Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Rodion Romanoviç | Günlük

Black Rose

Admin/Üst Düzey Moderatör
Üst Düzey Moderatör
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
1,085
Tepki puanı
2,936
Puanları
180
... yıl önce bugün doğmuş. Hayatının anlamını bulmayı hiç düşünmemiş. Varlığının ve onca yıldan sonra ne işe yarayacağını anlamamış. Önemli olan nefes almakmış. Hayvandan üstünlüğünü ve farklılığını konuşmuşlar. Akıllıymış ,düşünürmüş. Uçamam dermiş. Nasıl üstün olayım? Yok derlermiş. İnsan en akıllısı. Oda inanmış. Aklına güvenmiş. Onu yanıltacağını , bir gün aklı yüzünden köle olacağını düşünmemiş.
"Hiçbir şey insan kadar alçalamaz ve hiçbir şey insan kadar yükselemez."
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
22.05.2022
Yazılımda önemli konulardan biride döngüdür. Aynı şeyleri yapmak istersen bir döngüye alırsın ve bilgisayar senin yerine onları belli sayıda döner. Hayatım böyle bir döngüde kaldı galiba. Birisi değişkeni arttırmayı unutmuş. Break komutunu koymayı unutmuş. Dopaminin motivasyon verdiği söyleniyor bu yüzden sahteliklere kanıyoruz. Metaverse çıkacak bildiğiniz gibi yakın zamanda. İnsanlara gerçek bir sahte mutluluk verilecek. İlk baştan engelliler ve yaşlılar için yeni bir yaşam denecek, sonra para için herkes köle edilecek. Oyun değişmiyor ki albayım! Sigara reklamında oynayan adamlar bugün gelip pornoyu özendiriyor. Suçları yıkmayı severiz bilir misiniz? Şikayet etmek hoşumuza gider! Memnun oluruz! "Baksana ben kandırılmadım, büyük oyunu gördüm!" Albayım, egom, benliğim, nerelerdesiniz? En ummadık zamanlarda en ummadık etkilere kapılıyorum. Geçmiş siliniyor aklımdan , yaşadığım hayat , çocukluğumdaki fotoğrafta kayboluyor. Fotoğraftaki masumiyet ölüyor ve yerine şu anki ben çıkıyorum. Her şeyi silip atıyorum, gelecek geliyor geçmiş öluyor. Motivasyon doluyorum! Hayatımı dramatize etmeyi seviyorum! Niye böyle bir şey oldu ki? İnsanlar mutlu olmaktan ne zaman korkar oldu? Elimizde bir şey kalmadı, tutunacak bir şey! Tutunacak şey çokta biz mi anlamadık acaba? Hayat böyle basit bir oyun muydu? Gittikçe öldüğüm ve asla yeniden yaşayamayacağım... Yoo, bunu kabul edemem ki! Öylece giden zamana ağlayayım mı? Kaybediyorum diyeyim.

Belirsizlikler insanı mahveden en saçma unsur. Bu iki kelimeyi keşke okullarda ders olarak verseler; belirsizlik ve alışkanlık! Alışkanlıkları çözmeye başladık. Belirsizlikler ne olacak? Paralel evren muhabbetini bilirsiniz. Seçimler o kadar çok ki, bunların hepsi farklı evrenler yaratıyor. Ben hangisiyim, yanlış seçen miyim? Bu kadar dış etki arasında doğruyu seçmek nasıl mümkün olacak? Hissetmek için denemek gerekiyor galiba. Olayın kendisinin güzelliğine kapılmanın yolu nedir ki? Aniden gelen üzüntünün çözümünü ararken insan nasıl mutlu olur ki? Ah işte bu hayatın anahtarı olurdu!

Biraz bocalıyorum, kendime çeki düzen vermem gerekiyor. Aklıma gelen harika fikirler var. Onları gerçekleştirmeden, yaşadım sayamam.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
26.05.2022
İlerlemek üzere planlara devam ediyoruz. Planlarda kaçırılan unsur analiz ve çevik bir yönetim. Yani süreç içerisinde analize dayalı değişim ve bunları düzenli bir şekilde uygulamak. 10 sayfa kitap okuyamıyorsun asla 10 sayfa kitap okuyacağım diye hedef koyamazsın. Çevik yönetim bunu yapamıyorsan güncellemeni söyler. 15 Haftalık bir uygulama ile bunu yapmayı düşüneceğim. Her hafta yeni bir gelişim aşaması ekleyeceğim. Şimdilik şeker , sabah rutini ve akşam rutini aktif olarak uygulanıyor. Bakalım neler olacak?
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Amaç en önemli araçmış galiba. Amaçsız bir insan savrulurmuş. Nereye gittiğini bilemez, öylece donakalırmış. Böyle soyut kelimelerle gene somuta inmiş problemlerimize cevap arar olduk. İnsan hep bunu yapmıyor mu zaten? Önce öğreniyor , sonra öğreteyim diye adlandırıyor, çoğu da saçma saçma isimler oluyor.

Dostoyevski'nin şu sözü gayet manidar idi ama hayatımda nedense hissedemedim;

"Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever."
Neden sonuçlara bu kadar bağlıyım ki? Sürece bir bütün halinde bakamıyorum. Kazanmak veya kaybetmek diye terimler üretmişim kafamda! Ne kazanması, ne kaybetmesi? Hayat bu oyun oynamıyoruz! Sürekli devam eden bir akış, farkına varsam da varmasam da! Önemli olan kaybettiğini hissettiğin an hala dik durabilmek, önemli olan kazandığın sandığın anda hala alçakgönüllü olabilmek. Ne kadar kibirliyiz, ne kadar nariniz! Ah insan ne kadar iki uca sahipsin. Nasıl çözeceğiz? Bu sözü anlamam gerek, kazanmak veya kaybetmekten öte , hayat neden önemli ki? Yoksa Mark Twain gibi mi yapalım? İnsan diyelim, sadece kendini düşünür, sadece kendi manevi zevkini...
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Biraz forumdan uzak kalmalıyım gibi geliyor. Kafam olumsuzluklar ile dolmamalı. Twitter, Facebook, Instagram bana bunları yaptığı için bırakmıştım. Sorunlardan kaçmak gibi geliyor bu kulağa ama değil. Kendine hakim olamayan bir insan başka problemlere odaklanmamalı. Denemelerin yazarı Montaigne kitabının başında bunları söylüyor. Kendinden bahsedersen bencil ve kibirli olursun lafına şiddetle karşı çıkıyor. Televizyon olumsuzluklar ile dolu. Bir müddet gökyüzü iyi gelir.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Mini nitelikte PBKY kitabını çevirmeye başladım. Sakince ve yavaşça çevireceğim. Bir müddet kafamı dinlemek istiyorum. çevirirken gerçekten keyifleniyorum. Bu sefer belki de gerçekten bir insanın hayatını değiştirecek bir cümlenin çevirisini yapıyordum. Sanırım hiçbir zaman bu amaca ulaşmasam da bu düşünce her daim beni yeni işler yapmaya itecektir. Bir kişiye dokunabileceğini bilmek bile hayatımı değiştirebildi. Keşke hayallerin yerine somut gerçekler koysaydım. Düşünmek yerine uygulasaydım. Geçenlerde aklıma gelmişti; "Bırakmak için düşünce, yapmak için aksiyon gerekir" . Bu sözün doğruluğu beni etkiledi. Düşünüp duruyorsun ama neyi ? Aksiyon almadıkça bırakılmıyor hep kötü özelliklerimin kötü özelliklerini sayıyorum. Eee kötü zaten onlar? Bırak, belki de şüphe de olan bir şeyi bırakıyorsun ama katkısı neydi ki zaten? Neyi kaçırdım? Büyük bir fırsatı mı?

Çeviriyi bitirene kadar foruma ara vereceğim. Kitap 50 sayfa civarı tutuyor. Gerçekten PBKY kitabının yarısı niteliğinde . Kitabın başında yazar oldukça iddialı konuştu. Yazım dili oldukça güzel ve anlaşılır. Sadece biraz soyut kalıyor başlarda sonradan anlaşılır hale gelir. Zaten bu kitap Discord sunucusunda ek bir kaynak olarak verilmiş. Öncesin de PBKY okunmalı diye söylenmiş.

Her neyse hayatım daha iyi yerlere gelmeyi hak ediyor! Potansiyel bu muydu? Buncağız mıydım ben? Hadi bir adım daha atalım, somut kararlar verelim. Sosyal medya kullanmayalım, youtube girmeyelim, akşamları kitap okuyalım, çeviriler yapalım, şınav çekelim, diksiyonumuzu düzeltelim, soğuk duş alalım, sabah erken kalkalım, dua edelim... en yüksek benliğimize erişelim. Soyut şeylerin yolunu somut şeylerle dikelim. En önemlisi aksiyon alalım!
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Mükemmeliyetçi bir yapıda olmak her daim insanı uçuruma sürüklüyor. Yapılan işler asla tam olamıyor. Fazla bilmek ya da cahil kalmanın hangisi daha kötü bilmiyorum. Öğrenmiş bulunuyorum artık; sürünmeyi, kaybetmeyi, yapamamayı... En başta böyle değildi ama en başta çok müthiş bir heyecan vardı. Hayatın ileri ki segmentlerinde oluşan muhteşem hayaller vardı. Zamanla uzaklaştılar. Yolu çok temiz zannettik; taşlar , dikenler battıkça kaçtık köşeye, keşke sadece köşeye çekilseydim. Bir yandan da geri gitmeye başladım. Yalnızlığımla boğuluyorum, yardım istersem güçsüz düşerim veyahut başaramamış olurum. Her bir yukarıya çıkış denemesi hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Ama ne kadar aptalca düşündüğüme hala inanamıyorum. Hala her şeyim dört dörtlük olsun istiyorum. Ah şu yeniden başlayalım kafası yok mu? Seni hep geriye çekiyor. Kalkamadığın sabahlar, yatamadığın akşamlar, okumadığın tek kitap, yapmadığın tek spor, çalışmadığın tek gün, film izleyerek geçirdiğin boş zaman ve o lanet şeyi yaptığında kaybettin. Bitti mi? Her şey bu kadar olamaz. Tek bir yanlış nasıl tüm doğru mu götürür? Yapamamalı! Ama kafamdaki canavar bunu onayladı. Ezik, başarısız, özgüvensiz ve gelecekte ne olacağı belli bile olmayan bir adama dönüştüm. Eski halimin bazı özelliklerini iple çeker oldum. Eskiden saf ve masum bir güzelliğim vardı. Her bir şeyle ilk defa tanışmanın mükemmelliği. Artık büyüklendim, biliyorum dedim, yaparım dedim, öğrenirim dedim. Gururum saflığımın üstüne çıktı. Hakaret olarak kullandığımız o kelime olmak istemiştim. Bir zamanlarda öyleydim. Saftım! Bana bu yüzden hakaret edildi, bende kendime söyledim, dedim ki; "başka bir adam olmalısın, okuyan , bilen, yazan..." Oldum ama çok daha fazla şey kaybettim.

Sabahın erken saatlerinde kalktığımı ve kendimle konuştuğumu hatırlıyorum. Bir şeyleri bilmemenin verdiği gurur ile sanki karşımda birine anlatırcasına dökülüyordum. Şimdi olmadı ama ileride özgürlüğümü kapınca borcumu ödemeliyim diyordum. Borç defteri hala duruyor ve ben hala özgür olabilmiş değilim. Kibir ve gurur gibi soyut kavramların altında ezildiğime inanamıyorum. Geri dönmek istiyorum. İlk başlardaki o heyecanı yaşamak istiyorum. Bir şeylerin değiştiği ve bir sonraki adımın öncekinden daha da tatlı geldiği anı yaşamak istiyorum ama gel gör ki hayatın kuralı böyle işlemiyor. Yukarı çıktıysan sonraki adım daha yukarı çıkmak olmuyor. Eğri doğruca yukarı gitmiyor, aşağı düşüyor. Grafiklerde bunu sıkça gördük zaten. Yükselen çizgi bir anda aşağı düşer ve oraya gömülen orada kalır. Orada mıyım ben? Kalmak zorunda mıyım? Burada kalmak istiyor muyum? Bir şeyim yok doğrudur ama bir şey bulabilme ihtimalimi de yok? Küçük beynin ne kadarını hayal edebilir? Hayatın karşına ne çıkaracağını biliyor musun? Ya da şeyi biliyor musun? Sari araba düşündüğünde etrafında sarı arabanın artacağını çünkü ona daha çok dikkat edeceğini ve aslında senin görüşünün genişleyeceğini biliyor musun? Görüşünü genişletip bir şeyleri daha çok görmen gerekmez mi? Belli bir şey olmasa dahi en azından olabilme ihtimaline değmez mi?
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com

Kendi bedenimden bir anlığına yukarı çıkıyorum ve eziyet ettiğim bedenimin ruhu olarak yükseliyorum. Bu bedenin sahibi ben miyim? kişiliğim ve varlığım iki farklı olgu olabilir mi? Bu yüzden de her ne kadar özgürlük tanımı istediğini yapmak olarak tanımlansa da arada bir başkasının hakkını gasp etmeden kısmı da vardır. Bedenim benim değilse onun üstünde nasıl bu kadar rahat ve özgürce davranabilirim. Artık aynı şeyleri yazdığımı fark ettim , araştırmaktan bile aciz olduğumu fark ettim. Son dönemlerde bazı kişilerde de fark ettiğim çöküşü bende de gördüğümü fark ettim. Hiç olmaması gereken bir anda oldu ama maalesef oldu. Ne yapayım? Böyle devam mı edeyim? Her gün sabah kalktığımda vücuduma lanet mi edeyim? Her akşam yatarken gözümü yoran telefonda saçma videolar mı izleyim? Midemi, beynimi ve karaciğeri mi yok eden paketli şeyler yemeye devam mı edeyim? İbadetlerimi yapmak için yapmaya devam mı edeyim? Hiç mücadele etmeden ,kibrimle gururlanmaya devam mı edeyim? Etmeyeceğim! İyiliğin denemesi kötülüğün varlığına tercih edilecek.

Berbat olduğum konular:​

  • Akşamları telefonla oynamak
  • Şekerli ve paketli ürün tüketimi
  • Sabah geç kalkmak

Geliştirmem gereken konular:​

  • Günlük kitap okumaları
  • Günlük ingilizce çalışmaları
  • Yatmadan önce ibadet yapmak ve kitap okumak.
  • Sabahları erken kalkmak
  • Sabahları spor yapmak
 
Son düzenleme:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Bu sefer bilgisayarın önüne farklı bir amaçla geçti. Düşüncelerini bir türlü toplayamıyordu. Sabah kalktığında yaptığı koşuşturmaca varlığının yegane amacını bile unutturmuştu. Yatağında bir o yana bir bu yana dönüyordu. Odasına oluşan o huzursuz ayak sesleri ve tıkırtılar nedense odasındaki insanlara nefretle bakmasına sebep olmuştu, oysa buna yapacağı tek mantıklı açıklama dahi yoktu. Kısa bir süreliğine bunu düzeltmesi gerektiğini düşünüyordu ama sonra yeniden koşuşturmaca.

Bu odanın tarzı artık ona yabancı gelmiyordu. Yorganın dolmamış kısmını ayağına vermişti, kaldırması zor oluyordu. Atletle yattığı için bir an kendini çıplak gibi hissetti sonra toparladı. Gözlerim olmasa keşke diye düşündü, gözlerim beni kör ediyor diyordu. Bakmasam ne kadar da güzel düşünebilirdim. Tüm lüzumsuz detaylara dikkat etmeye devam ederken doğruldu. Lavaboya doğru yöneldi , kesilen saçına ve tombul yüzüne baktı. Keşke bu suratı biraz daha inceleseydi ama o zaman mutluluğu kaçardı. Olumsuz şeylere odaklanmaya gelmezdi çünkü düzeltmesi gerekecekti.

....
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Alarmıyla kalktı gene, alarm sesi ona günün başladığını bir kez daha bildirdi. Ikıgai diye düşündü, sabah kalkınca kalkma amacım olmalı diye düşündü, varlığının amacı neydi bilmiyordu. O zaman hadi geri yatayım diyecekti ki diyordu zaman zaman. Kalktı! Zorunluluktan kalktı, yapacağı sevdiği şeyler olduğundan değil , kalkmasa kaçıracağı şeylerden korktuğundan, kovalamasa şartların kaçacağından korktuğundan... Hala bir mucize bekliyordu, hala kurtaracak bir kahraman bekliyordu. Gelmiyordu! Sıkışıp kalmıştı bir döngüde... Bu kalkışın, bu varlığın amacının nereye doğru gittiğinden emin bile olamıyordu. İşlediği günahların sayısı artmış, sıradan bir insana evirilmenin verdiği rahatsız edici duyguyla alarmın ertele tuşuna basmaktan başka yapacak , irade sergileyecek bir şey yoktu ki öyle yaptı. İkinci kalkışında gene bu döngüyü yaşayacağını biliyordu ama gene de öyle yaptı işte. İşte ya dedi kendi kendine, gene bir günüm öldü, varlığımı yaşamların toplamı olmadı, işte bir günüm daha öldü, bir gün daha yaşayacaktım bir gün daha öldüm dedi.
İkinci kez doğruldu, odaya asla dikkatle bakmazdı. Etrafa zaten nadiren dikkatle bakardı, onun için yaşamak ileride yapacağı bir şeydi şimdi katlanması gerekiyordu. Doğruldu, eskiden beridir bildiği düzenli bir hayatı yaşamanın ilk kuralını yapmalıydı. Yatağını topladı. Nasıl toplasa daha iyi olur? Tüm yatağı kaplasın mı battaniye? Dur katlayayım yoksa? Hangisi daha hoş? Daha güne başlamadan seçim bile yapamıyordu. İlk sorudan tıkanmıştı. Devamını nasıl getirir bilmiyordu. Zaten zaman kavramından sıyrılmıştı. Bilim adamlarını onu incelemeye alsalar zamandan bağımsız olduuğunu bulurlardı, bugün yaptığı şeyin aslında dünde yaşadığını ve hangi zamanda olduğunu bulamadıklarını fark ettiklerinde aslında ya yavaş yaşamaktan ya da koşuşturmacadan diğer insanlarda sonraya veya önceye geçtiğini fark ederlerdi. Büyük bir devrim olurdu ha diye söylendi arkadaşına. Arkadaşı diye yazdım, arkadaşı da vardı, doğru ya herkesin arkadaşı vardı. O bunların seviyesini bilmezdi, bir takım kelimelere verilmiş bir takım anlamlar. Bu anlamları toptan değiştirmenin bir yolu olsaydı. Şimdi İngilizcenin kelimelerini seçsem. Excuse me sir! Ne demek istediğimi anladınız mı sayın arkadaş dediğim beyefendi. Anlamadınız çünkü yazmadık, yazsaydık anlardınız.

Dur diyorum sana, yazma artık. Yazamıyorsun zaten, git işlerine bak. Gözlerine inen perdeye odaklan yat biraz. Beni boş ver, ben bir kez daha deneyeceğim.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Bocalamanın ve aynı şeyleri yeniden yaşamanın verdiği bir alışkanlık vardı üzerimde. Öylece aynı günleri yaşadığımı fark etmek , insanı değişmenin imkansızlığına inandırıyordu. Elimde bir problem var değil mi? Onlarca problem var? Neydi problemin tanımı bir hatırlayalım? TDK beni sorun kelimesine yönlendirdi. Oda şu anlama geliyordu ; "Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem." Var olan yanlış bir davranışı değiştirmek dışında ortaya yeni bir aktivite koymaya gayret göstermekte kendine bir problem çıkarmaktır.
 

Black Rose

Admin/Üst Düzey Moderatör
Üst Düzey Moderatör
Katılım
5 Kas 2020
Mesajlar
1,085
Tepki puanı
2,936
Puanları
180
Bocalamanın ve aynı şeyleri yeniden yaşamanın verdiği bir alışkanlık vardı üzerimde. Öylece aynı günleri yaşadığımı fark etmek , insanı değişmenin imkansızlığına inandırıyordu.
Peki ne yapacağız?
Kurtaracak birini beklersek ömür boyu bile bekleyebiliriz.

Bazen farklı günler yaşasam da ertesi gün elbet bocalıyorum. Sanki hayattaki amacımı hiç bulamamışım gibi. Evet, aynen öyle. Ertesi güne başlamak icin zorunlu yapmam gerekenler dısında hiçbir sey yok. 30 günün 25'i böyle. Önceden hayallerim aklıma gelirdi şimdi gelmiyor. Onlara ulaşmak için yanlıs yola girmişim. Mevcut yolumdan ne çıkar diye düşünüyorum, kayda değer birşey bulamıyorum. Sadece gelecek kaygısı...
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
İnsanı belli bir hedefe odaklayacak bir amaç gerekiyor. Tamam da bu çeşitlilikte bunu nasıl bulabilirim? Herşeyin fazlası varsa ü nasıl birinde karar kılabilirim? Her yaptığımın hareketin sonunda gelen sıkılganlık bana belki de yanlış şeyi yaptığımı söyluyor. Bir anlığına kendimi düşünürken buluyorum. Acaba bu iş benim hedefim değil mi? Yoksa neden sıkılayım değil mi? Ama sevdiğin işi yaparken , sürekli bir mutluluk duyacağını kim söyledi ki? Bazen sıkılıp bazen kin derecesine varan öfkeler duyulabilir. Sevdiklerimize karşı da öyle olmaz mı zaten.

Böyle bir neticede günler aynı geçerken bir şeyi farklı yapmaya cesaret göstermek mühim bir mesele haline geliyor. Çünkü o iş doğru mu bilmeyeceksin? Sıkılacaksın! Bana uygun mu acaba diye düşüneceksin? Sonu gene hüsran.
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
Yeniden kendimi burada buluyorum. Bir kötü şeyi bırakmanın yetersizliğini görüyorum. Bir şeyi bırakmak yetmiyor üstüne değişmekte gerekiyor. Tamam bırakmak güzel bir kamçılayıcı etken ama eski park yerinizi bırakıp yeni park yeri bulmazsanız arabanızı park edemezsiniz. Bunu fark etmem biraz uzun sürdü. Bir şeyi öğrenmekle , fark etmekle, kavramak farklı şeyler. Ne olduğunu duymuş olabiliriz ama bilmeyiz, ne olduğunu biliriz ama fark etmeyiz, fark ederiz ama kavramayız. Ben işte bu kavrama noktasında kalıyorum. bir çok şeyde sadece duymakla, diğerlerinde ise sadece bilmekle kalıyorum. Bu kibirime bakın, hiçbir şey bilmediğim ve aynı şey üzerinde ulaşılacak yeni bir katman varken ben durmayı tercih ediyorum. Bu böyle olmamalı.

Kendimi analizle çıktığım bir anlayış oldu. Bir şeyleri bırakırken değişmek gerekiyor. Bu şart bir unsur ve cidden cesaret istiyor. PMO yapmayabilirsin ama gelen enerji ile belki de yapmadığın koşuyu yapmalısın. Şeker yemeyebilirsin ama ne yiyeceksin? Meyveyi yemeyi denemelisin, her ne kadar iyi ve güzel gibi durmasa da bir müddet sonra alışacak ve bunu isteyeceksin. Telefonla oynamak istemeyebilirsin , o zaman elinde kitapla dolaşmalısın. Elin telefon yerine kitaba gitmeli. Belki de ilk günler telefon aklına gelecektir ama telefon yok , kitap var değil mi? Akşam yatarken telefonu kullanmak istemeyebilirsin , pek ne yapacaksın? KİTAP değil mi? Aklına hep eski yaşantın gelecektir. Bir yerlerde dürtüleceksin, diyeceksin ki bir kere yaparım , sonra gene bırakırım. Bu büyük bir olay değil. Sabah gözün ağrıyor ve bunun sebebi o baktığın telefon. Bilmek yetmiyor demiştik. Kavramak gerek, anlamak gerek, değişmek gerek.

Günlük yazmaya karar verdim. Belki de böylece bir şeyleri daha iyi yapabilirim. Şu anda bunalmış bir durumdayım. Bir şeyleri bırakabiliyorum ama değişme olmadıkça ufak firelerle geri o nefret ettiğim halimi topluca dönüş sağlıyorum.

Bu günlükte ulaşılmak istenen bir insan profili olacak. Bu insan profiline ulaşılana kadar umarım bir aksilik olmaz ise bu günlük devam edecektir. Ortada hatalar ve yanlışlar olabilir , bunlar normal şeyler. Ulaşılmak istenen insan bizim için kutsal bir görev niteliğinde o insan bizim asıl profilimiz. Bu insan hangi alışkanlıklara sahip? Hangi şeyleri yapıyor? Hayatında ne gibi davranışlar ve alışkanlıklara sahip? Bir düşünelim ve yazalım:


SAĞLIK:
  • İçinde işlenmiş madde bulunan market ürünlerini yemiyor.
  • Meyve ,sebze ve kuruyemiş tüketimi yapıyor.
  • Akşam geç vakitlerde yemek yemiyor
  • Günlük 3 litre su içiyor.

KÜLTÜREL:
  • Yatmadan önce kitap okuyor.
  • Sabah bir miktar kitap okuyor
  • Her gün , gününe anlamak üzere günlük yazıyor.
  • Her hafta bir konuyla alakalı yazı yazıyor.
  • Facebook, Twitter, Instagram, Youtube Shorts gibi sosyal medyaları kullanmıyor.
  • İyi bir şekilde satranç oynayabiliyor.
  • After effects programı ile animasyon yapabiliyor.

KİŞİSEL:
  • Akşam 24'den önce yatıyor
  • Sabah 6'dan önce kalkıyor
  • Yatmadan önce bir saat telefon kullanmıyor.
  • Yatmadan önce 15 dakika kişisel bakım ile ilgileniyor.
  • Sabah dişini fırçalayarak güne başlıyor
  • Hiçbir şekilde porno izlemiyor
  • Hiçbir şekilde mastürbasyon yapmıyor
  • Dikkat çekici görseller ve filmlere bakmıyor. (Film ve diziler dahil)
  • İçinde söz bulunan hiçbir müzik dinlemiyor.

MANEVİ:
  • Sabah ilk iş olarak namazı kılıyor.
  • Haftanın iki günü oruç tutmaya çalışıyor.
  • Namazlarını asla kaçırmıyor.
  • Yatmadan önce kuran okuyor.
Burada mesleki alandaki bilgiler yer almayacak. Bu ideal kişi profili belki değişir. Şuan yapmamayı düşündüğüm şeyleri yapmadığımda ve yapmayı düşündüklerimi yaptığımda beni kesinlikle yukarı çıkaracak şeyler. Kaydedecek hiçbir şey bulunmuyor. Bu kategorilerin hepsini alt kategori olarak başka bir yerde tutuyorum. Bu ideallari direk gerçekleştirmeye başlamak pek mantıklı değil o yüzden yavaş ve hata analizi yapa yapa gitmek gerekiyor. Her pazar o haftanın analizi yapılır ve gelecek hafta yapılacak şeyler belirlenir. Bunlar ise notion uygulamasında tutulacaktır. Tahminimce tüm bu alışkanlıkları 1 yıllık bir süre içerisinde disiplinli bir özveri ile gerçekleştirebilirim.(gelecek ekler var).
 
Son düzenleme:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
GÜN-0 : 13/11/2022

Biraz kendimi odaklandım . Başlamak için ilham ya da kendimi hazır hissettirecek bir işaret beklemek anlamsız. Şuan yazmaya başlayıp, her gün bir şeyler karalayacağım. Son bir kaç gündür belli bir düzenim yok , sıklıkla ders çalışıyorum. Uyku düzenim biraz bozuk ve abur cubur tüketimini abarttım. Geçen yıllarda verdiğim kiloları çok beter şekilde yeniden aldım. Sağlıklı beslenerek bu sorunu çözmem gerekecek. Kilo vermek için özel bir yememe diyeti yapmayacağım, sadece meyve ve sebzeye yönelip , işlenmiş maddeleri bırakacağım. Bir de tabii ki yürüyüş yapacağım. Zihnen kendimi ölü hissediyorum. Yediğim abur cuburlar ve yaptığım yanlışların beynime ve konuştuklarıma sirayet ettiğini fark etmeye başladım. Gereksiz kelimeler ve laubali davranışlar sergilediğimi fark ediyorum. Dışarıdan kendime baksam sanırım o anlarda utanç duyarım. Şu an kelimeleri seçerken bile dağarcığımın ne kadar azaldığını anlıyorum. Son zamanlarda kaldığım kitapsızlık ve boş konuşmalar beni bu hale getirdi. İzlediğim boş Youtube videoları, boş diziler , boş filmler... Bunları hayatımdan çıkartıp, asıl amacıma yönelmem gerekiyor. Ben bir şeyleri düzeltip , bunlarla ilgili yazıları yazmak istiyorum. Videolar yapmak istiyorum. Kendimi yazılımda geliştirip , çıkarımlar yapmak istiyorum. Bütün bunları feda edip kazandığım şey ise biraz kilo, boş kelimeler, anlık zevk, bitmeyen yalnızlık, değersizlik hissi, özgüven kaybı... Ne kadar da çok şey aldım öyle(!)

Eski yazılarımı okuyordum. Albay gene aklıma geliyordu. Ne de güzel bir geçmiş bırakmışım. Keşke o halimi özlemeseydim, ne kadar aptal olduğumu düşünseydim ama öyle olmadı. O halime imrendim şu an o halimin yanına bile yaklaşamıyorum. Şeker tüketimi yapıyorum, Dostoyevski kitabı okumuyorum p ve m yapıyorum, spor yapmıyorum, ders çalışmıyorum... Hayatımı kalitesiz hale getirecek ne kadar şey varsa yapıyorum.

Artık uzun yıllı hedefler yapmayacağım, 2023 için kendime bir liste oluşturdum. Amacım bu yıl boyunca bu listedeki davranışları günlük hayatıma entegre etmek. Şeker yemeyerek ve sabah ve akşam uyku düzeniyle başlayarak, satranç oynamak, video tasarımları yapmak, yazılar yazmaya kadar uzun bir yolculuk. Yukarıda yazdığım ideal insan olmaya yönelik adımlar atılmaya başlanacak. PMO kesinlikle yapılmayacak. Sosyal bir hayatım var, potansiyelim açığa çıkmayı bekliyor. Yalnızlık o kadar da kötü değil ama ben çok kötü hissediyorum yalnız kalınca. Geçen sene böyle olmuyordu, yalnız da çalışabiliyordum. Şimdi bu yeteneğimi kaybettim. Kitap okumanın ve hayal dünyasının net etkisi olsa gerek.

Son günler iyiden iyi saldım ve bugünden itibaren bazı ciddi kararlar ile kendimi yeniden geliştirmek ve bunları günlük yazarak ve haftalık analizler ile hataları minimalize ederek devam etmek istiyorum.

İlk olarak basit bir hata analizi yapalım. Hayatımızda yaptığımız kötü şeyleri bir düşünelim;

  • Akşam geç yatmak
  • Akşam telefonla oynamak
  • sabah geç kalkmak
  • pmo yapmak
  • boş konuşmak
  • işlenmiş ürünler yemek
  • beyaz un yemek
  • youtube boş videolar izlemek
Aslında bunlar genel anlamda yaptığım kötü davranışlar ve bıraktığımda yerine koyacağım yani olayın kendisi yerine değilde o zamanı değerlendireceğim başka iyi şeyler bulmam gerekecek. Bunlar ise şu şekilde;
  • Sabah 6'dan önce kalkmak
  • Akşam 24'den önce kalkmak
  • Akşam kitap okuyarak uyumak
  • sabah kalktığında kitap okumak
  • Sabah ve akşam ilk iş diş fırçalamak
  • PMO yerine yürüyüş-sesli kitap (boş anlarda yapılacak net bir aktivite araştıracağım)
  • Boş konuşmaları engellemek amacıyla kitap okunacak ve bazı yazılar yazılacak(bu günlük mesela)
  • İşlenmiş ürün yerine 9 farklı meyve 2 farklı kuruyemiş ve 4 farklı sebze çeşidi yenebiliyor.
  • Beyaz un sadece sabah kahvaltısında yenecek
  • Youtube videoları yerine LinkedIN,Voscreen,Lichess gibi etkili uygulamalarda vakit değerlendirilecek(ingilizce ek araştırması gerekecek)

Bu haftaki hedefim bu amaçları fire vermeden gerçekleştirmek . Her gün 24^ten önce yatılacak sabah 6'önce kalkılacak diş fırçalanacak ve diğer işler tamamlanacak. Gene söylediğim gibi burada video tasarım ve yazılım gibi mesleki konulara girmedim ama diğer vakitler onlar tarafından gasp edilecek . Farklı bir yerde onlar hakkında tutulan notlar var. Artık buraya bu tip şeyler değil, genel fikirler ve eskisi gibi albayla aksiyonlardan bahsedeceğim.

İyi geceler...
 
Son düzenleme:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
GÜN-1 : 14/11/2022

Sabah ki uyku halimden kısa kalkışımla okula geç kaldığımı telefonum ekranındaki whatsapp mesajından alıyordum. Bana öyle çok mesaj gelmez , gelmiş ise de sıradan bu tip mesajlar gelir zaten. Hemen eşyaya hücum etmeliyim, duş alsam mı, okula geç kalırım! Dur bir dakika okula gitmem gerekiyor mu? Albay nerede ? Gene her şey birbirine girdi, erken kalksaydım, sakin kafayla bugünü düşünürdüm. Şimdi ikisini aynı anda yapmam gerekiyor; hem düşünmek hem işlemek. Okula gitmenin yersizliğini anladım hemen. Oturayım canım , gideyim aşağıya orada kendi başıma çalışayım. Hem düşünürüz biraz. Garip değil mi biraz düşünmek için kendime zaman atamam ama belki de herkesi bir müddet bırakıp ülkece bir düşünme saati yapmalıyız. Saat 10, herkes işini gücünü bıraksın ! 15 dakika düşünün! Neyi düşüneceğiz? Neyi doğru , neyi yanlış yaptığınızı, neden var olduğunuzu, dün neden annenize kızdığınızı, yaptığınız günahları... 15 dakika yetmedi. Zaten başlangıç adımı olarak düşünmedik mi? Zaten demezler mi "bitirmek başlamanın yarısı" diye . Ama bir saniye ben başlamadım ki, sadece düşündüm. Hükümet yetkilileri ile kafamda yapacağım yarın ki toplantı da ilk bu mevzu masaya yatırılacak. Saat 10 olmadı , akşama çekilir. Herkes kendi fikrini belirtir . Muhtemelen benim fikrim onaylanır.

İnsanın en verimli saatinin sabah olduğu söylenir. Ardından güneşin tepede olduğu anda insan aktifliği kademe kademe düşmeye başlar. Ardından insan ölü bir yığından farksızdır. Güneş gitmiştir! Ölüm bir kere daha hatırlanmış (tüh , keşke ikindi saatini düşünme saati yapsaydık ne felsefi olurdu ha) , her şey yeniden yarına atılmaya başlanmıştı. İşim bitmedi! Bitmez tabiiki. Çalışma kurallarını araştırken bilinen genel bir kaideye okulumla birlikte karşı koyuyoruz. İnsan verimli olduğu saatlerde en önemli işini yapmalı. Doğru ya, ben öğrenciyim. Staj ya da basit görev başvurularındaki tanımlarda mesleğimi hep öğrenci yazarım. Bizden büyükler bu seviyeyi aşmıştır. Büyük canavarı yenmiş ve öğrenmeyi bırakmışlardır. Belki düşünme saatiyle bu da çözülür. Herkes bir anlığına anlamanın yolunu düşünmeye başlar. Kendinden yaşlı ya ya da kendinden gence nasıl davranman gerektiğini düşünmeye başlar. Yarısı biter, sonra diğer yarısı, sonra gene saygısızlık. Sabah atamam gereken en önemli iş tablosunu yaparken maalesef okul dersleri ile bu bölünüyor. Ama sende çok mızmızlandın. Serbest bıraksak ne olacak sanki? Kendi beynin bunları düşünür müydü? Düşünmez! Haklı çıktın!

İkindi saatinde ölmekten beter hale geliyoruz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Zaten gün birbirini kovalıyor. Ben ise yorgunluğum ve yapacağım öncelikli işlerimi bitirmeden çalışmaya gidiyorum. Uyusam ne olur? Kaybederim! Bıkarım! Üzülürüm! Uyumuyorum, sadece kafamı koyup düşünüyorum. Bir anlığına düşünüyorum. Ne yapalım diye? gene yarına erteliyoruz. En önemli iş akşam yapılmak durumunda kalıyor ve oda tamamen bitirilmiyor.

Sabah erken kalkılmıyor, akşam erken yatılıyor. Ve bazı yüzeysel işler yapılmıyor. Gün iyi geçiyor ama verim iyi değil. Kötülükler yapılmıyor ama iyiye yönelemiyor.

Ek: Gece yediğim yemek, yarın nasıl uyanacağımı düşündürttü. Büyük ihtimal kötü hissedeceğim. Akşam yemek yenmemeli kesinlikle. Çok ağır geliyor.
İyi geceler efendim. İyi akşamlar.
 
Son düzenleme:

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
GÜN-2 : 15/11/2022

Gene okul var olduğundan mütevellit günümüz verimliliği alçalarak devam ediyor. Bir daha ki hafta olan sınavlara çalışıyorum ama verimim yok. Bunu fark ettiğim halde , videolar izlemeye, dokümanlar bakmaya devam ediyorum. Sınav var , bundan daha önemli bir olay olamaz. Günümün akşama doğru geldiği vakitlerde gene abur cubura hücum etmek istiyorum ama durup muz almaya karar veriyorum. Aldığım muzlar olgunlaşmamış oluyor. Tüh , ilk denemeden yanlışı seçtik. Vazgeçelim! Yapamıyoruz anlaşılan. Geri şekerli şeylere dönelim. İkram verilen şeker şekerli olmaz! Kendini kandırmaya devam et, çok güzelsin.

Akşam yemediğim yemeği geceye sarkıtıp az önce yiyorum. Gün içinde bir anlığına kendimi ön kameradan görüyorum. Yüzümdeki o müthiş çöküntü ve yağlanma dikkatimi çekiyor. Kendimi tanımıyorum! Değişmenin imkansızlığına inanıyorum. Ne zaman geldim bu hale? Gene yavaş yavaş gelmiştim. Yavaş yavaş düzelir mi dersim albayım? Öyle iyi şeyler birdenbire olur edebiyatını bir kenara bırakın. Hikayenin içinde değiliz. Burada sabreden dervişler muratlarına ermişler. Ben miyim derviş? Atasözüne denk gelemedik albayım. Önce derviş olmamız lazım. Hangi dervişten bahsediyor? Teşbih yapıyor mu diyorsunuz? Sabretmeyi iyi bilen kişi manasında anlaşılan... Geçmişte yapmıştık diyorum ama ilk heyecan albayım... İnsan ilk heyecanını kaybedince artık yaptığı kötülüğün düzeltme döngüsü evresini aşamıyor. İlk günahı işlememeli diyorsunuz ya sizde. Geçimişte yapmıştık motivasyonu kısa sürüyor. Daha kapsamlı bir şey gerekiyor. Akşam ki duygularımız sabah yok oluyor. Bir noktada artık düşünmemek ve dün ki verilen kararlar otomatik uygulanması gerekiyor ama kahretsin albayım. Bunca dünden gelen bilgileri düşünmeden nasıl alt edeceğiz? Doğru! İlk olarka düşüneceğiz. Zaman analizi yapalım. Diyelim ki sabahın erken saatlerinde su içelim. Sabah kahvaltısını kendimiz yapalım. Ah iyi yemek mi yok albayım? Durun geçerken bir maden suyu alalım. Açlıktan korkmayalım, ölmeyeceğiz. Bu bize zihnen bir rahatlama getirecek. Kısa süreli etkiden bahsi düşünmek gerekiyor. Aç kaldığında vücudunu nasıl ikna edeceksin? Vücut değil beyin! Aç değilim, aç değilim, aç değilim... Açta olabilirim ama sorun olmaz ki, akşam yemeğini yersin. Yemeden yat, ne olacak?

Kilo vermemiz gerekiyor albayım. Şeker ikram olsa bile reddetmek gerekiyor. Duyguları analiz etmek gerekiyor. İkindi vakti seni bunaltan dünyaya karşı şeker değil yemek değil, şahsiyetinle karşı koy. Yapacağın ibadet ile, okuyacağın kitap ile, yapacağın faydalı bir aktivite ile karşı koy. Yemek yemek seni arşa çıkarmaz. Dünden daha iyi olmazsın. Ama bir bilgi, bir dua, bir niyet, bir sohbet... Zihnine edeceği etkiyi düşündün mü? Her gün yeni bir sen? Fiziksel değil zihnen yeni bir sen.

İyi geceler...
 

Rodion Romanoviç

Raskolnikov
Çevirmen Üye
Katılım
16 Şub 2021
Mesajlar
906
Tepki puanı
2,174
Puanları
160
Konum
Türkiye
Web Sitesi
1000kitap.com
GÜN-3 : 16/11/2022

Ufak cümlelerle gaza gelemiyorum maalesef sayın hocam. Yüzüne bakmaya utanıp, yere doğru alçalmam ise saygımdan geliyor. O baş bakışımın belki de kendime güvensizlikten geldiğini biliyorum. Bir nefes alıyorum ve bana nutuk çeken hocama elimi kaldırmak istiyorum. Hocam peki bunca işin arasında bu derse nasıl emek harcayalım? Öğrendiğim kavrayış kelimesini cümle içinde kullanma isteği üstüme geliyor. Gerçeklik, veri, bilgi, öz bilgi, hikmet... Gerçeklikten veriye ölçümle veriden bilgiye ispatla bilgiden öz bilgiye kavrayış ile geliyoruz. Hocama dersinde bilgilerinin bulunduğu ve bunu özüme aktarmam için kavramaya , kavramak için zamana, zamanın içinde de emeğe ihtiyacım olduğunu söylemek istiyorum. İlk anda kaybettim tabiiki. El havaya hiç kalkmıyor. Benim göz aşağıda. Evet hocam, haklısınız hocam, doğru hocam... Biz çalışmadık zaten! Bir anlığına beyninde münakaşa devam ediyor. Kendimi mi kandırıyorum? Çalışmadığımı yediremiyorum galiba. Eh bunları düşünürken hoca çoktan lafını soktu. Beni gömdü. Şimdi aklıma geliyor. Parmağı kaldır , kavrayış falan ve otur. Bunu detaylı bir şekilde sonrasında da düşünüyorum. Ortada bir yerde gergin bir sessizlik oluyor, işte o an kaybediyorum bu sefer. O gerginlikte geri adım atıyorum. Sizde haklısınız hocam, öğrenciyiz hocam, yetişmeliyiz hocam diyorum. Hoca durumu bütünüyle değerlendiremiyorum ve eski bilgilerimden cahillik erdemdir sözü aklıma geliyor. Bu sözle birlikte cahilliğie ve öğretmenimin aslında bana hizmet etmek üzere orada bulunduğuna kendimi ikna ediyorum. Sizin paranızı ben veriyorum. Ben burada olmasam siz de olmazdınız. Varlığınız sebebi benim. Bunları hiçbir şekilde genel teoriye vuramıyorum ve hoca da kabul etmiyor zaten. Dersin sonunda değişen pek bir şey olmuyor. Gözler aşağıda , kaldırma sakın! Bir anlığına göz göze gelme! Tek bir espri bile yapma! Hocayla dalga geçme. Zıplamalar, hoplamalar, nutuklar... Tekrar başa dön, soruyu çöz, tekrar başa dön, nutuklar, espriler, kavrayamadığım cümleler, soruyu çözüyormuş gibi yapmalar, kopyalar, arkadaştan bakmalar, yanına bakmamalar, sınavdaymış gibiler, bunu çözemezsiniz haliniz yaşlar, durumunuz çok kötüler, 30 test sorusular, klasikler, efendimler, tabii hocamlar, hocam değiştirmek istiyorumlar , c0'di değilmiler, karşı bölümde zor değiller, ben anlatmıyorumlar ve kapanış. Kapanış sonrası genel konuşmasını yapmak üzere arkadaşımı sahneye davet ediyorum. Hocadan aldığımız nutukumsu cümleleri hep birlikte analize kalkıyoruz. Çok çalışmalıyız gibi genel cümleler kuruldu, yemeğe mi gitmeli yoksa ders mi çalışmalı, yoksa oyun mu oynayalım? Konuşuldu, tartışıldı. Her şeye böyle ufak hesaplarla bakardık zaten. Bu ufak hesaplar yüzünden aktif bir yaşamı benimseyemedik. Bizler bir dernek kuralım . Adı da şey... Saatleri Ayarlama Derneği! O kuruldu aptal! Tutunamayanlar derneği! Ona referans verildi. Yetişemeyenler diyince bizi bir gülme aldı. Niye güldüğümüzü bazen bilmezdik. GArip bir tebessüm yüzümüze gökten inmiş gibiydi. Hep bir anda kahkaha atacak gibiydik. Biri espri patlatsın ya da patlatmasın. Bir anlığına hayatı nükteler ve şakalarla yaşardık. Ciddiyet koridorlardaki hocalarda olurdu. Hep bir yere koşuşturma onlarda olurdu. Hocam bakar mısınız? Bakarım çocuğum. Siz nereye koşuyorsunuz? Birini çevirip sorsaydım keşke. Öğle yemeklerine bile gitmezlermiş. Odada kalıp , derslerini yaparlar. Yetişemezler! Derneğimiz için baya bir üye olacak anlaşılan. Yetişmeyenler derneği kural-1 ; kimse hiçbir yere yetişmeyecek... Kural -2 için yarın tartışmalar yapılacak. Hocamlar yada üst tabirle araştırma görevlileri, öğretim üyeleri gibi vasıfları olan insanlara saygı duyuyorum. Orada boşuna koşmuyor. Hani kırmızı çizgi burada geçilmiyor gibi bir algım vardı ama gördükten sonra vazgeçtim. Hep gelişmeli insan. Araştırma görevlisi, doktor, doçent doktor, profesör... sonrası? Sonrası yok işte! Sonra öğrenci yetiştiriyoruz. Bizler hep bir yere yetişiyoruz böyle işte.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst