istiyoruz çünkü ilerleme, yaptığımız şeyin işe yaradığı anlamına geliyor. Çabalarımızın boşuna olmadığını.

Tabii ki işler böyle yürümez. Gerçeklik, beklentilerimizden farklıdır. İlerleme yavaş, satışlar durgun, insanlar yeni blog gönderimize yorum yapmıyor… Bunlar olduğunda, doğal olarak, yaptığımız şeye olan inancımızı kaybetmeye başladık ve bir şeyleri terk ettik.

Ancak sorun, işimizin berbat olması değil - en azından asıl mesele bu değil - ya da doğru şeyleri yapmadığımız için, sadece projeye yanlış beklentilerle giriyor olmamızdır. Her şeyin hızlı olmasını bekleriz ve olmadıklarında - ki bu normaldir - pazarı, müşterilerimizi, eşimizi suçlarız ve dükkanı kapatırız

Ancak beklentilerimizi yeniden çerçevelendirirsek işler çok farklı olabilir. Bu projeye, herhangi bir projeye makul beklentilerle girersek.

Bir gecede başarılı olmayı ummak yerine, gerçeği kabul etmemiz gerekir. Anında geri bildirim almak isteyen zihnimize kalıcı bir şey yaratmanın zaman aldığını söylemek.

En başından itibaren doğru beklentileri belirleyin. Bu ay da başarılı olmayı hedeflemeyin, bu yıl da başarılı olmayı hedeflemeyin, 3 yıl sonra başarılı olmayı planlayın.


Üç Yıl Kuralı Nasıl Uygulanır?

3 yıl boyunca bir şeyler yapmayı taahhüt edin. 5 yıl. 20 yıl bile.

Yılların sayısı o kadar önemli değil - elbette en az birkaç yıl olmalı ki gerçek bir ilerleme kaydedebilesiniz. En önemli şey, en başından doğru beklentileri belirlemektir. Zihninizi sonuçları görmenin zaman alacağına ikna etmek için.

İşte bazı uygulanabilir adımlar:

*Ne?:Ne yapmak istediğinizle ve neden yapmak istediğinizle başlayın. Bir çevrimiçi mağaza açmak kesinlikle heyecan verici olabilir, ancak asıl amacınız para kazanmaksa ve başka bir şey değilse, uzun süre dayanamazsınız. Güçlü bir nedene ihtiyacın var. Her gün sabah 5'te uyanmanız için size ilham verecek bir şey. Engellere rağmen devam etmen için seni motive edecek bir şey.

*Taahhüt: Yukarıdakileri yapmak için kendinize en az 3 yıl süre tanıyın. İyi şeyler zaman alır. Bir gecede başarı diye bir şey yoktur. İnternette okuduğumuz hikayeler bize buzdağının sadece görünen kısmını gösteriyor. İşin altında her zaman yıllarca süren sıkı çalışma vardır. Bir projeye en az 3 yıl ayırmak istemiyorsanız, kendinize biraz zaman ve para kazandırın ve hiç başlamayın.

*Hayır deyin: Ne yapacağınızı bildikten sonra, ana hedefinizle ilgisi olmayan şeylere hayır deyin. Diğer fırsatlara hayır deyin. Ortaya çıkan iş trendlerine hayır deyin. Ve söylerken kararlı olun. Bu adım çok önemlidir. Fırsatlara açık kalırsanız herhangi bir ilerleme kaydedemezsiniz. Tüm fırsat pencerelerini kapatın ve uzun vadeli hedefinize bağlı kalın.

*Ayarlayın: Başlangıçta belirlediğiniz yolu körü körüne takip etmeyin. İlk başta görevimizin kusurlu olması normaldir. Sonuçta, başlangıçta bu alanda herhangi bir deneyimimiz yoktu. Aslında proje üzerinde çalışmaya başladığımızda daha iyi bileceğiz. Bu nedenle, birkaç ay sonra, orijinal fikrimizdeki kusurları gördüğümüzde, neyin işe yaramayacağını ve neyin işe yaramayacağını bildiğimizde, doğru ayarlamaları yapın ve ilerleyin.

Bunlar temel uygulama adımlarıdır.


Son Düşünceler

Herhangi bir projenin en zor kısmı, geribildirim eksikliğine rağmen üzerinde çalışmaya devam etmektir. Bir video hazırlıyorsunuz, çevrimiçi yüklüyorsunuz ve kimse izlemiyor. Bir blog başlatırsanız da aynı şey olur - yazarsınız, yayınlarsınız, ancak okuyacak kimse yoktur.

Doğal olarak, "İyi mi?", "Yapmaya devam etmeli miyim?", "Bu hiç işe yarayacak mı?" Gibi düşünceler. ortaya çıkmak.

Bunlarla başa çıkmak için şunları öneriyorum: kullanıcılardan düzenli olarak geri bildirim isteyin. Size böyle bir şey vermelerini beklemeyin. Proaktif taraf olmalısın. Kendini ön cepheye koyan kişi. Yorumlar geldiğinde, kalıpları arayın ve küçük ayarlamalar yapın. Yorum yoksa, büyük ayarlamalar yapın ve geri bildirim alma sürecini tekrarlayın. Hala yanıt yoksa, muhtemelen başka bir şey yapmaya başlamalısın.

+