Bugün ele alacağım konu, 21. yüzyılda pornografinin insan hayatı üzerindeki yıkıcı etkileri ve bu etkinin ne kadar ciddi boyutlara ulaştığıyla ilgili olacak. Öyle ki, pornografi artık yalnızca zararlı bir alışkanlık olmanın ötesine geçmiş, diğer birçok bağımlılığın önüne geçerek bireyin ruhunu ve bedenini tehdit eden büyük bir fırtınaya dönüşmüştür.
Ancak bu yazıda yalnızca tek bir noktaya odaklanmak istiyorum: Tarihte dünyayı fetheden bir imparatorun ömrü boyunca gördüğü kadın sayısı, bugün vasıfsız bir gencin internette gördüğü kadınların yüzde birine bile denk gelmiyor. Evet, bu gerçekten hayret verici. Dahası, sözünü ettiğimiz genç, bu kadınlara istediği zaman, istediği şekilde, istediği fiziksel özelliklerde ulaşabiliyor. Tek bir tuşla...
Bu gerçek, insan fizyolojisi açısından son derece tahrip edici. Çünkü beynimizin en temel biyolojik dürtüsü, kuşkusuz üremektir. Tüm bedenimiz, hormonlarımız, duygularımız ve içgüdülerimiz bu amaca hizmet edecek şekilde yaratılmıştır. Ancak ne yazık ki, bu doğal dürtü artık ciddi bir şekilde saptırılıyor. Çünkü pornografi, üremeye yönelmesi gereken tüm hassasiyetlerimizi, duygularımızı ve ilişkisel bağ kurma yetimizi katlediyor.
Sevgi yok, merhamet yok, yakınlık yok. Tanışma, etkileşim, duygusal bağ kurma gibi insani süreçler tamamen yok sayılıyor. Sadece 20-30 dakikalık yapay bir haz için ekran başında vakit harcayan, gerçekte hiçbir şey kazanmayan; aksine ruhsal, zihinsel ve fiziksel olarak büyük zarar gören bir izleyici kitlesiyiz artık. Pornografi, tamamen kurgulanmış bir tuzak; insanın en temel duygusuna, en savunmasız noktasına yönelik korkunç bir saldırı.
Bu çürümenin farkına varmalı ve ne pahasına olursa olsun bu bağımlılıktan kurtulmalıyız. Çünkü kaybettiğimiz şey, sadece zaman değil; insanlığımız.
Ey akıllı sakın aklın başına gelince, pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme. (Mevlana)