Uzun uzun düşünüyordu, bir şeyler yapmak isteğini onca seneden sonra ilk defa bu kadar yoğun hissetmişti. Kanepede yayılırken ciddi bir konuda düşünemediğini fark etmişti. Hayat, kısa ve basit konuların arasında onu boğmuştu. Oysa , daha büyük olmak mümkün müydü? Neydi bu büyük olmaktan kasıt? Küçük çocuklara sorular yöneltiliyor! Büyüyünce ne olacaksın? Şey.. Ben.. Cevaplar meslek gruplarıyla özdeşleşiyor. Oysa bir şey olmaktan kasıt bu mu olmalı? Doktor Kemal, Mühendis Cemal, Terzi Mustafa... bu insanları tanımlayan meslekler onların gerçekten karakterine bir nişane mi vuruyor! Sıkıldı... Gerçi artık sıkılmak kelimesi de anlamını yitirmişti. Sıkılabilmek için önce hak edilen bazı davranışlarda bulunabilmek gerekiyordu. Bunun bilincin de olsa gerek sıkılmak bile ona acı veriyordu. Sıkılmaya hakkı var mıydı? Başaramamış birininin sıkılmaya dahi hakkı yoktu. Gözünde büyütme dedi kendi kendine... Su akar yolunu bulur, su testisi su yolunda kırılır değil mi? Hayır, bunlar artık bayatlamış atasözleri diye düşündü. Su testisi artık su yolu dışında bir yerlerde de kırılabiliyordu, hayat tüm karmaşayı üstüne yıktığından beri su testisi artık bambaşka yollarda da kırılabiliyordu. Su akıp yolunu bulamıyordu, önüne açılan yolları takip ediyordu! Atam, büyük .... burada bana derin bir anlam vermeye çalışmış! Su her zaman olması gereken yolu bulur ya da bu kadar üzülme her şey yoluna girecek. Haklarını vermek gerek, bu kadar ince ifade etmek gerçekten büyük yetenek.
Kapı çalındı. Anlık irkildi, kuş sesli kapı sesini değiştirmesi gerekiyordu. Cik cik cik cik cik... Anlık yükselen ve sonrasında sükûnet ile sonuçlanan bu zil sesi her seferinde bunu yapıyordu. Oysa tam tersi olsa güzel olurdu. Sükunet ve buhran... Burada en azından ilk başta irkilmezdi. Kapıya doğru yönelirken karaciğerinde derin bir acı duydu. Artık önemseyecek iradesi bile kalmamıştı. Bu acı artık akışın içerisinde ona yaşamı hatırlatan bir hatırlatıcı gibiydi. Evet yaşıyorsun, karaciğerin hayatına tutunmaya çalışıyor. Karaciğer son nidalari ile bağırıyor. "Ölmek istemiyorum"!
- Kargo!
+ Kod vermeme gerek var mı?
- Evet efendim, gelmiş olmalı?
+ Bir bakayım,
- ......
+ 9865
- Teşekkürler, iyi günler dilerim.
Kargoyu açmıyor. Bir köşede tekrardan önemsiz düşüncelere dalmaya devam ediyor. Bunlar önemli hissetmesi için gereken son çalışmalar. Olmadı , başkası görmeyince düşünmenin anlamı kalmıyor. Düşünmekten sonuç çıkmıyor. Atılmadan herkes sizin ne olduğunuzu asla bilmiyor. Sonsuz sonuç tek bir eylemde birleşiyor. Çok garip diye düşündü! Ne yapsa yapsın başarısız olacaktı, hep daha iyisi mümkün olacaktı! Hep bir varyasyon olacaktı ve daha iyi bir sonuç verecekti. Hayatı bu kadar basit bir olasılık hesabına indirgediği için utandı. Bu en basit tabiri ile aptallıktı. Sonuçlar her zaman görünenden farklı anlamlara sahipti. Belki şu anda odada biri daha olurdu. Belki güzelce eski yaşamlarından bahsederlerdi. Belki de "o" olurdu. Kendisine değer veren biri. Ona bazı önemsiz düşüncelerinden bahsederdi, oda kendi önemsiz düşüncelerini anlatırdı. Önemsizler kategorisinden bir başarı almayı başarırlardı. Koltuğa daha da gömüldü.
Kargoyu açtı, kar küresi almıştı! Ters çevirdi ve içindeki tüm tanecikler yer çekimi kanunu etkisiyle küre içinde ters düştü. Yavaşça düşüşlerini izledi. Üzüldü. Üzerinde yazdırdığı notu okudu!
"Ne yazılır bilemedim, doğum günün kutlu olsun ..."
Tekrardan kenara koydu. Şu yazıyı bile tonca düşünceden sonra yazdırmıştı. Basit bir hata yapmayayım korkusuyla tonlarca hata yaptı. bu kadar basit konularda dahil uzun uzun düşündü. Hayat yaşanması basit ama düşünmesi zor bir süreçti. Başta düşündüğü soruyu tekrar kendine sordu? Nasıl büyük olunurdu? Büyük olmak gerekli miydi? Yapması gereken kendisinin yapabildiği bir şeyi ne pahasına olursa olsun yapmak değil miydi? Bunun için karşısına ne çıkarsa çıksın dik durmak değil miydi? Fazla düşünmeden tek bir amaç uğrunda hayatını feda etmesi demek değil miydi?
Eline kağıt kalem aldı. Kartın üstündeki yazıyı sildi. Üzerinde tekrardan şu yazıyı düştü.
"Doğum günün kutlu olsun ...! Bilmeni isterim ki seni çok seviyorum. Bunu söyleyecek cesaretim asla olmadı ama sadece bunu bilmeni istedim! "