Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

2023’Te Tekrar Monk Mode / Ludwig

Black Rose

Admin/Üst Düzey Moderatör
Üst Düzey Moderatör
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
1,086
Tepki puanı
2,937
Puanları
180
Ben de Monk Mode yapıyorum 0 telefon, 0 bilgisayar, 0 televizyon, 0 şeker - abur cubur akşama kadar dayanıyorum saat 22 gibi uyumaya çalışıyorum ancak uyuyamıyorum, geri kalkıyorum az dolanıp uyumaya çalışıyorum yine uyuyamıyorum bu şekilde saat 01:00+ oluyor sonra dayanamayıp laptopu alıp p izliyorum, laptopu kilitlersem telefonu alıp p izliyorum, sonra telefonu da kilitledim, televizyondan izliyorum, onu da engellemeyi başarınca başka bir telefon buluyorum ya da sürtünerek yapıyorum, soğuk duş almayı denediğimde aldıktan sonra 15-20 dakika dayandım yine relaps oldum, geceleri atlatamayınca bir işe yaramıyor, tavsiyede bulunur musunuz ?

Monk Mode'den Hard Moda geçmeni tavsiye ederim. Kendine hemen aşırı yüklenme her şeyi aynı anda bırakırsan beynin "dopamin" diye diye sürünür. Sonra bir bakmışsın süreci bozmuşsun. Sırayla yavaş yavaş bırakmalısın. Bunları da art arda oku ve kafanda meseleyi oturt.




 
Son düzenleme:

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
5.Gündeyim. 7.günde yazacağım ve her hafta gelip yazacağım bundan sonra.

Her gün yazınca baya takıntıya bağlıyorsun xd
 
Son düzenleme:

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Dostum,sürecini bozmanda seni etkiliyen unsur neydi onu bul sağlam bir neden değilse bu bunun üzerine düşünme eğer sağlam bir nedenin varsa tekrarlamadan bu nedeni kabul et ve artık sorumluluk al,unutma sen varsan annen ve baban var sen varsan o var bu var ve demekki sen özelmişsin peki sen özel biriysen kendininmutluluğunu düşünmüyorsan (asıl yapman gereken bu)bile çevrendeki ler için şunu düşün ben özel biriyim o zaman benim daima en iyiye ulaşmam lazım ki çevremdekiler beni tebrik etsinler ve mutlu olun (senin başarını etkiliyen birşeyi yapman ne kadar doğru)

Baya heyecanlı yazmışsın herhalde azizim :)

%100 katılıyorumm
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Monk Mode'den Hard Moda geçmeni tavsiye ederim. Kendine hemen aşırı yüklenme her şeyi aynı anda bırakırsan beynin "dopamin" diye diye sürünür. Sonra bir bakmışsın süreci bozmuşsun. Sırayla yavaş yavaş bırakmalısın. Bunları da art arda oku ve kafanda meseleyi oturt.





Azizim, şekeri, youtube'yi (bazen bir videoyu izleme ihtiyacım oluyor izleyip kapıyorum hemen), müziği, oyun bağımlılığını bıraktım. Film izliyorum baya. Buna alıştım artık. Bu monk mode oluyor değil mi??

Ama dostum şu nokta önemli, gerçekten eğlendiğim film izlemek ve aoe 2 oynamak benim gelişimimi sekteye uğratsada zamanla bırakıcam hemen gaza gelmicem yani bu noktada haklısınnn :) katılıyorum
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Ben de Monk Mode yapıyorum 0 telefon, 0 bilgisayar, 0 televizyon, 0 şeker - abur cubur akşama kadar dayanıyorum saat 22 gibi uyumaya çalışıyorum ancak uyuyamıyorum, geri kalkıyorum az dolanıp uyumaya çalışıyorum yine uyuyamıyorum bu şekilde saat 01:00+ oluyor sonra dayanamayıp laptopu alıp p izliyorum, laptopu kilitlersem telefonu alıp p izliyorum, sonra telefonud a kilitledim, televizyondan izliyorum, onu da engellemeyi başarınca başka bir telefon buluyorum ya da sürtünerek yapıyorum, soğuk duş almayı denediğimde aldıktan sonra 15-20 dakika dayandım yine relaps oldum, geceleri atlatamayınca bir işe yaramıyor, tavsiyede bulunur musunuz ?

Kanka eğer hayatında şu 3 şey varsa böyle yap yoksa yapma yavaş yavaş bırak, mesala bir dizi izle yada oyun oyna film izle mesela (ekşi şeylerde ilk en iyi 250 film serisi var.)

eğer böyle yapıyorsan hayatında şu 3 şey olmalı yoksa yenilirsin;
1- sağlam irade
2-sosyal çevre
3-yakın zamanda sorumluluk olmamalı (sınav, ağır ders vs.)

Böyle yaparsan hızlı iyileşirsin ama riskli yani demiş olayım :)
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Batmanin Sesi krizlere üreme isteği deyip, üreme isteği geldiğinde ise elinle birlikte olamayacağın yada sahte piksellere bakmanın ne denli saçma olduğunu eğer hatırlayabilirsen, tetikleyicilere bakmaz ve sadece bir kadınla birlikte olabileceğini kavrayabilirsin ama PMO bir bağımlılıktır o sırada bu düşünceler aklının ucuna dahi gelmeyebilir yada yarın erken kalkamayıp halsiz hissedip beyin sisi yaşayacağın , kendine bir kriz raporu çıkarmayı ve yumruğun nereden geleceğini hesaplamalısın.

Katılıyorum azizim (y)(y)
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Buraya 90.günde yazmayı düşünüyorum arkadaşlar. Günlük tutmak beni kötü etkiliyor gerçekten. Nedenini bilemiyorum. 90. günde görüşürüz. Sürecim devam ediyor bu arada.
 

promanskins

Mars Yolcusu
Katılım
27 Ocak 2021
Mesajlar
76
Tepki puanı
120
Puanları
39
Dostum herşeyi anladım da müziği neden bıraktın.
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Giriş : Arkadaşlar merhabalar, öncelikle nasılsınız umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız ben iyiyim. Başlıktan da anlaşıldığı gibi yine başarısızlık :(. Bu arada forum çok yakışıklı olmuş arkadaşlara tebrikler. Bu sürecimde mezun olmayı ve bunu elimden geldiğince gün gün paylaşmayı çok isterim.

Sanki birine yazıyormuş gibi değilde kimsenin okumayacağı bir günlüğe yazıyormuş gibi yazıcağım arkadaşlar.
 
Son düzenleme:

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
18.02.2021(sürece başlama tarihim)

*Çok başarısızım. Bu beni karamsarlığa itiyor. Elbette krizlerde bu durum kalemde açılan bir delik. En çok darbeyi buradan yiyorum. Geçmişimden. İlk sürecimi hatırlıyorum. O kadar şiddetli ve o kadar fazla krize girmiştim ki. Fakat o zamanlar özgüvenim sağlam olduğundan (çünkü pekala geçmişimde yoktu) krizleri bir bir yenmiştim. Şimdi öyle mi :(. Şu an özgüvenim çok düşük. Ama içimde hoş bir güç de hissediyorum. Bu nedenden ötürü gülümsüyorum arada bir.

*Hayatım güzel. Başka insanların kıskanacağı niteliklerim var benim. Ama yerimde durmak bana yakışmaz ki :). Bazı şeyleri yapmamam güzel bir özellik kabul fakat yapmadıkların kadar yaptıklarında önemli aslında. Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki, bunları yapmam için cinsel enerjimi yönlendirmekten başka seçeneğim yok. O nedenle buradayım :) Buna inandığım ve yapmak istediğim şeylerden, hayallerimden vazgeçmediğim için şuanda yazıyorum bu satırları.

2 BÖLÜMDEN OLUŞACAK KRİZ VE SÜREÇ

->1.Bölüm daha çok süreç hakkında;

*Sürecimde bol bol vesveselerle kendimi güçsüz hissetmelerle, yere düşmelerle karşılaşacağım. Fakat bunla karşılaşmamın hayatta her şeyin bir sebebi olduğu gibi sebebi var. O da HATALARIMI BU 90 GÜNLÜK SÜREÇTE ÖĞRENEREK DAHA GÜZEL BİR KİŞİLİK OLUŞTURMAK KENDİME. İNSAN HATA YAPMALI, Kİ ÖĞRENSİN. YERE DÜŞMELİ Kİ KALKMAYI BİLSİN.

*Süreçte kendimi ezik gibi hissetmemin temel nedeni yoksunluk sendromu. Günlere takılmamın, günümden hiçbir zaman memnun olmamamın, beyin sisini dibine kadar yaşamamın, kaybolmuşluk hissini dibine kadar yaşamamın nedeni YOKSUNLUK SENDROMU. Her ruh hali geçici o yüzden sabredip takılmamak lazım :)

*Akışına bırakmalı ve yaşamalıyım, anı yaşamalıyım. Kişisel gelişimciler yalan söylüyor. Bu dünyada gerçekten mutlu olmazsın her ne yaparsan yap :). Kaygı, endişe her zaman olacaktır. Kaygı ve endişeye çok obsesif açılardan bakmamak lazım.


->KRİZ;

*İlk 90 günde testesteron ve dopamin hormanları genel olarak hormonal fonksiyonlar tam yerinde çalışmadığından, krizleri atlatmak daha bir zor. Düşünüyorum da, krizi dopaminle atlatıyorsun (hazzı belirleyen fonksiyonlarla) ama dopamin hormonun çok az vücudunda :) İrade önemli elbette, fakat irade hormonlarla alakalı olduğundan, çaba ve kararlılık en önemlisi.

PMO'yu bırakmaya %100 karar veriyorum.

*Kriz anında kararlılık önemli, kriz anında yapılacaklar.
1- Gücün yetiyorsa otur yetmiyorsa yatarak meditasyon yap.
1a. Meditasyondan sonra, kriz hemen sihir gibi geçmeyecek elbette fakat küçülecek en sonunda yok olacak :)
1b. Meditasyonu uzun tutmaya çalış.
2-Kriz anının geçici, bu isteğin geçici olduğunun farkına var. Şu an azgınsın ama her zaman azgın olmayacaksın bu azgınlık geçici.
3-her düşünce gelip geçici dengesiz bir insansın, şu an belki PMO çok mantıklı gelebilir. Fakat bozduktan hemen sonra yahut daha net düşünebildiği bir zaman bu isteğin ne kadar saçma olduğunu önceki deneyimlerden biliyorsun. Kafandaki bu ilüzyona değer verme.
3a.Evet kafandaki düşünce eyleme dökülmedikçe sana hiçbir zarar vermezz.
4-Yapamadıklarından dolayı moralini bozma krizde kendini zayıflatma.
4a.Zaten ilk 90 gün yani nöroplastite dönemi aslında insanın bir şeyler yapma dönemi değil. Bir şeyler yapmama dönemio yüzden yapamadıklarından dolayı moralini bozmak manasız.
 
Son düzenleme:

promanskins

Mars Yolcusu
Katılım
27 Ocak 2021
Mesajlar
76
Tepki puanı
120
Puanları
39
Ben buna, elin davulcu zurnacısı neden dinliyorsun da bu enerjiyi kitap okumaya harcamıyorsun diye bir soru sorsam, çok mu ayıp olur ?
2. olan hem daha zevkli hem getirisi daha çok hem daha geliştirici....
Müzik dinlerken harcadığın enerji ne kadar olabilir dostum en fazla yani, ne olur bir düşün. Ben müziğin kendisini seviyorum, yıllardır da her gün muhakkak 1 müzik dahi bile olsa dinlerim. Yani müzik dinledim diye kendimi enerjisiz hissettiğim ya da müzik dinledim diye PMO yapma isteğimin arttığını hiç hatırlamam, ya da müzik dinlediğim için kitap okuyacak enerjimin olmadığını hatırlamam. Onu da geçtim yani müzik dediğimiz şey bir bağımlılık değil, dinlersin kendini daha iyi hissedersin. Eğer sen bu kadar kendini kasıntıya sokup ''Youtube yok, müzik yok, aman kitap okumazsam, bir saniyem dahi boş geçerse aklıma PMO gelir ve bozarım!'' kafasında olursan, hergün ''Bugün PMO yapmayalı 5 gün oldu'' diye sürekli gün saymaya devam edersen başarısızlık kaçınılmaz oluyor. Bunları uydurmuyorum, kendi tecrübelerim bu yönde o oldu. Yani youtube dediğin şeyi kullanacaksın elbet, şahsen ben YKS videoları izliyorum bütün gün. Arada bir müzikte dinleyeceksin elbet, yani o günün stresinden biraz uzaklaşacaksın, biraz kafa dinleyeceksin kendine geleceksin. Yani müzik dinlemeye vereceğin enerjiyi kitap okumaya vermek daha mantıklı derken yani biraz dürüst olalım abartıyorsun. Hiç kendine zaman ayırıp kafa dinlemeyecek misin yani? Şurda dinleyeceğin 5-6 dakikalık müzik senin ne kadar enerjini çalabilir sence. Yani müziği bırakma sebebini düşündüm de aklıma dopamin geldi, sanırım dedim yani bu kullanıcı müziği beyninin dopamin salgılamasını engellemek için bıraktı. Eğer bu yüzden bıraktıysan gün içerisinde yaptığın çoğu şey beyninde dopamin salgılanmasına yol açıyor, buna kitap okumakta dahil yani.

Ben bundan 1 sene önce sigarayı bıraktım, ama bu 1 seneden daha önce çok başarısız girişimim olmuştu. Bu girişimlerde yaptığım hata sürekli günlük tutar gibi gün saymak ve kendimi çok kasmak olmuştu. Yani ''Sigara içen arkadaşlarla gezmiyicem, kahve ve çay içmiyicem, bana sigarayı hatırlatacak ne kadar şey varsa uzak durucam, hergün gün sayıcam, aman bunlara maruz kalırsam tekrar başlarım!'' diye kendimi yiyip bitiriyordum. Ama daha sonra ne yaptım biliyor musun? Kendimi kısıtlamadım, gittim usulca son sigaramı içtim ve bıraktım dedim. Kendime çay kahve içmeme kuralı koymadım, ''Bugün içmeyeli 5.gün oldu, bugün içmeyeli 10.gün oldu'' diye gün saymadım, kısacası kendi akışına bıraktım dostum yani. İşin garibi ise kendimi kasarak ve bir sürü kısıtlama koyarak sigarayı bırakmaya çalıştığımda çok şiddetli krizler gelirken, böyle işi akışına bırakınca gelen krizler çok hafifti.

Yani sana diyeceğim şey, bu süreci ''Müzik yok, youtube yok'' diyerek abartıp, hergün ''Bugün 2 gün oldu, bugün 5 gün oldu'' diyerek sayarsan süreç sürekli aklında olacağı için bozman kaçınılmaz olur. Ben kendi sürecimde kendimi kısıtlamaya gitmiyorum, şu ana kadar yaptığım şeyler beslenmemde değişiklere gittim şekeri bırakmak gibi, sosyal medyada instagram ve facebooku kullanmayı bıraktım ve tam anlamıyla derslerime gömüldüm. Şu anda kitabımı okumaya, müzik dinlemeye devam ediyorum ve sürecimde bir aksaklık yok. Sana da tavsiye ederim. Günlük tutacaksan bence 5-10-15-20 gibi 5 günde bir tut, hergün tutarsan sürekli aklında olduğu için bozma şansını arttırırsın.

Birde dostum sana şunu diyeyim, yani bu süreçte ilerledikçe özel güçler edinmeyeceksin. Yani internette nofapin etkileri biraz abartılıyor, sanki bütün sıkıntılarımızın asıl nedeni PMO yapmakmış ve PMO yapmazsak hayatımız süper olacakmış gibi abartılıyor. Yani bu PMO denen şeyi günah keçisi yapıyor insanlar, ''Ben hayatta başarısızım, okulda bir başarım yok, utangaçlık ve çekingenliğim var, demek ki bu zamana kadar bunun sebebi PMO'muş!'' diye düşünüyor bazı insanlar. Yani adamın konuşma bozukluğu var, utangaçlığı var, internette nofapi öyle bir abartmışlar ki, bu adam gerçekten PMO yapmazsa utangaçlığından ve konuşma bozukluğundan kurtulacağını sanıyor mesela örneğin. Bunun farkında ol, sana sürecinde başarılar diliyorum dostum. Eğer sürecini bozmadan devam etmek istiyorsan, sadece bu sürece girdiğini unut, kendini kasma bırak gitsin. Sosyal medyadan uzaklaşmak, şekeri bırakmak gibi şeyler dışında yani kendini müzik dinlemeyecek kadar kısıtlama. Ben sigarayı bırakalı 1 yıl oldu, geçen ay kendi kendime ''Vay be, 1 yıl ne çabuk geçmiş'' dedim. Ama eski süreçlerimde yaptığım hata olan, hergün gün saymaya devam etseydim, büyük ihtimalle 1.ayın sonunda gene sigaraya başlamış olacaktım.
 
Son düzenleme:

kovabalıksatranc

Mars Yolcusu
Katılım
19 Ara 2020
Mesajlar
74
Tepki puanı
166
Puanları
43
Müzik dinlerken harcadığın enerji ne kadar olabilir dostum en fazla yani, ne olur bir düşün. Ben müziğin kendisini seviyorum, yıllardır da her gün muhakkak 1 müzik dahi bile olsa dinlerim. Yani müzik dinledim diye kendimi enerjisiz hissettiğim ya da müzik dinledim diye PMO yapma isteğimin arttığını hiç hatırlamam, ya da müzik dinlediğim için kitap okuyacak enerjimin olmadığını hatırlamam. Onu da geçtim yani müzik dediğimiz şey bir bağımlılık değil, dinlersin kendini daha iyi hissedersin. Eğer sen bu kadar kendini kasıntıya sokup ''Youtube yok, müzik yok, aman kitap okumazsam, bir saniyem dahi boş geçerse aklıma PMO gelir ve bozarım!'' kafasında olursan, hergün ''Bugün PMO yapmayalı 5 gün oldu'' diye sürekli gün saymaya devam edersen başarısızlık kaçınılmaz oluyor. Bunları uydurmuyorum, kendi tecrübelerim bu yönde o oldu. Yani youtube dediğin şeyi kullanacaksın elbet, şahsen ben YKS videoları izliyorum bütün gün. Arada bir müzikte dinleyeceksin elbet, yani o günün stresinden biraz uzaklaşacaksın, biraz kafa dinleyeceksin kendine geleceksin. Yani müzik dinlemeye vereceğin enerjiyi kitap okumaya vermek daha mantıklı derken yani biraz dürüst olalım abartıyorsun. Hiç kendine zaman ayırıp kafa dinlemeyecek misin yani? Şurda dinleyeceğin 5-6 dakikalık müzik senin ne kadar enerjini çalabilir sence. Yani müziği bırakma sebebini düşündüm de aklıma dopamin geldi, sanırım dedim yani bu kullanıcı müziği beyninin dopamin salgılamasını engellemek için bıraktı. Eğer bu yüzden bıraktıysan gün içerisinde yaptığın çoğu şey beyninde dopamin salgılanmasına yol açıyor, buna kitap okumakta dahil yani.

Ben bundan 1 sene önce sigarayı bıraktım, ama bu 1 seneden daha önce çok başarısız girişimim olmuştu. Bu girişimlerde yaptığım hata sürekli günlük tutar gibi gün saymak ve kendimi çok kasmak olmuştu. Yani ''Sigara içen arkadaşlarla gezmiyicem, kahve ve çay içmiyicem, bana sigarayı hatırlatacak ne kadar şey varsa uzak durucam, hergün gün sayıcam, aman bunlara maruz kalırsam tekrar başlarım!'' diye kendimi yiyip bitiriyordum. Ama daha sonra ne yaptım biliyor musun? Kendimi kısıtlamadım, gittim usulca son sigaramı içtim ve bıraktım dedim. Kendime çay kahve içmeme kuralı koymadım, ''Bugün içmeyeli 5.gün oldu, bugün içmeyeli 10.gün oldu'' diye gün saymadım, kısacası kendi akışına bıraktım dostum yani. İşin garibi ise kendimi kasarak ve bir sürü kısıtlama koyarak sigarayı bırakmaya çalıştığımda çok şiddetli krizler gelirken, böyle işi akışına bırakınca gelen krizler çok hafifti.

Yani sana diyeceğim şey, bu süreci ''Müzik yok, youtube yok'' diyerek abartıp, hergün ''Bugün 2 gün oldu, bugün 5 gün oldu'' diyerek sayarsan süreç sürekli aklında olacağı için bozman kaçınılmaz olur. Ben kendi sürecimde kendimi kısıtlamaya gitmiyorum, şu ana kadar yaptığım şeyler beslenmemde değişiklere gittim şekeri bırakmak gibi, sosyal medyada instagram ve facebooku kullanmayı bıraktım ve tam anlamıyla derslerime gömüldüm. Şu anda kitabımı okumaya, müzik dinlemeye devam ediyorum ve sürecimde bir aksaklık yok. Sana da tavsiye ederim. Günlük tutacaksan bence 5-10-15-20 gibi 5 günde bir tut, hergün tutarsan sürekli aklında olduğu için bozma şansını arttırırsın.

Birde dostum sana şunu diyeyim, yani bu süreçte ilerledikçe özel güçler edinmeyeceksin. Yani internette nofapin etkileri biraz abartılıyor, sanki bütün sıkıntılarımızın asıl nedeni PMO yapmakmış ve PMO yapmazsak hayatımız süper olacakmış gibi abartılıyor. Yani bu PMO denen şeyi günah keçisi yapıyor insanlar, ''Ben hayatta başarısızım, okulda bir başarım yok, utangaçlık ve çekingenliğim var, demek ki bu zamana kadar bunun sebebi PMO'muş!'' diye düşünüyor bazı insanlar. Yani adamın konuşma bozukluğu var, utangaçlığı var, internette nofapi öyle bir abartmışlar ki, bu adam gerçekten PMO yapmazsa utangaçlığından ve konuşma bozukluğundan kurtulacağını sanıyor mesela örneğin. Bunun farkında ol, sana sürecinde başarılar diliyorum dostum. Eğer sürecini bozmadan devam etmek istiyorsan, sadece bu sürece girdiğini unut, kendini kasma bırak gitsin. Sosyal medyadan uzaklaşmak, şekeri bırakmak gibi şeyler dışında yani kendini müzik dinlemeyecek kadar kısıtlama. Ben sigarayı bırakalı 1 yıl oldu, geçen ay kendi kendime ''Vay be, 1 yıl ne çabuk geçmiş'' dedim. Ama eski süreçlerimde yaptığım hata olan, hergün gün saymaya devam etseydim, büyük ihtimalle 1.ayın sonunda gene sigaraya başlamış olacaktım.
Dostum senin için durum böyle olabilir ama benim bizzat şahit olduğum bir durum var , çok yakın bir dostum müzik dinlediğinden dolayı sürekli relapse oluyordu (sanırım koreli kızları izliyordu) ve müziği bırakınca rekorunu kırdı şuanda 29.günde falan geçen konuştuğumda bir daha yapmayı asla düşünmüyorum dedi .
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
Müzik dinlerken harcadığın enerji ne kadar olabilir dostum en fazla yani, ne olur bir düşün. Ben müziğin kendisini seviyorum, yıllardır da her gün muhakkak 1 müzik dahi bile olsa dinlerim. Yani müzik dinledim diye kendimi enerjisiz hissettiğim ya da müzik dinledim diye PMO yapma isteğimin arttığını hiç hatırlamam, ya da müzik dinlediğim için kitap okuyacak enerjimin olmadığını hatırlamam. Onu da geçtim yani müzik dediğimiz şey bir bağımlılık değil, dinlersin kendini daha iyi hissedersin. Eğer sen bu kadar kendini kasıntıya sokup ''Youtube yok, müzik yok, aman kitap okumazsam, bir saniyem dahi boş geçerse aklıma PMO gelir ve bozarım!'' kafasında olursan, hergün ''Bugün PMO yapmayalı 5 gün oldu'' diye sürekli gün saymaya devam edersen başarısızlık kaçınılmaz oluyor. Bunları uydurmuyorum, kendi tecrübelerim bu yönde o oldu. Yani youtube dediğin şeyi kullanacaksın elbet, şahsen ben YKS videoları izliyorum bütün gün. Arada bir müzikte dinleyeceksin elbet, yani o günün stresinden biraz uzaklaşacaksın, biraz kafa dinleyeceksin kendine geleceksin. Yani müzik dinlemeye vereceğin enerjiyi kitap okumaya vermek daha mantıklı derken yani biraz dürüst olalım abartıyorsun. Hiç kendine zaman ayırıp kafa dinlemeyecek misin yani? Şurda dinleyeceğin 5-6 dakikalık müzik senin ne kadar enerjini çalabilir sence. Yani müziği bırakma sebebini düşündüm de aklıma dopamin geldi, sanırım dedim yani bu kullanıcı müziği beyninin dopamin salgılamasını engellemek için bıraktı. Eğer bu yüzden bıraktıysan gün içerisinde yaptığın çoğu şey beyninde dopamin salgılanmasına yol açıyor, buna kitap okumakta dahil yani.

Ben bundan 1 sene önce sigarayı bıraktım, ama bu 1 seneden daha önce çok başarısız girişimim olmuştu. Bu girişimlerde yaptığım hata sürekli günlük tutar gibi gün saymak ve kendimi çok kasmak olmuştu. Yani ''Sigara içen arkadaşlarla gezmiyicem, kahve ve çay içmiyicem, bana sigarayı hatırlatacak ne kadar şey varsa uzak durucam, hergün gün sayıcam, aman bunlara maruz kalırsam tekrar başlarım!'' diye kendimi yiyip bitiriyordum. Ama daha sonra ne yaptım biliyor musun? Kendimi kısıtlamadım, gittim usulca son sigaramı içtim ve bıraktım dedim. Kendime çay kahve içmeme kuralı koymadım, ''Bugün içmeyeli 5.gün oldu, bugün içmeyeli 10.gün oldu'' diye gün saymadım, kısacası kendi akışına bıraktım dostum yani. İşin garibi ise kendimi kasarak ve bir sürü kısıtlama koyarak sigarayı bırakmaya çalıştığımda çok şiddetli krizler gelirken, böyle işi akışına bırakınca gelen krizler çok hafifti.

Yani sana diyeceğim şey, bu süreci ''Müzik yok, youtube yok'' diyerek abartıp, hergün ''Bugün 2 gün oldu, bugün 5 gün oldu'' diyerek sayarsan süreç sürekli aklında olacağı için bozman kaçınılmaz olur. Ben kendi sürecimde kendimi kısıtlamaya gitmiyorum, şu ana kadar yaptığım şeyler beslenmemde değişiklere gittim şekeri bırakmak gibi, sosyal medyada instagram ve facebooku kullanmayı bıraktım ve tam anlamıyla derslerime gömüldüm. Şu anda kitabımı okumaya, müzik dinlemeye devam ediyorum ve sürecimde bir aksaklık yok. Sana da tavsiye ederim. Günlük tutacaksan bence 5-10-15-20 gibi 5 günde bir tut, hergün tutarsan sürekli aklında olduğu için bozma şansını arttırırsın.

Birde dostum sana şunu diyeyim, yani bu süreçte ilerledikçe özel güçler edinmeyeceksin. Yani internette nofapin etkileri biraz abartılıyor, sanki bütün sıkıntılarımızın asıl nedeni PMO yapmakmış ve PMO yapmazsak hayatımız süper olacakmış gibi abartılıyor. Yani bu PMO denen şeyi günah keçisi yapıyor insanlar, ''Ben hayatta başarısızım, okulda bir başarım yok, utangaçlık ve çekingenliğim var, demek ki bu zamana kadar bunun sebebi PMO'muş!'' diye düşünüyor bazı insanlar. Yani adamın konuşma bozukluğu var, utangaçlığı var, internette nofapi öyle bir abartmışlar ki, bu adam gerçekten PMO yapmazsa utangaçlığından ve konuşma bozukluğundan kurtulacağını sanıyor mesela örneğin. Bunun farkında ol, sana sürecinde başarılar diliyorum dostum. Eğer sürecini bozmadan devam etmek istiyorsan, sadece bu sürece girdiğini unut, kendini kasma bırak gitsin. Sosyal medyadan uzaklaşmak, şekeri bırakmak gibi şeyler dışında yani kendini müzik dinlemeyecek kadar kısıtlama. Ben sigarayı bırakalı 1 yıl oldu, geçen ay kendi kendime ''Vay be, 1 yıl ne çabuk geçmiş'' dedim. Ama eski süreçlerimde yaptığım hata olan, hergün gün saymaya devam etseydim, büyük ihtimalle 1.ayın sonunda gene sigaraya başlamış olacaktım.

*Yazı için teşekkürler. Üşenmemiş çok güzel bir yazı yazmışsın. Okudum ve beğendim. Öncelikle kasıntı bir tip olduğum doğrudur bazı noktalarda :) . Ama dostum müziği bıraktım ve hiç gün saymadım, sanırım bir 6 ay olmuştur. Ama PMO benim için cidden çok farklı. 15.gün ve 50.günüm arasında o kadar muazzam farklar oluyor ki ben bile şaşırıyorum. Hem de buraya yazarken kolaylık olması açısından gün gün tutuyorum ki günlük gibi olsun diye. Ama aklıma yattı bundan sonra tarih atıp yazıcam dostum. Gün gün yazmak yerine. Kafama yattı (yazar burada, açık fikirli birisi olduğunu vurgulamak istiyor)

*Sigarayı ben de öyle bıraktım.

*Müzikte kendimi hiç kasmadım. İlk 2 hafta çok zor oldu. Lay lom müzikler de dinlemezdim. Bir dönem müzikler beni çok geliştirmiştir. Ama insanın duygularını kirletiyor. Bir duyguyu gerçekten samimi hissedemiyorsun. Bunu müziği bırakmadan anlaman çok zor. İmkansız hatta. Ha naptım. Melankolik bir müzik dinlemek yerine açtım dostoyevskiyi bitirdim. Şuan modern klasikler okuyorum. Ben de değişen özellikler diksiyondan tut, iyi cümleler kurma, melankoli, içine kapanıklığın azalması, nevrotikliğin azalması, daha üretken olma, muazzam bir yaratıcılık, hayal kurmada kontrol sahibi olma, insanlardan beklentimin azalması, üzüntü-mutluluk-aşk duygularını dibine kadar daha gerçekçi hissetme, şiir yazma, şiir okuma, şarkı söyleme (dinlemekten daha çok sevmeye başladım), odaklanmada daha başarılı olma, ses tonunun çok güzel ve etkileyici olması...

*Bu etkileri kazanayım diye kendimi yırtarak yapmadım bunu, vallahi bak :). Bir deniyim dedim. Sonuçta insan zihni değişikliklere adapte oluyor. İlk 2 haftadan sonra alışıyorsun işkence gibi gelmiyor. Öyle bir kasıntılık hali yok.

*5-6 dakikalık müzik senin enerjini çok çalabilir. Vücuda giren 3 santimetre küplük bir mermi seni hayattan koparabilir. Kıstasımız miktar değil, ETKİDİR. O 5-6 dakikada duygu yoğunluğun çok fazla ve beynin duygu merkezi amigdala çok etkileniyor. Beynine sana hissettirmeden bir bıçak saplandığını düşün kardeşim. Bu bıçak seni hayattan koparıyor. Bunu sana hissettirmiyor. Çünkü sen kendi yaşadığından başkasını bilemezsin ki. Yanlış olduğunu ancak ruhu dışarıya çıkarıp kendine bakarak bilebilirsin. Bu nedenle müziğin senin enerjini ne kadar çaldığını bilemezsin :). Çünkü referans noktan kendin.

*Şimdi seninle bir anlaşma yapalım. Şayet istersen. Şimdi diyelim ki 20 yıllık hayat planın var. Gel bundan 1 yılı al içinden. 1 yıl müzik dinleme. Eğer hoşuna gitmezse tekrar dinlersin hoşuna giderse, devam edersin :). O zaman demek istediğimi anlarsın. Hem bir şey de kaybetmezsin.
 
Son düzenleme:

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
19.02.2021

*İlk P izlediğim zamanı hatırlıyorum da. 6. sınıfa gidiyorum. Arkadaşlarımla beraber izlemiştim. Bir arkadaş laptoptan açmıştı. Hiç bir şey hissetmemiştim. Sonuçta hiç bir hatıranın olmadığı bir şeye karşı bir şey hissedemezsin değil mi :) Açarken beni de çağırmışlardı. Sürüye uydum öylece. Masturbasyon yapmadım arkasından. Fakat çok pişman olduğumu hatırlıyorum. Sonra çocuk aklımda tövbe etmiştim. Arkadaşımın ismi ahmetcandı. Tanıdığım en tatlı insanlardan biriydi. Çocuktuk daha. Ahmetcan çok samimi bir çocuktu. Belki o kadar iyi birisi olarak görmeseydim, izlemezdim bilmiyorum. Çelişkiye bakın ki hayatımı en çok mahvettiğini düşündüğüm şeylerden biri, bana ne kadar da önemsiz gelmiş. Ahmetcan kötü birisi olmasa da bana büyük bir kötülük yapmış oldu belki de.

*Sonra bir gün karşılaşmıştık. Ben tövbe ettim kanka dedim. Ama sonra yine izledim. Sürüye uydum.

*Bugün öyle hatırladım ilk PMO üçlümü. İlk tövbemi bozuşumu :(.

*PMO'yu bırakmayı. Kızlar için, daha yakışıklı olmak için, iş hayatında başarılı olmak için, kaslı olmak için vs. istemiyorum. Gerçekten bunlar için istemiyorum. Ben çocuk olmak istiyorum tekrardan. Dünyanın bir köşesinde yaşayan, Hz. Yusuf gibi bir insan olmak istiyorum. İbadetlerime başımın ağrımasını, kendimi kötü hissetmeyi istemiyorum.
 
Son düzenleme:

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
20.02.2021

*Düşünceler, yalnızca bir ilüzyon mudur? Kafamdan öyle düşünceler geçiyor ki, bazen kendime inanamıyorum. Beni tutup tımarhaneye kapatsalar yeri yani. Düşüncelerimi görebilen bir insan olsa şöyle der bence "Toplum için oldukça zararlı bu insanı hemen bakırköye yollamalıyız!" Peki sevgili doktor bey bu düşünceye nereden kapıldınız ? "Bu düşüncenin sebebi oldukça bariz, sence de öyle değil mi? Aklından geçenleri, şöyle bir tartacak olursan, kendine ve topluma ne kadar zararlı olduğunu gerçekten anlayacaksın. " Doktor bey hakkımda öyle mi düşünüyorsunuz gerçekten? Ben bazen öyle düşüncelere kapılıyorum ki, her şeyi bildiğimi iddia edebiliyorum. Sanki hayat bir kapı ve bende onun anahtarı varmış gibi. Her sorunun bir çözümü varmış gibi. Ama çözmeye gelince sayın doktor bey işte o noktada bende bir takım huzursuzluklar, (Bunlar genelde kötü çocuk geçmişimden kaynaklanıyor elbette) uyuyamamalar, düşünceyi toparlayamamalar ve bazen sahte gülücükler oluşuveriyor. "Dediklerime katılıyorsun o halde öyle değil mi ?" Kısmen doktor bey. Fakat aklımdaki zararlı düşünceleri kovabilecek misiniz ? Tedavi işe yarar mı ? Eskisi gibi ZARARLI düşünceler beni bırakır mı? "Bunun garantisini veremeyiz elbette" Doktor bey benim düşüncemi gayet iyi biliyorsunuz. Sanki hiçbir zaman başarılı olmayacak mışım gibi hissediyorum. Sanki bu noFAP akımına kendimi fazla mı kaptırdım. Dışarıya bir deliyi yansıtmıyorum elbette kafamın içini bir tek siz okuyabiliyorsunuz doktor bey "evet" Bu nedenle deliyi madem tanıyorsunuz. Sizden bir şey saklamayacağım. noFAP bağımlısı oldum. Ben sürece girip bozmaya bağımlıyım. Bağımlılığı bırakma bağımlısı olabilir miyim ? "Belki" Doktor bey gerçekten tam bir toplum insanısınız. Hiçbir işe yaramıyorsunuz. Neyse. Bağımlılığımı bırakacak gibi oluyorum. Yine %100 kesinlikte bozacağım aklıma geliyor birden. Sonuçta önceki 1 yılımda hep bozdum değil mi. Değişemem öyleyse. Bu duyguları hep hissettim. Sanki kesin bırakacakmışım gibi olan duyguyu. Şuan da yine hissediyorum. O kadar yüz kızartıcı bir günah ki bu. Bunu bırakmadan yaşayamıyorum. Gözlerim yerden inmiyor. Artık her şeyi normal karşılıyorum. Mesela biri, bir sevgilisine sinirlense ve onu gidip öldürse, mesela bıçakla dese ki sen beni sevemedin ve bu hayatta kimseyi sevmeyi haketmiyorsun aslında. Zaten bir kişinin yaşayıp yaşamaması neyi değiştirir ki? Sanırım bunu yapmak bir delilik. Ben bunu yapmam ama mantıksızda gelmiyor doktor bey. Buna şaşırmıyorum. Yapan kişiye sevgili deli, buna şaşırmadım diyebilirim. Bu sanırım deli olmak için yeterli. Düşüncelerim bu kadar zararlı bir hal almış durumda. "Düşüncelerini kontrol etmelisin. Düşünmeyi bırakmalısın!" Yapamıyorum. Oldukça zevkli bir eroin bu. "Kendine ne kadar zarar verdiğini görmüyor musun? İçten içe yaşayan bir ölüye döndüğünü mesela" Bunları zaten biliyorsunuz doktor bey. Aslında hikaye doktor bey. Çok çok eski zamanlarda noFAP'te 55. günlerde olduğum bir süreçte meydana gelmişti doktor bey. O kadar hafif hissediyordum ki. Annemi hiç bu kadar sevmemiştim. Çocukken baktığım gibi baktığımı hatırlıyorum ona. Şimdi annem yanımda yok. Artık uzun bir süre göremem. Zaten ben de eski ben değilim artık. Sonra aynı süreçte aşık olmuştum mesela.
Bakarsın, bugün sever bu yürek
Yarın sevilir, bakarsın
Hani bu dizeleri fısıldardım gözlerine bakarken. Karşılık da beklememiştim. Şimdi aşık olamıyorum doktor bey bunu tedavi edebilir misiniz? "Deneyebiliriz" Hangi ilaç bunu bana geri verebilir. "Teknoloji çok ilerledi insanın tüm gizleri keşfettik. BUna uygun ilacı bulabiliriz" Size güveniyorum doktor bey. Aşık olmayı unuttum ne yazık ki. Fakat deli olmadığımı size teknolojiye inanarak kanıtlayacağım. Bu doktor bey saplantılı olmak. O deneyimi unutamamak. O nasıl bir şeydi öyle. Bir keresinde koronadayız tabi annem evde yoktu ve ben çok güçlü bir krizi atlatabilmiştim. Annem eve gelmişti. Bir şeyler konuşuyordu ben sadece dinliyordum onu. Bana baktı ve beni sevdi doktor bey. İçime doğru ağladım o zaman. Annemin beni sevdiğini hiç öyle hissetmemiştim doktor bey. Tekrar hissetmek için çok uğraşıyorum doktor bey. Bu sanki bir araba alıp. Sonra o arabayı kaybedip. O arabayı özlemek gibi. Eski bir sevgili gibi doktor bey siz hiç sevdiniz mi? "Elbette" Peki onu özlediniz mi hiç ? "Ara sıra tabii ki " peki bu bizi deli yapar mı doktor bey. Pardon siz toplum insanısınız deli olmanızın yasak olduğunu unuttum bir an. "Beni üzüyorsun" Size hakaret etmek istemedim doktor bey. Siz beni dinliyorsunuz bu sizi iyi bir dost yapar elbette. Bir gün çocuk olabilecek miyim tekrardan. Bu masum yüreğim, tekrar özgürlüğüne kavuşabilecek mi? "Evet"
 

Metal Yorgun

Deneyimli Üye
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
240
Tepki puanı
189
Puanları
70
21.02.2021

*Gece saatleri benim için, oldukça tehlikeli. Gündüz vaktiyse bir o kadar güvenli benim için. Sebebiyse çok basit. Geceleri aklıma gelen düşünceler daha bir karanlık. Geceleri alabildiğine duygusal. Gündüzleriyse alabildiğine düz bir adam ve biraz ketumum. Belki de şansızlık bilemiyorum sevgili günlük. Buraya yazmaya geceleri geliyorum. Geceleri yazmam değiştirmem gereken bir alışkanlık mı acaba. Buraya duygusalken gelip yazıyor olabilirim. Çoğu kanıt bunu destekler nitelikte, öncelikle buraları gece yazmaya geliyorum ve geceleri duygusal oluyorum. Geceleri yazmak, ilk kanıt bu. İkinci ve en önemli kanıt ise, sanki insan yazınca anlaşılma isteği azalıyor ve daha bir latif oluyor. İnsanları dertlerimi dinlemediği falan suçlamayacağım elbette. İnsanların böyle bir görevi de yok zaten. Nitekim ben de öyle çok dert dinleyen birisi değilim. Ayrıca insana oturup dert anlatmak da büyük saçmalık zaten :). Fakat buraya yazmak yani, derdini sanal bir kağıda aktarmak bulduğum en ucuz psikiyatr. Ayrıca suyla elimi yüzümü yıkayıp seccademi kılıp yaptığım bir sporda var. (eğilip kalkmam namazın muhtevası ve hedeflenen tanımından oldukça uzak bir taklit) sanırım bir ucuz psikiyatr da bu. Bir de amatör bir şizofren olarak, kafamdaki doktor bey var. Doktor beyin başlıca vazifesi, benim insan ve evren hakkındaki şüphelerimi gidermek fakat pek "başarılı" olduğu söylenemez. Şimdilik sanal kağıt ve "spor" yeterli geliyor.

*Bilime hayatımın, sorguladığım dönemleri sayarsak 4-5 yıl zarfında. Bilime ilk yıllarda çok değer veriyordum açıkçası. Lakin son 2 ay dır yaklaşık sevgili psikiyatr günlük, bu durum değişmiş durumda. Sanki sezgiden besleme sanat bilimden daha değerli gibi. Zira bilimin çok yanıldığıda olmuş ve bana kalırsa hala yanılıyorda. Bilim gerçeği dışarıda arayan ve ne yazık ki kendi başına bir bilgi aracı olmaktan çok bilim adamları tarafından icra edilen bir disiplin. Bilim adamları bazı yönlerden bakınca oldukça ilkeller. Kafaları kendi saplantılı düşüncelerinden başkasını görmüyor. Ayıp olmasın biraz salaklık durumu var.

*Fakat sanatçı öyle mi? Öncelikle hiçbir sanatçı yanılmadığı gibi haklı oldukları toplumca ve naçizane zannımca kabul edilmiş durumda. Ayrıca sanat, insanın kendi dehlizleri araştırması sonucu ortaya çıkmış bir sonuçtur. Sanatçı insanı gerçekten çok özgün bir yolla gözlemler. Bir insan kendisini hesaba katmadan gözlemleyemez. Dolayısıyla insan kendisini (her ne kadar dolaylı olsada) gözlemler. Sanatı sezgiden meydana getirir.

*Bilimi biraz hukuka benzetiyorum. Hukukçu olarak bu eleştiriyi yapmalıyım sanırım. Kanunları okuduğumuzda, mükemmel bir adalet görürüz. Kanun koyucu hiçbir ayrıntıyı atlamadan tüm adaletsizlikleri sayıp dökmüş, yargılama aşamalarını anlatmıştır. Fakat kafamızı kitaptan kaldırdığımızda karşılaştığımız durum içler acısı bir adaletsizliktir. Çünkü bu kaideleri uygulayan nihayetinde, bencil, öncelikli kendisini önemseyen, zekaya değer vermeyen, sürüyü seven(aynı koyun dediğimiz varlık gibi), yemek, uyumak ve en önemlisi, cinsellik (e tabi bu noktada PMO üçlüsü varsa bunun ne kadar sefil bir aşağılık sonucu meydana getireceğini ben biliyorum) gibi mefhumları oldukça önemseyen insan dediğimiz varlık uyguluyor. Ve karşımıza nurtopu gibi bir adaletsizlik çıkıyor doktor bey.

*Bilim bundan farksız değil ki. Bilim gerçeği hedefliyor. Fakat bilim okuyan kişiye gerçeksizlik aşılıyor. Bilimden faydalanılmayan noktalar olduğunu söylemiyorum elbette. Sanatsa bir görüş barındırdığı için benim dikkatimi özellikle cezbediyor.

Sanatı seviyorum günlük. Bilimi de aşırıya kaçmadan seviyorum. Aynı hukuku sevdiğim gibi. Adaleti çok seviyorum, hukuku ölçülü seviyorum. Gerçek için ipe gitmeye razı olurum fakat bilimi de ölçülü seviyorum. Bu kadar saplantılı olmamın nedeni belki de bilimi bu zamana kadar ölçüsüz sevmem ve bilimle gerçeği birbirine karıştırmamdı. Sevgili kalbini kırdığım insanlar size tek tek ulaşmayacağım. Biraz üşengecim. Ama sizden sevgili psikiyatrımın huzurunda özür diliyorum. Artık sanata daha çok değer veriyorum.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst